Mürekkebi Kan Olan Antlaşma

Lozan; Türk Milletinin küllerinden tekrar doğuş mücadelesi ile kurulan Cumhuriyeti’mizin tapu senedidir. Bu senedin mürekkebi Türk milletinin kanıdır.

Mürekkebi Kan Olan Antlaşma
Barış Dikmen
Barış Dikmen
YAZAR

Her tarafı birkaç sene öncesine kadar işgal edilmiş, büyük savaşların verildiği, herkesin göz koyduğu bir devlet…
Devletin ‘sahipleri’ önlerine getirilen bölücü maddeleri kabul etmiş, savaşlardan bitap düşmüş bir millet…
Buna karşılık milletin azim ve kararını keşfeden ve örgütleyip şahlandıran bir hükümet, Ankara Hükümeti…
İşte o Ankara Hükümeti belki de en büyük sınavlardan birisine 96 sene önce İsmet İnönü önderliğinde çıkmıştı.
İşin kötü tarafı ise İsmet İnönü masaya oturduğunda nerede ne yapacağı, hangi konuya nasıl tepki verileceği İngiliz istihbaratının eline çoktan geçmişti bile. Bütün bu olumsuzluklara rağmen İngiliz raporlarındaki deyimle ‘İnatçı İsmet’ ve arkadaşları Mustafa Kemal Atatürk’ün ve Ankara Hükümeti’nin aldığı kararlardan taviz vermeden Lozan’dan büyük bir zafer ile ayrıldılar. Kimsesiz ve sahipsiz kalan ata yurdunu tekrardan Türk Milletine armağan ettiler.
Başarının mimarı Atatürk’ün dediği gibi “Bu antlaşma, Türk ulusuna karşı, yüzyıllardan beri hazırlanmış ve Sevr antlaşmasıyla tamamlandığı sanılmış, büyük bir suikastın çöküşünü anlatan bir belgedir. Osmanlı dönemi tarihinde benzeri görülmemiş bir siyasal zafer eseridir.”

LOZAN NEDEN TÜRK MİLLETİNİN TAPUSU?

Türk milletinin Lozan Antlaşması’nın Türk tarihi içindeki eşsiz önemini anlamak için maddeler halinde hangi cephelerde neler kazandığımızı incelememiz gerekir.

KAPİTÜLASYONLAR SORUNU
Kapitülasyon, “geçici ya da sürekli tanınmış ayrıcalık, hak” anlamına geliyordu. Bu “hakka” sahip olan Avrupalı devletler, kendi ülkelerine yarar sağlamak amacıyla, Osmanlı Devleti’nde sadece ayrıcalık kazanmakla yetinmeyip devlet işlerine de karışmaya başlamıştı. Osmanlı devletinin egemenliğini ve ekonomisini sınırlayarak etkisiz hale getiren kapitülasyonlar, Türk tüccarlarının malları yabancı tüccarların malları ile rekabet edecek gücü elinden almıştı. Bu nedenle Türk tüccarlar ve esnaflar iş yapamaz, vergilerini bile ödeyemez duruma gelmişti. Kapitülasyonlarda Türk milletine yapılan en büyük darbelerden birisi de kabotaj hakkının da yabancı devletlere bırakılması idi. Bu nedenle kendi karasularında kendi gemilerini işletemeyen Türk Milleti denizcilikte de egemenliğini yitirmişti.
Kapitülasyonların kaldırılmasıyla yabancı devletlere verilen ayrıcalıklar son bulmuş, ekonomiden siyasete Türk milleti öz vatanında kendi egemenliğini kurma hakkını kapitülasyonların kaldırılmasıyla kazanmıştır. Yabancı devletlerin devlet işlerine karışma dönemi sona ermiş, Türk Milletinin çıkarları doğrultusunda hareket edilmesinin önü açılmıştır. Ülkemizde faaliyet gösteren ticaret kuruluşlarına Türkiye Cumhuriyeti yasalarına uyma zorunluluğu getirilmiştir. Kapitülasyonların kaldırılmasıyla Türk Milleti ekonomik özgürlüğüne kavuşmuştur!

