İşçi sınıfının kaygısı "Vatan, Emek, Birlik"

İşçi hareketi en zor kitleselleşen yapı olmasına rağmen söz konusu vatan olduğunda en ön cephede yerini her daim almıştır.

İşçi sınıfının kaygısı "Vatan, Emek, Birlik"

YAZAR

İnsanlar, hayatlarını yürüttükleri şartlara bağlı olarak toplumsal sınıflara ayrılırlar. Toplumda üç temel sınıf vardır. Geçimlerini sağlayacakları fabrikası, dükkanı, tarlası olmayanlar başkasının işyerinde emeği karşılığında ücret alarak çalışırlar.Eğitim durumu, vasıfları, çalıştıkları işyerlerinde farklılıklar olsa da hayatını işverene işgücünü satarak kazananlar işçi sınıfını oluştururlar. İşyerine sahip olanlar ise başkasının işgücü ve emeğini satın alarak elde edilen gelire sahip olanlar sermayedar sınıf veya burjuvazidir. Kırsalda tarlaya veya küçük işyerine sahip insanlar hem burada kendi geçimlerini sağlar hem de işçi çalıştırır ki onlar da küçük burjuvazi sınıfını oluştururlar.

Toplumu belirli sınıflara bölmenin doğruluğu tartışılsa da içinde bulunduğumuz sistemde tarif ettiğimiz üç sınıftaki geçim koşullarında yaşam sürdürülmektedir ve her sınıfın çıkarları farklı olduğunda çatışma ortaya çıkmaktadır. İşçinin çıkarı çalışma süresinin kısa, koşullarının iyi olduğu, iş güvenliğinin gözetildiği ve ücretinin arttığı bir işe sahip olmak; işverenin çıkarı karının yüksek, daha az girdi (işgücü, emek, maliyet) ile daha fazla çıktı(gelir, ürün vb.) elde etmektir, iki durumun çatışması sınıf mücadelesini doğurmuştur.

İşçi sınıfı bir ülkenin gelişimindeki önemli yapı taşlarındandır. İşçi sınıfı işgücüdür, emektir, üretmektir.İşçi sınıfı yalnız fabrika üretimindeki makine başında çalışan değil; işçi ustabaşıdır, fabrikadaki müdürdür,devlet dairesinde çalışan kamu görevlisidir,okulda çalışan öğretmendir kısacası üreten işgücüne sahip olandır.

Türkiye’de işçi sınıfı mücadelesinin yükselmesi 1400’lere varmakta ilk örnekleri Osmanlı’da ücretli askerler olan Yeniçeri ayaklanmalarıdır. Sonrasında Osmanlı’da çok sayıda çalışan yabancı işçilerin yer yer ayaklanmaları grevleri olmuşsa da bastırılmış ve kısa ömürlü olmuştur.İlk sendikal nitelikteki işçi örgütlenmesi 1901 yılında tütün işçileri tarafından kurulan 15 yıl faaliyet gösteren Tütün Amelesi Saadet Cemiyeti’dir. Cemiyet 1905 yılında 4100 üyeye sahip olmuş 10 bin civarı işçinin katıldığı tütün işçileri grevine öncülük etmiştir. Ücretleri arttırıp, günlük çalışma süresini 12 saatten 9,5 saate indirmiş ve büyük bir başarıya imza atmıştır.

1907’de yaşanan büyük kuraklık ve temel besin maddelerinin fiyatlarının artması parasal gücü artmayan işçilerin satın alma gücünü azaltmıştır.Yönetimi alan İttihat ve Terakki Cemiyeti karşısında Abdülhamit’in geri adım atması zaten ekonomik sorunlar yaşayan işçi sınıfına özgüven aşılamış işçi hareketi kendiliğinden kitlesel biçime dönüşmüştür.1908 Temmuz-Aralık döneminde 143 grev yapıldığı görülmüştür. Osmanlı’nın topraklarının diğer devletler tarafından işgaline belki de en önemli tepkiyi işçi sınıfı vermiştir. Girit’te Yunan, Trablusgarp’ta İtalyan mallarını limanlardan içeri almayarak dükkanlarda sattırmayan hamallar vatanlarının işgalini boykot etmiştir. İşçi hareketi en zor kitleselleşen yapı olmasına rağmen söz konusu vatan olduğunda en ön cephede yerini her daim almıştır.

