Sivas Kongresi'nin 100. Yıl Dersleri

Atatürk’ün hayatından birçok stratejik ve taktik hedef çıkartabiliriz, ancak tüm bu hedeflere giden yolda kullanılan araç teşkilattır.

Sivas Kongresi'nin 100. Yıl Dersleri
Emre Oflaz
Emre Oflaz
YAZAR

Günlere anlam katıp onları tarihin birer parçası haline getiren, içinde yaşanan olaylar ve o olayların doğurduğu sonuçlardır. 4 Eylül 1919’un sıradan bir gün olmayıp kendini tarihe kazımasının sebebi de bir milletin ve akabinde Doğu milletlerinin tarihini değiştirecek kararların alınacağı Sivas Kongresi’nin açılış günü olmasıdır. Sivas Kongresi kararları, sadece 1919 yılı için değil, 100 yıl sonrasında, 2019’da da güncelliğini ve önemini korumaktadır.

Ülkemizin içinden geçtiği vatan savaşı sürecinde izlenecek rotayı saptamak için özellikle 100 sene öncesini iyi incelemek ve onu hayata uygulamak önemlidir. Çünkü, düşman aynı düşmandır. Sadece görünüşünü değiştirmiştir. Kimliğinde, oyun kurucu olarak Büyük Britanya yerine ABD, piyon olarak Yunanistan devleti yerine PKK/PYD ve FETÖ terör örgütleri yazmaktadır.

Üzerinden 100 yıl geçmesine rağmen bugünümüze ışık tutabilen kararları bir kez daha hatırlayalım:

  1. Milli sınırları içinde vatan bölünmez bir bütündür, parçalanamaz.
  2. Her türlü yabancı işgal ve müdahalesine karşı millet topyekûn kendisini savunacak ve direnecektir.
  3. İstanbul Hükümeti, harici bir baskı karşısında memleketimizin herhangi bir parçasını terk mecburiyetinde kalırsa, vatanın bağımsızlığını ve bütünlüğünü temin edecek her türlü tedbir ve karar alınmıştır.
  4. Kuvay-ı Milliye'yi tek kuvvet tanımak ve milli iradeyi hâkim kılmak temel esastır.
  5. Manda ve himaye kabul edilemez.
  6. Milli iradeyi temsil etmek üzere, Meclis-i Mebusan'ın derhal toplanması mecburidir.
  7. Aynı gaye ile milli vicdandan doğan cemiyetler, "Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti" adı altında genel bir teşkilat olarak birleştirilmiştir.

 

Yukarıda sadece 7 madde yazıyor olmasına rağmen tüm maddeler oldukça kısadır ve içerisinde derin anlamlar taşımayacak kadar vermek istediği mesajı bizlere aktaran netliktedir. 100 yıl geçmesine rağmen bugün de hayati önem taşıyan mesajlar ve bu mesajlardan çıkarılacak dersler şunlardır:

  1. Vatan bölünmez bir bütündür.
  2. Her işin başı: Teşkilat
  3. Ortak düşmana karşı en geniş cephe siyaseti

DEĞİŞMEZ İLKE: VATAN BÖLÜNMEZ BİR BÜTÜNDÜR

Yukarıda belirttiğimiz gibi, düşman aynı hedefe farklı araçlarla saldırmaktadır. Askeri, siyasi, ekonomik, kültürel… 100 sene öncekiyle düşman için aynı olan hedef “vatanın bölünmez bütünlüğü”dür. Vatan, sınırları kalemle çizilmiş topraklar değil, her karışında kendi köklerimizi bulduğumuz, emeğimizle suladığımız, ona olan sevgimizle yeşerttiğimiz topraklardır. Bir insanın vatansız kalması demek sadece şu anını değil, geçmişini ve geleceğini de kaybetmesi demektir. Dolayısıyla, vatanına sahip çıkmak insanın özsaygısı gereği edindiği bir tutumdur. Dün Sykes Picotlarla, Sevrlerle vatanımızı bölmeye çalışan emperyalizm; bugün Büyük Ortadoğu Projeleriyle (BOP), dünya pazarına açılma maskesiyle özelleştirmelerle, özgürlük ve barış maskesiyle Kürtçülük, tarikatçılık yayarak bölmeye çalışmaktadır. Unutulmaması gereken, her Sevr’in bir Lozan’ı olduğudur. Lozan’a giden yol Sivas Kongresi’nden, yani tam bağımsızlığa giden yol vatanın bölünmez bütünlüğünün kabulünden geçer.

HER İŞİN BAŞI: TEŞKİLAT

Kongreden tam 7 ay önce 4 Şubat 1919’da Alemdar Gazetesi’ne verdiği röportajda Mustafa Kemal Paşa şöyle diyor: “Çöl sanılan bu alemde saklı ve kuvvetli hayat vardır. O, Türk Milleti’dir. Eksik olan şey teşkilattır. Bu teşkilat organize edilebilirse vatan da millet de kurtulur.”

Lise yıllarında arkadaşlarıyla birlikte el yazısı gazete çıkartan, Abdülhamit İstibdadı tarafından sürüldüğü Şam’da bile Vatan ve Hürriyet Cemiyeti’ni kuran, bu cemiyeti kapatarak sayısı daha fazla olan İttihat ve Terakki’ye katılan, cemiyetin yönetimine karşıt görüşleri bulunmasına rağmen uzun yıllar hizmet eden, İstanbul’da kaldığı kısa sürede Ay Yıldız Cemiyeti’ni kuran Mustafa Kemal Paşa’nın önderliğinde yürütülen Sivas Kongresi’nin başladığı 4 Eylül günü, çöl sanılan alemdeki saklı hayatı açığa çıkarma günüdür, vatanı ve milleti kurtaracak teşkilatı organize etme günüdür.

