YAZAR
Türkiye, yer aldığı coğrafya itibariyle yer altı kaynaklarının bolca bulunduğu ve bu kaynakları kullanarak kendi kendine yetebilen ender ülkelerden birisidir. Bu zengin yer altı kaynaklarımızdan birisi de kömür madeni yataklarımızdır.
Emeğin başkenti Zonguldak, Kütahya- Tavşanlı, Manisa- Soma, Bolu Mengen, Erzurum- Kükürtlü ve daha bir çok il ve ilçelerimizde bolca kömür kaynağımız bulunmaktadır. Burada yaşayan insanların büyük çoğunluğu, geçimini kömür madeni ocaklarında çalışarak sağlamaktadırlar. Türkiye’nin 50 yıllık taşkömürü ihtiyacını karşılayacak kaynağı çıkartan madencilerimiz, şimdi ayağa kalktı. Madende çalışan işçimiz, okuyan oğlu-kızı, bakıma muhtaç annesi-babası, evinde pişen yemeği, kaynayan çorbası için emek mücadelesini başlattı. TBMM’de görüşülen ve getirilmek istenen yeni torba yasa ile birlikte Maden Kanununda değişiklikler yapılarak Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) ve Türkiye Kömür İşletmeleri, küçük parçalara bölünerek özelleştirilmeye çalışılıyor. Son 7-8 yıl içerisinde işçi sayısını azaltıp, üretimi düşüren, taşkömürünü dışarıdan ithal eden ve göz göre göre zarara uğramasına sebep olan siyasi iktidar, Türkiye Taşkömürü Kurumu’nu yıpratarak bu şekilde özelleştirmeyi temellendirme çabası içerisindedir. Bu çabası boşunadır. Genel Maden İçileri Sendikası (GMİS) önderliğinde, maden işçisi emeği için direniyor. Türkiye’nin üretmeye en çok ihtiyacının olduğu bu dönemde üretmek isteyen madencinin kafasındaki feneri söndürmeye, elindeki kazmayı almaya çalışanlar, yaptıkları hatanın hesabını emekçilere vereceklerdir .
Dün (2 Kasım 2017) öğlen saatlerinde bütün merkez medyada yeni üreteceğimiz yerli otomobilimizin haberini ve üretiminde rol alacak şirket-holding sahiplerinin tanıtım reklamını, canlı yayınlarla izledik. Devlet erkanı hazır ve nazır, yerli otomobilin gururunu paylaşıyorlar. Ama yüzde yüz yerli Türkiye Taşkömürü Kurumu’muzun (TTK) özelleştirilerek yok edilmeye çalışıldığını, haber aralarında olsa dahi göremedik. Yerli otomobil üretimine karşı değiliz. Yerli üretimi sonuna kadar destekliyoruz. Fakat dünyanın sayılı taşkömürünü çıkaran madenleri bizdeyken, neden gidip taşkömürünü başka ülkelerden ithal ediyoruz, buna anlam vermek imkansız. Kaliteli ve güvenceli iş yapan bir kurumumuz neden özelleştirilmektedir? Kendi kaynaklarımızı değerlendirmek, işçimizi çalıştırmak, ekonomimize can vermek, halka kaliteli kömürü uygun fiyatla vermek varken; neden yüksek faizle ithal edilen, işçimizi işsiz bırakan, paramızı dışarı akıtan, kalitesiz bir ithal kömür alma çabası içerisindeyiz? Bunu yetkililere sormak gerekir. O yetkililer ayağa kalkan maden işçisini anlamak zorunda. Merkez medya ayağa kalkan maden işçisini görmek ve yazmak zorunda. Üretim ekonomisinin hayati önemini kavramak zorunda. Ayağa kalkan maden işçisinin temel talebi: ‘’Üretmek İstiyoruz, Madenler Halkındır Satılamaz’’. Bu taleplere kayıtsız kalınamaz. Yerli otomobili öne çıkararak yerli üretimin önemini anlatan yetkililer yerli taşkömürü kurumumuzun özelleştirilmesinin önünü açan 58.maddeyi geri çekerek samimiyetini göstermelidir
Hükümetin Özelleştirme Karnesi: Zayıf
Türkiye’de son 15 yılda yapılan büyük çapta özelleştirmelerin sonucunda, büyük birikimlerle kurduğumuz kurum ve kuruluşların çoğunluğu yabancı sermayeye satıldı. Fabrikalarımız, limanlarımız, barajlarımız, köprülerimiz, otoyollarımızın birçoğu yabancı sermayeye satılarak ekonomimizin nefes almamasına sebep oldu. Bu özelleştirmelerin sonucunda neler mi oldu:
-Ruhsatsız iş sahalarının açılması ve sonucunda işçi ölümleri ( Soma, Şırnak, Ermenek, Kozlu faciaları hala hafızalarımızda canlı),
-Personel –verimlilik uyuşmazsızlığı gibi süslü yazılarla kıdem ve ihbar tazminatlarını ödemeden işçiyi işten çıkarmalar,
-Uygunsuz ve ağır şartlar altında işçi çalıştırmalar,
-İşçiyi güvencesiz ve sendikasız bırakma,
-İş yerlerinin güvenliğinin piyasaların insafına bırakılması sonucunda ortaya çıkan iş kazaları işçi cinayetleri ,
-İşsizliğin artması ve işsiz duruma düşen işçimizin ekonomik ve psikolojik olarak çökmesi
-Üretimin kalitesinin ve verimliğinin düşmesi,
Özelleştirilen kurumun halka yüksek faizli fiyatlarla hizmet-ürün satması,
Yüksek faizler, kredi borçlanmaları sonucunda borcunu ödeyemeyen işçilerin bunalıma girmesi .
Bunun gibi pek çok örnek verilebilir. Özelleştirme belasının Türkiye’ye hiçbir faydasının olmadığını hep acı tecrübelerle öğrendik. Şimdi sıra özelleştirmeye karşı ayağa kalkan maden işçilerinin bu mücadelesini yükseltmek ve desteklemekte.
Yeraltında, Yerüstünde Omuz Omuza Mücadeleye!
Zonguldak maden işçisi Genel Maden İşçileri Sendikası önderliğinde, haklı davası sonucunda birçok siyasi parti, kurum ve kitle örgütlerinden destek alarak mücadeleyi sürdürmektedirler. Maden işçileri verdikleri onurlu mücadelelerini vatan mücadelesiyle birleştirerek sürdürüyorlar.Türkiye’nin bütün kesimlerinden destek almalarının esas noktası burada yatmaktadır. Zonguldak Madenci Anıtı önünde yaptıkları açıklamada "Şehitler Ölmez Vatan Bölünmez", "Vatan Sana Canım Feda" sloganları maden işçisinin verdiği emek mücadelesinin vatan mücadelesiyle birleştirdiğinin bir kanıtıdır. Bizler Türk Gençliği olarak madencilerimizin verdiği emek ve vatan mücadelesinde onlarla birlikte omuz omuza olduğumuzu belirtmekten onur ve gurur duyuyoruz.
Erzurum’un donduran soğuğunu ısıtacak olan yine Erzurum-Kükürtlü kömürüdür. Kışın Sivas Divriği’nin buz tutan dairelerini ısıtacak, evlerinin sobasını yakacak kömür yine Divriği’de çıkardığımız taşkömürüdür. Maden işçilerinin özelleştirmeye karşı verdiği bu onurlu mücadele Türkiye’nin emekçi mücadelesini ısıtacak ve 58. Maddeyi yakacak mücadeledir.
Bilal Gürbüz
TGB Genel Sekreter Yardımcısı
tgb.gen.tr