YAZAR
Türkiye, birbiri ardına iki kanlı terör saldırısının yaşandığı günlerden geçti. İstanbul Vezneciler’de ve PKK’nın üslendiği Mardin Midyat’ta gerçekleşen terör saldırısına çok sayıda polisimizi ve sivil vatandaşımışı şehit verdik. Bütün şehitlerimize rahmet, milletimize baş sağlığı diliyoruz.
Gerçekleşen hain terör saldırılarının Türkiye’yi hizaya çekme hedefi taşıdığı bütün çıplaklığıyla görünmektedir. Bu süreç bazı gelişmeler üzerinden okunduğu zaman daha açık anlaşılacaktır.
Birincisi, Türkiye’nin ABD ile karşı karşıya gelen politik zorunlulukları iktidarı kaçınılmaz olarak bölge ülkelerine yaklaştırmaktadır. AKP’nin “sıfır komşu” politikası, ikinci Pelikan Dosyası’yla da açığa çıktığı gibi, Davutoğlu’nun üzerine yıkılmış ve dış politikada manevralar başlamıştır.
İkincisi, Suriye “sahada” ciddi askeri başarılara imza atıyor. Bu durum ABD’yi telaşa sürüklemektedir ve kantonları müdahale olmadan birleştirebilmek adına hızlı hareket etme politikasına itmektedir. Bu politikanın gereği olarak PKK/PYD Fırat’ın batısında Münbiç’e yönlendirilmiştir. Ancak Suriye’nin Rakka’ya yürümesi ve Rusya’nın Suriye’nin arkasında duran açıklamaları ABD’yi çaresizliğe düşürmektedir.
Üçüncüsü, ABD Türkiye’de TSK’nın, Polis’in ve Korucuları’ın stratejik piyonu ve kara gücü PKK’ya karşı verdiği savaşın mevzisinin Suriye’nin kuzeyine doğru genişleyeceğini görmektedir.
Bütün bu gelişmeler bizi, ABD’nin hem ülkemizde hem de bölgemizde derin bir batağın içine sürüklendiği sonucuna ulaştırıyor. İşte patlayan bombalar TSK’ya Suriye’nin kuzeyinden uzak dur, hükümete ise PKK ile yeniden ittifak kur tehtididir. Toplam olarak Türkiye hizaya çekilmek istenmektedir.
Devletin ve milletin teröre karşı kararlılığı yoğunluğunu arttırarak sürerken, Türkiye bombalarla hizaya çekilemez. Bugünün en büyük dersi budur. Bu ders hem bir sonuçtur hem de bir nesnelliği ifade etmektedir. Nesnellik ABD’nin stratejik piyonlarıyla birlikte yenildiği ve Türkiye’nin bu süreçten birleşerek çıkacağı gerçeğidir.
Türkiye bu ateşin ve ihanetin içinden belini doğrultarak çıkacaktır. Ancak bu kendiliğinden olmayacak. Türkiye’nin bütün vatanseverlerine ve devrimcilerine sorumluluklar düşmektedir.
En büyük sorumluluk vatansever ve devrimci gençlerin TGB’de örgütlenmesidir. Örgütlü bir halkı hiçbir kuvvet yenemez. Ancak örgütlü bir halkın önünde yenilmeyecek kuvvet yoktur. Bu dönem örgütsüz tepkilerle, örgütsüzlük eğilimleriyle alt edilemez.
Vatan savaşında milleti seferber etmeyi sürdüreceğiz. Milletin kararlılığı, güvenlik güçlerinin kararlılığıdır. Vatan savaşının başarısı, Türkiye’nin birliği ile taçlanacaktır. Bu süreç Tayyip Erdoğanları da götürecektir ve bölgede emperyalizme karşı kardeşlik rüzgarları esecektir.
Gericilikle mücadelede taviz vermeyeceğiz. Türkiye Atlantik Sitemine bağlandıktan sonra, gericiliğe karşı verilen tavizler sonucunda, meclis başkanlığı kürsüsünden laikliğe meydan okunan bir sürece geldi. Laiklik ve aydınlanma mücadelesinde militan bir tavır karşı cepheyi dağıtacaktır. Laikliğin içeriğinin boşaltılmasına karşı mücadele de, kadınların ateşe atılmasına karşı verilen mücadele de, liselilerin gerici eğitime karşı verdiği mücadele de bu militan tavra girmektedir.
AKP’nin Başkanlık Sistemi ısrarının karşısında, Atatürk Cumhuriyeti’ni sürdürme kararlığınını yükselteceğiz. Bu kararlılık milletçe paylaşılmaktadır.
Türkiye bu ateşin ve ihanetin içinden başını kaldırarak çıkacaktır. Bütün sehitlerimizin bize mesajı budur. İnsanlık kadınların dirayetiyle ayaklanacaktır! Vicdan doğmasına izin verilmeyen bebeklerin özlemiyle yeşerecektir! Umut gülümseyen yüzlerle gelecektir! Yürek gözlerdeki inançtan yansıyacaktır!
Bu bir insanlık barikatıdır ve bu barikatın karşısında dünyanın bütün zalimleri, bütün ezenleri çaresizdir!
tgb.gen.tr