ABD ticaret savaşında da kaybediyor

Almanya’nın Çin’de doğrudan yatırımları 80 milyar avroyu aşması, ABD'nin Avrupa'yla ticaret hacmini düşürecek.

ABD ticaret savaşında da kaybediyor

ABD Başkanı Donald Trump en büyük hasmı olarak gördüğü Çin’e yönelik ticaret savaşını üst seviyeye çıkardı. Son olarak gümrük vergisi artırımlarını 200 milyar dolar seviyesine yükseltti. Şimdiye kadarki en yüksek miktar olan bu gümrük vergisi artırımı 24 Eylül’de yürürlüğe girecek. Alman basını, ABD’nin iki ülke ekonomisi arasındaki çatışmayı tırmandırarak dünyayı şimdiye kadar yaşanmamış bir kaos ortamına sürükleyeceğini kaydediyor. Çin’in karşı tedbirler alması durumunda, Amerika tekrar ek gümrük koyacağı tehdidinde bulundu. Siyasi, askeri alanlarda kaybeden Amerika, başka araçlarla devam eden ticaret savaşlarında da kaybediyor.

"PAZARLIK YAPMAYACAĞIZ"

Çin Ticaret Bakanlığı sözcüsü Geng Shuang, ticari rekabetin daha fazla keskinleştirilmemesi uyarısında bulunarak baskılara karşılık vereceklerini açıkladı. ABD’nin “görüşmeye açığız” açıklamasına karşılık Geng, Wall Street Jorurnal’e, “Çin’in, kendisine yöneltilmiş bir tabanca karşısında pazarlık yapmayacağını” söyledi. Ayrıca gözlemciler, Amerika’ya karşı Çin’in elinde çok daha önemli kozlar olduğu fikrinde birleşiyorlar.

Alman 1. kanalı ARD de Trump’ın “Çin eğer ABD’nin endüstri ve tarımla ilgili tedbirlerine karşı reaksiyon gösterirse, ara vermeden 3. plânı devreye sokacağı” haberini verdi. Bu adımın karşılığı 267 milyar dolar tutarında ithalata getirilecek gümrük vergisi artırımı olacak. Bu, Çin’in ABD’ye toplam ihracatının yarısı kadar.

Çin ekonomi bakanlığının ABD yaptırımlarına karşı uyarısı yanında, ABD’nin önemli firmaları da bu gümrük vergisi artırımlarına karşı çıktı. Özellikle Apple firması Çin ürünlerine karşı gümrük vergisi artırımlarına karşı uyardı. Çünkü bunların pazarlayıcıları ABD firmaları. Apple ayrıca bu durumun ABD’li tüketicilere fiyat artışı olarak yansıyacağını da belirtti. Trump bu tekellere “Üretimi Amerika’da gerçekleştirmeleri” çağrısında bulundu. Apple’ın yanı sıra başka ABD firmaları da gümrük vergisi artırımlarına karşı çıkıyor. Bu arada iki ülke arasında geçtiğimiz Ağustos ayında yürütülen uzlaşma arayışları bir sonuç vermemişti. Buna rağmen 20 Eylül’de tekrar görüşmelere başlandı.

HERKESE ZARAR VERİYOR

Alman dış politika bülteni German Foreign Policy (GFP), 19 Eylül tarihli değerlendirmesinde, Amerikan yönetiminin Çin’e karşı yürüttüğü ticaret savaşının Alman ekonomisi üzerindeki baskıyı şiddetlendirdiğini belirtti. 200 milyar dolarlık ürünlerin hazırlanmasının, bir kısmını Alman firmaları Amerika’da yapmaktadır. Alman Daimler ve BMW otomotiv firmaları, gümrük vergisi yaptırımlarının ilk furyasında büyük zararlar gördüler. Ekonomi temsilcileri, Çin’e karşı yapılan gümrük önlemlerinin yarattığı tehlikenin devam edeceği uyarısını yapıyor. Bu durumda Çinli firmalar, ABD dışındaki firmalarla ticaret yapabilir. Bu Çin ekonomisini olduğu kadar, orada faaliyet yürüten çok sayıdaki Alman firması için de büyük zararlara yol açacak. Uzmanların görüşlerini değerlendiren GFP, “Trump, gümrük vergileriyle ilgili bu yeni yükseltme ile sadece kendi ülkesinde akamete uğramakla kalmıyor, Çin’i tam anlamıyla bir kapitülasyon sürecine zorluyor” diye yazdı.

Peki bu tırmanarak devam eden süreçte bir uzlaşma yolu var mı? Bu soruya Esvar Prasad şu cevabı veriyor: “Görünürde Trump yönetiminin Çin’i Amerikan kararları karşısında tam olarak kapitülasyona zorlanması dışında bir öngörüsü yok.” Tanınmış bir ekonomist olan Prasad, ABD Kongresi üyesi olması yanında IMF’nin Çin masasının müdürü olarak da uzun süre görev yapmış.

DFG’ye göre, uluslararası gözlemciler Çin’e karşı yeni yaptırımların 18 Eylül’e denk gelmesini de anlamlı buluyorlar. Japonya’nın Çin’i işgali sürecinde Shenyang’da bombaların patlatıldığı ve Çin işgalinde önemli yeri olan bir tarihtir. Trump, bu hatırlatmayla Japonya’nın Çin’i işgal ederek çektirdiği acıların mirasına sahip çıkıyor.