İşçi Hareketinin Talebi: Emeğinin Karşılığı

Emekçinin vatanı evidir, çalıştığı fabrikadır, yaptığı işidir. Ülkenin yönetimi, iktisadi kaynakları, gelişmişlik düzeyi işçinin temel meseleleridir. Borçlanma ve sıcak para ile ekonominin yürüdüğü bir ülkede işçi sınıfının geleceği yoktur. Bugün işçi sınıfının ihtiyaçlarını doğru belirlemek gerekir. İşçi sınıfı siyasetten devlet meselelerinden ayrı tutulamaz.1960 sonrası süreçte işçi hareketi siyasileşerek Türkiye İşçi Partisi’ni kurup mecliste sorunlarını ilk ağızdan gündeme alarak çözüm bulma hem de milli meselelerde söz sahibi olma mücadelesine girmiştir. İşçinin birinci meselesi devlet bütünlüğüdür.Emperyalizm terör örgütleri ve yerli işbirlikçileriyle bölmeye çalıştığı ülkelerde etnik bölücülük ve ekonomik siyasi krizler çıkarır. İşçi hareketi her etnik kökenden insanı birleştirir dolayısıyla bölücü fikirler işçi hareketi içerisinde ayrıştırıcı rol üstlenmiştir. İşçinin buna cevabı DİSK’te çıkarılan anadilde eğitim fikirlerine karşı vatan cephesinde yer alarak 200 bin işçi ile istifa etmek olmuştur. PKK’nın konfederasyonlar platformlar kurarak sendikaları ele geçirip emekçileri etnik kökenine göre parçalama niyetini yine işçi sınıfı vatanın birliğinden yana olarak bertaraf etmiştir.İşçi sınıfı parçalanmış bir vatanda üretim yapamayacağının bilincindedir. Üretim vatanın birliği, iktisadi kültürel bağımsızlığı ve gelişimi için yapılır.

İşçi sınıfının ikinci meselesi kıdem tazminatıdır. Kıdem tazminatı işçinin işverene karşı en büyük güvencesidir.İşçinin gerekçesiz işten çıkarılmasının önünde engel olup gelir ve iş güvenliğini sağlar.İşveren iş sözleşmesinin feshi sonucunda işçinin kıdem tazminatını ödemek durumundadır.Ancak işçileri istifaya zorlayan, kıdem tazminatı ödemekten kaçınan işverenlere karşı en büyük görev işçilere düşmekte sendikalar bu konuda zorlanmalıdır.Toplu pazarlık süreçlerinde devlet ile işçi ve işveren sendikaları kıdem tazminatında anlaşması kıdem tazminatı şartlarının işçi lehine düzenlenmesi tüm işçilerin işten çıkarılma sürecinde kıdem tazminatı hakkının saklı tutulması şarttır.Üçüncü meselesi işçilerin kadrolaşması taşeronlaşmanın, özelleştirmelerin, geçici ve kiralık işçiliklerin çözüme kavuşturulmasıdır. Kadro olmayan işçinin iş güvenliği yoktur, yaşanabilecek iş kazaları ve meslek hastalıklarında işçinin sağlık güvencesi sağlanmamaktadır.Özellikle maden, inşaat,metal iş kollarında taşeronlaşma yaygın olup iş kazalarının en sık rastlandığı işlerdir. İşçilerin iş güvenliklerinin yanında yaşanabilecek sorunlara yönelik işçinin söz hakkının gözetilmediği ücret konusunda anlaşılmadığı durumda işçi için yakıcı sorunlar başlayacaktır. İşçi hareketi de bu noktada yükselir. Örgütlü yapısı, disiplini ve kararlılığı toplumu birleştiren yapısıyla ve lider hareket olarak kendisini gösterir. İşçi sınıfının örgütlü mücadelesinin son dönemin en iyi örneği Reno ve Tofaş işçisi örneğidir.Türk Metal-iş’in üye işçilere danışmadan sözleşme yapması, çözümlerde işçinin belirleyici olmaması, işçinin taleplerinin gözetilmemesi bunu dile getiren işçinin işten atılmayı göze almasını doğurması işçilerin istifasını getirmiş yeni işçi önderlerini yetiştirmiştir.İşçilerin kararlı ve net tutumu işverenin geri adım atarak tüm işçileri işe geri almasını ve işverence işçi temsilcilerinin tanınmasını sağlamıştır.İşçilerin örgütlü gücü sadece işverenlere değil hükümetlere de geri adım attırmıştır: Tekel İşçi Direnişi.Fabrikaları satılan ve kapatılan 8500 Tekel işçisi sendika, toplu sözleşme, ulaşılan ücret seviyesi ve sosyal hakları gasp edilerek ‘’geçici personel’’ yapılmak isteniyordu. Haklarını korumak için yola çıkan işçiler Ankara’da karargah kurdular ve 78 gün süren kararlı mücadeleleri başladı. Büyüyen işçi hareketi işçilere büyük kazanımlar sağladı: Sendikacılık saygınlık kazandı,toplumdaki korku kırıldı, millet birleşti ve açılım planları rafa kalktı,Türk-iş birleşti, 4/C iyileştirmesi yapıldı, köle ticareti yasası meclisten çekildi. Tekel direnişinin son dönemin en büyük kazanımlarını sağlamasında dikkat edilmesi gereken bir nokta vardır. İşçi hareketinin örgütlülüğü ile milli mücadele birleşmiştir.İşçi sınıfının vatan müdafaasından ayrılamayacağının en büyük örneğidir.Direnişin teme sloganı bunun kanıtıdır: TEKEL VATANDIR,

VATAN SATILMAZ!