BOĞAZLAR
Boğazlar Sorunu üzerinde en çok durulan konulardan biridir. Bu konu ilk görüşmelerde bir sonuca ulaşmasa da daha sonra çözüme kavuşturulmuş, Boğazların iki tarafındaki 15 – 20 kilometrelik alan askerden ve silahtan tamamen arındırılma kararı alınmıştır.
Boğazlar, Türklerin başkanlığını yaptığı komisyon kurulacak ve bu komisyon tarafından yönetilecektir. Ticaret gemileri bu boğazlardan barış zamanında serbest bir şekilde geçebilecek, savaş gemileri ise sınırlandırılacaktır.
Lozan’da çözülmesi mümkün olmadığı için taktik gereği geri adım atılan bu konu daha sonra 1936’da imzalanan Montrö Türk Boğazları Sözleşmesi’yle çözülmüştür.

BORÇLAR
Osmanlı’nın 1854 tarihinden beri aldığı borçlar artık ödenemez hale gelmişti. 1. Dünya Savaşı’ndan sonra yapılan Lozan Antlaşmasına göre TBMM heyeti Osmanlı’dan kalan borçları ödemeyi kabul etmiştir.
Kalan borçlar, ayrılan devletler arasında paylaştırılmış ve ödenmek üzere taksite bağlanmıştır (53. Madde). Kaybeden Osmanlı Devleti’nin bütün tazminatları Türkiye’ye ödettirilmeye çalışılmış, fakat sadece Türkiye topraklarıyla sınırlı kısmın payını taksitle ödenmesi kabul ettirilmiştir. Yani bizim istediğimiz gibi sonuçlanmış bir diğer maddedir. Yunan Hükümeti’nin, Türkiye Cumhuriyeti’ne tazminat ödemesi kararı verilmiştir; ancak ülkenin ekonomik bakımdan zayıf olması sebebiyle bu tazminatı ödeyemeyeceği düşünülerek, Karaağaç ve çevresinin tazminat olarak Türkiye’ye bırakılması kararlaştırılmıştır.
Borçların Türk Lirası ya da Fransız Frangı olarak ödenmesi kararına varılmıştır,
Osmanlının belini büken Düyun-u Umumiye İdaresi kaldırılmıştır.

MİSAK-I MİLLİ
Sevr Antlaşması’yla Türk milletine reva görülen, dört bir yanda esaret ve Anadolu içinde deniz görmeyen bir avuç topraktı. Bu, ezelden beri hür yaşamış bir milletin başına urgan geçirmek demekti.
Erzurum ve Sivas kongrelerinde şekillenen Misak-ı Milli yani Milli Ant, 28 Ocak 1920’de Meclis-i Mebusan’da kabul edildi. Mustafa Kemal Atatürk, Misak-ı Milli’yi koruyabileceğimiz vatan toprağı olarak adlandırılmıştı. Türk milleti, üzerinde hür yaşamak için ölümü göze aldığı vatanın sınırlarını çizmişti ve bunu ne pahasına olursa olsun savunmak için milletçe bir ant içmişti.
Kurtuluş Savaşı’nın hedefi, bu sözü tutmaktı. Nitekim tarihte eşi benzeri görülmemiş bir kahramanlıkla, Türk milleti yedi düvele karşı verdiği savaşı kazandı. Sırada, bütün dünyaya bu zaferi kabul ettirmek vardı. Lozan’da diplomasi alanında sürdürdüğümüz savaşın amacı buydu. Türkiye, sonunda o savaştan da galip çıkmasını bildi.
Sadece bayrakları bayrak yapan değil, antlaşmaları antlaşma yapan da üstündeki kandır. Lozan’da kağıtlara imzaladığımız mürekkep Türk Milletinin kanıydı.

