Rıfat Ilgaz neden bu kadar inatçı?

Rıfat Ilgaz, vatanımıza yönelik saldırılar karşısında göğsünü siper eden Mehmetçiğimizin ve polisimizin bir adım gerisindeki Türk gençliğine emanettir

Rıfat Ilgaz neden bu kadar inatçı?

YAZAR

Birkaç sayfadan fazla okumaya dahi tahammülü olmayanlar Onun adını, doğup kök saldığı İlçeden silmek istediler. Ömürlerinde asla bir fikir sahibi olamayacak kadar ruhları tembel olanlar, üniversitede etkinlik afişine saldırdılar. Cide Rıfat Ilgaz Meslek Yüksekokulu’ndan adının silinmeye çalışılmasının üzerinden ay geçmedi. İstanbul Üniversitesi’nde vatansever öğrencilerin düzenlediği “Karartma Gecelerini Aydınlatan Şair Rıfat Ilgaz” etkinlik afişine PKKlıların saldırmasının üzerinden neredeyse üç yıl geçti.

2 Temmuz 1993'te Madımak ’ta, Asım Bezirci ve diğer dostlarının katledilmesinin üzüntüsüne dayanamayarak aramızdan ayrılmasının ise bugün 24. Yıl dönümü.

“Eski Cumhuriyet’çi Ilgaz”

“Orada doğdum, orada ilk havayı çektim ciğerlerime. Doğa toplum ilişkilerim orada yeşerdi, uç verdi. Köylü dendi mi, hâlâ Cide köylüsü gelir aklıma...” Burada yeşeren “doğa-toplum ilişkileri” Şair Ilgaz’la birleşecek, Türk yazınında “toplumcu, gerçekçi kırk kuşağı”nı yaratacaktır.

Emekçi ve çalışkan Cideli, “Sarıyazmalı” olacak şiirinde, “Halime Kaptan”, “Şaduman” olacak romanında, “Bacaksız” olacak çocuk yazınında, “Tuğtepe”, “Nazlı”, “Sözen”, “Karayel”, “Minibüsçü Süleyman” ve daha nicesi olacaktır... Öğretmen Okuluna geçmek zorunda kalacak, sınıftan atılacaktır ama “Hababam Sınıfı”nı yazacaktır. ‘Sınıf’ın mimli Ozanı’ olacaktır anısında ve Türk yazınına zorla oturacaktır.

Sıkı bir Cumhuriyet okurudur Rıfat Ilgaz. İlhan Selçuk yakın dostudur. Sekseninci yaş töreni için dört bir yandan gelen dostları Kastamonu’da buluşur. Kimler yoktur ki aralarında? Asım Bezirci, Mehmet Saydur, Radi Fiş... Asım Bezirci ve Radi Fiş’in birer konuşma yaptığı gecede dikkat çeken bir olay da çiçeklerden biridir.
FETÖ’nün, Cumhuriyet’e yönelik operasyonu ile İlhan Selçuk ve arkadaşları gazetenin dışında kalmıştır. Gazetedeki geriye doğru gidiş, Rıfat Ilgazları rahatsız eder. Törene gazeteden gelenler de aynı anlayışta kişilerdir. Okurunun o gecede gazetesine sahip çıkmasının ilginç bir örneği olan ”Eski Cumhuriyet Okurları” çiçeği, orada bulunan gazete temsilcilerini zıvanadan çıkarır. Sekseninci yaş töreni için temsil heyeti gönderen gazetenin, bugün ölüm yıl dönümünde Rıfat Ilgaz’ın adını dâhi anmaması ise Cumhuriyet’teki köksüzleşmenin geldiği boyutu gözler önüne seriyor.

Rıfat Ilgaz Bir Akademidir

İlhan Selçuk, 18 Şubat 1984'te Cumhuriyet gazetesinde Rıfat Ilgaz ile ilgili yazdığı yazıda şöyle der: “Rıfat Ilgaz artık kişi değil bir kurumdur. Herkes Hababam Sınıfı’nı bilir; yoldan geçen birini çevirin sorun, olumlu yanıt alırsınız. Rıfat Ilgaz halka mal olmuştur; kendisi de sade bir insandır; gösterişten kaçar. Sıradan aşçı dükkanında, alçak gönüllü bir meyhanede, sade insanların sıcak dostluklarında hayatın tadını bulur.”
Kuvvetle muhtemeldir ki akademiden Rıfat Ilgaz’ın adını silmeyi düşleyenler bile Hababam Sınıfını defalarca izlemişlerdir. Her izleyişlerinde ilk kez izliyorlarmış gibi patlatmışlardır kahkahayı. Güldürürken düşündürmüştür. Çünkü Rıfat Ilgaz, postmodernizmin piyasa kalıplarına sığmaz. Onun eserleri bir lokmada yenilir yutulur cinsten değildir. Kullan-at peçete kağıdından daha fazlasıdır. İnsanı insan yapan değerler yüceleştirilir Onda. Cebindeki cüzdanı ile evliyalaştırılan değil; çünkü bilir öyle bir halk yoktur, insanî değerleri ile yüceleştirdiği Türk halkının gönlünde anıtlaşır. Rüzgar ne kadar sert eserse essin, kayadan götüreceği sadece tozdur.

