Şeker vatandır!

Savaşan Türkiye’nin ihtiyacı Asya’dan doğan güneşi selamlamak; üretim ekonomisine geçişin anahtarı Atlantik’ten kopup yüzümüzü Asya’ya dönmektir.

Şeker vatandır!
Melike Güler
Melike Güler
YAZAR

Küçükken memlekete her gittiğimde Turhal Şeker Fabrikası’nın önünden geçerdik. Çocukluk o ya, şeker fabrikası olduğunu okuyunca insanın aklı başından gidiyor. İşçilerin bize şeker yapmak için sabahın köründe fabrikaya gittiklerini düşününce çok içerlerdim. Tabi fabrikanın benim anladığım anlamda şeker üretmediğini anlamam çok sürmemişti. Fabrikanın büyük yeşil kapısının önünde Mustafa Kemal Atatürk imzalı "Memleketimizin her müsait mıntıkasında şeker fabrikalarının çoğalması ve bu suretle memleketin şeker ihtiyacının temini mühim hedeflerimiz arasındadır" sözünün anlamını ise çok sonra anlayabildim.

Geçtiğimiz günlerde Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından 14 Şeker fabrikasının özelleştirileceği duyurulunca aklıma hemen bu anılar geldi. Bu noktada tarih kitabımızın sayfalarını biraz geri çevirmek isterim:

Cumhuriyet Devrimi siyasi ve ekonomik olarak tam bağımsız, çağdaş bir millet kurmayı hedefliyordu. Lakin Cumhuriyet kurulduğunda kendisini Laz, Arap, Kürt diye ya da müslüman, gayrimüslim diye nitelendiren 14 milyon nüfusa sahip bir Türkiye vardı. Yani kendilerini ya bir etnisite ya da dini bir öğreti üzerinden nitelendiren ikili bir yapı.

Siyaseten bağımsız bir millet olmanın yolu iktisadi olarak bağımsız bir devlet olmaktan geçer ve bu koşula bağlı olarak çağdaş bir medeniyet de ancak bu şekilde kurulabilirdi ki Atatürk işte bu yüzden 1922’den itibaren devletçiliği savundu ve 1 Mart 1922’de TBMM’de yaptığı konuşmada "Bugünkü uğraşımızın amacı tam bağımsızlıktır. Tam bağımsızlık ise ancak mali bağımsızlık ile gerçekleşebilir" demiştir.

"Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına Türk Milleti denir’’ ama devletçilik olmadan bu mümkün olamazdı. Baktığınız zaman demiryolları ve madenler yabancılardaydı. Kendi şekerimizi ve buğdayımızı üretemiyorduk. Köylünün toprağı ağada idi. Cumhuriyetin ilk yıllarında uygulanan iktisadi politikalar büyük oranda milletleşmeye hizmet etti. Tevhid-i Tedrisat kanunu ile birçok medreseye el konuldu ve oralarda farklı yerlerden gelen öğrenciler birbirleriyle kaynaşarak, devlet eliyle okutuldu. Ağaların topraklarına el konuldu; köylü ağanın marabası olmaktan kurtarıldı. Ne kadar tütün üreteceğimize dahi karar veren, işçinin emeğini sömüren REJİ Şirketi kapatıldı, bir kamu işletmesi olan TEKEL kuruldu. Sanayicilik geliştirildi ve demiryolları yapıldı. Bu demiryolları ile birlikte köylüye tohum ulaştı. Ülkenin bir ucundan bir ucuna, üretilen malın iletilmesi sağlandı. Yani devletçilik ile millet olmanın en önemli şartı olan ortak bir pazar oluşturulması sağlandı.

Osmanlı döneminde tüm şeker ihtiyacı, ithalatla sağlanıyordu. Uşaklı birkaç sermaye sahibi ve Uşak halkının da isteği ile 19 Nisan 1923 yılında Uşak Terakki-i Ziraat T.A.Ş. kuruldu fakat devletin desteğine rağmen bir türlü başarılı olamadı ve 1931 yılında Sanayi ve Maadin Bankası’na devredilerek devletleştirildi. Özel sektör başarılı olamadı. Türkiye’de şeker pancarı tarımının, dolayısıyla hayvancılık ve sanayinin gelişip yaygınlaşmasında Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş. oldukça etkili oldu.

