İsmail Kahraman'ın Son Şarkısı

Neresinden tutulsa elde kalacak bu ifadeler, aynı zamanda bir tarih ve bilgi yoksunluğunun acı bir tablosu.

İsmail Kahraman'ın Son Şarkısı

YAZAR

Usta müzisyen Bülent Ortaçgil’in, 70’lerin başında çıkan, on yılları deviren o güzel şarkısı hepimizin hatırındadır ve halen dinleriz:
“Olmalı, mı olmamalı mı?


Yoksa hiç değişmemeli mi?


Ama ben değişmezsem,


Ben olamam ki”


Meclis Başkanı İsmail Kahraman’ın “Laiklik anayasa da olmamalıdır” sözünü duyunca, bu masum şarkı, bir anda İsmail Kahramanların psikolojisini anlatmaya yetebiliyor… Laiklik düşmanları “Onlar,” nasıl “onlar” olacaktı?
“Yenilemeye” kalktıkları bir anayasa var.

 


Değiştirmeye çalıştıkları bir hükümet sistemi var.

 


Bu “yeni anayasaya” ikna etmeye çalıştıkları bir toplum var.

 


İsmail Kahraman’ın ağzından çıkardığı bu bakla, aslında bir itiraf niteliğinde. Kısıtlı bir sorgulama yetisinin, yetemediği noktadaki sözcüklere dökülmüş hali. Denklem basit:

 


Türk Milleti’ni ortadan kaldırmayı hedefleyen, etnik ve mezhepsel ayrışma ile kimliklere bölecekleri bir toplum için, gerici kurumların devamlılığı ve tarikatlara özgürlük için, laiklik olmalı mı olmamalı mı?

 


Yeni anayasacılara göre elbette olmamalı! Elbette değişmeli! Laiklik denilen büyük engel ortadan kalkmalı(!)
Şarkının devamı bu noktada akıp geliyor: “Ama ben değişmezsem, ben olamam ki!”
Yani laiklik anayasada kaldığı sürece İsmail Kahramanların arzuları yerine gelir mi?

Yeni Anayasacıların Ruhu
Türk Milletini bölmeyi hedefleyen, aynı zamanda TSK’nın cephede yerin dibine gömdüğü PKK’ya yarayacak olan bu “yeni anayasa” girişimcilerin karakterini tarihlerinden tanıyoruz. Yeni Anayasacıların benlikleri, değiştirmezlerse ulaşamayacağı benlikleri, karşı devrim sürecinin bir yaratımıdır. Bu ruh, 1945’ten sonra “bu kadar laiklik yeter” diyenlerden, 1980 darbesi sonrası “laiklikte fazla ileri gitmişiz” değerlendirmelerini yapanlara, bugünün iktidar sahiplerine uzanan emperyalist bir hesap olan “yeşil kuşağa” aittir. Türk Devriminin laiklik mevzilerinin vurulması, İsmail Kahraman’ın sözleriyle başlanmadı. Kenan Evren “din birleştiricidir ve lazımdır” derken, bugün sözde Kenan Evrenlerin anayasasına alternatif sağlayan İsmail Kahramanların anayasada dini referanslara başvurmaları ayrıca anlamlıdır.

 

Dindar Anayasa Talebinin Kaynağı


İsmail Kahraman aynı açıklamada, “Dindar anayasa meselesinden anayasamızın kaçınmaması lazım. Dini olarak bahsetmesi lazım. Yeni ve dindar bir anayasa olmalı." Diyor. Laikliğin bir tarifi yok, isteyen istediği gibi yorumluyor diye de ekliyor…

 


Neresinden tutulsa elde kalacak bu ifadeler, aynı zamanda bir tarih ve bilgi yoksunluğunun acı bir tablosu. Laikliğin tartışılmayacak lafzı ve ruhu, cumhuriyet devriminin ilk yıllarından itibaren ortaya konan programda geçerlidir. Elbette İsmail Kahraman’ın laikliği bilmemesinin ve özümsememesinin kılıfı ise, dindar bir anayasa talebiyle vücut bulmuş oluyor. Din derslerinden örnekler veren Kahraman’ın sığlığı, kavramlarda kendini ele veriyor. Kemalist devrim, ibadet özgürlüğünün kaynağını din olarak değil, vidandan gelen bir esin olarak belirlemektedir. Laiklik din ve vicdan özgürlüğü değildir. Din ve dünya işlerinin birbirinden ayrılmasıdır. Her türlü kul ilişkisini yerle bir edip, Atatürk’ün sözleriyle, dini ilişkilerden devlet siyasasını ayrı tutma işi, çağdaş bir Türkiye’nin de biricik ölçütüdür. Yine Mustafa Kemal Atatürk, kralların ve padişahların istibdadına, esas olarak dinlerin dayanak olduğunu belirtmiştir. Başkanlık hayalleri kuranların ve sahibinin sesi “anayasa uzmanlarının” dindar anayasa çığırtkanlığı bundandır.

 

İsmail Kahraman’ın Son Şarkısı

 


Anayasada “Ne olmalı, ne olmamalı” sorusunun yanıtını aslında eşsiz demokratik devrim pratiğimizin kendisi vermektedir. Bu topraklarda bağımsızlık, laiklik, hürriyet, 150 yıl önce boy vermeye başlamıştır. Millet, egemenliğine ve laikliğe padişahları devirerek ulaşmıştır. Şimdi köksüz ve omurgasız bir baykuşun çıkıp “laiklik anayasada olmamalıdır” şarkıları söylemesi boşunadır. Türkiye yakın tarihinde laiklik adına pek çok bedel ödedi. İsmail Kahraman yetmez, yedi sülalesi gelsin, milletimizin laiklik için ödediği bedellerin hakkından gelemez!
Bu ortaçağ kafasıyla yine hesaplaşacağız.

 


Bölücü ve gerici anayasa girişimlerini darmadağın edeceğiz.

 


Birleşen ve laik Türkiye 19 Mayıs 2016’da ayağa kalkacak, son şarkıları da yarım kalacak!

Tarih:
Diğer Haberler