ABD Donanması, Deniz Piyadeleri ve Sahil Güvenlik Teşkilatı tarafından hazırlanan 'Üçlü Strateji' belgesi yayınlandı. “Denizde Avantaj - Tüm Etki Alanında Entegre Deniz Gücü ile Hakimiyet” başlıklı dokümanda; Amerika için öncelikli tehditler saptandı, alınacak önlemlerin çerçevesi çizildi.
36 sayfalık strateji belgesinin Önsöz'ü, Donanma Sekreteri Kenneth J. Braitwaite tarafından yazıldı. Deniz Piyadeleri Komutanı Orgeneral David. H Berger, Deniz Operasyonları Şefi Oramiral Michael M. Gilday ve Sahil Güvenlik Komutanı Oramiral Karl L. Schultz'un da belgede imzaları bulunuyor. Normalde her 10 yılda bir hazırlanan Strateji Belgesi, ilk kez 'yakın tehditler' değerlendirilerek son belgeden 5 yıl sonra güncellendi.
"DÖNÜM NOKTASINDAYIZ"
Üçlü Denizcilik Strateji Belgesi'nin henüz başında, “2015'ten bu yana güvenlik ortamının önemli ölçüde değiştiği ve kurallara dayalı uluslararası düzenin bir kez daha saldırı altında olduğu” belirtiliyor. Komutanlar tarafından kaleme alınan Önsöz'de şu ifadeler yer alıyor:
“Önümüzdeki 10 yıldaki eylemlerimiz, bu yüzyılın geri kalanında denizdeki güç dengesini şekillendirecek. Bugün birkaç ülke, mevcut dünya düzenini baltalamaya çalışıyor. Rakiplerimizin yaptığı önemli teknolojik gelişmeler ve agresif modernizasyonlar, askeri avantajlarımıza zarar veriyor. Uzun menzilli güdümlü füzelerin yaygınlaşması, Amerika Birleşik Devletleri'nin artık çatışma zamanlarında dünya okyanuslarına sınırsız erişim sağlayamayacağı anlamına geliyor. 21. yüzyılın başından bu yana, Çin Halk Cumhuriyeti'nin artan deniz gücünü ve Rusya Federasyonu'nun saldırgan davranışlarını dikkatle izliyoruz. Bugün Çin Halk Cumhuriyeti, en acil, uzun vadeli stratejik tehdittir.”
Raporda, ABD Donanması'nın ileri konuşlanmasının son yıllarda değiştiği, Donanma'nın yüzde 60'ının Hint-Pasifik bölgesine kaydırıldığı ifade ediliyor. Artık açık denizlerde tam hakimiyetin sağlanamadığı belirtilen raporda, “Olmamız gereken yerde değiliz. Hedeflerimize ulaşmak için öngörülebilir bir bütçeye ve finansman desteğine ihtiyacımız var. Bir dönüm noktasındayız. Önümüzdeki zorluklara hazırlanırken güçlerimizi entegre etmeli ve modernizasyon için hızlı davranmalıyız. Ulusumuzun güvenliği, denizde avantaj sağlama yeteneğimize bağlıdır” ifadeleri yer alıyor.
"REKABETİN RİSKLERİ YÜKSEK"
Tamamı Çin ve Rusya'ya ayrılan rapor şöyle devam ediyor:
“Amerika Birleşik Devletleri bir denizcilik ülkesidir. Bizim çabamızla birlikte dünyanın okyanuslarına özgür ve açık erişimin sağlanması, birçok ülke için olağanüstü bir zenginlik ve barış dönemini teşvik etti. Bu sistem artık risk altında. 'Denizde Avantaj', bu küresel barış ve refah çağına yönelik en önemli iki tehdit olan Çin ve Rusya'ya odaklanan Denizcilik Stratejisi'dir. Artan ekonomik ve askeri gücü, yükselen saldırganlığı ve uluslararası düzeni kendi lehine yeniden kurma niyetini göstermesi nedeniyle Çin ile rekabete öncelik veriyoruz. Bu rekabetin riskleri yüksek. Çin’in agresif eylemleri uluslararası kurallara dayalı düzenin altını oyarken, artan askeri kapasitesi ve yetenekleri de ABD’nin askeri avantajlarını endişe verici bir oranda törpülüyor.”
ABD'YE GÖRE ÇİN TEHDİDİ
Raporun mevcut güvenlik ortamını tanımladığı bölümünde ise; okyanusların Amerika’nın ulusal güvenliği ve refahında hayati bir rol oynadığı belirtilerek, şu bilgilere yer verilmiş.