Milli bir ekonomi kuruluyordu, üreten bir Türkiye inşa ediliyordu. Cumhuriyet döneminde tarım ve sanayi hükümetlerin ısrarcı devletçi politikaları ile gelişti. Köylünün refah düzeyi yükseldi, Köylü devletin sağladığı ücretsiz eğitim ve sağlık imkanlarından yararlandı. Diyarbakırlı hastayı İzmirli bir doktor tedavi etti. Cumhuriyet döneminde kurulan fabrikalarda çalışanların kendi çıkardıkları tiyatro oyunlarını sergilemesinden tutun, sinema salonları ve yüzme havuzlarıyla birer kampüs gibiydi. Örneğin Nazilli Basma Fabrikası’nda işçiler için bir kütüphane ve arşiv; fabrika bünyesinde çalışanların faydalanabileceği spor-kültür kompleksi vardı. Fabrikadaki halkevi ile kadınlara dikiş nakış kursları veriliyor, toplumsal yaşama uyum sağlamaları için destekleniyorlardı. Yani devletçilik sosyal devlet anlayışı ile Türk milletinin çağdaşlaşmasında ve ellerinin birbirine uzanmasında en etkili ilkelerden oldu.

Nazilli Basma Fabrikası’nda çalışanların çıkardıkları tiyatro oyunu:

Nazilli Basma Fabrikası’nda dikiş dikmeyi öğrenen kadınlar:

İstiklal Savaşı’nın kadroları dün tam bağımsızlığın formülünü bulmuşlardı. Milli bir ekonomi ve yekpare bir millet. Oysa bugün düşünmemiz gereken şudur: Emperyalist güçlerin desteklediği enteresan etnisite meraklısı gruplar ve Atatürk düşmanları her fırsatta bir yerelleşme biçimi olarak özelleştirmeleri savunmadılar mı? Evet savundular, Şeker İş Sendikasına üye işçilerin 1 Mayıs’ta giydikleri önlükten korktular: ‘’ŞEKER VATANDIR’’. Çünkü biliyorlardı ki ezilen dünyada özelleştirmeler devletin tasfiyesinden başka bir şey değildi.

Bundan 97 sene önce köylünün refahını yükselten, elektrik-su götüren kamulaştırmaların şimdi AKP hükümeti tarafından özelleştirilmesi sadece orada çalışan işçilerin çalışma koşullarının kötüleşmesine, ücretlerinin azalmasına belki de yüzlerce emekçinin işsiz kalmasına sebep olmayacaktır. Yıllardır Türkiye’yi borç batağına batıran AKP iktidarı, merkezi yönetim bütçesindeki açığı kapatma amacıyla birçok kamu kurum ve kuruluşunu özelleştirme çabası içine girmiştir. Artan giderler için ek gelir kaynağı olarak özelleştirme çözüm değil bir intihar olabilir ancak. Devleti küçültme politikalarının amacı, devleti, ekonomiyi yönetecek her türlü araçtan yoksun bırakmaktan öte bir anlam taşımıyor.

Bugün küreselleşmenin en büyük hedefi dünyayı başında ABD’nin olduğu büyük bir pazar haline dönüştürmekse; özelleştirmelerin her biri sadece tarıma, işçi sınıfına, sanayiye vurulan bir darbe değil, Zeytin Dalı Harekatı’ndaki askerlerimizin sırtına vurulan bir darbedir. Bugün Afrin operasyonunun başarısı nasıl devlet ve milletin birliğine dayalı ise iktisadi alanda da çözüm bütün milletin arkasında duracağı bir milli ekonomi programıdır. Savaşan Türkiye’nin ihtiyacı Asya’dan doğan güneşi selamlamak; topraklarımıza doğmasını sağlamak; üretim ekonomisine geçişin anahtarı Atlantik’ten kopup yüzümüzü Asya’ya dönmektir.

tgb.gen.tr

Tarih:
Diğer Haberler