Sarı Beze Bulanan Kadın ve Teslim Alınamayan Kadın

Kadın sorunu aslında bir erkek sorunudur. Fakat Batı feminizminin yaptığı, erkeği mahkûm ederek kadını daha da yalnızlaştırmak ve onu teslim almaktır.

Sarı Beze Bulanan Kadın ve Teslim Alınamayan Kadın
Eda Yücel
Eda Yücel
YAZAR

BM Genel Kurulu, kadına yönelik şiddete karşı 1999 yılında 25 Kasım gününü Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü olarak ilan etti.  

Ancak bugünün ve kadın meselesinin önemi, BM Genel Kurulu'nun 25 Kasım'ı Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü ilan etmesinden çok daha ötedir.  

Peki bugün kadın meselesi bizler için ne anlam ifade ediyor ve dünya üzerinde her coğrafyada kadın sorunu ortak mı?  

Elbette farklı ülkelerde yaşayan kadınlar belli sorunlarda ortaklaşır ve aynı eksende bu sorunlarla mücadeleye girişir. Örneğin kadınlar açısından, tecavüzlerin, cinayetlerin çokça yaşandığı ve Türkiye’yi yaşanılmaz bir ülke olarak dünyaya bildiren Amerika Birleşik Devletleri, yapılan araştırmalar sonucu dünyada kadınların en güvensiz olduğu ilk 10 ülke arasında. Dolayısıyla ABD'nin kadını ile Türkiye kadını ya da İspanya'daki kadın ile Almanya'daki kadının örtüşen sorunları olacaktır. Ancak her ulusun ve toplumun bir karakteri olduğu gibi kadın hareketlerinin de bir karakteri vardır. Türkiye'de kadın hareketine baktığımızda, Avrupa’daki kadın hareketlerinden farklı olarak Cumhuriyet karakteri ile bir bütünlük içerisinde yürüdüğünü ve geliştiğini görürüz.  

Cephede Savaşan Kadından Sarı Bezli Kadına  

Kurtuluş Savaşı kadınıyla erkeğiyle tüm bir milletin varoluş mücadelesiydi. Kadınlar sadece cephe gerisinde olduğu kadar, Kara Fatma, Şerife Bacı, Halide Edip, Çete Ayşe, Halime Çavuş gibi kadın kahramanlarımız cephede bizzat savaşarak Millî Mücadele’mizin başarıya ulaşmasında önemli rol oynadılar. Cumhuriyet ile yükselen Türk kadını ülkesinin geleceğine ilişkin karar verici siyasi bir varlık haline geldi. İlerleyen süreçlerde emperyalist merkezlerin kadın hareketlerini kontrol altına alma faaliyetleri de hız kazandı. 12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 Amerikancı darbeleriyle de kadın kendi toplumunun kültürel gelişimine yabancılaştırıldı, özünden koparıldı. Nihayetinde bugüne geldiğimizde "Sarı Bezli Kadınlar Platformu" gibi isimlerle, kadını daha da küçülten, daha çok yalnızlaştıran, kadını yalnız sarı bez ile özdeşleştiren hareketler emperyalizm eliyle üretilmeye başladı.  

Yine geçenlerde, toplumun en temel yapı taşı olan aile kavramının ve evlilik meselesinin içini boşaltıp "Kadınlar değil, evlendirme daireleri kapatılsın" diye evlendirme dairesi önünde eylem yapan kadınlar türedi.  

Böylesine çürümüş bir zihniyet kadınlar için çözüm değildir.     

Kadın Sorunu ile İlgilenmeyen "Kadın" Hareketleri  

Kadın sorunu aslında bir erkek sorunudur. Fakat Batı feminizminin yaptığı, erkeği mahkûm ederek kadını daha da yalnızlaştırmak ve onu teslim almaktır.  

Bugün Türkiye'de emperyalizmin teslim aldığı, sözde kadın hareketi savunuculuğu yapan birtakım örgütlenmelerin kadın meselesine çözüm getirebilmeleri mümkün değildir.  

İstiklal Caddesi’nde elinde "Haftada en az 3 orgazm", "Ağdayı baban yapsın biz özsavunma yapıyoruz" pankartlarıyla yürüyen "feministler", Türk kadınının iş hayatında ikinci plana atılmasıyla veya şiddet görmesiyle ne kadar ilgileniyor? Ya da böyle talepleri olan eylemcilerle Adıyaman'daki Fatma teyze, Yozgat'taki Hacer teyze aynı şeyi düşünüyor mudur?

Ya da Diyarbakır'da, evladı PKK tarafından dağa kaçırılan Hacire Ana'yı, Remziye Ana'yı bu sloganla birleştirebilir misiniz? PKK'nın kaçırdığı çocukları için aylardır direnen anaların mücadelesini görmezden gelenler ne kadını ne de toplumu özgürleştirebilirler. Bugün özgürlük de kadın hakları da Diyarbakır annelerinin yanında olarak savunulur.  

Kadın Mücadelesinde Aynı Gemide

Bugün Türkiye’de kadına şiddet, taciz-tecavüz, cinayet olayları ne yazık ki yaşanıyor. Dünyada çoğu ülkedeki kadınlarla bu sorunlar üzerinde ortaklaşıyoruz. Ancak bir de Türk kadınının en temel sorunlarından biri çocuğunu kaçıran, öldüren, yaşamı zorlaştıran, hayatını elinden alan terördür. Çocuklarını uyuşturucu batağına sürükleyen, evladını zehirleyen yozlaşmış emperyalist kültürdür. Bugün en büyük şiddet terördür evet. Dolayısıyla da en ilerici kadın hareketi emperyalizmin terörüne ve onun çürümüşlüğüne karşı savaşmaktır. Bugün kadın hareketi bayrağını Diyarbakır anneleriyle olanlar dalgalandırmaktadır. Cephede kahraman gibi çarpışan Şehit Yarbay Songül Yakut, PKK'nın şehit ettiği Şenay Aybüke Yalçın öğretmenimiz dalgalandırmaktadır. Bugün kadın mücadelesinde kadın erkek el ele aynı gemidedir.

Kadınlar Asla Durmaz

Kadınların bu karakterlerinin, gücünün ve yeteneklerinin farkında olan emperyalizm bu yüzden kadın hareketini yönlendirmeye ve ulus karşısında bir muhalefete konumlandırmaya çalışmaktadır. Kadının bağımsızlığı vatanın bağımsızlığından ayrı değildir. O nedenle yönlendirilen ve teslim alınan kadın hareketleri kadın mücadelesini başarıya ulaştıramaz. Ancak vatanın bağımsızlığı için mücadele eden kadın geleceğe ışık tutabilir. Ve bu mücadelede kadın asla durmayacaktır. Kadınları, mora boyayanlar ve sarı beze bulayanlar değil, teslim alınamayanlar özgürleştirecektir.

Eda Yücel

TGB İzmir İl Yöneticisi

tgb.gen.tr

Tarih:
Diğer Haberler