Tarihi Gün Yüzüne Çıkaran Keşif: Göbeklitepe

Tarihin en önemli arkeolojik bulgusu olan Göbeklitepe’nin yanlış, içi boş ve yalnızca mistik görsel efektlerin olduğu sergilerle anlatılması üzücü.

Tarihi Gün Yüzüne Çıkaran Keşif: Göbeklitepe
Anıl Işık
Anıl Işık
YAZAR

İnsanlık tarihi hakkında bildiklerimizi yeniden düşünmemizi sağlayan, insanlığın sınıflı topluma geçişinin nerede ve ne zaman olduğu hakkındaki bilgilerimizin değişmesine neden olan, ülkemizin sınırları içerisinde bulunan Göbeklitepe’de 1995 yılından bu yana kazı çalışmaları devam etmektedir. Neolitik döneme ait olan Göbeklitepe, ilk tapınağın, dolayısıyla yeryüzündeki sınıflı toplumun ilk merkezi olabilmesi açısından büyük bir önem taşımaktadır. Bu bölgede yaklaşık 20 tapınak tespit edilmiştir. Henüz bu tapınakların tamamı gün yüzüne çıkarılamamışsa da Göbeklitepe, bizlere insanlık tarihi hakkında eşsiz bilgiler veriyor.

Peki Göbeklitepe nasıl keşfedildi ?

1985 yılında şu anki Göbeklitepe kazı alanının bulunduğu arazinin sahibi Mahmut Yıldız’ın amcası tarlasını sürerken bir oyma taş buluyor, bulduğu taşı Şanlıurfa Müzesine götürüyor. Ancak müzede ki görevliler “kireç taşıdır” diyerek oralı olmuyorlar, yine de taşı müzede bir odaya yerleştiriyorlar. 1992 yılında Alman arkeologlar müzede Göbeklitepe’den çıkan o heykeli görüyorlar, araştırıp soruşturup Yıldız ailesine ulaşıyorlar. Gerisini Mahmut Yıldız anlatıyor: “Bize gelip kazı için müsaade istediler. Bir avukata sorduk. ‘Korkmayın, izin verin, araştırsınlar. Eğer bir şey çıkmazsa tarlayı düzeltip geri verirler, bir şey çıkarsa siz de köyümüz de fayda görür’ deyince izin verdik. Arkeologlar bir, iki ay çalıştı ama bir şey göremedi. İkinci sene geldiklerinde bir duvar buldular. Üçüncü sene bir taşın ucu gözüktü. Kazdıkça taşın üzerinde boğa, tilki motifleri çıktı. Devlet araziyi aldı, bize ödeme yaptı. Ve zaman içerisinde bugünkü haline geldi.”

İşte insanlığın bilinen en eski tapınağı, sınıflı topluma geçişin ilk örneklerinden biri olan Göbeklitepe böyle keşfediliyor. İnşaası milattan önce 9.600’lü yıllara uzanan Göbeklitepe; İngiltere’de bulunan Stonehenge’den 7.000, Mısır Piramitlerinden ise 7.500 yıl daha eskidir. Aynı zamanda sınıflı topluma geçişin habercisi olan bu tapınak bizlere uygarlığın Anadolu topraklarında ortaya çıktığını gösteriyor.

Göbeklitepe tapınaklarının en ilgi çekici unsuru, T biçimde olan ve üzerinde soyut semboller ve hayvan kabartmaları bulunduran dikili taşlardır. Bu taşların üzerine mağara duvarlarındaki avcılığı temsil eden resimlerden ziyade akrep, tilki, boğa, yılan, aslan, yaban domuzu, ördek gibi hayvan figürleri tek ve kabartma olarak işlenmiş. Arkeologlar boyları 3 ile 6 metre arasında değişen T biçimindeki sütunların insan figürleri olduklarını düşünüyorlar. Sütunlar üzerine yansıtılan diğer figürlerden farklı olarak aşağı doğru iner şekilde tasvir edilen 3 boyutlu aslan kabartması dikkat çekiyor. Bu ve diğer aslan figürleri neolitik dönemde aslanların Anadolu'da yaşamış olma ihtimalini güçlendiriyor. İnsanları temsil eden T sütunlarının ağırlıkları 40 ile 60 ton arasında değişiyor.