‘AYDIN MISIN?’

Aziz Nesin, Doğan Hızlan ile yaptığı bir söyleşide “Aydın rahat edemez. İnsanlar rahat etmek için değil, tersine tedirgin olmak için aydın olurlar.” der.
Rıfat Ilgaz, ömrü boyunca tedirgindir. Kendi yaşamından da izler taşıyan Sarıyazma’da anlattıkları, hepimizin ortak yaşantısı gibidir. Toplumsal ya da parasal durumu ilerledikçe ulusal köklerine ve çağına yabancılaşanlardan değildir. 83 yıllık yaşam pratiği, 1980 sonrası küresel karşı devrimin günümüz entelektüel memurlarına ders niteliğindedir.
Türk halkına karşı sorumlu bir aydının sürekli tedirginliği vardır üzerinde. Kaderini halkının kaderiyle ortaklaştırır: “Halk sağduyuludur, bilgedir... Kalıplaşmış tutum sahibi değildir. Halkın içinde ve halk için yaşayacaksın!” der ve öyle yaşar.
İmkânsızlıklar içerisinde imkân yaratmasını bilir. Cerrahpaşa’da hasta yatağında, verem ciğerlerini kasıp kavururken bile sorumludur. Yatağının ayakucundaki tabela tahtasını çözer. Arkasına yastıkları yığarak girer yatağına. Yatak bir yazı masası olur. Son çıkışında Babıâli’den getirdiği kâğıtları koyar tahtanın üzerine ve yazar:

Bilsem Ki

“Bu ayaklar benden hesap soracak,
Bir düşüncenin peşinden dolaştırdım sokak sokak
Bu baş, bu eğilmez baş da öyle
Bazı sarhoş, bazı yorgun
Her zaman bir yastığa hasret!
Bu ciğer de hesap soracak,
Esirgedim, güneşini, havasını
Bu ağız bu dişler, bu mide...
Ne ikram edebilirim ki bol keseden
Bu bilekler de hesap soracak,
Göz yumdum çektikleri eziyete.
Bilsem ki kimsenin parmağı yok
Bu sürüp giden işkencede;
Kılım bile kıpırdamadan bir sabah
Çekerdim darağacına çekerdim kendimi
Bilsem ki suç bende!..”

Neden İnatçı?

Bir inatçı yaşamdır onunki...

Çocukluk yıllarında başlayan, Kurtuluş Savaşı yıllarında pişen, kırklı yıllarda boy veren ve hiç eksilmeyen, santim şaşmayan bin inatçı yaşam. Yaşamı boyunca beş yıl, beş ay, yirmi beş gün hapis... Bir o kadar da hastane... Direnişler, kaçışlar, cezalar, hapishaneler, hastaneler ve yine yazışlar. 83 yıllık yaşamın özeti budur. Ölümünden 12 gün önce yakın dostu Mehmet Saydur ile yaptığı söyleşide inatçılığının nedeni şöyle açıklar ILGAZ:
“Annem yedi tane çocuk büyütünce zayıf düşmüş. Ben dünyaya gelince babamla karar vermişler. Kargacak diye bir köy var. Oradan Kezban Teyze'yi bulmuşlar. Bana oradan keçi sütü almışlar. Ben keçi sütü ile büyümüşüm. Annem bana kızdığı zaman “Ne olacak... Aksi müsbet! Keçi sütüyle büyüyünce böyle olur işte!..” derdi. Ben inatçılığımı Cide'nin keçilerine borçluyum...”

Rıfat Ilgaz Bizimdir!

Şükran Kurdakul, Rıfat Ilgaz’ın ardından: “Rıfat Ilgaz’ımızı gençliğin bağımsızlık bilincine emanet ediyoruz.” demişti. Rıfat Ilgaz, vatanımıza yönelik emperyalist saldırılar karşısında, içte ve dışta göğsünü siper eden Mehmetçiğin ve Polisin bir adım gerisindeki vatansever Türk gençliğine emanettir. Bizimdir.
Ölüm yıl dönümünde saygıyla anıyoruz.

Emrah Zorba

Cumhuriyet Üniversitesi

tgb.gen.tr

Tarih:
Diğer Haberler