Atatürk Milli İktisat Cemiyeti’ne Neden Üye Oldu?

Tasarruf ekonomisi halkın tüm kesimlerini seferber ederek yapmak bize kalan tarihsel bir miras ve gerekliliktir.

Atatürk Milli İktisat Cemiyeti’ne Neden Üye Oldu?
Eren Öztürk
Eren Öztürk
YAZAR

1. Dünya Savaşı sonrası oluşan ekonomik darboğazın ardından yabancı ülkelere para akışının önünün kesilmesi ve toplumsal tutum bilincinin oluşması amaçlanmıştır. Bu amaçla Atatürk başkanlığında, 1923 yılında İzmir İktisat Kongresi toplandı. Bu kongrede yurdun bağımsızlığının korunması, yerli mallar üretilmesi ve kullanılması kararlaştırıldı.

1929’un son günlerinde Dünya ekonomik buhranının Türk ekonomisi üzerinde yaptığı tahribatlar üzerine dönemin hükümeti adına Başbakan İsmet İnönü TBMM kürsüsünden şunları söyledi: “Birçok seneler kapalı, mahrumiyet içinde kalmış memleket, sulh ile nefes aldıktan sonra bazı ihtiyaçlarını dışarıdan tedarik etmek zorunda kaldı. Hazır yiyen, geçmiş asırların kötü mirası olarak açık bütçe ile memleketi idare etmeğe çalışmak alışılmış bir hastalıktı. Bizim için çok ağır ve zahmetli sayılacak didinmelerden sonra devlet idaresinde açık bütçe belası bertaraf edildi. Artık bu memlekette bütün vatandaşların her vasıta ile kazanıp harice mal ve say olarak gönderdiği kıymetten daha fazla hariçten kıymet almayacaktır. Bunun için millet kendi istihsalinden fazla sarf etmeyecek, kanaatkar bir hayata girmek zorunda kalacaktır. Yerli malının revacını artırmak için aklı eren bütün vatandaşların şuurunu uyandırmak üzere devletin bütün kuvvetlerini harekete geçireceğiz.” [1]

Atatürk, bu konuşmasından ötürü Başbakan İsmet İnönü’ye çektiği telgrafta “Milli paramızın kıymetini muhafaza yolunda hükümetin aldığı tedbirlerin iyi neticeler vermekte olmasından memnunum.” diyerek tebriklerini iletti. İnönü’nün ifade ettiği hususların halka anlatılarak benimsetilmesi maksadıyla Milli İktisat ve Tasarruf Cemiyeti kuruldu.

Cemiyet’in oluşumunu krizin etkilerine karşı alınan bir önlem olarak değerlendirmek mümkün olduğu gibi hükümet yetkililerinin buhranının sadece spekülatif değil, daha derin nedenleri olduğunu kavramış olduklarının göstergesi olarak da kabul edilebilir.

Cemiyetin kuruluşunu izleyen çalışmalar değerlendirildiğinde temel görüşlerinden ilkinin ithal mallardan yerli malların tüketimine geçilmesi, ikincisinin ise uzun vadede ülke ekonomisinin geliştirilmesi bağlamında tasarruf düşüncesinin yayılması olduğu açıktır.

ATATÜRK'ÜN MİLLİ TASARRUFA İLGİSİ

Cemiyet ilk toplantısını 16 Aralık 1929’da TBMM Başkanı Kazım Özalp başkanlığında yaptı. Atatürk başta olmak üzere devletin önde gelen tüm siyasetçileri ve aydınları bu cemiyete üye olup tasarruf etme ve yerli malı kullanımı konusunda halka örnek olmuştur. Atatürk, 3 Ocak 1930'da ilk üye olarak cemiyete kaydını yaptırmıştır.

Atatürk'ün himayesi altındaki bu cemiyet, her yıl "Vatandaş yerli malı kullan!", "Vatandaş para biriktir!" sloganları ile bütün okullarda "Tasarruf Haftaları" düzenlemiş ve Ankara'da şimdiki opera binasında "Yerli Malı Sergisi" açmıştır. Atatürk her yıl bu sergiyi gezerek oradaki öğrencilere yerli malı ve tasarruf konusunda sorular sormuş, onlara ulusal ekonominin öneminden söz etmiştir. 

