
Batı’nın önde gelen istihbarat ve strateji kuruluşlarının yayınladığı yazılar, küresel merkezlerin darbe sonrasında Türkiye’ye güvenlerini kaybettiklerini yansıtıyor. Darbenin yenilgiyle sonuçlanması, Batı’da hayal kırıklığı yaratmış. Stratfor, Chatham House, ve Carnegie Endowment gibi ABD ve AB siyasetlerini dile getiren kuruluşların vurguları, birbirinin kopyası.
“Gölge CIA” olarak bilinen istihbarat kuruluşu Stratfor, 19 Temmuz’da Reva Goujon imzasıyla bir yazı yayımladı. ABD hükümetine yakınlığıyla bilinen kuruluşun Küresel Analiz Dairesi Başkan Yardımcısı olan Goujon’un vurguladığı en önemli nokta, darbe girişiminden sonra ABD’nin Türkiye’ye güvenini kaybettiği değerlendirmesi.
Goujon, önce Türkiye’nin darbeler tarihine değiniyor. Atatürk ve laikliğin ko- runmasını geçmiş darbelerin yüklendiği görev olarak görüyor. “Türkiye’nin Geleceği Gibi Gözüpek Bir Darbe” başlığıyla ya- yımlanan yazıda sık sık Atatürk ile 15 Tem- muz darbe girişimi arasında bağlantı kurma çabası dikkat çekiyor. Türkiye’nin son 25 yılda yaşadığı süreçlerin özetlendiği değerlendirmede darbenin sorumluluğunun yalnızca Fethullahçılara yüklenemeyeceği savunuluyor. Darbenin “milliyetçiler ve farklı gruplardan İslamcılar” tarafından yapıldığı öne sürülüyor. Goujon şöyle diyor: “Fethullahçıların orduya sızması darbe girişiminde kilit bir etken olmasına karşın, Erdoğan muhalifleri tarafından bir araç olarak kullanıldılar, tıpkı AKP’nin gücünü artırmak için bu girişimi kullanacağı gibi.”
Yazar, darbe girişiminin Erdoğan’ın bir tiyatrosu olmadığı, fakat bunun anayasa ve başkanlık gibi gündemleri dayatmada ve muhalifleri bastırmada, Erdoğan’a fırsat verdiği görüşünde.
‘ORDU ZAYIFLADI TÜRKİYE SALDIRIYA AÇIK’
Makalede Türk Ordusunun zayıfladığı öne sürülüyor. Fethullahçıların tasfiyesinin ardından Ordu’nun eski kuvvetine kavuş- masının zor olduğunu iddia eden Goujon, Türkiye’nin PKK ve IŞİD’in saldırılarına karşı şimdi “aşırı kırılgan” bir durumda ol- duğunu belirtiyor. Goujon, bu durumun ku- tuplaşmayı daha da artıracağı görüşünde.
Türkiye’nin yakın dönemde barış ve huzura kavuşması umudunun söndüğü ifade edilen makalede, on yıllardır yaşanan muhafazakârlaşma sürecinin uzun yıllar devam edeceği saptaması öne çıkarılıyor. Bu olay bir jeopolitik dayatma olarak sunuluyor.
‘NATO-TÜRKİYE İLİŞKİLERİ ZARAR GÖRÜYOR’
Yazar, Fethullahçıların tasfiyesiyle birlikte Türk Ordusunun zayıfladığı tezini de unutmamış. Devlet kurumlarında yapılan temizliği “Güvenlikle ilgili tehlikelerin yük- seldiği bir zamanda uzmanlık yitimi ve kurumsal hafıza kaybı” olarak değerlendiriyor. Ona göre, “Boşalan yerlere yetersiz iktidar yandaşlarının gelmesi askeri kurum ve devlet kuruluşlarındaki kurumsal bütünlüğü ve profesyonelliği derinden sarsacak.” Fadi Hakura, Fethullahçıların temizlenmesinin NATO-Türkiye ilişkilerine zarar vereceği
örüşünde. Bölgede ABD’nin başını çektiği harekâtlarda operasyonlara ket vurulacağı kaygısını dile getiriyor.
Başdanışman, Batı-Türkiye ilişkilerinin daha da kötüye gideceğini ve mülteci krizinin tırmanacağını belirtiyor. Hakura, ABD ve AB ile Türkiye’nin dış politikası arasında uzlaşma umudunun bulunmadığına dikkat çekiyor. Ayrıca, Esad’ın ve PYD’nin Türkiye’ye karşı daha da güçleneceği id- diasını öne sürerek, Batı’nın beklentilerini de ortaya koyuyor.
