TTK'nın Ayrılış (Kaçış) Belgeseli ve Çarpıtılan Bir Tarih

1919'un 100. yılında en büyük görevimiz, Atatük'e düşmanlık etmek değil, onun açtığı yolda gösterdiği hedefe yürümek ve Atatürk'te birleşmektir.

TTK'nın Ayrılış (Kaçış) Belgeseli ve Çarpıtılan Bir Tarih
Fırat Arkalı
Fırat Arkalı
YAZAR

"Tarih yazmak, tarih yapmak kadar mühimdir. Yazan yapana sadık kalmazsa değişmeyen hakikat, insanlığı şaşırtacak bir mahiyet alır."

Demişti büyük devrimci önderimiz Mustafa Kemal Atatürk ve kendi çabaları sonucu 1931 yılı Nisan ayında tamamen bu şiar ile, kurulmuştu Türk Tarih Kurumu.

O yıllarda,  Atatürk öncülüğünde ve dünyaca ünlü tarihçi ve bilim insanlarının da katılımıyla yapılan çalışmalar sonucu Batı'nın Türk tarihi aşağı gören tüm tezleri çürütülmüş, başta Türk milleti olmak üzere tüm dünya, hapsolduğu Batı merkezli tarih anlayışından kurtulan gerçek bir Türk tarihini öğrenmeye başlamıştı.

Gerçek ve bilimsel bir tarih anlayışını benimseyen 1930'ların Türk Tarih Kurumu'nun yerini yaklaşık 88 yıl sonra bugün; tarih yapana sadık kalmadan tarih yazma anlayışını benimseyen, bilimden ve gerçeklikten tamamen uzak bir Türk Tarih Kurumu almıştır.

Öyle ki;

Ocak 2014'te yaptıkları, İngiliz iş birlikçisi Padişah Vahidettin'i Kurtuluş Savaşı kahramanı; asıl kahraman Mustafa Kemal'i ise Padişahın Anadolu'ya gitmesi için görevlendirdiği bir yan karakter olarak gösteren "Ayrılış" isimli kısa film bazı kesimler tarafından hala bir tarih referansı(!) olarak karşımıza çıkmaktadır.

İlk olarak filme biraz değinecek olursak, film; gerçek tarihten tamamen uzak bir şekilde; Vahidettin'in, boğazdaki işgal donanmasına hüzünlü gözlerle baktıktan sonra arkasında hazır ol vaziyette bekleyen Mustafa Kemal'e dönerek, sözüm ona milli mücadeleyi başlatması emrini vermesiyle başlamaktadır!

Filmin devamında ise Vahidettin'in, İngilizlerin kendisini hain olarak gösterme ihtimali pahasına ve güya vatanı için İngiliz zırhlısıyla "gitmek" durumunda kaldığı teması işlenmekte.

Öncelikle;

*Anadolu'da işgallere karşı milli direnişin başlamasından sonra başta Mustafa Kemal olmak üzere direnişin önderleri hakkında idam fermanı çıkartan

*Milli kuvvetleri yok etmek için İngiliz altınlarıyla paralı bir Hilafet Ordusu kurarak milli kuvvetlere saldırtan

*Bir İngiliz hayranı olduğunu her defasında dile getiren, hatta İngilizleri memnun edebilmek için hükümeti tam 5 kere Damat Ferit'e kurduran ve 21 Aralık 1918'de meclisi dağıtan Vahidettin'in milli mücadeleyi başlatmak için Mustafa Kemal'i görevlendirdiğini öne sürmek bir akıl tutulmasından başka bir şey değildir. 

Gerçeklerin çarpıtılarak öne sürülmeye çalışıldığı safsatalarla dolu bu yanlış tarihin aksine Mustafa Kemal Anadolu'ya, bir direniş başlatmak için Vahidettin tarafından değil; Anadolu'daki işgallere karşı yer yer başlayan direnişleri dağıtması için Damat Ferit hükümeti tarafından görevlendirilmiştir. 

