11 Eylül 2001 olaylarının 20. yılında dünyanın en büyük teröristi Amerika’nın “terörle mücadele” kılıfı altında Batı Asya ülkelerinde başlattığı terör rüzgarı bölge ülkelerin birliği, bağımsızlık arzusu ve dayanışmasıyla sona ermeye başlamıştır.
20. yılında 11 Eylül’le başlayan ABD’nin sözde küresel güvenlik politikalarının sonucunda başta Afganistan ve Irak’ta kanlı işgaller yürütüldü. Birçok devleti terörle mücadele bahanesiyle istikrarsızlaştırdı. Bu politikalar, terör örgütlerinin güçlenmesine sebep olurken, İslam düşmanlığının büyümesinde ve gelişmesinde de önemli rol oynadı.
11 EYLÜL 2001’DE NE OLDU?
11 Eylül 2001'de, 19 korsan, 4 uçağı kaçırdı. New York, Boston ve Washington'dan havalanıp San Francisco ve Los Angeles'a giden 4 yolcu uçağının kaçırılmasının ardından Los Angeles'a giden Amerikan Airlines'a ait uçak, yerel saatle 08.46'da İkiz Kuleler'in (Dünya Ticaret Merkezi) kuzey yönündeki binasına çarptı.
İnsanlar şoku daha atlatmamışken, United Airlines'a ait kaçırılan bir diğer uçak, 17 dakika sonra güney kulesine çarptı.
Uçaklardan bir diğeri, ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) binasını hedef aldı. Kaçırılan son uçak ise Pennsylvania eyaleti kırsalında F-16'lar tarafından düşürüldüğü iddia edildi.
Saldırılarda 19 hava korsanı hariç, New York, Washington ve Pennsylvania'da toplam 2 bin 977 kişi öldü, 25 binden fazla insan yaralandı.
Dönemin ABD Başkanı George W. Bush’un, saldırılardan kısa süre sonra “Terörle Küresel Savaş” ilanı ve hayata geçirilen güvenlik politikaları, başta Afganistan ve Irak olmak üzere küresel alanda işgal ve terör politikaların güçlendiği ve milyonlarca sivilin hayatını kaybettiği kanlı bir dönemin kapısını açtı.
DEMOKRASİ KILIFLI TERÖR FAALİYETLERİ BAŞLADI
Bush, Taliban'ın ABD'nin el Kaide lideri Usame Bin Ladin'in iadesini reddetmesi üzerine 7 Ekim 2001'de Afganistan'ı işgal ederek Taliban yönetimini devirdi ve iktidara Amerikancı Hamid Karzai geçti. 20 yıllık işgalde on binlerce sivil hayatını kaybetti. ‘Afganistan’a demokrasi götüreceğiz’ diyen ABD, Afganistan’ı dünyanın uyuşturucu bataklığı haline getirdi. Ülkede ekonomik anlamda büyük bir çöküş yaşandı ve istihdam olanakları neredeyse sıfırlandı. Kısacası ABD, Afganistan’ı 20 yıl geriye götürdü.
Mart 2003’te Irak’ı da “kimyasal silah” yalanıyla işgal eden ABD yönetimi, uyguladığı politika ile ülkenin üçe bölünmesine, sivil katliamlara, işkencelere ve terör örgütlerinin güçlenmesine sebep oldu. ABD’nin Ortadoğu’daki müdahaleleri İsrail’i çevreleyen birçok devletin zayıflamasına yol açtı. ABD, esasında demokrasi kılıfıyla 2. İsrail Devleti kurma projesini hayata geçirme amacındaydı.
ABD’nin başta Batı Asya olmak üzere küresel alanda giriştiği işgal ve müdahale politikası, birçok devleti istikrarsızlaştırır, hatta dağıtırken, terör örgütlerinin yayılması için müsait bir alanın oluşmasına da zemin hazırladı. Bölgedeki terör faaliyetini güçlendirmek için IŞİD, YPG, PYD gibi terör örgütleri yarattı ve devasa anlamda silah desteği sağladı.
İNSANLIK DIŞI İŞKENCE MERKEZLERİ
ABD ‘terörle savaş’ bahanesiyle dünyanın pek çok bölgesinde gizli ya da açık işkence merkezleri kurdu. Guantanamo, Ebu Gureyb ve Bagram Cezaevi gibi yerlerde mahkûmlara Amerikan askerleri ve CIA tarafından uygulanan insanlık dışı yöntemler, sızdırılan belge ve fotoğraflarla şok etkisi oluşturdu.
CASUSLUK FAALİYETİNDE BULUNDULAR
ABD yönetimleri, 11 Eylül saldırılarını, küresel bir gözetleme ağı kurmak için bir fırsat olarak da değerlendirdi. ABD istihbarat servisi NSA adına çalışan Edward Snowden’ın ifşaları, Washington’ın başta kendi vatandaşları olmak üzere, telefon ve internet hatları üzerinden, müttefik devletler dahil tüm dünyayı hukuk dışı bir şekilde dinlediği ve casusluk faaliyetinde bulunduğunu ortaya koydu. Sadece Bush döneminde değil, Barack Obama, Donald Trump ve Joe Biden döneminde de bu dinlemelerin devam ettiği düşünülüyor.
MİLYONLARCA İNSAN YURDUNDAN OLDU
ABD'nin, 11 Eylül 2001 sonrası terörle mücadele savaşlarının yol açtığı sivil can kayıpları ve yaralanmaların dışında, milyonlarca insan yerinden edildi.
ABD'nin politikaları sonucu, en az 37 milyon insanın mülteci durumuna düştüğü belirtiliyor. Bu rakam, 2. Dünya Savaşı dışında, 1900'den beri çıkan çatışmalar sonucu yerinden edilen insanların toplamından daha fazla.
ABD EMPERYALİZMİ YENİLGİYE UĞRUYOR
20 yıl boyunca “Demokrasi” maskesiyle ülkelere kan ve terör götüren Amerika’nın hükmü sona erdi. Mazlum devletler milletiyle ve ordusuyla emperyalizme karşı büyük bağımsızlık savaşı açtı. Amerika, kan götürdüğü ülkelerden büyük bir yenilgiyle kaçmaya başladı. 15 Ağustos 2021 tarihinde Taliban önderliğindeki Afganistan’ın Amerika’ya karşı aldığı zafer bunun en büyük örneklerinden biridir. Amerika, dünyanın dört bir yanında büyük bir hezimete uğruyor ve uğramaya devam edecek. Tek kutuplu dünya düzeni sona eriyor ve mazlum devletlerin zaferleri Batı Asya başta olmak üzere Asya’yı ayağa kaldırıyor.
tgb.gen.tr