2018 yılında UNESCO tarafından Dünya Mirası Kalıcı Listesi’ne alınan Göbeklitepe, Anadolu coğrafyasının kültürel mirasları arasında eşsiz bir yer tutuyor, iç ve dış turizm açısından da ülkemize önemli katkıları olacaktır. Ülkemizin sınırları içerisinde yer alan, insanlık tarihinin ilk tapınağının bilinmeyen yönleri araştırılıp, henüz ortaya çıkarılamayan toprak altındaki salonları gün yüzüne çıkarıldıkça insanlık tarihinin yorumlanmasına ve ekonomik olarak ülkemize önemli katkıları olacaktır. Son olarak Ankara Cermodern’de yeni açılan Göbeklitepe Dijital Sergisi’nden bahsetmekte fayda var. Sergiye girdiğimizde bizi karanlık bir ortamda şeffaf perdelerden yapılmış labirent benzeri bir yol karşılıyor. Yolu geçtikten sonra etrafındaki perdelere projeksiyonlardan anlayamadığımız görsel efektler, güneş sistemi ve yıldızlar benzeri imgeler yansıtılan bir salona vardık. Bir süre yanlışlıkla astronomi sergisine mi geldiğimizi düşündükten sonra benzer bir yolu geçip bir başka salona çıktığımızda bizi hayretlere düşüren bir manzara ile karşı karşıya kaldık. Bu kez perdelere yansıtılan animasyonlarda insanlığın avcılık-toplayıcılık döneminden olduğunu tahmin ettiğimiz bir kabilenin üyeleri şamanistik bir müzik eşliğinde birkaç dakika boyunca mistik bir dans ritüeli gerçekleştirdiler ve sergide başka herhangi bir şey yoktu. Sergide insanlığın bilinen ilk tapınağının mimarı ve tarım toplumuna geçişin simgesi olan buğdayı ekip biçmiş Göbeklitepe uygarlığı sanki hiç tarım toplumuna geçip yerleşik bir hayat kurmamış, artı değer üretip sınıflı bir toplum oluşturarak bir medeniyet kurmamış gibi gösterilip, sanki avcılık-toplayıcılıkla yalnızca hayatta kalmak için mücadele eden ve karnını ancak doyurabilen bir ilkel kabile toplumu bir anda öylesine bir karar verip ağırlıkları 6 ile 60 ton arasında değişen 200 adet dikilitaştan bir tapınak yapmış gibi gösteriliyor.

Yakın tarihin belki de en önemli arkeolojik bulgusu olan ve ülkemizin içerisinde bulunun Göbeklitepe’nin böylesine yanlış, içi boş, yalnızca mistik görsel efektlerin olduğu ve gidenlere Göbeklitepe hakkında hiçbir bilgi vermeyen bir sergi ile anlatılıyor olması gerçekten çok üzücü. Eşsiz bir öneme sahip bu 12.000 yıllık tapınak hakkında milletimizin daha fazla bilgi sahibi olabilmesi için Göbeklitepe’yi anlatan daha faydalı sergiler yapılmasını belgeseller çekilmesini temenni ediyoruz.

İzzet Anıl Işık
TGB Ankara İl Yöneticisi

Kaynakça:
1- Anadolu’da ilk tapınak: Göbeklitepe: Ali Osman Kurt/ dergipark.com
2- https://www.haberturk.com/gobeklitepe-onun-tarlasiydi-bekcisi-oldu-1974 591
3- https://bilimveutopya.com.tr/gobeklitepe-kulturunun-ayricaligi

tgb.gen.tr

Tarih:
Diğer Haberler