Bizzat Vahidettin, 1923'te Mekke'de yayımladığı beyannamesinde, "Mustafa Kemal'i Anadolu'ya gönderen kabineye uydum" diyerek Atatürk'ü Anadolu'ya kendisinin değil, hükümetin gönderdiğini; kendisinin bu karara uyduğunu belirtmiştir. (Sinan Meydan, Yüzyılın Kitabı, s.161)

İngiliz hayranı Vahidettin düşmana karşı direnerek, savaşarak değil; İngilizlerin bir dediğini iki etmeyerek saltanatını ve tacını koruyacağını düşünüyordu. Nitekim 24 Kasım 1918'de The Daily Mail muhabiri G. Ward Price'a verdiği bir mülakatta şunları söylemiştir: "İngiliz milletine kuvvetli sevgi ve hayranlık duygularımı Kırım Savaşı'nda İngilizlerin müttefiki olan babam Sultan Abdülmecit'ten miras aldım. Bu dostane ilişkileri yenileyip kuvvetlendirmek için elimden geleni yapacağım." (Gotthard Jaeschke, Kurtuluş Savaşı İle İlgili İngiliz Belgeleri, s. 3,4.)

Aynı Vahidettin Büyük Taarruz öncesinde bile, 7 Ağustos 1922'de, İngiltere yüksek komiseri Rombald'a, Atatürk ve arkadaşlarıyla ilgili çok ağır sözler söyleyip İngilizleri Anadolu'daki "millicilere" karşı şöyle kışkırtmıştır: "milli liderler bir hükümet değildir, bir isyancılar ve ihtilalciler topluluğudur. Onlar İttihat ve Terakki'nin canlandırıcılarıdır... Kişisel çıkarları için ülkede egemenliklerini kurmaya çalıştılar. Masum halkın vatanseverliğini ve iyi niyetini sömürdüler. inançları ve politikaları bakımından onlar Bolşevik'ten başka bir şey değildirler. Ben de hükümetim barış yapmaya ve bu yolda özverilerde bulunmaya hazırdır..." (Salahi Sonyel, Gizli Belgelerde Mustafa Kemal, Vahdettin ve Kurtuluş Savaşı, s.187)

KILAVUZU KARGA OLANIN BURNU ÇAMURDAN ÇIKMAZ

"Kılavuzu Karga Olanın Burnu Çamurdan Çıkmaz" demiş atalar.

İngiliz işbirlikçisi Vahidettin'i Milli Mücadele kahramanı gibi göstermeye çabalayan bu zihniyetin 

kılavuzuna baktığımızda Atatürk ve Cumhuriyet düşmanı bir takım sözümona tarihçinin çıktığı gün gibi ortadadır.

Tarihi tamamen çarpıtan bu bilgi kirliliğinin ilk çıkış noktası araştırıldığında, Atatürk ve Cumhuriyet düşmanı Mevlanzade Rıfat'ın 1929'da Halep'te basılan ve 1993'te Türkiye'de de yayımlanan "Türkiye İnkılâbının İç Yüzü" adlı, Turgut Özakman'ın "yalan, yanlış ve martaval yığını" olarak da adlandırdığı kitabının kaynak olarak kullanıldığını görmekteyiz. (Turgut Özakman, Vahidettin, Mustafa Kemal ve Milli Mücadele, s. 232)

Bir başka kılavuz ise, Mevlanzade'nin bu iddiasını doğrulayıp süsleme ve hatta daha da saçmalama çabasına giren, yine Atatürk ve Cumhuriyet düşmanı sözde tarihçi Kadir Mısıroğlu'dur.

Kadir Mısıroğlu da  "Osmanoğulları'nın Dramı" isimli kitabında Padişah Vahidettin'in işgallere karşı bir direniş başlattığını ve hatta İzmir'deki Yunan işgal ve tehlikesine karşı Anadolu ile el ele bir kandırma politikası izlediklerini,  Padişah ve İstanbul hükümetinin bu oyunu büyük bir ciddiyet ve teatral bir kudretle oynadıklarını ileri sürmektedir..

