Mine Kırıkkanat Olayı Üzerine: Ölerek ‘Özgürleşen’ Kadınlar

Terör örgütünden icazet almak basın özgürlüğü kapsamında değerlendirilebilir mi?

Mine Kırıkkanat Olayı Üzerine: Ölerek ‘Özgürleşen’ Kadınlar

YAZAR

Birgün Gazetesi Pazar Eki’nde yazar Mine Kırıkkanat ile yapılan röportaj bugünün en çok konuşulan konuları arasında. Konuyu ilgi çekici yapan ise gazetenin okuyucularından dilediği özür.

 


Yazar Mine Kırıkkanat Birgün Gazetesi’ne verdiği röportajda PKK’nın kadınlara bakışını şu sözleriyle eleştiriyor: ‘‘PKK örgütü, Avrupa’da Türkiye’yi sarmalayan dinciliğin dışında kalan, Marksist-Leninist, tanrısız, kadın-erkeğin eşit olduğu ve birlikte çarpıştıkları bir örgüt olarak lanse ediliyor. Halbuki örgütü tanıyan ve araştıranlar biliyor ki kadınlar en az bizim toplumda veya herhangi bir dinci çevrede ezildiği kadar eziliyorlar. Dolayısıyla bu romanda, her şeyden önce benim fikirlerime çok aykırı, çok farklı bir ortamda dahi olsa, kendisini kadın erkek eşit olarak lanse eden örgütün içinde de kadınların ilk feda edilen, azarlanan, ezilen ve özellikle liderliğe yaklaşanların parya muamelesi gördüğünün altını çizmek istedim. ‘’

 


Röportajı yapan gazetecinin ‘kadınlar mal gibi yani’ sorusuna ise ‘aynen öyle ‘ diyerek PKK içerisinde kadının metalaştırıldığına işaret ediyor. Kızılca kıyamet ise bundan sonra kopuyor. ‘Mal gibi’ ifadesini ‘aşağılayıcı, onur kırıcı’ bulan Birgün Gazetesi editöryal bir zaaf yaşandığını belirtiyor ve okuyucularından özür diliyor. Yayın hayatını etnik, dinsel, cinsel ayrımcılıkla mücadele ederek geçirdiğini ve bedeller ödediğini de ekliyor. Sosyal medya lincini ise okuyucunun takdirine bırakarak PKK’yı eleştiren Kırıkkanat’ı linç edebilirsiniz mesajı veriyor.

 


Kendisini ‘Bir elin parmaklarını geçmeyen muhalif basın dünyasının’ içinde tanımlayan ve her fırsatta basın özgürlüğünden dem vuran Birgün Gazetesi’nin PKK’ya şirin görünmek zorunluluğuyla dilediği özürün bağımsız gazeteciliğin neresinde yer aldığı ayrı bir tartışmanın konusudur. Ancak bu yazımızda derinlemesine işlemeyeceğiz. Sadece şu soruları sorup biz de takdiri okuyucuya bırakıyoruz.

 


Terör örgütünden icazet almak basın özgürlüğü kapsamında değerlendirilebilir mi?

 


Birgün’ün muhalifliği PKK’yı kapsamıyor mu? Sadece AKP’ye karşı olmak günü kurtarmak için yeter de yarınları kurmaya yeter mi?
Türkiye’de sol örgütlerin büyük çoğunluğu ne yazık ki siyaset üretemez, iş yapamaz duruma geldi. Terör örgütünün korumasına girdi, aklını kullanamaz oldu. Yaşadığı topraklara, milletine yabancılaştı. Sabahları ekmek aldığı bakkalı, saçını kestirdiği berberi, birlikte çay içtiği komşusunu, sıra arkadaşını tanıyamaz ve anlayamaz oldu. Annesi akşam haberlerinde izlediği şehit cenazesine ağlarken günümüz solcusunun aklı ve vicdanı ABD’nin esaretindeydi. Aynı grupların kadın mücadelesine bakışı da o esaretin gölgesinde şekillendi. Irkçılık, kimlikçilik, cinsiyetçilik birlikte yükseldi. Kadın hareketini ‘Jin, Jiyad, Azadi’ sloganına sıkıştırmaya çalışanlar bilinçli olarak neoliberalizmin borazanlığını üstlendi. Kadınlar için mücadele ettiklerini söyleyenler kadını ölüme, gericiliğe, ezilmişliğe mahkum etti.

 


Birkaç örnekle açıklamaya çalışacağız.

 


1) Genç, yaşlı, kadın, erkek demeden binlerce insanımızın canını alan bölücü terör örgütü bu kanlı eylemlerini de kadın eliyle yaptırıyor! 13 Mart 2016’da Ankara’nın kalbi Kızılay’da, 27 Nisan 2016’da Bursa Ulu Camii yakınlarında gerçekleşen patlamaları hatırlayın... PKK kadınlara ölerek özgürleşmeyi vaat ediyor!

2) KCK Yürütme Konseyi Üyesi Duran Kalkan, ‘Çocuk yaşlardaki!’ kadın militanları etrafına toplayarak poz veriyor. Ellerini tutuyor...Ortaçağ Kandil’de hortluyor! (*)

3) Kadınlar ‘Laiklik yoksa hayat da yok’ sloganı etrafında birleşirken HDP Milletvekili Altan Tan, tekke ve zaviyeler yeniden açılsın diye kanun teklifi veriyor. (**)

4) Abdullah Öcalan, hareketi ve liderliği için kendisini yakan kadınlara bile ‘soğuk, kaba, kokuşmuş, donuk, fikirsiz’ diyebiliyor! Öcalan’a göre bir kadın ancak çocuk doğurabiliyor, kadınsız da kadınla da yaşanmıyor.  (***)

Birgün gazetesinde yaşanan fiyasko da, yukarıda verdiğimiz örnekler de gösteriyor ki; kadınları özgürleştirme adı altında ataerkil değerleri yücelterek toplumsal cinsiyet eşitsizliğini yeniden üreten PKK, kadınları ikincilleştirmekte, ezilme ilişkisini arttırmakta, hatta canlı bomba yaparak ölüme sürüklemektedir.

 

Eşitlik, adalet, yaşam hakkı için direnen bütün kadınları sömürüden beslenen emperyalistler ve taşeronları ile mücadeleye çağırıyoruz.

 

*http://www.milliyet.com.tr/pkk-da-cocuk-istismari-gundem-2240496/

 


**http://www.birgun.net/haber-detay/hdp-li-altan-tan-dan-tekke-ve-zaviyelerin-acilmasi-icin-kanun-teklifi-98810.html

 


***http://odatv.com/kurt-kadinlarina-bu-ifadeleri-kim-kullandi-0905161200.html

Tarih:
Diğer Haberler