Milli Mücadelenin yılmaz kadınlarından Şerife Bacı

Şerife Bacıların verdiği mücadeleyi bugün bizler yürütüyoruz. Şerife Bacı gibi kararlı, Şerife Bacı gibi umutluyuz!

Milli Mücadelenin yılmaz kadınlarından Şerife Bacı
İ. Göksu Nacar
İ. Göksu Nacar
YAZAR

Yıl 1921. Şubat ayı.

 

Türk milleti daha yeni kurulmuş Büyük Millet Meclisi önderliğinde İstiklal Savaşı vermektedir. 1.İnönü Muharebesi kazanılmış, BMM’nin başarısı halka gittikçe daha çok umut vermekte ve onları Milli Mücedeleye kazandırmaktadır. Öyle ki İtilaf Devletleri milli mücadelenin ilerleyişinden endişelenerek, Sevr Antlaşmasını biraz hafifletip BMM’te kabul ettirebilmek için 21 Şubat'ta Londra Konferansı’nı toplayacaktır.

 

Millî Mücadele’de ordunun lojistik ihtiyacını karşılayan ve İnebolu’dan başlayıp Ankara’ya kadar devam eden 340 kilometrelik yol, “İstiklal Yolu” olarak adlandırılmış; bu yolun başlangıç noktası olan İnebolu Limanı, üç yıl boyunca silah ve cephanenin Anadolu’ya giriş kapısı olmuştur. İstanbul’dan kaçırılan on binlerce silah ve tonlarca cephane ile diğer askerî malzemeler, güvenli olduğu gerekçesiyle İnebolu’ya getirilmiştir. Gemilerden indirilen cephanenin “İstiklal Yolu”ndaki ilk durağı olan Kastamonu kışlasına intikalinde İnebolu halkı büyük rol üstlenmiştir. Şerife Bacı da bu kahraman halktan yalnızca biridir.

 

Cephanelerin iletilmesi için İnebolu'dan 80 kağnı cephane yüklenerek Kastamonu'ya doğru yola çıkması gerekmektedir. Çoğu kadınlardan oluşan kafile birden bastıran kar yağışı ve fırtınaya rağmen kağnıları yüklendikçe yola çıkmaktadırlar. Köyün kendi kendine bakabilen bütün sakinleri yola çıkacaklardır. Şerife Bacı, kızı Elif’i bırakacak kimsesi kalmadığı için onu omzuna alarak yola çıkar. İnebolu’nun çıkışında bastıran ciddi kar yağışı yüzünden kağnısını durdurur. Sadece bir tane battaniye vardır, onu da kızının üzerine örtmüştür. Fakat cephane’nin üzerine örtülen tente ağır kar yağışına dayanmamaktadır. Bu yüzden Elif’i sırtından indirir. Cephanenin arasında bir yer açarak kızını oraya koyar. Cephane’nin üzerini tamamen örttüğüne emin olduktan sonra iki öküz ile kağnıyı çekmeye koyulur.

 

Gerisi Genelkurmay Başkanlığı kayıtlarından: "O gece kar tipisine rağmen sabaha kadar yürüyen ve kışlanın kapısına kadar gelebilen cephane yüklü kağnı arabasının, her nasılsa kafilesinden ayrı olarak, genç bir kadının kışlaya kadar gelebildiği, şehre girmek nasip olmadan şose kenarında sabaha karşı donduğu anlaşılmıştı.

 

Arabasındaki kıymetli yükün üstüne yorganını örten bu kadının bir elinde övendere olduğu halde, kollarını açarak yorganının üzerine dayanarak kaldığı, görevliler tarafından görülmüştü.

 

İki çavuş, genç kadının ölüsünü kaldırıp götürecekleri sırada yorganın altından birden bire çığlık kopararak ağlayan bir çocuğun feryadını duyunca şaşırmışlar ve şehit anayı bir yana bırakarak hemen yorganı kaldırmışlardır.

 

Gördükleri, otlarla sarılmış top mermileri arasında birleştirilmiş çulların içinde kundaklı bir kız çocuğunun donmaktan kurtulduğu ve müdahale üzerine uyanarak meme için ağlamaya başladığıdır. Cephane ve yavrusu yoluna kendini feda eden bu kahraman anayı arabaya yerleştiren çavuşlar ağlayarak, gün doğarken yola koyuldular.

 

Öküzler aç ve zayıf olduklarından arabayı çekemediler, bu yüzden çavuşlar öküzlere yardım ettiler. Bu kutsal yükü tümen karargahının önüne çektiler.

 

Şehit kadını alaca önlüğünden ve başındaki benli örtüsünden keşfettiler. Seydiler köyünden hemşerilerine gösterdiler, onlar da ana ve çocuğu alarak köylerine götürdüler."

 

O şehit kadın, ülkemizde İstiklal Madalyası alan ilk ve tek ilçe olarak tarihe geçmiş olan İnebolu’nun en kıymetli mirası, Kurtuluş Savaşının kadın kahramanlarından, biz Türk kadınlarına ve Türk gençliğine Millî Mücadele'de gelecek nesiller için nelerin feda edildiğinin en güzel tarihsel örneği olmuş olan Şerife Bacı’dır.

 

Şerife Bacıların meclis önderliğinde gösterdiği vefakarlık, dirayet ve güç sayesinde sahip olduğumuz değerin taşıyıcılığını yapıyoruz. Cephe gerisinde verdikleri mücadele Türkiye Cumhuriyetini kuran iradedir. Bu mücadeleyi örnek almak ve üstüne koyarak devam ettirmek bugün Türkiye Gençlik Birliği'nin edindiği bir görevdir. Bizler Türk kadınının gücünü bize bir kez daha gösteren Şerife Bacıların devamıyız.

 

Bugün Türk silahlı kuvvetleri ve polisimizin teröre karşı verdiği kahramanca mücadeleyi cephe gerisinde bizler sürdürmek ile mükellefiz. Milli mücadelemizde Emperyalizme karşı varını yoğunu ortaya koyma iradesini gösteren Türk kadını bugünde emperyalizme karşı vatan bütünlüğünu müdafaa edecek, cumhuriyet kazanımlarını koruyacak iradaye sahiptir!

 

Bugün bizler cephaneleri mevziye yetiştirmek için canını vermiş Şerife Bacıyız; 15 Mayıs 1919 tarihinde Yunan ordusunun İzmir’i işgaliyle Batı Anadolu’yu işgale başlaması sonucu 7 Kasım 1921’de kocası Halil Efe ile Türk çetelerine katılmış Makbule Hanımız; Geyve Savaşı, Konya İsyanı, Birinci ve İkinci İnönü Savaşları ile Sakarya ve Gediz Muharebelerinde yer almış ve gösterdiği kahramanlıklarla 70. alayın simgesi olmuş Nezahat onbaşıyız! Bu sebeple kurtuluş Savaşı vermiş meclisi korumakta, Kahraman Türk kadınımızın mirasını taşımakta bizlerin görevidir. Onların verdiği mücadeleyi bugün bizler yürütüyoruz. Şerife Bacı gibi kararlı, Şerife Bacı gibi umutluyuz!

 

Göksu Nacar

TGB İzmir İl Yöneticisi

Tarih:
Diğer Haberler