Dersim Oyunları

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi öğrencisi Eda Solmaz yazdı...

Dersim Oyunları

YAZAR

Öncelikle “Dersim neresidir?” sorusuna yanıt bulmak gerekir. Bugün Dersim Tunceli’nin diğer adı olarak özdeşleştirilmektedir. Halbuki Dersim sadece Tunceli değil, Erzincan, Erzurum, Elazığ ve Bingöl topraklarının da yer aldığı geniş bir bölgedir. Bu doğrultuda Tunceli doğumlu bir kişinin kendisini ''Dersimli'' olarak tanıtması ne kadar yanlış ise Dersim İsyanı'na da Tunceli İsyanı demek o kadar yanlış olacaktır. Dersim ismi isyanın değil, halk üzerindeki feodal baskının simgesidir.Tunceli ise o derebeylik baskısını kaldırmak isteyen Atatürk Devrimciliğini simgeler.

Esas konumuza gelecek olursak; Dersim olayları hakkında birçok yalan ortaya atılmış, bu olaylar üzerinden Atatürk karalanmaya çalışılmış, ''Alevi-Kızılbaş katliamıdır.'' yaftalarıyla siyasi propaganda aleti olarak kullanılmıştır. Ne yazık ki oyunlara gelenler arasında yüreğindeki  Atatürk sevgisi tartışılmaz olan insanlarda vardır ve Dersim İsyanı'nın bir katliam olduğunu savunarak Atatürk’e farkında olmadan düşmanlık yaptıklarının farkında bile değillerdir.

Dersim yalanlarının günümüzde en gündemde olanı şüphesiz ki bir ''Alevi Katliamı'' olmasıdır. Alevi halkının vicdanlarına dokunarak büyük bir algı operasyonu yapılmak istenmektedir. Bu algı operasyonunun sahibi elbette ki PKK ve onun siyasi ayağı olan HDP'dir. Aleviler içinde örgütlenerek onları Türk kimliklerinden soyutlamaya çalışmaktadır. 

Bir başka yalan ise Atatürk affetmesin diye Seyit Rıza’nın alelacele idam ettirilmesi söylentisidir ve bu doğru değildir. Zaten Seyit Rıza’nın idam kararını bizzat kendisi vermiştir. Bu propaganda ile amaçlanan; eğer müsaade edilseydi Seyit Rıza ve Atatürk’ün masaya oturup anlaşabileceği yalanını ortaya atarak bugün de Türk insanına PKK’yla masaya oturulmasını kabul ettirmektir.

İsyan bastırılırken 100 bine yakın kişinin öldürdüğü ve 100 bine yakın kişinin göç ettirildiği ise başka bir kuyruklu yalandır. Bu yalanın sözde Ermeni Soykırımı'ndan hiçbir farkı yoktur. ''1,5 milyon Ermeni öldürüldü.'' yalanları nasıl kabul ettirilmeye çalışılmışsa aynı şey Dersim İsyanı içinde yapılmak istenmektedir. Tunceli’nin nüfus istatistikliklerine bakıldığında 1935’te 101 bin ve 1940’ta 95 bindir. Aradaki 6 bin sayılık farkın tamamı öldürülenleri temsil etmemektedir. Resmi raporlarda zorunlu göçe tabi tutulanlar da isim isim bellidir. Toplam sayı ise 3,470’tir. Tunceli’nin nüfusu 1935’te 101 bin, 1940’ta 95 bin iken 100 bin kişinin göç etmiş olması veya 100 bin kişinin öldürülmüş olmasının hiçbir dayanağı yoktur. Toplam nüfusun zaten o kadar olduğu resmi belgelerle aşikardır.

Bütün bu yalanlarla birlikte isyan bastırılıken yaşanan katliamlardan Atatürk’ün haberi yok dersek de büyük bir gaflete düşmüş oluruz. Bu durum Atatürk’ü sorgusuz sualsiz, salt bir şekilde korumaya çalışmaktan başka bir şey değildir. Bu şekilde Atatürk‘ü koruyacağız derken sözde katliamı kabul etmekten başka bir şey yapmamış oluruz. Çünkü o dönemde Atatürk’ün onayı alınmadan hiçbir harekatın düzenlenmesi olağan değildi. Bizzat bu harekatın planlamasını Atatürk yapmıştır. Ancak üstüne basa basa, tekrar tekrar söylenmesi gerekir ki bu bir katliam değil, bir isyan bastırma harekatıdır. 

O dönemlerde gerek Şeyh Sait tarafından yapılan, gerek Asteğmen Kubilay’ın şehit edilmesiyle sonuçlanan gerici isyanlardan bu isyanın hiçbir farkı yoktur. Bütün gerici isyanların infazı ve sonucu neyse aynı tutumlar bu isyan içinde uygulanmıştır. Çünkü bu isyan büsbütün Atatürk devrimlerine ve Cumhuriyet’e bir başkaldırış, yeni rejimi bir kabullenememe durumuydu. Çıkarları zedelenen aşiretler Atatürkçü devrime karşı çıktılar. İsyancıların ilk hedefi devletin bin bir imkansızlar ve masrafla yapmış olduğu köprüler oldu. Munzur etrafındaki iki dağlık bölgeyi birbirine bağlayan Herçi Köprüsü’nü yıkmak ilk hedefti. Gericiler medeniyetin bir örneği sayılan köprüyü bile hazmedememişlerdir.

Görüleceği üzere Cumhuriyet’in istikbalini korumak için uygulanmış, diğer gerici isyanların bastırılmasından hiçbir farkı olmayan bir girişimdir. O gün cephede kazanamayan emperyalist güçler nasıl irticai faaliyetleriyle bizi bölmek istemişlerse, bugün de Amerikan emperyalizmine göbekten bağlı olan PKK aynı şeyi Dersim İsyanı'nı sözde katliammış izlenimi yaratarak kabul ettirme çabası içindedir.

Eda Solmaz

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi 
Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi öğrencisi

Tarih:
Diğer Haberler