Hayatta En Hakiki Mürşit Sosyal Medya Değildir

Tarihin barometresinin yükseldiği anlarda o tarihin bütün yapı taşları yerinden oynar

Hayatta En Hakiki Mürşit Sosyal Medya Değildir

YAZAR

Tarihin barometresinin yükseldiği anlarda o tarihin bütün yapı taşları yerinden oynar. Bazı yapılar da yıkılır. O tarihin bütün özneleri de belirli mevzilerde hareket halindedir. Böyle anlarda yıkılan yapıların taşları altında kalmamanın tek koşulu doğru mevzide savaş vermektir. Yanlış mevzide koşuşturup duranlar, taşların altında ezilir ya da daha geri mevzilere gider. Doğru mevzide olanlar da yıkılması gereken yapıları yıkarak, daha ileri mevzilere yürür.

 


Amerikanın En Ağır Yenilgisi

 


Türkiye, 15 Temmuz 2016 akşamından beri bu süreci daha önce olduğundan daha hızlı bir biçimde yaşamaktadır. 1945’ten beri Amerikan emperyalizminin boyunduruğu altında olan Türkiye, belirli dönemler içerisinde dirençler ortaya koysa da bugüne dek emperyalist sistemden tam bir kopuş yaşamadı.

 


Şimdi içerisinde bulunduğumuz süreç bu kopuşa doğru gitmektedir. 1990’lardan beri düşük yoğunluklu olarak süren Türk-Amerikan savaşı, 15 Temmuz 2016 günü zirve noktasını yaşamıştır. 15 Temmuz Amerikancı-Fethullahçı darbe girişiminin yenilgisi Amerikan emperyalizminin Türkiye’deki en ağır yenilgisidir.

 


O Tankın İçinde Kim Vardı?

 


15 Temmuz 2016 akşamı itibariyle yanlış mevzide sabit durmakta ısrar edenlerin halini gördük. Mehmetçiğe duyduğu sevgi sebebiyle öfkelenen ve etkilenen yurttaşlarımızı bir yana koyarsak, sosyal medya üzerinden kara propaganda yapan bazı siyasi kuvvetler, Amerika ve Fethullah safında kendilerini Türkiye’ye saldırır konuma getirdiler. Başta TBMM, Cumhuriyetimizin sembol merkezleri bombalanırken, Tanklar darbe girişimine direnen insanlarımızı paletleriyle ikiye bölerek katlederken, helikopterlerden mermilerle vatandaşlarımız taranırken kendilerini o tankın, o helikopterin, o F-16’nın içinde buldular.

 


Bütün bunları da darbeye direnen yurttaşların arasında bulunan provakatörlerin masum mehmetçiklerimize vahşice saldırı görüntülerini kullanarak yaptılar. Bugüne kadar mehmetçiğe dönük PKK saldırılarında kılı depremeyenler, orduya her fırsatta düşmanlık yapanlar, Ergenekon, Balyoz tertiplerini alkışlayanlar “cihatçılar masum mehmetçiğe saldırıyor” nidalarıyla darbenin hamisi Amerika’yı ve Fethullah’ı gizlemeye kalktı. Ne yazık ki, pek çok yurttaşımız da bu kara propagandadan etkilendi ve esası kaçırdı.

 


Şimdi ise bütün gerçekler gün yüzüne çıkmaktadır. Bu darbe girişiminin Amerikancı ve Fethullahçı bir darbe girişimi olduğu tartışmasız bir biçimde ortadadır. Genel merkez açıklamamızda (http://tgb.gen.tr/genclik-birligi/-19975)  ifade ettiğimiz gibi “Hedef, Türkiye Cumhuriyeti'nin birliği, bağımsızlığı ve Türkiye'ye karşı, ABD merkezli bu saldırının karşısında direncin merkezi olan TSK'dır. Darbe girişimi Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından değil, Türk Silahlı Kuvvetleri'ne karşı yapılmıştır.” O zaman darbecilerin mevzisinden yürütülen kara propagandanın sahiplerinin yerini tarif edelim yeniden: O tankın içinde mehmetçik yoktu, siz vardınız. Siz aynı zamanda mehmetçiğe kemer vuran ele engel olma kisvesi altında aslında o ele sahip çıktınız.