LOZAN'A GÖLGE DÜŞÜRMEYE KALKANLAR
Böyle bir zafere gölge düşürmeye çalışan, hatta yetinmeyip büyük bir hezimet diyen ne yazık ki bir grup insan var. İthamları gerçeklikten yoksun, tarihi çarpıtmakla meşguller. Türkiye’nin vatan mücadelesine zarar verecek söylemleri kullananlar, Türkiye’deki birlik ve bütünlüğü yıpratmaktadır. Bu hareketler içerisinde bulunan insanların fikirleri, hem tarih hem siyaset terazisinde mahkum edilmelidir.
Bunun son örneğini, TBMM Anayasa Komisyonu Eski Başkanı, Anayasa Profesörü Burhan Kuzu’nun tweetinde görüyoruz. Türkçe kıtlığıyla tanıdığımız Kuzu, tarih bilgisinin de en az o kadar kıt olduğunu Lozan yorumuyla göstermiş oldu. Türkiye hakkı olan toprakları, iddia ettiği gibi masada bırakmadı, Atatürk’ün iradesiyle ve İnönü’nün önderliğinde aslanın ağzından aldı. Bu gerçeği çarpıtmaya kalkanlar, her zaman Türk milletini karşısına almıştır ve alacaktır.
Kendine “tarihçi” diyen bir safsata ustasının, Mustafa Armağan’ın Lozan iftiralarını, bu saldırıları en net şekilde ifade ettiği için ibret niyetine ele alıyoruz.
1) “Velhasıl Lozan'daki konferans Osmanlı topraklarının bölüşülmesi için toplandı ve Osmanlı topraklarının beşte dördünün tapusu orada el değiştirdi. Mesela madde 17 Mısır ve Sudan'ı verir İngilizlere, madde 20 Kıbrıs'ı. Bunu söyleyince gençlerin gözü açılıyor, “Vay canına, Lozan'a kadar Mısır ve Sudan bizim miymiş?" diyorlar. Evet evladım bizimdi ve daha neler ve nereler bizimdi bilseniz!”
Ve devam ediyor,
2) “Lozan'da 'verdi, kabul etti, feragat etti, vazgeçti' sözleri hep Türkiye için kullanılır. Toprak veren biz, toprak dediysem içinde Mısır ve Sudan gibi ülkeler var ülkeler. Feragat eden biz, vazgeçen biz (mesela Kıbrıs), kabul eden (ettirilen) taraf biz… Peki sürekli veren taraf biz isek Lozan'da ne tür bir zaferden bahsedebiliriz ki?”
Tarihi anlatırken sadece o dönemin haritası ile bakarsak, Mustafa Armağan olursunuz. Ve hep yanlış bilgiler verir verir durursunuz.
Mısır’da muhteşem bir hakimiyetimiz vardı gerçekten. Hele hele Sudan topraklarında “200.000 askerimiz” savaşmayı bekliyordu! Mısır’a karadan bağlantın kalmamış, askeri yönden İngilizlerin elinde bulunan topraklarda hak ilan etmeye çalışan bir devlet…
Ve bu durumlar gerçekleşirken Anadolu kan ağlıyordu. Ülke de savaşacak erkek kalmamış, en kötüsü de karşı tarafın askeri gücünün (savaşacak kuvvetinin) ne olduğu bilinmiyor. “Ne hakimiyetimiz varmış ama!” Sanki Ankara hükümeti, Mısır’ı keyfi olarak bırakmış gibi göstermeye çalışanlar hainlik yapmaktadır. Böyle bir zamanda yapılabilecek en mantıklı iş elimizde Anadolu topraklarını korumaktı. Yani pirince giderken eldeki bulgurdan da olmak vardı. Ankara Hükümeti bunu kesinlikle ve kesinlikle göze alamazdı.
Sonuçta dört bir yanı işgal edilmiş topraklar! Kurtuluş Savaşı mücadelesi ile ata yurdunu emperyalist devletlerden kurtarmış, tapusunu da Lozan’da tüm dünyanın önünde ilan etmiştir.
Kapitülasyonlardan ülkenin beli kırılmış halde idi, yırtılıp atıldı.
Toprak bütünlüğü diyebileceğimiz, hakimiyetimizin olduğu söylenen Orta Doğu ve Arap coğrafyasında toprak kalmamıştı. Bizim gibi gözüken (haritada) ama emperyalistlerin askerleri ile konumlanmış topraklardan medet ummayı vatanseverlik olarak göstermeye çalışıyorsunuz. Vatanseverlik o dönemde Türk Bayrağını ilelebet payidar kılabilmenin koşulunu yaratmaktı. Ankara Hükümeti o koşulu yaratıp, Türkiye Cumhuriyeti’ni ilelebet payidar kıldı!
Bu gibi şahıslar aynı zamanda Lozan hakkında Sevr’in hafifletilmiş hali olduğunu iddia ediyorlar. O iddialardan birkaçı şöyle.
3) “Sultan Vahidüddin'e onaylatamadıkları Sevr Antlaşması'nın yerine onun biraz hafifletilmişi olan Lozan'ı bu defa Ankara hükümetine kabul ettirdiler. İstanbul'daki resmen tanınmış devletin tasfiyesini Ankara hükümetine yaptırdılar. Peki bu adil ve hukuken geçerli bir muamele midir? Sizin anlayacağınız, bir bakkalı çırağına tasfiye ettirmek gibi bir şeydi bu.
Devleti olmayan bir hükümet! Garabeti düşünebiliyor musunuz? Öte yandan karşımızdakilerin hepsi tanınmış devletlerdi, bir tek biz hükümettik ve henüz tanınmamıştık ve rakiplerimizden devlet olma icazeti alabilmek için oturuyorduk masaya! Soruyorum: Bu durumda herhangi bir pazarlık şansımız olabilir miydi? Bu pozisyonda Lozan'da bir zafer kazanılabilir miydi? Kazanılamazdı ve kazanılamadı da. Ankara TBMM hükümeti, Türkiye Cumhuriyeti kurma iznini veya icazetini alabilmek için önüne sürülen bütün tavizleri vermek zorundaydı ve verdi de. Lozan onaylanmazsa tanınmamış bir 'hükümet' olarak kalacak ve 'yeni hükümet' gelip de müzakereleri yürütene kadar öyle kalacaktı.”
Evet, hiç kimse tanımıyordu Ankara hükümetini. Ama Mustafa Kemal Atatürk’ü ve İsmet İnönü’yü çok iyi biliyorlardı. Yedi düveli yere seren, güneşi batmaz denilen ülkelerin askerlerini bozguna uğratan, Türk milletinin makus talihini yenen, Ankara Hükümeti’nin temsilcisi İsmet İnönü vardı karşılarında. Bu toprakların sahibi biziz, sizin muhatabınız artık Ankara Hükümetidir diyen ses. Anadolu halkının temsilcisi olarak gidildi. Sevr’i imzalayan, savaşları kaybeden bir hükümet olarak gidilmedi. Eğilip bükülmedi Türk heyeti, ısrarlı bir şekilde vatanını savundu.

