YAZAR
Ardıç ağaçları nesilden nesile varlığını devam ettirmek için başka bir canlıya ihtiyaç duyan ender canlılardan.
Varlığını FETÖ üzerinden sürdüren Engin Ardıç kumpas günlerinde güzellemeler yapıyordu FETÖ’ye, çünkü FETÖ yoksa Ardıç da yoktu. "Güneş doğuyor tahtakuruları kaçışıyor"diye yazmıştı.
Ergenekon, Balyoz günlerinde FETÖ Türk ordusunun üzerine bir karabulut gibi çökmüşken, bir şerefli Türk Subayı, üzerine atılan iftiralara dayanamayıp ölüme sürüklenmişti. Unutmadık, adı mıh gibi aklımızda: Ali Tatar. Unutmadık Engin Ardıç’ın o günlerde şerefli Türk subaylarına tahtakurusu diyordu ve güneş gibi doğan Türk ordusuna ve Türk aydınına kumpaslar kuran FETÖ’ydü.
İşte o kumpas duvarlarını yıkan şerefli subayların bir çoğu görevine döndü ve ABD’nin kara gücüne karşı mevzide savaşıyor. O insanlar her zaman başı dik bir şekilde durdu Engin Ardıç ise "Kandırıldık" dedi.
Ardıç ağacı mevsimi geldiğinde tohumları yerlere döker bu tohumları çok seven adını buradan alan ardıç kuşları bu tohumları yer sindirir.
FETÖ’de Türkiye’de çökerken, devlet kurumlarından gladyo temizlenirken, Engin Ardıç Atatürk’e saldırarak adeta FETÖ’ye can simidi atıyordu. Çünkü ardıç kuşu için ardıç tohumları bir ziyafet, ardıç ağaçları için ise varlığının devamının yegane koşulu. Ardıç kuşunun midesinde çimlenmeyi bekleyen tohumlar gibi hala umutluydu herhalde FETÖ’den.
15 Temmuz’dan 3 ay önce Nisan 2016’da yazmıştı yine Atatürk bu memleketin hiç bir derdine deva değil. "Atatürk’le bu memleketin ne terör problemini çözebilirsiniz ne ekonomi problemini çözebilirsiniz" diyordu. FETÖ’nün programıydı bu Atatürk’ün bağımsızlıkçı programından vazgeçin Atlantik’in varlığı sürdürmek için bana ihtiyaç duy politikasına uyun çağrısı.
15 Temmuz’da herkes gibi anladı veya anlamış gibi yaptı Engin Ardıç, FETÖ terörüne karşı mücadele edilecekse Atatürk’ün programı olmadan bunu yapamayacaklarını. FETÖ’yle mücadele için Atatürk’ün programı! Tam bu sıralarda Engin Ardıç anladı uzun zamandır çimlenmekte olduğu FETÖ’nün midesinden çıkma zamanı geldiğini.
Engin Ardıç bugün köşesinde yazmış "Samsun'dan Ankara'ya istiklal yürüyüşü.", "Türkiye Gençlik Birliği" diye bir yer varmış, onlar yürüyeceklermiş. Pardon, birinci meclisin önünde "halkla buluşacaklarmış", ”Halk onları bekliyor, çocuklar gelseler de bütünleşsek, onlar olmadan Anıtkabir'e gidilir mi canım?” “Haydi arslanlar, yürüyüşe başlayın, belki memleketi kurtarırsınız.”
İşte ağaç o kuşun dışkısından filizlenir.
Bu siyasetler çökmüş bir programı temsil ediyor. Türkiye’de içinde Atatürk’ün bağımsızlık programı olmayan her program çökmeye mahkumdur ve çöküyor.
Atatürk’ün bağımsızlık ve yurtta sulh cihanda sulh politikası yükseliyor. Diğer programlar dışkı içindeki tohumlar gibi pisliğe batıyor.
Engin Ardıç’ın ne anladığı ne anlatmak istediği belli değil, dolayısıyla ne yazdığını da bilmiyor. Anlatalım. Bu yürüyüş İdlib’de Amerika’nın terör koridoruna hançer sokmaya devam eden Türk askeri için, bu yürüyüş milli, bilimsel ve laik bir eğitim isteyen milyonlarca öğrenci ve ailesi için, bu yürüyüş üretmek isteyen işçimiz emekçimiz için bu yürüyüş teröre hayır demek için. Bu yürüyüş, altını kırmızı kalemle çizerek söyleyelim; Türkiye’nin istiklali ve istikbali için. İşte bu yüzden 29 Ekim’de Birinci Meclis önünde milletle bulaşacak ve çözümün adresi olan Ata’sına yürüyecek.
Ardıç Ağacından Özür
Ardıç ağacının üreme hikayesinden yukarıda epey bahsedip andık. Ardıç ağacını Engin Ardıç’la birlikte andığımız için ağaca bir özür borçluyuz. Çünkü ardıç ağacının bir çok bilinen faydası var ama Engin Ardıç’ın henüz bir faydasını görmedik.
Ozan Can Coşkun
TGB GYK üyesi
Akıl Fikir Kulübü Film Ekibi Sorumlusu
tgb.gen.tr