O günlerde İstanbul Kunduracılar Cemiyeti'nin açtığı bir sergiyi gezen Atatürk, cemiyetin hatıra defterine, yerli malı kullanımı konusunda şunları yazmıştır:  

"Kunduracılar sergisinde her türlü ayakkabılar, sanatkarlarımızın çok ilerlemiş bulunduklarını ispat eden eserlerdir. Vatandaşlara yerli ayakkabılara rağbet göstermelerini tavsiye ederim. Yerli ayakkabılarını hariçten gelmiş göstererek fazla satış yapmak hevesine düşenler bulunduğunu söyleyenler oldu. Eğer bu doğru ise teessüfeşayandır."

Günümüzde de "Enflasyonla Topyekûn Mücadele Programı"nı fırsata çevirmeye çalışanlarca ürünlere önce fahiş zamlar yapıp sonra da gerçek fiyatları indirim gibi göstererek tüketicinin aldatılması veya yerli malı teşvik etmek için yapılan logonun ithal ürünlere basılması gibi sahtekarlıkların yapılması dikkat çekicidir.

CEMİYETİN PROPAGANDA FAALİYETLERİNE BİRKAÇ ÖRNEK

Millî İktisat ve Tasarruf Cemiyeti, amaçlarını halka daha kolay duyurabilmek ve daha etkin olabilmek amacıyla “Neşriyat ve Propaganda Komitesi”de kurmuştur. Bu komite, yerli ürünler hakkında hazırlanmış filmleri sinemalarda halka göstererek, tasarrufa ait atasözlerini belirleyip günlük gazetelerde yayınlanmıştır. Hasan Nezihi‟nin yayınladığı ve İzmir Millî İktisat ve Tasarruf Cemiyeti tarafından marş olarak bestelenen şiirin sözleri şöyledir:

 

MİLLİ TASARRUF MARŞI

Yer yer davul çalındı, oldu herkes seferber,

Dehşetli harp açtık, bekler yeni zaferler.

 Yurttan çıkan her onluk ya tüfektir ya fişek,

 Yarın gelip buraya beynimiz delecek.

 Yerli malı alırım, hatta kaba da olsa,

 Yabancıya yüz vermem, hatta caba da olsa

 Yerli malı kullanmak hem borcumdur hem hakkım,

Hem hakkımdır hem borcum, hem borcumdur hem zevkim.

 Ben bu türlü yolumda yorulmadan yürürüm,

 Selametin hâlası çünkü bunda görürüm. [2]

 

Tasarruf ve yerli malı haftasında kullanılan sloganlar resim ve afişlerle duvarları süsledi. O veciz sözlerden bazıları şöyleydi:

“En ucuz ve en kuvvetli gıdanın sırrı, yerli yemişlerdir.”

“Milli mücadelede ilk hedef Akdenizdi, şimdi iktisat”

“Vatandaş bir şeyi alırken satıcıdan daima yerlisini iste”

“Vatandaş, eskiden yerli malı kullanmak ayıp sayılırdı. Eskiden Türk demek de ayıptı” [3]

 

Milli İktisat ve Tasarruf Cemiyeti’nin en fazla üzerinde durdurduğu yerli malları kullanımının artırılması ve halkın konuyu daha kolay benimsemesi için milli duyguları içeren şiirler de yazıldı:

Ey Türk kızı, Ey Türk oğlu

Senin yurdun nimet dolu

Malından ye, malından giy

Budur işte zafer yolu [4]

Diyanet İşleri’ne gönderilen tebliğlerde camilerde tasarrufla ilgili hutbeler okunması sağlanmış, malların yanına yerli veya yabancı mal olduğunu içeren etiketler yerleştirilmesi istenmiş, uçaklar gökyüzünde tasarrufa ilişkin sözler yazmış ve çay ve kahve ithal ürün olduğundan kahvehanelerde bunların yerine ıhlamur içilerek tüketimlerin azaltılmasına çalışılmıştır.[5]