VATANIMIZIN TAPUSU, KENDİ KANIMIZLA YAZILDI
Türkiye bağımsızlığını savaşarak kazanmış, devletler arası ilişkilerde varlığını tüm dünyaya kabul ettirmiştir. “Hasta adam” devri bitmiş, herkesin gözünü diktiği topraklardaki paylaşım sonra ermiştir. Sınırları çizilmiş, devlet meselelerine dışarıdan uzanan eller kırılmıştır. Kapitülasyonlar kesin olarak kaldırılmasıyla birlikte Türkiye ekonomik özgürlüğüne kavuşmuştur. Doğu’da emperyalizmin sopası ile kurulmak istenen Kürt ve Ermeni devletleri engellemiş, “Türkler ve Kürtler ayrılmaz bir bütündür” söylemini hayat buldurmuştur. Verilen bağımsızlık mücadelesi masada da kazanılarak hem Türk Milletine hem de Mazlum Milletlere umut olmuştur. Devrimlere uygun ortam hazırlanmış, Cumhuriyet’in kurulmaması için hiçbir sebep kalmamıştır. Türkiye’yi ele geçirmek için proje olan Sevr Antlaşması dönemi bitmiş, Türkiye istediği barışa Lozan ile kavuşmuştur!
Kısacası Lozan; Türk Milletinin küllerinden tekrar doğuş mücadelesi ile kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nin tapu senedidir. Bu senedin mürekkebi Türk Milletinin kanıdır.

Sevr Antlaşması Sonrası Türkiye Haritası
Sevr Antlaşması Sonrası Türkiye Haritası
Lozan Antlaşması Sonrası Türkiye Haritası
Lozan Antlaşması Sonrası Türkiye Haritası

Barış Dikmen

TGB Denizli İl Başkanı

Kaynakça

1) Lozan Barış Konferansı Tutanakları/ takım 1/cilt 1/ Çeviren: Sehal Meray

2) DEMİRCİ SEVTAP/ Belgelerle Lozan

3) ÇEKİÇ Orhan / Lozan Belgeleri

4) Antlaşmalar.com Sevr/Lozan

5) https://www.yenisafak.com/yazarlar/mustafaarmagan/lozan-hezimettir-de-kac-sifir-gelin-bunu-tartisalim-2032199

6) https://antlasmalar.com/lozan-antlasmasi-ve-maddeleri/#Lozan_Antlasmasinin_Maddeleri

7) https://www.yenisafak.com/yazarlar/mustafaarmagan/lozan-hezimettir-de-kac-sifir-gelin-bunu-tartisalim-2032199

Tarih:
Diğer Haberler