İKİ TARAFI KESKİN KILIÇ

Çin tarafının kendisini savunduğu yaptırımlar, Avrupa ekonomileri için önemli zararlar veriyor. Alman ekonomisi için de “iki tarafı kesen kılıç” gibi. Örneğin Çin, Volkswagen otomobiller için önemli bir pazar. BASF Güney Çin’de bulunan Guangdong’ta yeni bir ünite kuruyor. 10 milyar dolarlık ka-pasitesiyle kendi içinde en büyük bölüm. Her iki şirket topluluğu da büyük kayıplar göze almak zorunda kalıyor. Bu arada Almanya’nın Çin’de doğrudan yatırımları 80 milyar avroyu aşmış durumda. Ayrıca Almanya yatırımları büyük bir gelişme potansiyeline de sahip. Eğer Trump ticaret savaşını kızıştırmaya devam ederse, Alman ekonomisi köklü ve ağır bir karar vermek zorunda kalacaktır.

Pekin’de bulunan Avrupa Ticaret Odası Başkanı Mats Harborn, iki büyük ekonomik güç arasındaki ticaret savaşının bütün dünya ekonomisi üzerinde olumsuz etkileri olacağını belirterek, Avrupalı firmalar için alarm sinyalleri verdi. Böyle giderse Çin’de faaliyet gösteren Avrupalı firmalar için çok ciddi yıkıcı sonuçlar ortaya çıkacaktır.

Alman Dışticaret ve Toptancılar Odası Başkanı Holger Bingmann da, “Bütün uyarılara rağmen Trump ateşle oynamaktadır” dedi. Bingmann, “Sonuçta hesabı sadece Amerikan halkı ödemeyecektir. Ticaret savaşları üretimi engellemekte ve ekonomi üzerine yoğunlaşmayı önlemektedir” dedi.

DTÖ’DE REFORM İSTEĞİ

AB komisyonu son gelişmeler karşısında ABD, Çin ve AB arasındaki ilişkileri daha uyumlu olarak düzenlemek açısından Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ)’nü reforma zorluyor. AB Ticaret Komiseri Cecilia Malmström, küresel ekonomiye uyum sağlanmasını talep ederek, birkaç DTÖ üyesinin yeni alanlarla ilgili görüşmeleri bloke etmelerinin yanlış olduğunu söyledi. Malmström özetle şunları kaydetti: “Çok kutuplu ticaret sistemi geçmiş yıllarda bütün dünyada girişimciler için uygun şartlar sağlayarak ekonomilerin gelişmesine katkı sağladı. Bugün de açık, uygun ve kurallara bağlı bir ticaret için DTÖ gereklidir. Ancak DTÖ kendisini değişen dünya şartlarına uyduramadı. DTÖ geleceğe uygun olarak yapılandırılmalıdır. Ancak reformlar ABD’nin hoşuna gidecek şekilde yapılmamalıdır.”

ALMANYA’DA KARŞI DALGA

Atlantik’teki yarılma ile birlikte Almanya ve AB ülkelerinde, Amerika ve NATO’dan ayrı bağımsızlık fikri gittikçe gelişmektedir. Hep Atlantik’le uzlaşma eğiliminde diye bilinen Sosyal Demokrat Parti, kimyasal silah bahanesiyle Suriye’ye müdahaleye ilk karşı çıkan parti oldu. Federal Almanya Parlamentosu Bilimsel Çalışma Komisyonu, Suriye’ye müdahalenin uluslararası hukuka aykırı olduğunu açıkladı.

Bütün Avrupa’da olduğu gibi Almanya’da da milliyetçilik dalgası yükselmeye devam ediyor. Bu dalganın ana ekseni Amerikan Hegemonyasına ve NATO’ya karşı ve Rusya başta olmak üzere Avrasya ülkeleriyle ilişkileri geliştirmek. Geçen hafta Leipzig yakınlarında bir gençlik akademisinde Vatan Partisi’nin dünyadaki yeni saflaşma, Avrasya, ABD ve NATO’ya karşı görüşleri özellikle AfD’liler tarafından ilgiyle karşılandı. Yakın zamanlarda Alman milliyetçi akımı AfD’nin Suriye’ye dayanışma ziyaretleri ve üst seviyede görüşmeleri de bulunuyor.

TÜRKİYE’NİN FIRSATLARI

Birçok kez yazdığımız gibi Türkiye, Atlantik’teki bölünme ve Avrupa’nın Avrasya’ya yönelmesi sürecinde elinde önemli olanakları bulundurmaktadır. Türkiye’nin, Batı Asya politikalarını değiştiren, Irak ve Suriye’nin yeniden inşasına katılmaya karar veren ve en önemlisi Amerika ile karşı karşıya gelen Almanya ve AB’yi etkileme ve olumlu ilişkiler geliştirme olanakları vardır. Ancak Türkiye, Erdoğan ve AKP yönetiminin kararsız ve Amerikan politikalarından kopmayan tutumlarıyla Avrupa’ya güven verememekte, onları olumsuz yönde etkilemekte ve Avrupa-Asya (Avrasya) bağlantılarını güçlendirmede jeopolitik zorunluluk olan köprü görevini oynayamamaktadır. Ancak dünyada yalnız kalan Amerika, ticaret savaşlarının da altında kalmakta, malum sonuna doğru ilerlemektedir. Türkiye de tarihsel rolü ve zorunluluklarının gereğini yapacaktır. (Aydınlık)

tgb.gen.tr

Tarih:
Diğer Haberler