İşçinin dördüncü meselesi asgari ücrettir. 2017 Ocak ayında asgari ücret, 1404,07 ; 2017 Nisan ayında açlık sınırı 1518 TL; yoksulluk sınırı ise 4944,63 TL olarak belirlenmiştir. Asgari ücretle geçinen 4 kişilik bir ailenin geçimini devam ettirmekte zorlanacağı açıktır. Hükümet ekonomiyi yönetememektedir. Ekonomik kriz gün geçtikçe büyümektedir ve işten çıkarmalar, tazminat ve borç ödemelerinde yaşanacak sorunlar görülecektir.İşçi sınıfı bundan etkilenmekte ancak şuan bir hareket yükselmemektedir.Bunun sebebi işçi sınıfı krizi yaşamında yakıcı bir sorun olarak görmemektedir çünkü yaşadığı parasal açığı elindeki başka faktörlerle tamamlamaktadır.Ancak büyüyen ekonomik kriz işçinin elindeki diğer üretim faktörlerinin de tükendiği süreçte hareket yükselecektir.

Ekonomik krize çözüm üretim ekonomisi olmalıdır. Sadece asgari ücreti arttırmanın işçinin sorununa çözüm olacağını söylemek yanlıştır, bu çözüm Türkiye’yi başka bir krize sürükleyecektir. Üreten Türkiye güçlü Türkiye’dir. Üretim araçlarını arttırmak yeni istihdam alanları yaratmak çözümdür. Hem yerli üretim ile dış ticaret açığı azalacak hem de işsizlik oranı azalacak olması GSYH’yı arttırarak işçilerin de satın alma gücünü arttıracaktır. İşçilerin çalışma koşullarının iyileştirilmesi, sendikalaşmasının devlet tarafından teşvik edilmesi şarttır. Sendikalaşan işçi güçlüdür,haklarının bilincindedir. İşverene karşı sorunlarını güçlü dile getirir ve çözüme ulaştırabilir. İşyerinde yaşanacak sorunlarda sendikalar işçinin güvencesidir.

Emek Vatandır

İşçilerin sorunlarını taleplerini doğru mevzide görmek gerekir. İşçinin kaygısı devrimcilik yapmak değil yaşamını sürdürebileceği iyi şartlara sahip olan bir iş ve üretim yapabileceği bir vatana sahip olmaktır. İşçinin sözcüsü olmak işçinin güvenini almak istiyorsak milli cepheden sorunlara bakmamız şarttır; mevcut durumu eleştirme amacıyla yola koyulur muhalefetçilik adına işçinin kaygısını saptamadan işçi hakkı özgürlüğünü savunmaya kalkarsak vatansızlıktan öteye geçemez hayal dünyasında takılı kalırız.

1 Mayıs’ta işçilerin alandaki tavrına bakalım, Gebze’de Zonguldak’ta Manisa’da Ankara’da işçinin sesine kulak verelim işçinin kaygısını görürüz. Gebze’de saygı duruşu İstiklal Marşı ile miting havasında başlayan 1 Mayıs kutlaması işçinin sesi olmuştur. İşçiler 1 Mayıs’ta Türk bayraklarıyla donattığı Gebze’de FETÖ’ye PKK’ya karşı topyekun mücadele kararlılığını göstermiştir. Tüm kitle saygı duruşu sırasında şehitlerine saygısını gösterirken sözde emekçi savunucu HDP/PKK’nın sessizliği fırsat bilerek yaptığı provokasyon itibar görmemiş işçiler meydanı terör örgütlerine bırakmamıştır.Kürsüde bu kararlılığı dile getirmenin yanında sorunlarını, saydığımız 4 meseleyi birlik içinde omuz omuza örgütlü mücadele çözme azmini bir kez daha ortaya koymuştur.

Eser Keskin

TGB Genel Yönetim Kurulu Üyesi

İstanbul Üniversitesi Çalışma Ekonomisi öğrencisi

tgb.gen.tr

Tarih:
Diğer Haberler