Apolet Numaramız 1283! Hepimiz Harbiyeliyiz!

TLB Genel Sekteri Özgür Bursalı yazdı

Apolet Numaramız 1283! Hepimiz Harbiyeliyiz!

YAZAR


Türkiye Cumhuriyeti’ne ve Türk Ordusuna yönelik 15 Temmuz Amerikancı-FETÖ’cü darbe girişimi, güçlü ordunun bir ulus için ne kadar kritik olduğunu göstermiştir. Bu hain girişim, TSK’nın büyük birikiminin karşısında ezilmiştir. Yıllardır devletin tüm kurumları ve ordu içerisinde ilmek ilmek getirdikleri sürecin, yüzyılların tarihini içerisinde barındıran TSK’da yaratacağı etkiyi görmüş olduk. Amerika’nın ve pek çok büyük kuvvetin her kademesini ördüğü bu örgüt en sonunda milletin ve ordumuzun ayakları altında kalmıştır.

 

 Balık Aramak için Ağaca Çıkılır Mı?

 Tarihin omuzlarına yüklediği sorumluluğun, vatana ve bağımsızlığa bağlılığın sembolüdür Askeri okullar. 15 Temmuz’u yerle bir eden şanlı Türk Ordusunun karakteri, bağımsızlık ve vatana sonsuz bağlılıktır. Bu bağlılık ve İstiklal Savaşı ruhu, Türkiye’nin bugün geleceği açısından önemli bir dönemeçte görkemli bir sınav vermiştir. AKP Muğla Milletvekili Nihat Öztürk ise, darbelerin kaynağının mevcut ordu sisteminden kaynaklandığını ve bu sistemin darbeler ürettiğini söylüyor. Bunun için askeri okulların kapatılmasını zorunluluk olarak belirtiyor. Nihat Öztürk, büyük bir yanılsamanın içerisinde, bütün tarih bilmezliğiyle bu cümleleri sarf edebiliyor. Balık aramak için ağaca çıkan Nihat Öztürk, dünyanın bir ucundan diğer ucuna kadar, nerdeyse bilmeyeninin kalmadığı darbe girişimin baş sorumlusu Amerika’yı gözünden kaçırıyor(!) Biz tekrar hatırlatalım. Darbeleri Türk Ordusu değil, emperyalist merkezler üretiyor. Adını da koyalım 15 Temmuz darbe girişimi de Amerika-FETÖ ortaklığına ait. 12 Eylül 1980 darbesi de, 12 Mart 1971 darbesini de ABD üretmişti. Bu darbeler en başta da bizzat Türk Ordusuna karşı yapılmış darbelerdi.

 


Elbette tarihimizde sadece orduya ve millete karşı darbeler yok. Türk Ordusunun halkla birleşerek ürettiği büyük zaferler var. 200 yıldır bu ordu sistemi içerisinde verilen savaşlar, kazanılan kurtuluş mücadeleleri, kurulan cumhuriyet Öztürk’ün tarih kitabında yazmıyor… İşte bu tarihe sırtını dönen akıl, Kanun Hükmünde Kararnamelerle bir günde koca tarihi kapatma çabası içerisinde.

 

Kuleli’nin Duvarları, Heybeliada’nın Mavisi

 Çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnamelerle TSK’nın genleriyle oynanması, emir komuta zincirinin alt üst edilmesi, Türkiye’nin aydınlık yüzlü genç subay adaylarının yetiştiği Askeri liseleri, yüksekokulları ve Harp okullarını kapatma girişimi, 15 Temmuz kâbusunu aratmayacak nitelikte vahim bir hatadır. Muhtemelen darbecilerin başarılı olması durumunda uygulanacak bu hükümler, şu an anayasaya aykırı olarak uygulamaya sokuluyor. Türk Ordusunun darbe girişiminin içinde olmadığı gerçeği, bu kararnamelerle ters yüz ediliyor. Fethullah çetesinin kurumlarımıza ve okullarımızda yuvalanmış olduğu gerçeğin dışında, bir başka gerçek daha var: Yüzyılların birikimini, ruhunu taşıyan duvarlar, sıralar, silahlar, tanklar, üniformalar darbeci değildir! Kuleli’nin görkemli duvarları, Deniz Lisesi’nin güzel mavisine fatura kesilebilir mi? Tersine hepsi, cumhuriyetin etine kemiğine bürünmüş halidir, güçlü Türkiye’nin teminatıdır. FETÖ ile hiçbir ilgisi olmayan bu değerlerimizin kapatılması, kaybetmekte olan düşman cephesinin ekmeğine yağ sürer. Gerçeğin savaşı sulandırılırsa, ordu düşmanı kararnameler geri çekilmezse, bu uygulamalar kuşkusuz o büyük ağırlığın altında kalacaklardır. Güçlü ordu talebi sadece ordunun talebi değildir. Aynı zamanda bir ekmek ve özgürlük kavgasının talebidir. Bütün bir milletin talebidir.

