Geleceği Para İle Satın Alamazsınız!

Sistemin dayattığı kısır döngüde değil engin ufuklarımızla, hayallerimizle mücadele ediyoruz. Uyuşmaya ve uyuşturulmaya her zaman karşı çıkacağız.

Geleceği Para İle Satın Alamazsınız!
Eylem Göksu Yıldırım
Eylem Göksu Yıldırım
YAZAR

Dünya üzerinde bugüne kadar var olan toplumlara baktığımızda onları görmesek bile tanırız. Geleceğe bıraktıkları alet, yazı, sanat, yemek, insan ilişkileri, ritüeller bu toplumlar hakkında bizleri bilgilendirir. Tüm bunları toplumlar kendilerine özgü yöntemlerle tasarlar, tarih içinde geliştirir ve sistemleştirir. Buna kültür denir. Kültür kuşaktan kuşağa aktarılarak devamlılığını ve gelişimini sağlar. Kültürün bir sonraki nesile aktarılması önemli bir görevdir ve bu görevi yerine getirecek olan nesil, buna kendiliğinden dahil olur. Çünkü bu toplumlar ilerleyen zamanlarda anılmak istiyorlarsa var olan toplumun pratikleri ile geliştirdiği ve oluşturduğu kültürünü korumak ve devam ettirmek zorundadır.

Üretim fazlası ile birlikte toplumlar arasında doğan rekabet ve savaşlar tarih kitaplarımızı dolduruyor. Kimi savaş ok ile kazanılıyor, kimi tüfekle; yani askeri yönden diğer taraftan daha güçlü olmanız belirleyici oluyor. Fakat bazıları vardır ki hiç ok atılmadan, tüfek ateşlenmeden kesin bir zafer kazanıyor. Bu savaşlarda egemen olan kültür kendi dilini ,sanatını, ideolojisini yavaş yavaş toplumlara empoze etmekle işe başlıyor. Diğer savaşlar kadar kısa sürmese de sonuçlar keskinleşiyor.

Tarih de bizi doğruluyor. Öyle ki birçok toplumun yok oluşu kültürel yozlaşmaları ile birlikte egemen kültüre dâhil olmalarına dayanıyor. Savaşla, topla, tüfekle değil kültürlerinin, tarihlerinin unutulması ile yok ediliyorlar. Sayfalarımızdan, hafızalarımızdan siliniyorlar. Geçmişten günümüze kadar kullanılan bu yöntem 21. yy’da da savaş niteliği taşıyor. Emperyalizm tarafından bugün hedef tahtasına oturtulan ulus-devletler her alanda mücadele veriyor. Bu mücadele yalnızca siyasi, askeri ve ekonomik alanlarda değil aynı zamanda ulus-devletlerin mihenk taşı olan kültür alanında da veriliyor. Emperyalizmin kültür alanında yaptığı saldırılar doğal olarak gençliği hedef alıyor. Savaşlarda düşmanımızı iyi görmemiz gerekiyor. Bugün ise Türk gençliği neoliberalizm ile savaşıyor.

NEOLİBERALİZM İKİ NOKTA

Neoliberalizm, emperyalizmin 20. yy’da kaynakları kontrol etmek ve devletleri denetlemek için kurduğu küreselleşme programıdır. O dönemde üretim ile alım gücü arasındaki açılan uçurum, krizi de beraberinde getirirdi. Bundan kaçınmak için  dünyanın bütün pazarları birleşmeli; sınırsız, engelsiz, gümrüksüz bir ekonomik düzen yaratılarak ulusal pazarlar emperyalist tekeller eline geçmeliydi. Emperyalizm bunu amaçlıyordu.

Bu programın uygulanması için ulus-devletler engel teşkil ediyordu. Üretimi devre dışı bırakan bu sistem ülkeleri tamamen dışa bağımlı hale getiriyordu. Nitekim Türkiye, 1980 Amerikancı darbesiyle bu sisteme dahil edildi. Üretimi kısıtlayan bu sistem Türkiye’yi tüketen, büyük pazar konumuna soktu. Kamu İktisadi Teşekkülleri (KİT) tasfiye edildi ve özelleştirildi. Fakat bu durum tamamen kabul görmüş değildi ve emperyalizmin neoliberalizm tutkalı Türkiye’de zor durumdaydı. Ekonomik ve siyasi anlamda Türkiye bu sisteme bağımlılaşsa da yeterli değildi çünkü gençlik ve halk karşı tavır alıyordu. Emperyalizm projelerini kesintisiz olarak ilerletebilmek için bu direnci de kırmalıydı. Bu direnci kırmanın yöntemini Avrupa Birliği Türkiye Komiseri Karen Fogg, “Türklerin tarihiyle baş edemiyoruz. Türk gençliğini milli kimliğinden koparın” diye ifade ediyordu. (1)

SİSTEME TUTSAK EDEN “ÖZGÜRLÜK”

Emperyalizm yalnızca ekonomik veya askeri saldırıları ile sınırlı kalmıyor. Sosyal ve kültürel alanlarda da saldırılarına ve yeni yöntem geliştirmeye devam ediyor. Eğitimde müfredatlarımıza müdahale ederek başlıkların içleri boşaltıldı ve yüzeyselleştirildi. Düşünmekten, muhakeme etmekten, üretmekten gençlik mahrum bırakmaya çalışıldı.

