HDP’ye Türkiye’de siyaset kanalları tı-ka-lı!

Mehmetçik vurdukça PKK ağlıyor. Ve çözülme eşiğine ilerleyen terör örgütünün feryat etmek dışında bir seçeneği artık bulunmuyor.

HDP’ye Türkiye’de siyaset kanalları tı-ka-lı!

YAZAR

Geçtiğimiz pazar günü terör örgütü PKK, başkent Ankara’da kongresini topladı. Ajanslarda ‘’HDP 3. Olağan Kongresi’’ başlığıyla haberleştirilen bu olayı bilinçli olarak farklı şekilde adlandırıyoruz. Atalarımız der ya ‘’eğri oturalım doğru konuşalım’’ diye, bizimkisi o hesap. Çünkü HDP dedikleri PKK’nın devlet nezdinde yasallık kazanmış bir görünümünden başkaca bir şey değil. Bunu çözüm süreci döneminde terör örgütü liderinin basına yansıyan ‘’HDP’yi kurun’’ söyleminden, yerel-genel seçimlerde HDP aday listelerinin bizzat Kandil’deki PKK şeflerinin hazırlamasından, mecliste toplu şekilde PKK marşı söyleyen HDP vekillerinden biliyoruz. Hafta sonu yapılan kongre de bu gerçekliği pekiştirdi.
20 Ocak günü başlayan, PKK’nın sınır bölgemizde ABD himayesinde kurduğu hakimiyet bölgesini dağıtma yolunda başarıyla ilerleyen Zeytin Dalı Harekatı, kongrenin ana gündem maddelerinden biriydi. Bir önceki eş genel başkan Serpil Kemalbay TSK’nın Kuzey Suriye topraklarını temizlediği teröristleri ‘halk’ olarak tanımladı. Afrin direnişine(!) selam yolladı. Birçok konuşmada sözüm ona savaş karşıtlığı adı altında TSK’nın bugünlerde başını ezdiği PYD-YPG ile dayanışıldı. Salonda ‘’yaşasın Afrin direnişi’’ sloganı atıldı. Son 2-3 senedir şehirlerimizde alçakça bombalar patlatan, emperyalizmin kucağında egemen Suriye Devleti topraklarında devlet kurma-yönetme oyunu oynayan, bölge ülkelerini parçalayarak Akdeniz’e uzanan bir koridor açma hayalleri kuran PKK’nın Suriye koluna yönelik TSK operasyonunun uyandırdığı etki, salt bu kongredeki yansımalarına bakarak anlaşılabilir. Mehmetçik vurdukça PKK ağlıyor. Ve çözülme eşiğine ilerleyen terör örgütünün feryat etmek dışında bir seçeneği artık bulunmuyor. Şairin deyimiyle, ‘artık sizi tanrılar bile kurtaramaz.’
Soytarılığı ile nam salmış Sırrı Süreyya Önder kürsüde ilk iş ‘’İmralı’ya-Öcalan’a sevgi ve saygılar sundu’’. Kongre sonunda yeni eş başkanlar seçilen Buldan ve Temelli de, parti kurucuları olan terörist başı minnet ve şükranlarını sunmayı ihmal etmedi. Kongrede tüm bunlar yaşanırken, partisini temsilen orada bulunan CHP milletvekili Engin Altay beyefendiye ise öyle zannediyoruz ki pek konforlu geldi oturduğu protokol koltuğu. Çünkü gencecik vatan evlatları canı pahasına terörün üzerine yürürken ne Afrin direnişine selam çakmalar ne hendek savaşında hayatında kaybeden gerillalar ne Apo’ya mesajlar rahatsız etmedi kendisini. Bir tepki göstererek salonu terk edebilirdi pek ala sayın Engin Altay. Bu durumu CHP yöneticisi Selin Sayek Böke’nin geçen hafta verdiği ‘’PYD’yi terör örgütü olarak nitelendirebilecek bir verimiz yok’’ demeciyle birlikte düşününce oldukça dikkat çekici bir tablo oluşmaktadır. CHP tabanı nerede, bugün CHP’yi yöneten ‘’YeniCHP’’ yöneticileri nerede!
HDP kongresinde yer alan yabancı konuklar ve yaptıkları konuşmalar da emperyalizmin bugünkü saldırısını anlamak bakımından oldukça öğretici. Bakın ne diyor Fransız Komünist Partisi yöneticisi: ‘’Afrin’e yönelik askeri müdahaleyi kesin bir dille kınıyoruz.’’ Ekliyor Alman Sol Parti yöneticisi: ’’AB ülkelerinin Türkiye’ye silah gönderilmesi kabul edilemez.’’ Bu satırların yazılmasından birkaç saat evvel ABD kongresinden YPG için 550 milyon dolarlık yeni bütçe kararının geçtiğini de not edelim. Bu baylar ve bayanlar devranın döndüğünden habersiz oldukları için bu konuşmaları yapabiliyorlar. 2015 haziranına giden süreçte büyük sermayenin, medya patronlarının, sistem partilerinin el vermesiyle ve emperyalizmin Türkiye temsilcilerinin güzellemesiyle meclisin göbeğine oturtulan HDP’ye artık Türkiye’de siyaset kanalları tı-ka-lı! Üniversiteden, çarşı pazardan, milletin tüm kesimlerinden tecrit oldular. ABD emperyalizmine gık diyemeyen, kendi ülke tarihleri dünyanın dört köşesindeki mazlum milletlere baskı-zulüm-katliamdan ibaret olan Avrupa demokratları(!) HDP ile omuz omuza aynı dili konuşuyor. Ne güzel! Aynılar aynı yere, ayrılar ayrı yere diyor bir söz. Ülkemiz hızla ait olduğu Avrasya iklimine yelken açarken bu geçmiş çağ kalıntısı Batı sözcülerinin içimizdeki ABD uşaklarıyla saf tutması bize doğru mevzide ve siyasette konumlandığımızı ispat ediyor. Ve HDP’nin Batı destekli emperyalist bir proje olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor.