Fakat ne hikmetse, Vahidettin'i aklamak için "Yunan tehdidi" diyebilen Kadir Mısıroğlu bir süre sonra bir televizyon programında küstahça ve fütursuzca "Keşke Yunan galip gelseydi" diyebilecek kadar omurgasız olabilmiştir! (Bkz. https://m.youtube.com/watch?v=v0TSyJ8_8LA) 

Ortak noktaları Atatürk ve Cumhuriyet düşmanlığı olan bu sahte tarihçilerin yalanlarının aksine ülkemizin kurucusu ve Milli Mücadele kahramanımız Mustafa Kemal Atatürk'ün bu yönde hiç bir yerde tek bir cümlesi dahi bulunmamaktadır. Aksine Atatürk, İngiliz işbirlikçisi Vahidettin'i "soysuzlaşmış ve alçak", Damat Ferit hükümetini ise "aciz, haysiyetsiz ve korkak" diyerek sert bir dille eleştirmiştir: "saltanat ve hilâfet makamında oturan Vahdettin soysuzlaşmış, şahsını ve bir de tahtını koruyabileceğini hayal ettiği alçakça tedbirler araştırmakta. Damat Ferit Paşa'nın başkanlığındaki hükümet aciz, haysiyetsiz ve korkak. Yalnız padişahın iradesine boyun eğmekte ve onunla birlikte kendilerini koruyabilecekleri herhangi bir duruma razı." (Mustafa Kemal Atatürk, Nutuk, s. 15)

Ne yazık ki, zamanın en ilerici çalışmalarını yapan Atatürk'ün kurduğu Türk Tarih Kurumu, bugün Mevlanzade Rıfat ve Kadir Mısıroğlu gibi bu en koyu Atatürk ve Cumhuriyet düşmanlarını kılavuz edinmiş ve dolayısıyla burnu çamurdan çıkmamaktadır.

YEGANE KURTULUŞ PAROLAMIZ: MUSTAFA KEMAL ATATÜRK

Atatürk 19 Mayıs 1919'da Samsun'a ayak basmadan çok önce Anadolu'da bir direniş başlatma planlarını hazırlamaya koyulmuş ve son ana kadar bu planlarını açık etmemiş, hükümete, kendisine verdikleri direnişleri dağıtma görevini yerine getirmek üzere yola çıkacağı izlenimini vermiştir. Bandırma Vapuru'na ayak basar basmaz yaktığı devrim meşalesi kısa bir süre içerisinde sadece Türkiye ve Türk Milleti için değil, tüm mazlum milletler üzerine bir güneş gibi doğmuştur.

Bugün bazı Atatürk ve Cumhuriyet düşmanı odaklar istedikleri gibi Vahidettin güzellemeleri yapsınlar, olağanüstü durumlarda sarıldıkları kişi Vahidettin değil Atatürk olacaktır. Zira, milleti Vahidettin ile değil, sadece Atatürk ile, onun devrimci çözümleriyle birleştirebilirler. 15 Temmuz 2016 Amerika'nın Fetö eliyle kalkıştığı darbe girişimi sonrası AKP'nin merkez binasına Vahidettin'in değil, devasa bir Atatürk portresinin asılması yegane birleştirici gücün Atatürk olduğunun en net kanıtıdır.

1919'un 100. Yılında, emperyalist terör ve ambargolarla mücadele etmek için daha çok kenetlenmek durumunda olduğumuz bu süreçlerde Türk milletinin en büyük birleştirici unsuru Atatürk'e saldırmak, ona düşmanlık etmek ve onu yok saymak bizlere büyük zararlar vermiştir ve verecektir.

Ülkemize yönelen her türlü tehdit karşısında biricik çözüm; millet-ordu beraberliği ile Atatürk'te birleşmektir.

Atatürk ve Cumhuriyet düşmanlarının yalanlarını en objektif belgelerle çürüten bir kaç kitap önerisi:

  • Mustafa Kemal Atatürk - Nutuk
  • Turgut Özakman - Vahidettin, Atatürk ve Milli Mücadele
  • Sinan Meydan - Yüzyılın Kitabı

Fırat Arkalı

TGB Mersin İl Başkanı

tgb.gen.tr

Tarih:
Diğer Haberler