“Okyanuslar küresel pazarları birbirine bağlar, temel kaynakları sağlar ve toplumları birleştirir. Değer olarak, küresel ticaretin yüzde 90'ı deniz yoluyla yapılıyor. Denizler bugün ABD'nin yıllık 5.4 trilyon dolar büyüklüğündeki ticaretini kolaylaştırıyor ve 31 milyon Amerikan işini destekliyor. Deniz altı kabloları her gün uluslararası iletişimin yüzde 95'ini sağlıyor ve yaklaşık 10 trilyon dolarlık finansal işlemi yürütüyor.
Bugün Çin Halk Cumhuriyeti, uluslararası sistemi kendi lehlerine yeniden oluşturmak için ulusal gücünün tüm araçlarını kullanıyor. Çin, ABD'nin denizcilik gücünü kalbinden vurmayı hedefleyen bir strateji izliyor. Uluslararası denizcilik yönetimini aşındırmayı, lojistik merkezlere erişimi engellemeyi, denizlerin özgürlüğünü kısıtlamayı, kilit noktaları kontrol etmeyi, bölgesel anlaşmazlıklara müdahil olmamızı engellemeyi ve dünyanın dört bir yanında tercih edilen ortak olarak ABD'yi yerinden etmeyi amaçlıyor. Çin, bu stratejisini mümkün kılmak için Halk Kurtuluş Ordusu Donanması'nı, Sahil Güvenlik Kuvvetleri'ni ve Deniz Milislerini içeren çok katmanlı bir filo oluşturuyor. Güney Çin Denizi'ndeki tartışmalı bölgeleri silahlandırmaya ve uluslararası hukuka aykırı deniz yeki alanı iddialarını öne sürmeye devam ediyor. Devlet destekli balıkçılık filosu, kendi münhasır ekonomik bölgelerini savunamayan ülkelerden hayati kaynaklar çalıyor. Balistik füzelerden yüksek manevra kabiliyetine sahip seyir ve hipersonik füzelere kadar, Guam ve Uzak Doğu'daki ABD ve müttefiklerini vurmak üzere tasarlanmış, nükleer yeteneklere sahip dünyanın en büyük füze kuvvetini geliştiriyor. Dahası Çin; uzay, siber, elektronik ve psikolojik savaş yeteneklerini merkezileştirdi. Zaten dünyanın en geniş deniz gücünü komuta eden Çin, endişe verici bir hızla modern su üstü gemileri, denizaltılar, uçak gemileri, amfibi hücum gemileri, balistik nükleer füze denizaltıları, büyük sahil güvenlik botları ve buz kırıcılar inşa ediyor. Çin Donanması'nın savaş gücü son yirmi yılda üç kattan fazla arttı.
Bu hızlı büyüme, hem boyut hem de iş hacmi bakımından ABD'dekileri aşan sağlam bir gemi inşa altyapısı ile destekleniyor. Çatışma durumunda, ilave ticari tersaneler de dahil olmak üzere Çin'in devasa endüstriyel kapasitesi, hızla askeri üretime çevrilebilir ve Çin’in yeni kuvvetler oluşturma kabiliyetini artırabilir.
ABD Deniz Kuvvetleri küresel olarak yayılmış durumdayken, Çin’in sayısal olarak daha büyük kuvvetleri Batı Pasifik’te yoğunlaşmış durumda. Bununla birlikte Çin, küresel erişimini de giderek genişletiyor. Kuşak-Yol Girişimi, denizaşırı lojistik kabiliyetini genişletiyor ve kuvvetlerinin kutup bölgeleri, Hint Okyanusu ve Atlantik Okyanusu da dahil olmak üzere kıyılarından daha önce hiç olmadığı kadar uzağa hareket etmesini sağlayacak altyapıyı hazırlıyor.”
ABD'YE GÖRE RUSYA TEHDİDİ
Raporda Rusya'nın gelişen gücü ise şöyle tarif edilmiş:
“Rusya'nın da modernizasyon çalışmaları devam ediyor. Bugün Rus Ordusu; nükleer ve gelişmiş füze sistemlerine, güdümlü füze denizaltılarına, bombardıman uçaklarına, füze fırkateynlerine, havadan havaya füzelere ve son teknoloji hava savunma sistemlerine öncelik veriyor. Rusya, ihtilaf halinde Washington veya Avrupa başkentlerini siber veya kinetik saldırılarla tehdit edebilir yada deniz altı iletişim kablolarına saldırarak küresel ekonomide ciddi sorulara neden olabilir. Ayrıca, misillememizi engellemek için nükleer silah kullanımı konusunda kumar oynayabilir.