‘TÜRKİYE’NİN MÜTTEFİKLİĞİ ARTIK SORGULANMALI’
ABD’nin dış siyasetlerinin belirlenmesinde etkili olan istihbarat kuruluşu Carnegie Endowment da, küresel merkezlerin gö- rüşlerini seslendirdi. Yazıyı kaleme alan Marc Pierini, 2006-2011 yılları arasında Avrupa Komisyonu’nun Türkiye temsilci- liğini yapmış olan Ortadoğu konusunda deneyimli bir diplomat. Pierini, 18 Temmuz 2016 günlü yazısında, Türkiye’nin müttefik olarak güvenilirliğini sorguluyor. Batı’nın üç kaygısına değiniyor: Askeri güvenilirlik, hukuki ihlaller ve Türkiye’nin Batı’dan ideolojik kopuşu.
NATO, ABD ve AB çevrelerinde darbenin büyük şaşkınlıkla karşılandığını öne süren Pierini, şöyle devam ediyor: “Daha da önemlisi darbe sonrası yapılanlar Tür- kiye’nin artık bir müttefik olup olmadığı noktasında soru işaretleri yarattı.”
Eski Büyükelçi, Türkiye’nin ABD için büyük önem taşıdığını söylüyor. Çünkü NATO’nun en büyük ikinci ordusu ve İttifakın en doğusundaki ülke. Yazar, İncirlik’in 24 saat kapatılmasının bile ABD’ye askeri açıdan büyük zarar verdiğini ifade ediyor. Pierini ayrıca Türkiye’nin Batı’dan şu anki kopuşunun olabilecek en kötü zamanda yaşandığını belirtiyor.
Marc Pierini, darbeden sonra Tayyip Erdoğan’ın “toplumun bütün kesimlerini” baskı altına almasının Türkiye ile ittifakın gözden geçirilmesine neden olduğunu be- lirtiyor ve şu soruları ortaya atıyor:
“Başarısız darbe girişimi Türk ordusu içinde belirsizlik yaratmış mıdır? Devam eden tasfiyeler Türk ordusunu daha da za- yıflatacak mıdır? Sarsılmış Türk liderliği iç siyaset kaygılarından dolayı daha popülist, Batı karşıtı bir söylem benimseyecek mi ve Fethullah Gülen’in ABD tarafından iadesi amacıyla bir kriz tertipleyecek mi?”
Görüldüğü gibi, soruların içinde küresel merkezlerin saptamaları yer almaktadır.
Pierini, darbe sonrası hukuk ihlallerinin Merkel, Obama, Hollande, Tusk ve Schulz gibi Batı liderleri için en az darbe girişimini kınamak kadar önemli olduğunu belirt- mekten geri durmuyor. Pierini, operasyonların hukuk dışı yöntemlerle yürütüldüğü ve darbeden sorumlu olmayanların da hedef alındığı gerekçesiyle FETÖ’nün tas- fiyesine karşı çıkıyor.
Pierini’nin makalesinde de, muhafazakar iktidar yapısının Türkiye’de güç kazanması, Batı’nın önemli kaygısı olarak dile getiriliyor. Pierini, “Türkiye’de darbenin ilk kurbanlarını” da saptamış: “Demokrasi ve Batı’yla ilişkiler.”
TÜRK MİLLETİNİN MESAJI
Küresel merkezlerin üç kuruluşunun darbe sonrasında aynı kaygıları paylaştık- larını görüyoruz. Ayrıca yazılarda; PYD/PKK, IŞİD gibi terör örgütlerinin saldırılarının yoğunlaşacağı veya Türkiye’de kutuplaşmaların artacağı tehditleri de üstü kapalı ifadelerle öne sürülüyor. Batı’nın en büyük korkusu, Fethullahçı Gladyo’nun temizlenmesi. Bu nedenle ABD’nin artık Türkiye’ye güven duymadığı vurgulanıyor.
Küresel merkezler şunu bilmelidir: Mu- hafazakarlaşıyor dedikleri Türk milleti emperyalizmin denetiminden çıkıyor.
Türk milletinin meydanlardan Batı’ya verdiği mesaj açıktır: Asıl biz size güvenmiyoruz.
Bir diğer makale ise dünyanın en etkili düşünce kuruluşlarından biri olarak gös- terilen İngiliz Chatham House’da ya- yımlandı. ABD ve İngiliz hükümetlerine yakın olduğu bilinen kuruluşun Türkiye başdanışmanı olan Fadi Hakura da, 21 Temmuz günü çıkan makalede, Stratfor’a benzer görüşleri öne sü- rüyor. Darbe girişiminin ardından Türkiye’nin güvenlik yanında, dış ve iç politika alanlarında sıkıntılar yaşayacağını iddia eden Hakura, istikrar ve refahın baş aşağı gide- ceği öngörüsünü dile getiriyor. Goujon gibi Hakura da darbe gi- rişiminin ardından Erdoğan’ın si- yasal iktidarını sağlamlaştırma ve başkanlık girişimlerini artıracağını vurguluyor. Yeni anayasayla la- ikliğin bitirileceği ve ideo- lojik/etnik kutuplaşmaların keskinleşeceği öngörülüyor.
Sadık Can Perinçek