İdlib krizinde 5 soru 5 cevap

Suriye krizinde sona doğru yaklaşılırken İdlib’teki gelişmeleri ve yaşanması muhtemel senaryoları derledik.

İdlib krizinde 5 soru 5 cevap

Suriye’nin İdlib kentindeki krizi sonlandırmak için başlayan diplomasi trafiği Türk heyetinin dün Rusya’ya gitmesiyle devam etti. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, 14 Ağustos tarihinde Rus meslektaşı Sergey Lavrov’u Ankara’da ağırlamıştı.Benzer şekilde 17 Ağustos tarihinde Savunma Bakanları Hulusi Akar ve Sergey Şoygu Moskova’da bir araya gelmişti.

İlerleyen günlerde Türkiye, Rusya ve İran liderlerinin Astana Üçlüsü formatında buluşması planlanıyor.

 

1. İDLİB NEDEN ÖNEMLİ?

Suriye ordusu ülkenin güneyinde kontrolü sağladıktan sonra kuzeyde yer alan İdlib kentine yöneldi. Suriye Hükümeti açısından İdlib kritik bir konumda. Kentin alınması halinde Halep’ten Hama’ya, Humus’tan Şam’a oradan da Ürdün Nasib sınır kapısına kadar güvenli bir hat oluşacak.

Kent aynı zamanda silahlı unsurlar için de hayati öneme sahip. Suriye’deki diğer bölgelerden nakledilen savaşçılar, aileleri ve sivil halk ile birlikte toplam nüfus 3 milyonu bulmakta. Yüzde 60’ını Nusra bağlantılı Heyet Tahrir’uş Şam’ın kontrol ettiği kentte 70 bini aşkın silahlı militanın bulunması operasyonu zorlaştıran etken olarak gösteriliyor.

 

2. TARAFLAR İDLİB’DE NE İSTİYOR?

Suriye ordusu için öncelikli hedef ülkedeki toprakların tamamının kontrol altına alınması. Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esad’ın “Tek amacımız bu değil ancak ilk hedefimiz İdlib olacak” açıklamasından sonra ordu güçleri kentin kırsalına konuşlandı. Şam yönetiminin en büyük müttefeki olarak kabul edilen Moskova ise geniş çaplı bir operasyon fikrine sıcak bakmıyor. Yeni dönemde ‘arabuluculuk’ rolüne talip Rusya ‘savaş değil yeniden yapılandırma’ formülüne ağırlık vermiş durumda.

İdlib’de 15 gözlem noktası bulunan Türkiye’nin planı ise ‘içeriden çözüme’ dayanıyor. Türkiye’nin teşvik etmesiyle kurulan ve birçok örgütü bünyesinde toplayan 40 bin kişilik Ulusal Kurtuluş Ordusu, Nusra bağlantılı Heyet Tahriru’ş Şam’ı (HTŞ) hedef alacak. Türkiye’nin amacı tarafların terör örgütü olarak kabul ettiği HTŞ’nin kendini fesh etmesi, yabancı unsurların bölgeden ayrılması ve Suriyeli savaşçıların Ulusal Kurtuluş Ordusu’na katılması. Plan başarıya ulaştığı takdirde İdlib’e operasyon gündemden düşecek ve siyasi çözüme ağırlık verilmiş olacak. Ankara’nın yol haritasının Çin’in de beklentilerine yanıt vermesi bekleniyor. Yabancı savaşçıların uzaklaştırılması planı sadece HTŞ’yi değil aynı zamanda Uygur savaşçıların oluşturduğu Türkistan İslam Ordusu’nu kapsıyor.

 

3. İDLİB PLANI NEDEN HIZLA UYGULANMIYOR?

Türkiye ve Rusya’nın Nusra bağlantılı grupları izole etmeyi öngören planın önündeki en büyük engel örgütlerin kent içindeki dağılımı. Nusra bağlantılı HTŞ ve Türkiye’nin desteğini alan Ulusal Kurtuluş Ordusu sınırıları arasında net bir ayrım bulunmuyor. Deyim yerindeyse ‘yamalı bohçaya’ dönmüş İdlib’in mevcut tablosu Ankara ve Moskova arasında da gerilime neden olmakta. Henüz taraflardan resmi bir açıklama gelmese de Moskova’nın sorunun çözümü için Eylül ayının ortasını "son tarih" olarak masaya koyduğu basına sızdı.

