"Çocuklara Kıymayın Efendiler"

TGB Aydın Yöneticisi Aykut Güler yazdı...

"Çocuklara Kıymayın Efendiler"

Çocuklara Kıymayın Efendiler
Koşuyor altı yaşında bir oğlan,
uçurtması geçiyor ağaçlardan,
siz de böyle koşmuştunuz bir zaman.
Çocuklara kıymayın efendiler.

 


Son günlerde ana haberlerde, gazetelerde ve sosyal medyada sık sık karşılaştığımız bir durum var. Kadınlara ve çocuklara yönelik, tecavüz haberlerine hemen hemen her gün rastlıyoruzdur. Bu haberlerle karşı karşıya geldiğimizde habere tıklayıp girmeye cesaret edemiyoruz. İnsanın boğazı düğümleniyor, soğuk soğuk terlemiş gibi oluyor. İşin acı tarafı da toplumun buna alıştırılmaya çalışılmasıdır.


Her zaman dile getirmişizdir, emperyalizm, geri kalmış ve ezilen ülkelere göz diktiğinde üç silahıyla savaş açar bölücü, gerici ve emek düşmanı silahlarıyla o ülkeyi hedef alır. Burada emperyalizm bölücü ve emek düşmanı siyasetlerine değil, gerici siyasetlerine değineceğiz. Emperyalizmin gerici siyasetlerini kendi ülkemize indirgediğimizde, Laik düşmanı siyasetleriyle, Cumhuriyet devriminin temellerine mayın döşeyen AKP, cemaat ve tarikatları görmekteyiz. Bu gerici siyasetlerin doğurduğu kadına yönelik ayrımcılığa ve tecavüzlere AKP dönemiyle birlikte sık karşılaşır olduk. Oysaki tarihimizde, kadın baş tacı edilmiştir. Günümüze ilişkin konulara değinmeden önce Türk toplumunda ve diğer toplumlarda kadın ve çocukların önemine değinmede fayda var. 

 

 

Orta Asya’da HATUN

 


Orta Asya Türk kültüründe, hatunun önemi bazı durumlarda Hakan’dan daha etkilidir. Örneğin yabancı elçi geldiğinde, Hakan elçiyi tek başına kabul edemezdi, yanında Hatunun da olması gerekirdi, fakat Hatun tek başına elçileri misafir edebilirdi. M.Ö 4. Yüzyıllarda Hunlar ile Çinliler arasında yapılan ilk barış antlaşmasını Mete’nin eşi (hatun) yapmıştır. Kadının toplumda ve yönetimde ki önemini bu antlaşmanın imzalanmasında da görüyoruz. Yine Kadının önemini Türklerin ilk yazılı belgesi sayılan Göktürk hitabelerinde(Orhun Yazıtlarında) geçen ‘’Hakan ve Hatunun buyruğu’’ ifadelerinden anlayabiliyoruz. Türklerin kadına verdiği değeri şu üçlemede de görebiliriz At,Silah,Avrat… Burada verdiğimiz örnekler diğer Türk devletlerindeki örneklerle de çoğaltılabilir.


Toplumlarda Çocuklar


Çocuklar sadece Türk toplumlarında değil, bütün toplumlarda önemli yer tutmuş ve önemsenmiştir. Keza; çocuk temizliği ve saflığı ifade etmektedir. Bir örnekle açıklamak gerekirse 13. Yüzyılın başında, Avrupa’da din adamları aldıkları haçlı seferlerinde ki yenilgiyi, sefere gidenlerin günahkâr olduğuna bağlıyordu. Din adamları çocukların günahsız olduğunu düşünerek, çocuklardan oluşan bir haçlı ordusu kurmak için Avrupa’nın birçok yerinde çocuklar toplayarak (sayıları 50 bin civarında) Ortadoğu’ya yani kutsal toprakları fetih etmek için gönderilmiştir. Tarihte ‘çocuk haçlı seferleri’ olarak geçmektedir. Olayın sonucu bir trajedidir, burada ona değinmeyeceğiz, ilgiyi çekmeye çalıştığımız nokta, çocukların saf ve günahsız olduğuna inanan Avrupalı din adamlarıdır. Yine İslam dininde de ergenliğe girmemiş yani aklı ermemiş çocuklar, öldüğü zaman cennete gideceğine inanılmaktadır.


Birçok romanlara, şiirlere öykülere konu olan çocukların, kötü bir karakterde olduğuna rastlamamışızdır. Panait İstrati’nin Arkadaş adlı romanında, Mihail karakteri vardır. Mihail kalacak yeri olmayan, mahalleliler tarafından bitli olarak tanınan ve kendi yaşında dostu, arkadaşı olmayan birisidir. Mihail’in gerçek dostları, onu mahallede 4 gözle bekleyen çocuklardır. Mihail, her gün erken saatlerde limanda ki hamallara sıcak simit götürüp satar, birkaç parça simit ve böreği kendine ve mahalledeki çocuklara ayırırdı. Mihail’in çocuklarla arasındaki bu dostluk, karşılıksız mutluluğu doğurmaktadır.


