Gökmen Ulu için tahliye kararı çıktı!

Sözcü gazetesi muhabiri Gökmen Ulu için mahkeme, tahliye kararı verdi.

Gökmen Ulu için tahliye kararı çıktı!

Sözcü gazetesi muhabiri Gökmen Ulu için mahkeme, tahliye kararı verdi.

İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi, bugün ikinci celsesi yapılan, Sözcü Gazetesi davasının ilk duruşmasında ara kararını verdi. Mahkeme, cezaevinde tutuklu bulunan Sözcü gazetesi muhabiri Gökmen Ulu için tahliye kararı verdi.

Duruşmanın ilk gününde savunmasını yapan Ulu, "Yıllar yılı kötülüğünü anlattığımız FETÖ'nün girişimi beterin beteri. FETÖ başarılı olsa belki ben burada olamayacaktım.  Benim yolum Atatürk'ün açtığı uygarlık yoludur. Eğer iftiracıların dertleri buysa biz bu yoldan dönmeyiz" sözlerini dile getirmişti.

Gazeteci Ulu, 174 gündür tutuklu bulunduğu Silivri cezaevinden bu akşam tahliye olacak.

 

İşte Gökmen Ulu'ya tahliye getiren o savunma:

“Ben Bekir Gökmen Ulu. Yurtsever gazeteci ve Mustafa Kemal'in takipiçisiyim. Suçlamaya karşılık olarak kısaca gireceğim. Çok detay var. Bugüne kadar hiçbir kire bulaşmadan, onurumla, şerefimle, namusumla yaşadım. Demokratik hukuk devletini, adaleti, insan haklarını, ulusal bütünlüğü, cumhuriyetin kazanımlarını savundum. Hakikatten ayrılmadım. Dernek, cemiyete angaje olmadan evrensel gazetecilik ilkelerinden ödün vermedim. FETÖ’nün ele geçirdiği yargıyla, hukuksuzluğun karşısında bulundum”

“BU SUÇ UYDURMADIR”

“Asıl sorun muhalif gazetecilik ise bununla yargılanmak olurdu… Ama böyle ağır bir iftira ağırıma gidiyor. Bütün meslek yaşantım ortadadır. Suçlamaya geliyorum. Suçlama akla vicdana aykırıdır. Hukuksuzdur. Bu suç uydurmadır. Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de liderlerin attığı her adım haberdir. Siyasi magazin olarak haberdir. Gazeteciler haber atlatma yarışı yapar. Ödüllük haberlerdir. Liderin neler yaptığına kimlerle konakladığına bakılır. Yemek yemiştir yazılır, yürümüştür yazılır. İmkan olursa haber fotoğraflarla süslenir.

Özal'dan Demirel'e kadar liderlerin sayısız haberleri yapılmıştır. Cumhurbaşkanı'nın da birçok yerde yaptığı tatillerle ilgili haber olmuştur. Ben çeşitli gazetelerin yaptığı haberlerden haber vereyim. Doğan Haber Ajansı 1 Temmuz 2013'te de böyle bir haber yaptı. Milliyet Gazetesi de böyle bir haber yaptı. Sabah Gazetesi, Rixos Premium villada tatil yaptıklarında Erdoğan'ı haber yaptı. (Söz konusu haberleri okudu) Sabah Gazetesi ne yapmış oluyor öyleyse?”

“ŞAKA GİBİ GELİYOR”

“Her zaman olduğu gibi gazeteler ve internet sitelerinde liderler ve ünlülerle ilgili haberler vardır. Şu anda haberi yayınlanmakta olan ünlülerden birine, birileri saldırganlık yapmaya çalışırsa bu gazetecilere ‘Yer bildirdi’ denebilir mi? Bana yapılan budur. Şaka gibi geliyor. Bana bunu yaptılar. Böyle bir suç yok. Böyle bir şey yok. Burada akla gelen art niyet. Ben Cumhurbaşkanı’nın Marmaris tatilini, hayatın olağan akışında yaptım. Haber saat 16:25'te yayımlandı. 17 Temmuz'da Sabah ve Takvim gazeteleri algı operasyonu yaptılar. Bir savcı harekete geçti 166 gündür bir zindandayım. Yapılan zulümdür.”

“Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın tatiline ilişkin ilk haberi Doğan Haber Ajansı bizden dört gün önce yaptı. (Gökmen daha önce DHA'nın yapmış olduğu tatil haberini cezaevinde hazırladığı kartondan dövizle gösterdi)

11 Temmuz günü saat 13:50’de yayınlanmış. Aynı haber. 11 Temmuz 2016 tarihinde saat 14:20'de Hürriyet'ten birçok gazeteye kadar yayımlandı bu haber. Onlar da haber yapmış. Ben de görünce haber yaptım.

Cumhurbaşkanı ile aynı otelde kaldığını paylaşan vatandaşlar da vardı sosyal medyadan. Yazıcı Otelde kalan Türk turistler bunlar. Bunlar hep doğal. Ben de bu haberleri görünce iki gün sonra İzmir'den Marmaris'e gittim. Marmaris'te turizmcilere, esnafa gittim. Otelin önüne gittim. Sözcü logolu arabayla otel önünde açıkça bekledim. Otelin içine gittim. Otelin genel müdürüyle, yöneticileriyle yemek yedim. Onlar da Cumhurbaşkanlığı yetkililerine söylediler. O yetkililer de biliyordu benim orada olduğumu. Bu bir tatil haberi. Otelin güvenlik kameralarından görülebilir bu. Marmaris MOBESE kameralarının yaygın olduğu bir kenttir. Her adımım devletin arşivindedir. Marmaris'te işletme ve otellerin de kameraları var. Marmaris'te beni herkes tanır. Yazıcı otel salonlarında televizyon programları yaptım. FETÖ kumpasına mağdur olan Erol Manisalı ile Ergenekon kumpasını konuştuk. Uğur Dündar ve Haluk Şahin ile bu otel salonunda 2012'nin Nisan ayında program yaptım. Hain FETÖ'nün kumpaslarını anlatmaktan hiç çekinmedim. FETÖ'nün hışmına uğrayan Soner Yalçın ile bu otel salonunda TV programı yaptım.  Yazıcı otele gittim. Haber merkezine gönderdim haberi. 16:25'te yayınlandı. Hayatın olağan akışı devam ediyordu. Hedef gösterme diye nitelendirilmesi mümkün değil.”

“Hain darbe girişimi başlayınca soluğu Cumhurbaşkanı’nın yanında aldım. Marmaris'teki tüm basın mensupları davet edildi. Anadolu Ajansı, İhlas Haber Ajansı. TRT ve diğer yerel gazeteler. Villanın bahçesine alındık. Saat 00:05'te Cumhurbaşkanı ilk kamuoyu açıklamasını yaptı. 5 dakikalık açıklamasını tamamladıktan sonra Hasan Doğan bizi villanın çıkışına uğurladı. İstanbul’daki haber merkezini arayıp ‘Yaz birader’ dedim. Hemen Erdoğan’ın açıklamasının satırbaşlarını yazdırdım. Cumhurbaşkanı’nın açıklaması saat 00:13'te sozcu.com.tr’de yayımlandı. Erdoğan'ın ‘herkesi meydanlara bekliyorum’ açıklamasını, ilk duyuran gazeteci benim.  Bu haberi yayımladım. Durmadım. Otele geçip kafetaryaya gittim. Tam metnini yazdım açıklamanın haber merkezine gönderdim. Halk, Atatürk meydanında toplandı. Halkın darbeye karşı yürüyüş haberini de yaptım.”

