Milli Anayasa Hareketi: Başkanlık Sistemine "Hayır"

Bileşeni olduğumuz Milli Anayasa Hareketi, düzenlediği basın açıklamasıyla Başkanlık Sistemine, milleti böleceğini belirterek karşı çıktı.

Milli Anayasa Hareketi: Başkanlık Sistemine "Hayır"

Bileşeni olduğumuz Milli Anayasa Hareketi bugün saat 13.00’te bir basın açıklaması düzenledi. Açıklamada anayasa değişikliği teklifi üzerinde toplumsal ve siyasal uzlaşmanın olmadığı, bu girişimin milleti bölmeye yönelik olduğu vurguları yapıldı. Milli Anayasa Hareketi Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Korkmazcan'ın tarafından yapılan basın açıklamasının metni şu şekilde:

Milli Anayasa Hareketi, e-imza ile TBMM Başkanlığına gönderdiği  44.200 Türk vatandaşınca imzalanmış e-dilekçe adına, görüşülmekte olan anayasa değişikliğinin geri çekilmesini istemektedir.

İçinde bulunduğumuz ortamda, terör saldırılarıyla iktisadi sorunların yükseltildiği mevcut koşullarda, bu anayasa değişikliğinin bize ne kısa ne uzun dönem için herhangi bir yararı vardır.

Anayasa değişikliği teklifi üzerinde toplumsal ve siyasal uzlaşma yoktur.

AKP milletvekillerinin imzası ve MHP yönetiminin desteği ile gündeme getirilen anayasa değişikliği, ülkemizin gerçek ihtiyaçlarına ve Anayasa’ya aykırılığı nedeniyle doğru bir girişim değildir.

Kamuoyunca bilinmeyen ve bu nedenle ağır saydamlık kusuru olan bu değişiklik teklifi, Anayasa’nın 2. Maddesinde Cumhuriyet’in nitelikleri arasında sayılan “demokratik devlet” ve “hukuk devleti” ilkelerine aykırıdır.

Teklif, Anayasa’nın Başlangıç bölümünde belirtilen kuvvetler ayrılığı ilkesine ve egemenliğin Türk Milletine ait olduğunu ve bunun devlet organları arasında işbirliği ve denge temelinde kullanılması gerektiğini öngören Egemenlik başlıklı 6. Maddesine aykırıdır.

Ülkemizin en temel kurucu gücü Türkiye Büyük Millet Meclisi, bu değişiklikle, yasama görevleri bakımından sınırlanmış ve yasama yetkisinin büyük bölümü Cumhurbaşkanı kararnameleriyle yürütme organına kaydırılmıştır. Askeri yönetimin tepe kurumu Genelkurmay Başkanlığı dâhil olmak üzere, genel yönetimin ise bakanlıklar temelinde hem merkez hem taşra örgütlenmesi, tümü şimdiye kadar ve şimdi “kanun ile” düzenlenirken, bu alanlar tümüyle “kararname”lere terk edilmiştir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin yürütme organını denetleme yetkileri sınırlandırılmış ve etkisiz hale getirilmiştir.

Başbakan ve bakanlar kurulundan oluşan hükümet organı ortadan kaldırılmış, Cumhurbaşkanlığı altında çalışacak bir ‘hükümet organı’ da yaratılmamıştır. Genel siyaseti belirleme ve yürütme yetkisi, hükümetsiz ve yasama ile yargı organları tarafından denetimi söz konusu olmayan bir Cumhurbaşkanına terk edilmiştir. Devlet kurumlarının kuruluşundan üst düzey yöneticilerin atanma esaslarına kadar, TBMM’ne ait olan yönetim kurumlarını yaratma yetkileri doğrudan ve yalnızca cumhurbaşkanına bırakılmıştır. Bu hükümler, Anayasa’nın 123. Maddesinde belirtilen ve hukuk devletinin temelini oluşturan “idare kuruluş ve görevleriyle bir bütündür ve kanunla düzenlenir” ilkesine açıkça aykırıdır.

Egemenliğin kullanım tarzında yapılan bu değişiklikler, devlet organları arasındaki işbölümü çizgilerini silik hale getirmiş ve cumhurbaşkanından oluşan yürütme organını ana belirleyen güç haline getirmiştir.

Anayasa’dan “Cumhurbaşkanı seçilen kişinin partisiyle ilişiği kesilir” hükmü silinmiş ve “partililik hali”nin ne anlama geldiği konusu tanımlanmayıp belirsiz ve sınırsız bırakılmıştır. Buna göre ve daha şimdiden savunulduğu üzere, cumhurbaşkanları görevleri sırasında bir siyasi partinin genel başkanı bile olabilecektir. Çok partili siyasal sistemlerde, sistemin doğasıyla çelişkili olan böyle bir durumun tek sonucu, “parti devlet”e sürüklenmektir. Çok partili siyasal sistemin erimesi ve giderek ortadan kalkması olur.

Hukuk devleti yerine idari devleti ve demokratik devlet yerine parti devletini getiren Teklif, cumhurbaşkanını yargı organlarının da temel belirleyicisi haline getirmiştir. Bütün adalet yönetimini kurup yönlendiren Hâkimler ve Savcılar (Yüksek) Kurulu, cumhurbaşkanının açık ağırlığına terk edilmiştir. Yürütme organı ile idarenin yasama ve yargı tarafından denetlenmediği sisteme hukuk devleti denemez. Egemenliğin tek kişi tarafından kullanıldığı ve bunun bir partinin başı olduğu sisteme “demokratik devlet” denemez.

Yasama – yürütme – yargı organları arasında kuruluş, yetki ve işbölümünün belirsiz hale getirildiği sisteme “kuvvetler ayrılığı”na dayanıyor denemez.

Toplumsal ve siyasal hiçbir uzlaşmaya dayanmayan bu anayasa değişikliği, hem kısa hem uzun dönemde bizim sorunlarımızı çözemez. Aksine daha da içinden çıkılmaz hale getirir.

Ülkemizin önüne yığılmış sorunları çözmek, her gün birine bir başkası eklenen acımasız saldırıları püskürtmek zorunda olduğumuz ortadadır.

Kamuoyunca nasıl bir hazırlık sürecinden geçerek ortaya çıktığı bile bilinmeyen bu Teklif geri çekilmeli, Türk Milletinin egemenlik hak ve yetkisi üzerine gölge düşürülmemelidir.

Bu sorumluluk büyük Türk Milletinin vekillerindedir.

Kamuoyuna saygılarımızla duyururuz.

MİLLİ ANAYASA HAREKETİ

tgb.gen.tr

Tarih:
Diğer Haberler