MİLLİ TASARRUF CEMİYETİNİN FAALİYETLERİ

A- Halkı tasarrufa alıştıracak propagandalar yapıldı. Yurt içi ve dışında yerli mallarımızı tanıttı. Bu maksatla

  1. 1929’dan itibaren her yıl Aralık ayının 12’sinde başlayan ve tüm memleketi kapsayan “Tasarruf ve Yerli Malı” haftasını düzenledi.
  2. Yurdun belli başlı büyük şehirlerinde yerli mallar sergisi açtı.
  3. Yurt dışında açılacak sergilere katılarak sanayi ve zirai ihraç ürünlerimizi dünya kamuoyuna tanıttı.   
  4. Ankara’da bir “Sergi Evi” kurulmasını sağladı.

B- Yerli mallarımızın miktarını, çeşitlerini ve kalitelerini artırmak amacıyla,

  1. Sanayi Kongresi
  2. Ziraat Kongresi düzenledi.

Cemiyet, 1932 sonuna kadar il ve ilçelerde 250 şube açmıştır. 1932 sonuna kadar cemiyet, üç yerli malı ve tasarruf haftası, sekiz yerli malı sergisi, bir sanayi (1930), bir ziraat kongresi (1931) ve bir de ziraat teknik sergisi (1931) düzenlemiştir. Cemiyet ayrıca Türkiye'yi temsilen Budapeşte ve Laypzik uluslararası sergilerine katılmıştır.

Cemiyet, amaçları doğrultusunda çok sayıda broşür katalog, dergi ve kitap yayımlamıştır. 1929-1932 yılları arasında toplam 938.000 nüsha yayın yapmıştır.

Cemiyetin adı 1939 yılında “Ulusal Ekonomi ve Artırma Kurumu” olarak değiştirilmiş, İstanbul’da 1931’de kurulan ve 1939’da faaliyet merkezini Ankara’ya taşıyan “Türk İktisat Cemiyeti” ile kurum 1955 yılında “Türkiye Ekonomi Kurumu” adı altında birleştirilmiş, kurum 1973 yılında mal varlığını Türkiye Ekonomi Kurumu Vakfı’na devretmiştir.

SONUÇ

Türkiye’nin bugün yaşadığı zorluklara çözüm bulmak için tarih bize büyük dersler veriyor. Atatürk, Milli İktisat Cemiyeti’ne ilk üye olarak örnek teşkil etmiştir. Elbette bir ülke tüketerek değil üreterek var olur. Ancak üretmenin yanı sıra tasarruf da çok önemlidir. Bu ekonomik gerçek göz ardı edilirse israf ekonomisi bugün yaşanılan zorluklara göğüs germeyi zorlaştırır.

Türkiye’nin ekonomi cephesinde mevzi kazanması ve uzun vadeli üretim ekonomisine geçmesi için israf ekonomisiyle mücadele edilmesi ve kaynaklarımızın daha iyi değerlendirilmesi için tasarruf ekonomisine geçilmesi şarttır. Bunu sadece devlet eliyle değil, halkın tüm kesimlerini seferber ederek yapmak bize kalan tarihsel bir miras ve gerekliliktir.

Yazının daha ayrıntılı halini Teori dergisinin Aralık ayı sayısında bulabilirsiniz.

Eren Öztürk

TGB İstanbul İl Yöneticisi

 

DİPNOT:

[1] Yaşar Semiz, “1929-1938 Döneminde Milli İktisat ve Tasarruf Cemiyeti” Doktora tezi, Selçuk Üniversitesi, 1991

[2] Hâkimiyet-i Millîye, “Millî Tasarruf Marşı”, 14 Şubat 1930, s.5

[3] Yaşar Semiz, “1929-1938 Döneminde Milli İktisat ve Tasarruf Cemiyeti”Doktora tezi, Selçuk Üniversitesi, 1991

[4] Fazıl Berki’nin sözlerini yazdığı bu şiir İzmit Orta Mektep Muallimi Viyonselist Ali Bey tarafından bestelendi.

[5] Güldal ÜLGER, Propaganda; Algı, İdeoloji ve Toplum İnşasına Dair İncelemeler, İstanbul, Beta yayınları,2015, s.279

tgb.gen.tr

Tarih:
Diğer Haberler