4 Eylül 1919 günü sadece Kurtuluş Savaşı’nı yapacak oluşumun kurulduğu gün değil, aynı zamanda Kemalist Devrim yolunda Türk Milleti’nde Türk Milleti’ne öncülük edecek teşkilatın organize edildiği gündür. Bakın 1931’de CHF 3. Genel Kongresi’nde Atatürk ne diyor:

-“Birinci genel kongremiz bundan on iki sene önce Sivas’ta bir okul dershanesinde yapılmıştı. Oraya gelen temsilciler, türlü takipler altında, birçok zorluklarla karşılaşmışlardı. Konuşmalarımız, iç ve dış düşmanların süngü ve idam tehditleri içinde yapılıyordu. Fakat Türk milletinin gerçek duygu ve isteklerini temsil ettiğine inanan kongre heyeti, millî görevini tamamlama gereğini her düşüncenin üstünde tuttu. Takip etmekte bulunduğumuz ilkelerin ilk temellerini belirledi. Ondan sonra da özveriyle ve kararlılıkla o temellerini üzerinde yürüdü başarılı oldu.” (CHF 3. Genel Kongresi Açılış Konuşması)

Türk Devrim Tarihinden ve Atatürk’ün hayatından birçok stratejik ve taktik hedef çıkartabiliriz, ancak tüm bu hedeflere giden yolda kullanılan araç tektir: Teşkilat

ORTAK DÜŞMANA KARŞI EN GENİŞ CEPHE

Her insan ve dolayısıyla her toplum önündeki sorunları çözerek ilerler. Bir insanın yemek yemesi de arkadaşlarıyla buluşarak sosyalleşmesi de onun temel ihtiyaçlarıdır. Ne var ki, karnı aç olan bir insanın önceliği arkadaşlarıyla buluşmak değil, karnını doyurmaktır. Toplum bazında baktığımızda ise toprakları işgal edilmiş, Yakup Kadri’nin Yaban romanında anlattığı üzere tezek yakarak ısınmaya çalışan, saçından bit ayıklayan insanların olduğu bir toplumda sağlık sistemindeki sıkıntılar veya eğitim müfredatındaki değişiklikler ikinci plandadır. Böyle bir toplumda öncelik, vatanı düşman işgalinden kurtarmaktır.

Atatürk’ü Atatürk yapan en önemli unsurlardan biri de tarihe bu şekilde yaklaşmasıdır. Hiçbir şey olduğu gibi kalmaz, insanların önündeki esas sorunlar değiştikçe saflaşmalar da değişir. Dünkü meselelerin saflaşmasıyla bugünkü meselelere çözüm üretmek bağnazlığa ve mağlubiyete yol açar.

1908’de padişaha karşı mücadele yürüten genç Osmanlı Subayı Mustafa Kemal, 1919’a gelindiğinde ise esas sorunu bir saltanat makamının varlığı değil, ülkesini düşman işgalinden kurtarmak olarak belirleyecek ve bu hedef doğrultusunda safları netleştirecektir.

Eğer Mustafa Kemal Paşa 1919 yılındayken hayata 1908’den baksa saraya damat olmak, hükümete harbiye nazırı olmak için çabalar mıydı?

Eğer 1908’in yanlışlarını, sırf kendi nefret hırsı yüzünden, 1919’un doğrularına yeğleseydi Padişah Vahdettin’i yanına çekmeye çalışır mıydı?

Biraz daha ileri sararsak;

Eğer 1919’daki saflaşmalarla hayata baksa, 1925’te Tekke ve Zaviyeleri kapatabilir miydi?

Eğer 4 Eylül 1919'dan baksa hayata - Sivas Kongresi sonrası aşağıdaki pozu verdiği - ülkeyi birlikte kurtardığı toprak ağalarının, şeyhlerin aleyhine olan (1. Meclis’in yarıya yakını toprak ağaları ve şeyhlerden oluşmaktadır) "Ağa, Şeyh gibi ünvanları kaldırma" kararını alabilir miydi?

Sivas Kongresi Delegeleri
Sivas Kongresi Delegeleri

SONUÇ

Sivas Kongresi’ni buradan anmamızı sağlayan vesile 4 Eylül 1919’un 100. Yıldönümü olması. Ancak, çıkardığımız dersleri incelediğimizde anlamamız gereken, onun bugünümüze tuttuğu ışık sayesinde tarihin mazisinde kalan bir hatıra değil, tekrar ve tekrar bilinçlerimize çıkarmamız gereken bir canlılığa sahip olduğudur.

Ülkemizin Doğu Akdeniz’den, Suriye’den kuşatılmaya çalışıldığı, ekonomik tehditlere maruz kaldığı bu dönemde parolamız; “vatanın bölünmez bütünlüğü”nü sağlamak ve kendi topraklarımızda Cumhuriyet değerleriyle yaşamak olmalıdır. Bunu sağlamanın yegane yolu, bizleri “düşmana karşı en geniş cephede buluşturan teşkilatta” buluşmaktır.

O teşkilat, sağ-sol demeden bütün Türk gençliğini birleştirmeye çalışan (TGB Temel İlkeler Bildirgesi) Türkiye Gençlik Birliği’dir.

Türkiye Gençlik Birliği, Sivas Kongresi’nde kurulan Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin devamıdır, çöl sanılan bu alemdeki saklı hayattır.

Bu yazı vesilesiyle Sivas Kongresi’ni örgütleyen ve Kurtuluş Savaşımızı veren bütün şehitlerimizi saygıyla anıyoruz.

Emre OFLAZ

TGB İstanbul İl Yöneticisi

tgb.gen.tr

Tarih:
Diğer Haberler