Rusya’nın operasyonları uluslararası düzeni parçalamak için tasarlandı. Genişletilmiş bir etki alanı arayışı, oportünizm ve uluslararası anlaşmaları ihlal etme istekliliği, askeri güç kullanımıyla tanımlandı. Stratejik derinliği yeniden tesis etme çabası, Ukrayna ve Gürcistan'daki saldırısının yanı sıra Suriye'ye müdahalesini de motive etti.”
DİĞER TEHDİTLER
Raporun diğer rakipler bölümünde ise; şiddet yanlısı suç örgütlerinin denizlerdeki zayıf yönetimden yararlanacağı; korsanlık, uyuşturucu kaçakçılığı, insan ticareti ve diğer yasadışı eylemlere karşı hükümetlerin savunmasız kalacağı ifade ediliyor.
İklim değişikliğinin de yükselen deniz seviyeleri, tükenen balık stokları ve şiddetli hava koşulları nedeniyle kıyı ülkelerini tehdit ettiği belirtilen raporda; “Protein, enerji ve mineraller dahil açık deniz kaynakları üzerindeki rekabet, gerginliğe ve çatışmaya yol açıyor. Gerileyen Arktik buzu ise bölgeyi rekabete açıyor” deniliyor.
Yeni teknolojilerin de güvenlik ortamı üzerinde derin etkileri olabileceği kaydedilen raporda; “Yapay zeka, nesnelerin interneti, kuantum hesapları ve yeni iletişim ve enerji teknolojilerinin her biri ayrı ayrı muazzam yıkıcı bir değişim yaratabilir. Kombinasyon halinde, bu teknolojilerin etkileri öngörülemez olacaktır. Bunları etkili bir şekilde entegre eden ordular, şüphesiz önemli savaş avantajları elde edecekler” ifadeleri yer alıyor.
Rapor; şu ifadelerle sonlanıyor:
“Çin’in ve Rusya’nın deniz ortamındaki revizyonist yaklaşımları ABD çıkarlarını tehdit ediyor, ittifakları ve ortaklıkları baltalıyor ve uluslararası düzeni bozuyor. Dahası, Çin’in ve Rusya’nın saldırgan deniz büyümesi ve modernizasyonu, ABD’nin askeri avantajlarını törpülüyor. Bu eğilimler kontrol edilmezse, önümüzdeki 10 yıl içinde denizdeki avantajımızı kaybedecek ve ulusal çıkarlarımızı korumak için hazırlıksız olacağız.”
ABD'NİN UMUDU "ÇATIŞMALI" BÖLGELERDE
Raporda ABD'nin hızla atması gereken adımlar ise altı başlıkta toplanmış:
İttifaklar ve ortaklıklar temel stratejik avantajımız olmaya devam ediyor. Müttefiklerimiz ve NATO gibi ittifaklarımız, rakiplerimize karşı asimetrik bir avantajdır. Rekabet, kriz ve çatışmalarda başarımızı garantilemek için ilişki ağımızı güçlendirmeli ve genişletmeliyiz.
Savaş dışı faaliyetler stratejik düzeyde etkiler sağlayabilir. Rakipler, çıkarlarını ilerletmek için sosyal medyayı silah haline getiriyor, küresel tedarik zincirlerine sızmaya çalışıyor ve uzay ve siber mecrayı yeni savaş alanları olarak kullanıyor. Bu alanlarda rekabet etmeliyiz.
Müdahale seçeneklerimizi genişletmeli ve yeteneklerimiz geliştirmeliyiz. Caydırıcılığı sürdürmek ve rekabetin çatışmaya dönüşmesini önlemek için kritik askeri avantajlarımızı korumalıyız.
İleri operasyonlar, geleneksel saldırganlığı caydırır. Denizdeki müttefiklerimizle birlikte çalışabilirliği uzaktan inşa edemeyiz.
Müttefik kuvvetlerin düşman güçlere saldırabilmesi için manevra özgürlüğü yaratmamız lazım. Bunun için de çatışmalı deniz alanlarını kontrol etmeye verdiğimiz önemi artırmalıyız.
Denizde avantaj sağlamak modernizasyon gerektirir. Deniz operasyonlarını geliştiren yeni platformlar, yeni düşünceler ve yeni teknolojilerle denizdeki avantajımızı korumalı ve karmaşık bir güvenlik ortamının zorluklarını aşmak için çalışanlarımızı geliştirmeliyiz.
Haber: Tevfik Kadan
tgb.gen.tr