Emperyalizm projelerine devam edebilmek için Türk gençliğini milli kimliğine, tarihine, özüne yabancılaştırıyor. Rekabeti pompalayarak arkadaşlığın içini boşaltıyor dostluğu ve yardımlaşmayı unutturuyor, arkadaşını başarı basamakları olarak gözünde canlandırıyor. Neoliberalizm “özgürlük” adı altında hedefinde olan gençleri sisteme tutsak ediyor. Ulus-devlet yapısını parçalamak ve toplumu ayrıştırmak için etnik kimlik ve bölücülüğü kamçılayarak herkesin kendisini ifade edebileceği farklı “alanlar” oluşturuyor. Birlik ve beraberlik duygusu zihinlerimizden kazınıyor. Cinsel sapkınlığı yücelterek insanı doğasından koparıyor. Gençliği bireycileştiriyor, yalnızlaştırıyor. Sevmeye, sevilmeye, sevgiye aç bir hale getiriyor. İnsan doğası gereği açlığı bastırmak için başka yöntem ve yollar arıyor. Sistem sürdürebilirliği için bu açlığın yerini dolduracak argümanları ile hazır ve nazır bekliyor. Yayınları, müzikleri, dijital platformları ile…

Bu araçlar bireyi yalnızlaştırmak ve özüne yabancılaştırmakla sınırlı kalmıyor. Toplumun her kesimine sirayet eden bu durum ebeveynleri de etkisi altına alıyor. İletişim kurma azami sınırlara geriliyor ve kavgalar huzursuzluklar baş gösteriyor. Bu durumdan etkilenen çocuklar ve gençler sistemin içinde kayboluyor. Sevgiye açlığını yapay mutluluk sentezi, her derde devaymış gibi gösterilen, bir ayrıcalık gibi aksettirilen uyuşturucuya özendiriyor. Dizilerde başrollerin hayatları şişirilerek tüketim çılgınlığına, doyumsuzluğa sevk ediyor. Çok para harcamanın mutluluk olacağını, lüks yerlerde yaşamayı, marka kıyafetler giymeyi özendiriyor. Cinselliği küçük yaşlara indirgeyerek sıradanlaştırıyor, “sınırsızlaştırıyor”. İstenen elde edilemediğinde şiddetle, küfürle, tecavüzle çözebilmeyi marifetmiş gibi gösteriyor. Yüzeysel, ezbere dayalı yaşamayı, tembelliği aşılıyor. Milli tarih ve kültürüne yabancılaştırılan gençlik vatansızlaştırılıyor.

ÇARKIN DİŞİ: DİJİTAL PLATFORMLAR

Gelişim çağındaki gençleri hedefine koyan bu platformlar milli kültürümüzle bağdaşmayan içerikler gençlerimizle ve hatta çocuklarla kolaylıkla buluşabiliyor. Sınırsız içerikle küfür, tecavüz, istismar, şiddet özgürlük adı altında meşrulaştırılıyor. Neoliberalizm insan doğasına aykırı olan her şeyi özgürlük olarak sunuyor.

Netflix’te yayınlanan “3 Altında: Arcadia Hikayeleri” adlı bir animasyon filmde 10 yaşındaki iki kız öpüştürülüyor. Bu içerik berrak beyinleri bulandırmaya ve pedofiliyi normalleştirmeye çalışıyor.

Narcos dizisinde uyuşturucu kullanımı özendirilerek şiddet, mafyalaşma, silah edinme ve kullanımı normal bir davranış gibi sunuluyor ve yapılanlar bir kahramanlık öyküsü gibi servis ediliyor.

La Casa De Papel dizisinde mutlu yaşamak, kendince hak ettiğini elde etmek için anarşizm bir çözümdür algısı yaratılıyor.

Sex Education, Handsome Devil, Beign 17 gibi dizi ve filmlerde cinselliği sınırsızlaştıran bu içerikler insanı doğasından koparıp cinsiyetsizleştirmeye ön ayak oluyor.

ZEHİR VARSA PANZEHİR DE VAR: TÜRKİYE GENÇLİK BİRLİĞİ

Tabi özgürlüğü bardakta su sanıp içmeye kalkanlar;

* Ben parasını verdim kardeşim izleyeceğim, kime ne?

* Üyeliğini iptal et izleme sende!

* Hangi ülkede yaşıyoruz burası Türkiye istediğimi izlerim.

* Parası ile değil mi?!

Gibi düşünmeden söylenen bu bakış açısı kabul edilemez. Netflix ve benzeri platformların ürettiği bu içerikler milli kimliğimizi ve tarihimizi tehdit ediyor. Gençliği özünden koparıyor. Bir zehir misali bilinçlerine yerleşmeye çalışıyor.

Türkiye Gençlik Birliği kurulduğu günden bu yana bireycileştiren, tembelleştiren, arkadaşını başarı basamağı olarak gören sistemin bireye biçtiği rolü reddettik ve sisteme meydan okuduk. TGB okulunda

Bireyciliği değil arkadaşlığı,

Sevgisizliği değil sevgiyi,

Tükettikçe değil paylaştıkça mutlu olmayı,

Tembelliği değil çalışkanlığı öğreniyoruz.

Kolektif yaşamayı, yeteneklerimizi keşfediyoruz.

Dijital platformlara üyeliği para ile satın alabilirsiniz fakat geleceği para ile satın alamazsınız. Türk gençliği olarak bu çürümeye karşı çıkıyoruz. Sistemin dayattığı kısır döngüde değil engin ufuklarımızla, hayallerimizle mücadele ediyoruz. Uyuşmaya ve uyuşturulmaya her zaman karşı çıkacağız.

 

Eylem Göksu Yıldırım

TGB Konya İl Başkan Yardımcısı

 

KAYNAKÇA

1- Aydınlık Dergisi, 769, 14 Nisan 2002, s.1

tgb.gen.tr

Tarih:
Diğer Haberler