 

4. SINIRLI BİR OPERASYON KİME YARAR?

Rusya, geniş çaplı göç dalgasına neden olacak ve "mültecilerin geri dönüş planını" engelleyecek krizi istemiyor ancak ‘sınırlı operasyon’ fikrini de dışlamıyor. Rusya’nın sınırlı operasyondan anladığı Khemeimim üssünü güvence altına almak. Bu kapsamda iki aşamalı sınırlı operasyon bölgesi belirlenmiş durumda. İlk olarak İdlib’in kuzeyindeki Ebu Duhur ve Lazkiye’nin kuzeyinin, ikinci aşamada ise Uygur militanların yoğun olarak bulunduğu Cisr el Suğur’un hedef alınacağı bildiriliyor. Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu ile 14 Ağustos’ta buluşan Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, “İdlib’de Nusracı teröristler var. Her gün Rusya’nın Khemeimim hava üssüne drone saldırıları düzenliyorlar. Suriye ordusunun bu eylemleri bastırma hakkı var” ifadelerini kullanmıştı.

Türkiye’nin bölgedeki sınırlı bir operasyona sessiz kalması bekleniyor. ABD merkezli Atlantik Konseyi’nden Aeron Stein, böyle bir girişimin kendini fesh etmek istemeyen Nusra bağlantılı gruplara ders olacağını ifade etti. Suriye sahasını yakın takip eden Stein’a göre, sınırlı bir operasyon Türkiye için ‘yönetilebilir’ durumda.

İdlib’te bulunan terörist unsurlara yönelik muhtemel operasyonun alt yapısı 17 Mayıs 2017 tarihli Astana anlaşmasında yer almıştı. Anlaşmanın beşinci paragrafında şunlar kaydedilmişti:

“Garantör ülkeler, ateşkes rejiminin çatışan taraflar tarafından uygulanmasını sağlamak için gerekli tüm tedbirleri alacağını; güvenli bölgelerin içerisi ve dışarısında IŞİD, El Nusra ve El Kaide veya IŞİD ile ve BM Güvenlik Konseyi tarafından terör örgütü olarak kabul edilen tüm örgütlerle bağlantılı her türlü kişi, grup, oluşum, kuruluşlarla mücadeleyi sürdürmeye yönelik tüm tedbirleri alacağını; şimdiye kadar katılmamış olan silahlı grupların ateşkes rejimine katılmalarını sağlamaya yönelik çabalarına devam edeceğini taahhüt eder.”

 

5. ABD’NİN İDLİB PLANI NEDİR?

ABD’nin, İdlib üzerinden "Suriyenin kuzeyinde uçuşa yasak bölge" ilan etmek istediği uzmanlar tarafından dile getirilmekte. Trump’ın Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton’ın “İdlib’te kimyasal silah kullanılırsa sert yanıt veririz” tehdidini yorumlayan Suriye uzmanı Nidal Sabi, Washington’ın PKK/PYD’yi korumak için ‘uçuşa yasak bölge’ peşinde olduğunu savundu. Rusya merkezli Sputnik haber sitesinin aktardığına göre Sabi, “Bu sadece Suriye değil Türkiye’nin toprak bütünlüğü için de tehdit. Bu durumda Ankara ve Şam arasındaki ilişkilerin normalleşmesi her iki taraf için hayati önem taşıyor” değerlendirmesinde bulundu.

ABD’nin Halep operasyonu sırasında da Nusra bağlantılı grupları koruma hamlesi Rusya tarafından sert biçimde eleştirilmişti. 14 Ağustos 2016 tarihinde konuşan Lavrov “Amerikalılar çok daha önce militanları Halep’in doğusundan çıkarabilirdi. Bunun için üç günlerini ayırsalar bir anlaşmaya varabilirlerdi. Bu durum ABD’nin el Nusra’yı mümkün olan her şekilde korumak istemisiyle açıklanabilir” ifadesini kullanmıştı. (Aydınlık)

tgb.gen.tr

Tarih:
Diğer Haberler