Cumhuriyet ve Çocuk


Cumhuriyet devrimi her alanda ilericiliği, barışı, huzuru ve mutluluğu hedef edinmiştir. Mustafa Kemal, her fırsatta gençliğin önemine değinmiştir. Çocuklara olan sevgisi, yadsınamaz bir gerçektir. Atatürk’ün çocuklara verdiği önemi, Cumhuriyet öncesi (İhsan, Ömer, Afife, Abdürrahim, Zehra'yı) ve Cumhuriyet sonrası (Sabiha, Afet, Rukiye, Nebile, Ülkü ve Sığırtmaç Mustafa) edindiği manevi çocuklarından anlayabiliriz. Mustafa Kemal, Çocuk sevgisinin önemini, şu sözlerle açıklamıştır: Çocuk sevgisi insan sevgisi için bir ihtiyaçtır. Bu sözden anlaşılacağı gibi çocukları sevmeden insanları sevemeyiz, insanları sevmeyen toplumu, toplumu sevmeyen kendini de sev(e)mez. Mustafa Kemal, çocuklara verdiği değeri, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM)’nin kurulduğu günü; Ulusal Egemenlik ve Çocuk bayramı ilan ederek, taçlandırmıştır.


Laikliğe Amerikancı Darbe


Günümüze gelecek olursak, taciz ve tecavüz haberleri ile hergün sarsılıyoruz, kendi kendimize mutlaka soruyoruzdur; ne oldu da bu duruma geldik, Türkiye nereye gidiyor gibi soruların cevabını net olarak veremiyoruz ama Türkiye emperyalizm gerici siyasetleriyle Ortaçağ karanlığına itildiğini net olarak ifade edebiliriz. 1980 Amerikancı darbeyle Türkiye’de karşıdevrim hat safhaya çıktı. Amerikancı darbenin getirdiği şeyler, sadece ekonomide veya Türkiye’nin dünya siyasetinde ki değişmeleri değildi, aynı zamanda toplumsal bir değişimde hedeflenmişti.


1980 darbesi sağcısını solcusunu ‘ezerken’, tarikatlara cemaatlere dokunmamış, tam tersine onların önünü açacak hamlelerde bulunmuştur. Karşıdevrimciler için aslında bu Laiklik ile hesaplaşmaydı. Tayyip Erdoğan’da, 1994 yılında bu durumu ‘’Hem Laik hem Müslüman olunmaz, ‘’Ya Müslüman olacaksın ya Laik…’’sözleriyle aslında özetliyordu. Yani bütün bu olanlar aslında ideolojik bir mesele olarak karşımıza çıkmaktadır.


Türkiye Tecavüzcüler Ülkesi Olamaz


21. Yüzyıl’ın ilk çeyreğinde, AKP ve F tipi cemaatin önderliğinde, Türkiye’de 10larca 100lerce tarikat türemiştir. Bu tarikat ve Cemaatlerin din adı altında, ne tür faaliyetler yürüttüklerini hepimiz şahit olduk. Laik ve Cumhuriyet karşıtı siyasetlerin bizi getirdiği noktaya bakalım; İmam kendi torununa tecavüz ediyor. Elazığ’ın bir köyünde bir çocuğa yıllarca tecavüz ediliyor. AKP döneminde cinsel suç %400, kadına yönelik şiddet ise %1400 arttı. Diyanetten, babanın öz kızına şehvet duyabilir fetvası verildi. Münevver Karabulut, Özgecan Aslan ve birçok ismini sayamadığımız kadın, vahşice katledildi. Abisi tarafından tecavüze uğrayan Aysun, erkek arkadaşının tabancasıyla intihar etti. Matematik öğretmeni tarafından tecavüze uğrayan, 17 yaşında ki Cansel intihar etti. Furkan vakfı başkanı, annenizde olsa diz kapağından tahrik olursun dedi. Yine bu dönemde Ensar Vakfının yurdunda 45 erkek çocuğa tecavüz edildi. Saymakla bitmeyecek tecavüz ‘örnekleri’ yine bu dönemin eseri oldu!


Tüm bunlar yaşanırken, AKP tarafından sunulan çözüm ise toplumla dalga geçer niteliktedir. Çocuklarınıza çığlık atmayı öğretin, erkekler mavi, kızlar pembe dolmuşa binsin, sokakta kahkaha atılmasın, hamile iken sokağa çıkılmasın, Üniversitelerde yurtların kız-erkek olarak ayrılsın vb. örneklerin birçoğu ‘çözüm’ yolu olarak sunuldu.


Su gibi İhtiyaç Laiklik


Bütün bu olanları tespit etmekle yetinmemek gerekiyor. Yukarı satırlarda belirtmiştik, bütün bu olup bitenler ideolojik bir mesele! Çözüm ise basit 1. Vazifemiz, su gibi ihtiyacımız olan Laikliğe 4 elle sarılmamızdan geçiyor.
Aydınlık Türkiye’yi yaratacak birikim TGB’de mevcuttur. Aydınlık Türkiye’yi Kadın-Erkek el ele hep birlikte kuracağız. TGB kadın komisyonu bu yönde çalışmalarını birçok ilde yürütüyor. Tarihimiz bize yol gösteriyor. Nasıl ki Cumhuriyet dönemi Laik bilimsel eğitimlerle Sabiha Gökçenleri, Afet İnanları, Türkan Saylanları… ve nicelerini yarattıysa yine Laik eğitim kurumlarını fiiliyata geçirerek, nice Sabiha Gökçenleri, Afet İnanları, Türkan Saylanları yaratırız.

Tarih:
Diğer Haberler