Sayıştay’daki Abdülaziz Neyi Temsil Ediyor?

Genel Sekreterimiz Okan Özkan yazdı: Sayıştay’daki Abdülaziz Neyi Temsil Ediyor?

Sayıştay’daki Abdülaziz Neyi Temsil Ediyor?

YAZAR

Geçtiğimiz günlerde Sayıştay’da çekilen bir fotoğraf gündem yarattı. Fotoğrafta Sayıştay’daki ihtişama yapılan eleştiriler bir yana, Atatürk portresi yerine Osmanlı Devleti’nin 32.padişahı Sultan Abdülaziz’in portresinin yer alması tepki çekti. Bilindiği üzere Sayıştay, 1862 yılında Abdülaziz döneminde kuruldu. Sayıştay’ın kurucusu “Devletlü Hakanımız Sultan Abdülaziz Han’ın orada olmasından ne çıkacak?” demeyin. Onun altında başka anlamlar yatıyor.

Konumuza girmeden önce bir gerçeğe dikkat çekmek mecburiyetindeyiz. Maalesef ne eleştiren sağlam eleştiriler yöneltiyor ne de savunan nitelikli temellendirmelerle savunuyor. ‘Padişaha karşı değiliz ama…’ diyenler de var, ‘Abdülaziz Sayıştayı kurdu, ne olacak?’ diyenler de. Sayıştay toplantısında Abdülaziz’in fotoğrafının bulunmasına elbette karşıyız. Neden?

Türkiye’nin içinden geçtiği süreçte Atatürk haricinde bir değere sarılarak ekonomik ve siyasi krizleri atlatabilmemiz mümkün değildir. Toplumsal dinamikler bunu gözler önüne sermektedir. Vakti zamanında Abdülhamit sembolünün öne çıkarılmaya çalışılması hüsranla sonuçlanmıştı. Yine aynı şekilde, devlet kurumlarımıza Gazi Mustafa Kemal Atatürk haricinde, toplumu ayrıştıracak ve kutuplaştıracak şahsiyetlerin portrelerinin asılması ve bunun matah bir şeymiş gibi paylaşılması uygun kaçmamaktadır.
Sultan Abdülaziz, vatanımızın Batı uydusu olmasının önünü her anlamda açmış bir padişahtır. İngiliz sevdalısı, Fransız yanlısı ve hatta Rus uşağı olarak bilinen paşaları, ayrı ayrı dönemlerde sadrazamlık görevine getiren kişidir. Osmanlı’yı büyük devletler arasında el açıp dilenecek hale getirmiştir. Osmanlı tarihinin yüz karası sadrazamlarından Mahmud Nedim Paşa nam-ı diğer Nedimof -ki Rus yanlısı olmasından ötürü böyle denmektedir-, onun döneminde sadrazamlık görevini yapmıştır. 1867’de Sadrazam Ali Paşa eliyle yayınlanan bir kararnameyle tarihimizdeki ilk basın sansürü Abdülaziz döneminde başlamıştır. Yine aynı yıl Namık Kemal, Ziya Paşa gibi yurtseverlerin yargılanmasına ve beraberinde yurtdışına kaçmalarına neden olmuştur. Sultan Aziz, Namık Kemal’in 1873’te Vatan Yahut Silistre oyununu yasaklattırıp Namık Kemal’i Magosa’ya sürgüne gönderen padişahtır. Ülkeyi, Avrupa’daki siyasi çalkantılardan despot yönetimle korumakla birlikte, şatafatlı alafranga yaşamın kurucusu olmuştur. Osmanlı’nın ilerleme yolunu, Batı’ya özenti duymak ve kültürünü kopyala-yapıştır yapmaktan başka bir şey zannetmemiştir.
Abdülhamit’in amcası olan Abdülaziz, millet ve vatan düşmanlığında yeğeniyle yarışır durumdadır. Tarihimizin en büyük zorbası Abdülhamit, Abdülaziz’den aldığı ilhamla hürriyetperverleri susturmayı sürgün, hapis ve baskı yöntemlerinden daha ileriye götürmüş ve Osmanlı’nın dört bir yanını hafiye ordusuyla donatmıştır. Abdülaziz ve Abdülhamit aynı despotik sistemin hünkarları olarak tarih sahnesinde yerini almıştır.
SONUÇ

Türk devrim tarihini dayandırdığımız Namık Kemal, Ziya Paşa, Mithat Paşa gibi vatanseverler, topraklarımıza kutsal bir emanet hediye etmiştir: Anayasa ve Meclis. Abdülaziz, zorbalığın simgesiyken; onların kurduğu sistemin katlettiği Mithat Paşa, katıksız bir millet savunucusudur. Devleti ve vatanı böldürmeyip daha ileriye götürmek için didinen ilericilere karşı, Abdülhamit vatanseverleri boğdurmak uğruna Tunus’u Fransızlara bırakabilmiştir.

Durum ortada. Bir tarafta Abdülaziz ve Abdülhamitlerin izlediği çizgi varken, diğer tarafta vatan ve devrim mücadelesinin simgesi Namık Kemal, Mithat Paşa, Mustafa Kemal Atatürk vardır. Sayıştay’a konan Sultan Abdülaziz fotoğrafı, yalnızca bir padişahın fotoğrafının konmasından da öte, Cumhuriyet’e ve Atatürk’e alınan bir tavırdır. Bu yanlıştan bir an önce dönülüp Türkiye’yi birleştirici güç olan Mustafa Kemal Atatürk’ün mirasına sahip çıkılması gerekmektedir.

Okan Özkan

TGB Genel Sekreteri

tgb.gen.tr

Tarih:
Diğer Haberler