Kongrede başka konuklar da vardı, ÖDP Genel Başkanı Alper Taş, HTKP Genel Başkanı Erkan Baş, Halkevleri eski Genel Başkanı Oya Ersoy, EMEP eski Genel Başkanı Levent Tüzel gibi… Türkiye’de sol-sosyalist olma iddiasıyla siyasi çalışma yürüten tüm bu isimlerin ortak özelliği ise olası bir fırsatta PKK kuyrukçuluğunda yarışmaları. Misal laiklik, pardon o Mustafa Kemal’i çağrıştırıyordu gelin seküler diyelim, hassasiyetleri ile bilinen bu isimler Pervin Buldan’ın kürsüden Seyit Rıza gibi bir gerici simgeyi anmasını pekala yutabilirler. İşkembe mideli bu isimler öylesine antiemperyalisttirler ki ABD’nin kara gücüm diye adlandırdığı PYD’ye para ve silah akıtmasına göz yumabilirler. Hazneleri o kadar geniştir ki midelerinin tarihi sınıf mücadelesiyle değiştireceklerini öne sürer ve sapına kadar etnik-mezhep temelli siyasetleri rehber belleyebilirler. Ben söylemiyorum, bağlamadan başka bir şey çalmayan Selo söylüyor bunu kongre mesajında. Siz de alkışlıyosunuz. ÖDP’nin yayın organı Birgün gazetesi alt manşette kongreyi ‘’mesaj-umut kongresi’’ olarak görüyor. Umut dedikleri daha fazla canlı bomba, daha fazla ulus devlet düşmanlığı, daha fazla emperyalizm taşeronluğu oluyor herhalde. Bugünlerde PKK’nın yan bülteni gibi yayın yapan Cumhuriyet Gazetesi ise geniş kongre haberinde PKK’dan ‘’Kürt siyasi hareketi’’ diye bahsediyor. Tekniğin iyi ama geliştirmen lazım derler ya, PKK sempatizanı editörleriniz için geçerli. PKK şefleri gibi ‘’Kürt Özgürlük Hareketi’’ deyin, kapatılan PKK paçavrasının yokluğunu aratmazsınız. Sonuç olarak PKK şakşakçıları cephesinde yeni bir durum yok.
Toparlayacak olursak; bugün birincil milli güvenlik sorunu olan terör örgütü PKK’nın yasal kolu HDP kongresi, gövde gösterisi yapma amacıyla toplandı ancak Türk kamuoyu oralı bile olmadı. Çünkü sözde özyönetim ilanlarında ve hendek savaşlarında, Suriye’deki PKK unsurlarına yapılan operasyonlarda, sayısız örnekte HDP’nin PKK’nın partisi olduğu ortaya çıktı. Artık o sözde çok renklilik, barışseverlik, demokrasi havariliği, özgürlük tutkunluğu zokasını da kimse yutmuyor. Silahlar çarşı iznindeki subayı eşi ve çocukları önünde alçakla katlederken savaş naraları atanların, hendeklere gömülür sözde kantonları başlarına yıkılırken barış diye ağlaştıklarını sağır sultan duydu. Bundan sonra yapılması gereken seçeneksizlikten HDP’ye mecbur bırakılmış ya da ikna edilmiş yurttaşlarımızı daha fazla kazanmak ve bu topraklarda toz zerresi kadar meşruiyeti olmayan bu partinin yasal olarak da varlığına son verilmesidir. Vatansever Türk gencinin, cephedeki evlatlarına sarma saran annemizin, ay sonunu çıkarmak için canını dişine takarak çalışan işçinin de ortak isteği ve beklentisi budur. Türkiye emperyalizmle sıcak savaş halinde çarpışırken, içerdeki yani cephe gerisindeki engerek ve çıyanların faaliyetlerine de geçit verilmemelidir. Son söz, büyük şair Enver Gökçe’den Afrin’de vatanın bağımsızlığı ve özgürlüğü için savaşan şanlı Türk askerine:
‘’Bir mermi de benden aslanım,
Bir mermi de benden
Bir mermi de benden zafer topları
Mukaddes namlular!’’

Kaan Doğan
Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi
Ankara İl Başkanı

tgb.gen.tr

Tarih:
Diğer Haberler