“DARBENİN KARŞISINDA DURDUM”

“Gecenin en kritik anlarıdır o anlar. Darbe kalkışması başlamış, büyük bir tehlike var. Soluğu Cumhurbaşkanı’nın yanında aldım. Gecenin kırılma anıdır. Gazeteciliğimi sürdürdüm. ‘Ortada durayım, sessiz kalayım, nasıl sonlanacak bekleyim’ diye geçmedi aklımdan. FETÖ'nün ve darbenin karşısında durdum.  Atatürkçü düşünce sistemi böyledir. İç ve dış tehlikeler karşısında kenetleniriz. Yıllar yılı kötülüğünü anlattığımız FETÖ'nün girişimi beterin beteri. FETÖ başarılı olsa belki ben burada olamayacaktım. Savcının uydurma iddialarıyla ilgili bir örnek daha vereceğim. İktidar medyasında o gece ‘Cumhurbaşkanı İstanbul Atatürk Havalima'na geliyor’ ifadeleri kullanıldı. Kaçırdıkları F-16'lar ise cirit atıyordu havada. O basın mensupları darbecilere yardım mı etti? Ben gündüz yaptım bu haberi 16:25'te. Acayip bir suçlama ile karşılaşıyorum. Ben bir gazeteci ne yapması gerekiyorsa onu yaptım. ”

“DARBE DAVALARININ İDDİANAMELERİYLE KANITLANDI”

“Mahkemelerce kabul edilen Muhafız Alayı iddianamesi ve Muğla suikast davası, Darbe Araştırma Komisyonu AKP’nin 9 vekille imzaladığı rapor. Darbecilerin günler önce Edoğan'ın kaldığı yeri keşif ve kanıt topladıkları belirlendi. Ankara’da bir villada toplandıkları. 13 Temmuz'da FETÖ'cü Tuğgeneralin keşif yaptığı anlatıldı. TBMM raporunda da yargılama kayıtlarında da var. Bizim davanın savcısını çürüttü. 17 Ağustos 2016 tarihinde Sabah gazetesinde yayımlanan haber, darbecilerin kontrolünde keşif yapıldığı da yazıyor.  Özetle darbecilerin, Erdoğan’ın yerini gazetecilerden öğrenmedikleri kanıtlandı. Hakikat ortaya çıktı. Buna rağmen şu ana kadar yaptıklarımı da vurgulamak istiyorum. İddia makamı ispat zorunluluğunu yerine getirdi mi? Aleyhimde kanıt yok? Lehimde kanıt var mı? Çok var. İspat yükümlülüğü iddia makamında olmasına rağmen savcı ve beni tutuklayan hakim görmezden geldi. Her şey göz göre göre ortadayken. Hakkımda Ağustos 2016'da soruştuma başlatıldı. Bunu bilmeme rağmen operasyona kadar koskoca 10 ay boyunca bir yere kaçtım mı? Darbeden 10 ay sonra bir baktım hakkımda gözaltı kararı var. Bunu öğrenince çantamı hazırladım. Polisi beklemeye başladım. Saatlerce bekliyorum gelen giden yok. Saatler geçti, çay içiyoruz. Milletvekilleri geldiler bekliyoruz. Yine gelen, giden yok. Biz bu filmi görmüştük birinci kumpas sürecinde. Sabah saat 6’da gelmesi gereken polis akşam 6’da geldi. Ben bir yere kaçtım mı? Kaçma şüphesi bunun neresinde sabit? İkametgah sahibiyim.

“BİZ ATATÜRK’ÜN UYGARLIK YOLUNDAN DÖNMEYİZ”

“Çıktım kameraların karşısına ‘gerekirse avukat ve vekillerle ben kendim gideyim’ dedim. Üzerinden 10 ay geçmiş ‘kaçma şüphesi’ denildi. İtiraz ettim karara. ‘Deliller toplanamadığı’ için denildi. 4 ay boyunca tek bir haberin iddianamesi yazılmayarak tutukluğum cezaya dönüştürüldü. Bu bir itirafnamedir. Ülkem adına hicap duyuyorum. Bastırılan gerçekler asla yok edilemez. Bir gün mutlaka yüzeye çıkar. Herkes hakikati görür. Kimse önünde duramaz. Benim durumum da böyle. Benim yolum; adalet, cumhuriyet ve özgürlük yoludur. Benim yolum Atatürk'ün açtığı uygarlık yoludur. Eğer iftiracıların dertleri buysa biz bu yoldan dönmeyiz.”

tgb.gen.tr

Tarih:
Diğer Haberler