 

Milletimizin yaşamsal ihtiyaçları, ancak milli ve güçlü bir ordu sayesinde güvence altına alınabilir. Bu kararnameler, 15 Temmuz gecesi bütün saldırılara karşı canını ortaya koyan milletimizi de karşısına almaktadır

 

Atatürk O Yıl Ankara’ya Gidemedi Ama…

 Tarih, 29 Ekim 1938… Büyük önder Mustafa Kemal Atatürk, rahatsızlıklarının artması üzerine Cumhuriyet Bayramı’nın 15. Yıldönümü kutlamalarına Ankara’ya gidememiştir. Ankara Hipodromundaki törenler öncesinde Ata’nın orduya mesajını Celal Bayar okumuştur. O sırada büyük önder, yanı başındaki Salih Bozok’a “Ah Ankara… Ah Ankara’ya gidemedik” diyerek üzüntüsünü dile getirmektedir... Tam bu esnada Atatürk, Dolmabahçe’deki yatağından havai fişek sesleriyle uyanmıştır. Yaverler ise o esnada telefonlar ediyor ve bu gösterinin durdurulmasını istiyorlardı. O sırada beklenmeyen bir olay gerçekleşti. 29 Ekim törenlerinden dönen Kuleli öğrencilerini taşıyan vapur, Dolmabahçe Sarayının önünden geçmektedir. Atasını görmek isteyen Kuleli öğrencileri, İstiklal Marşı’nı ve 10. Yıl Marşını okurlar sırayla... Kılıç Ali o sırada, Atatürk’ün rahatsız olmaması için elini sallayarak ilerlemeleri için işaret eder. Uzaktan bu el işaretlerini Ata’nın selamı olarak gören subay adayları “Yaşa,” “Varol” sesleri Dolmabahçe’nin duvarlarında yankılanır. Paşa yatağında gözleri dolu doğrulmuştur… Evet Mustafa Kemal Atatürk o yıl Ankara’ya gidememiştir ancak, bıraktığı eserin genç subay adaylarının emin ellerinde olduğunu bilerek sonsuzluğa gitmiştir..

 

Kökleri derinde olan askeri okullarımız, aynı zamanda birer cumhuriyet değeridir. "Mekteb-i Fünun-ı İdadiye" adı altında 21 Eylül 1845'te öyküsü başlayan Kuleli Askeri Lisesi, tarihimizin en önemli dönemeçlerine tanıklık etmiştir. Bugün tüm heybetiyle tarihin hafızası olan Heybeliada Deniz Lisesi de Cezayirli Gazi Hasan Paşa tarafından 1773 tarihinde Kasımpaşa Tersanesi’nde Muhandishane-i Bahr-ı Humayın adıyla kurulmuştur. Tanzimat sonrası Mekteb-i Bahriye-i Şahane ismini almıştır. Heybeliada Deniz Lisesi’nin tarihi, orduyu sivilleştirme fikrinin merkezi olan ABD ordularının tarihinden dahi önce gelmektedir.

 

İstiklal Subayları için 110 Milletvekili!

 Türk Ordusunun bu şanlı yuvaları, liseleri, harp okulları, yüksekokulları tarihimizin vicdanıdır. FETÖ ile ilgisi olmayan vatansever, genç subay adaylarının okuludur. Türkiye’yi, başına gelebilecek her türlü karanlığı yırtabilecek TSK’nın güvencesidir. Zayıf TSK, Soros’un, TESEV’in, Atlantikçilerin hayalidir. Bu kurumlar FETÖ gibi emperyalist kuvvetlerin operasyonel militanlarını yetiştirmez, istiklal subayları yetiştirir! Çanakkale cephelerine komutanlar yetiştirir. İşte 1283 apolet numarasıyla Harbiye’ye kaydolan Mustafa Kemal, büyük devrimin önderi olmuştur. Yıllar sonra,s Harp Okulu, 1 Kasım 1920 günü ilk mezunlarını verirken, Atatürk okul şeref defterine “Türkiye Büyük Millet Meclisi, ya İstiklal, ya Ölüm! Andıyla yetişen ilk istiklal subaylarının ordu ve milletimize takdim ve tevdi olunduğunu görmekle bahtiyardır.” yazmıştır. Bu okullar tarih boyunca Mustafa Kemaller yetiştirmiştir ve yetiştirmeye devam edecektir. 

 

İşte 1920’de Meclis, İstiklal subaylarını yetiştirmişti ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Orduları, Türkiye Cumhuriyeti’nin temelini inşa etmiştir. Bugün, meclisimizi yine bombalardan Türk Ordusu kurtarmıştır. TBMM aynı gururu taşımalıdır. 110 Milletvekili, çıkarılan bu ordu düşmanı Kararnameyi derhal Anayasa Mahkemesi’ne taşımalıdır. Bu tarihsel bir sorumluluktur.
Apolet Numaramız 1283!

Tarih:
Diğer Haberler