 


140 Karakterlik Sosyal Medya Komplocuları

 


Bu süreç içerisinde kara propagandanın esiri olan herkes takkeyi önüne koyup düşünmelidir. Ben nasıl oldu da Amerikancı-Fethullahçı darbe girişimine karşı net tavır koyamaz haline geldim? Nasıl oldu da darbeye direnen yurttaşlarıma “bunlar IŞİD’çi, bunlar kafa kesen vahşiler” yaftasını yapıştıracak kibrin batağına saplandım? Büyük bilen pozlarıyla 240 insanımızın şehit edildiği, 1535 insanımızın yaralandığı, 8660 kişinin gözaltına alındığı bir büyük olayı, “140 karakterle” tiyatro diye adlandıranlara nasıl kandım?

 


Sadece Boğaziçi Köprüsü’nde bir grup provakatörün masum mehmetçikleri tekmelemesi, kemerle vurulması görüntüleri çok sayıda yurttaşımızın aklını esir edebildi. Sosyal medya üzerinden birkaç gerçek görüntü, yanına eklemlenen birkaç katı yalan fotoğraf ve uydurma haberle birleştirilip servis edildi. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ve Türk Milleti’nin darbeye karşı büyük kahramanlığı perdelenmeye çalışıldı. Ama gerçeğin üzeri örtülemiyor. Artık herkes görüyor ki Amerika’nın Türkiye’ye dönük bütün operasyonel kuvvetleriyle girdiği saldırı, başta TSK ve Türk Milleti’nin direnciyle bertaraf edildi.

 


Bu gerçeği görmek çok mu zordu? Eğer sizin için hayatta en hakiki mürşid sosyal medya olmuşsa zor. Ama bilimsel bakış açısıyla olguları doğru tahlil ederseniz tarihin gittiği yeri görürsünüz.

 


Ne Şucuyum Ne Buculuk

 


Irak’a Amerikan işgali varken, “Ne Sam Ne Saddam” derseniz, kendinizi Amerikan mevzisinde bulursunuz, Amerika Türkiye’de darbe girişiminde bulunduğunda “Ne Şeriat Ne Darbe” derseniz de aynı yerdesiniz demektir. Büyük altüst oluş süreçlerinde tarafsızlık olmaz. Amerika – Türkiye kapışmasında seyirci konumunda, tarafsız bölgede duranlar Amerika’ya destek vermek dışında bir şey yapmamış olur. O zaman işte o mehmetçiğe vuran kemere de karşı koyamazsın.

 


Bir savaşta zaferin garantisi, karşı tarafın kuvvetlerini savaşamaz haline getirmektir. Seyirci kalmak demek, emperyalist saldırganlığa baş eğmek demektir. Tankın ezdiği yurttaşı, mehmetçiğe vurulan kemeri engellemenin yolu, emperyalizme karşı tutarlı mücadeleden geçer.

 

Temel Görev: Emperyalizmle Savaşan Bütün Güçleri Birleştirmek

 


Tarihi ve bugünü iyi anlamak, tarihin hızlandığı süreçlerde doğru mevzilenmenin anahtarıdır. Doğru eylem için anahtarın varlığı yetmez. O anahtarı çevirecek işe girişmek, kendimizi teorimiz içinde özneleştirmek zorundayız. Devrimcilik budur. Yoksa sürekli geçmişin çelişmeleriyle hayata bakan seyirciler haline geliriz.
Dün ile bugün aynıysa bilime, bugün ile yarın aynıysa bize ihtiyaç yoktur.

 


Bu ihtiyacı hissetmeyenler tarihi değiştiremez. Hayatta en hakiki mürşid bilimdir diyen Atatürkçü, vatansever ve devrimci gençliğin emperyalizme karşı mücadelede milletle ve orduyla birleşmesine bugüne kadar olmadığı kadar ihtiyaç var.

 


“Tayyip’le aynı safa mı düşeceğiz?” sorusunu tarihin en büyük sorunsalı olarak görenlerin niyetinin kötü olmadığına eminiz. Ama bu Amerikancı ve Fethullahçı darbe girişimine gözünüzü kapatacak kadarsa o 'iyi niyet', ördüğü taşları takip edip cehenneme yol almayacağımızı bilin. Tarih bizi haksız çıkarırsa istediğiniz cehenneme yollayın bizi gıkımızı çıkarmayız. Amerikan emperyalizminin safına düşmektense yanalım gitsin. Ama yanmayacağız. Cehenneme çevirmeye çalıştıkları bu vatanı cennet yapacağız. Atatürk Devrimi'nin programını iktidar, Türkiye'yi Tam Bağımsız ve Gerçekten Demokratik bir ülke yapacağız.

Tarih:
Diğer Haberler