YAZAR
ABD Başkanı Barack Obama'nın “sözde” IŞİD ile Mücadele Özel Temsilcisi Brett McGurk‘ın yaptığı açıklamada, “IŞID’in yaratıcısı kimdir?” sorusu yeniden açıkça cevap bulmuştur. McGurk: “Irak'taki tüm askeri eylemler Irak Hükümeti'nin tam rızası ve koordinasyonuyla olmalı. Biz de koalisyon olarak Irak Hükümeti'nin rızası olmadan hiçbir şey yapmıyoruz” diyerek aslında IŞİD’in patentinin ABD’nin elinde olduğunu açığa çıkarmakla kalmamış, Amerika'nın yıllardır Irak yönetiminin her türlü yetkisini gasp ederek, Irak halkının tüm haklarına tecavüz edip eylemlerde bulunarak Irak Hükümeti'ni tanımadığını beyan etmiştir. Peki bunca senedir Irak Hükümeti'ni tanımayan ABD'nin; Irak yönetiminin rızasını almak fikri, Türk Kuvvetleri’nin IŞİD’in bölgedeki varlığına son vermeye yakın olduğu bu dönemde mi akıllarına gelmiştir?
Daha dün Türkiye'den Başika’ya askeri, istihbarat ve eğitim konusunda destek isteyen Irak Hükümeti Başkanı İbadi’nin, bugün Türk Askerlerinin Başika’yı terk etmemesi durumunda hedef alınacağını belirtmesi ve yapmış olduğu bu “u” dönüşü, ABD’nin bölgedeki çıkarları doğrultusunda kullanılmaya müsait değil midir? ABD’nin 'kara gücü' olarak adlandırdığı terör örgütü PKK’nın 130 mensubunun maaşlarının Irak Hükümeti’nin Şii Haşdi Şabi milislerine ayırdığı paydan ödenmesi ve PKK’nın bölgedeki siyasi dengeleri sağlamada araç olarak kullanılması ise bu kirli emperyalist plana dâhil olan bir sahnedir. Bu gelişmelerin en ileri giden ve kabul edilemeyecek olan boyutu ise; Irak merkezi hükümetinin Musul operasyonu ittifakına Şii milis örgütü olan Haşdi Şabi bayrağı altında PKK'yı da dâhil etmek istemesidir. Bahsi geçen bu milis örgüt, eğitim amacıyla bölgede bulunan Türkiye'nin Başika'daki askeri varlığını -sözde- protesto ederek, Türk Bayrağını yakma eylemleri örgütlemiştir. Tüm bu eylemlerin ve açıklamaların arkasında ABD'nin, IŞİD’in bölgeden temizlenmesi ve Musul’un asıl sahibi olan Iraklılara devredilmesi dolayısıyla bölgedeki planlarının bozulması korkusunun yattığı ortadadır. ABD, Irak bölgesinde yıllardır güttüğü emperyalist politikaları; IŞİD, PKK -ve bu minvaldeki PKK uzantısı örgütler- ile sürdürmekte olup, uluslar arası hukuk ve siyaset alanında ise taleplerine Irak Hükümetiyle meşruluk kazandırmaya çalışmaktadır.
Irak topraklarında hal böyle iken; kritik süreçler olarak adlandırabileceğimiz bu günlerde Türkiye’de yaşayan Irak vatandaşları geçtiğimiz pazar günü Eminönü’nde Türkiye’nin uluslararası barışın sağlanmasında taşıdığı önemi ve rolü vurgulayacak önemli bir eyleme imza attılar. Irak’ın IŞİD’ten arındırılması, Musul’un huzura kavuşması için Türk Kuvvetleri’nin bölgede yer alması gerektiğini vurguladılar. Bu noktada Türkiye'nin en temel rolü; Musul’un IŞİD’in varlığından arındırılması hususunda PKK terör örgütünün olayın bir parçasıymış gibi gösterilip bu bölgeye yerleştirilmesine izin vermemek olmalıdır. Musul ne ABD'nin ne IŞİD'in ne de PKK'nındır. Musul Iraklılarındır. Sınır hattımızın, ülkemizin ve bölgemizin güvenliğini sağlamak ve refah ortamını tesis etmek adına ordumuzun atacağı adımlar hayati önem taşımaktadır. Elbette bu adımlar bölge ülkeleriyle işbirliği içerisinde sıkı bir koordinasyon sağlayarak atılmalıdır.
Onur ÖLMEZ/İSTANBUL
TGB Uluslararası İlişkiler Bürosu Üyesi
Batı Asya Masası, Irak Sorumlusu