Tıbbiyelilerden Çok Çekmişti!

Aydınlık Gazetesi yazarı Ercan Dolapçı yazdı...

Tıbbiyelilerden Çok Çekmişti!

TÜRKİYE’de hürriyetçi fikir hareketleri ilk kez tıbbiyeliler içinde çıktı. Harbiye’de de gelişti. Halkla da buluşunca 1908 Devrimi oldu. 33 yıl iktidarda kalan Sultan II. Abdülhamid’i de bu hareket 27 Nisan 1909 günü yıktı.

HÜRRİYET YUVASI

Tıbbiyeliler içindeki hürriyet fikri/hareketi ilk olarak İstanbul Demirkapı’da bulunan Mekteb-i Tıbbiye binasında 1887 yılında 5 devrimci öncünün bir araya gelerek bu uğurda mücadele edeceklerine söz vermesiyle başladı. Tıbbiye içindeki hareket gelişme aşamasındayken hafiyeler haber alır ve bunu ezmek için harekete geçerler. Ancak bu baskı gençleri yıldırmaz ve hareketin büyümesine neden olur. İlk soruşturmada 10 öğrenci suçlu bulunur. Divan- ı Harbe verilir. Kelebentlik cezası alırlar. Askerlikten atılırlar. Abdülhamid bunların cezasını dört buçuk ay hapse çevirir. İşin büyümesini istemez.

TIBBİYE SÜRGÜN EDİLDİ

Bu arada Mektebi Tıbbiye Abdühhamid’in tepkisini çekince, deniz aşırı bir yere nakli istenir. Bugünkü GATA’nın yakınında bulunan Haydarpaşa Numune Hastanesi’nin

bulunduğu yere 1903’yılında özel olarak yapılan binaya taşınır. Ancak bu taşınma gençleri yıldırmaz. ‘Jön Türkler’ olarak isimlendirilen bu hareket giderek yayılır. Harbiye ve mühendishaneye de sıçrar. 1895 yılında İttihat ve Terakki’nin ilk temeli atılır.

İşte geçtiğimiz günlerde Sağlık Bakanlığı tarafından el konulan GATA’ya da bu sultanın ismi verildi. Tezat olduğu kadar da intikam alma amaçlı olduğu her haliyle belli. Oysa bu kuruma isim verilecekse o
kadar önemli tıbbiyeliler var ki. Onların içinde Abdülhamid ismi akla bile gelmez. Bakanlık sanki ‘Taksim Kışlası’nı yapamadık bari GATA’ya isim vererek intikamımızı alırız diyor.

TIBBİYEDE ATILAN TOHUMLAR

İttihat ve Terakki kurucularından Dr. İbrahim Temo Bey 1939 yılında kaleme aldığı anılarında tıbbiyedeki hürriyet mücadelesini şöyle anlatır: “1889’da hürriyet aşkının huzmeleri mihrak noktasını buldu. 

Ateş almaya başladı. İki Diyarbekirli, İshak Sükûti ve tıbbiyeli ufacık Mehmet Reşid’i ders arasında mektep meydanında ağaçlar arasında yakaladım. Artık bir gizli cemiyet teşkil etmek için her şeyin hazır olduğuna dair fikrimi açtım. İshak Sükûti merhum, Dicle nehri gibi tuğyan eden gözyaşlarını tutamadı, ‘Ver elini arkadaş öpeyim ve sana sarılayım’ dedi. Ant içti. Üç sağ el birleşti, sıkıştı. Ahmet Cevdet geldi. Şaşıladı. Fakat itiraz etmedi. Bir iki gün sonra tıbbiye hamamının büyük odun yığının üzerinde daha birçok talebe müzakereye iştirak etmişti. Az sonra Şerafettin Mağmumi, Trabzonlu Kerim Sebati, İzmirli Hikmet, Selanikli Ahmed Bahtiyar, Asaf Derviş, Giritli Necmeddin, Hasan Arif, Giritli Şefik ve diğerleri cemiyete girdiler.” (Hayat, Aralık 1965, s.23-25.)

İŞTE MEŞHUR TIBBİYELİLER

Dr. İbrahim Temo, Diyarbekirli Dr. İshak Sukûti, Dr. Akil Muhtar, Dr. Nazım, Dr. Bahattin Şakir, Dr. Yenişehirli Ethem, Dr. Übeydullah Efendi, Dr. Tunali Hilmi, Dr. Abdullah Cevdet, Dr. Rüsuhi Dikmen, Dr. Adnan Adıvar, Dr. Şerafettin Mağmumi Bey, Dr. Refik Saydam, Dr. Reşit Galip, Dr. Tevfik Rüştü Aras, Dr. Şefik Hüsnü... Bu isimler 1908 yılında Meşrutiyet’i, 1920 yılından sonra da Cumhuriyet’i getirdi 

Ercan Dolapçı/Aydınlık Gazetesi

 

Tarih:
Diğer Haberler