Bir Sakıncalı Piyadenin Hikâyesi

Gerçeğin yılmaz takipçisiydi. Günümüzde aydın geçinenler gibi işine gelen yalanlara inanmaz araştırırdı...

Bir Sakıncalı Piyadenin Hikâyesi

‘‘Kelimelerin sihrine değil, tatbikine önem verelim. İşte Türk halkı, şartların yarattığı bir Türk sosyalizmin ve dinamik ve rasyonel bir kadroya muhtaç... Her şeye Atatürk gücüyle ve onuncu yıl umuduyla başlayacağız, başlamalıyız.’’(1)
Ağustosun sıcağında bir sakıncalı piyade böyle bitiriyordu ödüllü makalesini. İlk rütbesini ise 12 Martlarda ve 12 Eylüllerde aldı. Bu rütbeye fedakârlıkla, emekle, sabırla, öfkeyle ve umutla dayandı. Etikete bakıp iş yapmıyor araştırıyordu. Tam bir Doğrucu Davut olup çıkmıştı. Solun iyiliği yaygarasıyla görmezden gelinenleri yazdığı için ağır tepkiler aldı ama yılmadı. Çünkü maraton başlayalı çok olmuştu ve bitmesine daha çok vardı. Irkçı ve tarikatçı örgütlerden, bunların finansmanlarına ve PKK terör örgütüyle mit ilişkisinden, bunu gizleyen siyasetçilere kadar hemen hemen herkes keskin kaleminden payını aldı.
Bazılarının aksine azılı bir Atatürkçüydü. İdeolojik kalıplara sığınıp Atatürk’e saldıranlara da kişisel çıkarları için Atatürkçülüğü kullanmaya çalışanlara da karşı durmuş yanlışları ezip geçmişti. ‘‘Biz sapına kadar Kemalist ve sapına kadar 27 Mayısçıyız. Atatürk’ü ve 27 Mayıs devrimini savunmak, devrimci aydının namus borcudur.’’(2) dediğinde tarafını belli etmişti. O ezilenden yanaydı kalemini satışa çıkaran sözde aydınlardan değildi. Kalemini Türkiye’nin devrimci mirasından almış geleceğe bırakmıştı. Zaten mesele buydu sistemin aydınları günübirlikti, halkın aydınları ise tarihin duvarlarını aşıyorlardı. Halkın aydınları gençliğin öfkesini ve umudunu yönlendirmeye devam ediyordu. Öfkeleri sisteme karşı umutları geleceğe dair olmalıydı.
Gerçeğin yılmaz takipçisiydi. Günümüzde aydın geçinenler gibi işine gelen yalanlara inanmaz araştırırdı. İsim isim yazardı suçluları esas komedi bur da başlıyordu ya ayan beyan gerçeğin önünde bile yalan söyleniyordu ve birileri yine inanıyordu. Uğur Mumcu kelle koltukta gerçeği yazanlardandı deri koltukta bilmişlik taslayanlardan değil.
Eğri oturup doğru söyleyenlerdendi. Lisede kahramanlık günleri düzenlerdi arkadaşlarıyla sonradan kahraman değil sakıncalı piyade olduğunu öğrendi. Sakıncalı piyade olarak devam etti kahramanlığa da yazmaya da. Sonunda bize kalan miras gerçekleri yalanların yüzüne çarpma kararlılığı oldu. Yeni piyadeler yetişiyor bu kavgada kalemlerin ucu daha da sivriliyor. Geçmişi unutmadan yürüyoruz yarınlara ve her devirde sakıncalı piyadelerin hikâyelerini anlatmaya devam edeceğiz. Ve şu dizeler dökülecek dudaklarımızdan…


‘‘ Bir gün sesimiz, hepinizin kulaklarında yankılanacak
Ey halkım unutma bizi...’’ (3)


Cem Kızılırmak
TGB Muğla Üyesi
Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Kamu Yönetimi Bölümü


KAYNAKÇA:

(1)Cumhuriyet,26 Ağustos 1962,Yunus Nadi Armağanı, Makale yarışması ödülü

(2)Devrim, 3 Kasım 1970, Uğur Mumcu

(3)Uğur Mumcu (Düzyazı - Tam) ,Cumhuriyet Gazetesi,25/08/1975

 

Tarih:
Diğer Haberler