YAZAR
Etkinliğin açılış konuşmasını Hamas’ın Uluslararası İlişkiler Bürosu Başkanı Dr. Basem Naim yaptı. Gündemdeki sıcak gelişme olan İsrail seçim sonuçlarıyla ilgili “Eski İsrail hükümeti ile yeni kurulacak olan arasında hiçbir fark yoktur. Aynı siyasetin temsilcileridir." diyen Dr. Naim’in konuşmasından öne çıkan vurgular şu şekilde:
HAMAS TEMSİLCİSİ: İSRAİL ÜRÜNLERİNİ BOYKOT EDELİM!
“Kendimizi yalnızca bir direniş örgütü olarak değil, aynı zamanda Filistin’in ulusal kurtuluş örgütü, bir hak savunucusu olarak görüyoruz. Hamas sadece bir direniş örgütü değil, Filistinlilerin yüzde 50’sini temsil ediyor. Hamas ve El-Fetih’ten önce de sayısız direniş örgütleri vardı. Artık Hamas yıllardır olduğundan çok daha fazla güce sahip. Filistinliler olarak kendi önderimizi seçme hakkımızı demokratik, şeffaf, açık seçimlerle belirleme hakkına sahip.”
“Bizleri destekleyenlerden ne bekliyoruz? İlk olarak tam siyasi ve ekonomik destek bekliyoruz. Siyasi olarak aktif olamayan birinden tek beklentimiz insanlık ve destek. Politik olarak destek olamayabilirler ancak destek olunacak pek çok alan var. Sağlık, sosyal ilişkiler gibi pek çok yer var. Buradaki insanları desteklemek için çok sayıda yol var. Mesela medyada destek olma gibi. Özellikle sosyal medya insanlarımızı, Filistinlileri susturmak için elinden geleni yapıyor. Burada sadece sosyal medyadan değil aynı zamanda ana akım medyadan da bahsediyorum. İsrail yapımı ürünleri kullanmayarak da destek olunabilir. İsrail’de vergilerin yüzde 60’ı İsrail ordusuna gidiyor. Eğer boykot ederseniz ölmeyeceksiniz. Ama boykot etmezseniz pek çok Filistinli öldürülecek.”
“Hamas, İslami arka plana sahip olmakla birlikte, Filistin’de medeni bir devleti savunuyor. Bütün komşu ülkeleri de, tüm Filistin hareketleriyle eşit derecede ilişki kurmaya davet ediyoruz. Unutulmamalı ki, Filistin’i temsil ettiğini öne süren Abbas, en son 2006 yılında seçim düzenledi. Altını çizmek isterim. Kimse Filistin halkına belirli bir yönetimi dayatamaz.”
“Filistinlilerin evlerinden edilmesini nasıl açıklayabiliriz. Gazze en büyük açık hapishanedir. İki milyon mahkûm var. İsrail yalnızca Mescid-i Aksa’ya saldırmadı. Aynı zamanda Hıristiyan kiliselerine de saldırıldı.”
HAMAS AYDINLIK’IN SORUSUNU YANITLADI
Hamas yetkilisi gazetemizin “Batı Asya ülkelerinin Filistinli örgütleri birleştirmek için çaba göstermesi gerektiğini belirttiniz. Bu konuda şu an atılan net bir adım var mı? Son çatışmada Filistinli örgütler ortak bir inisiyatif ile hareket ettiler mi?” sorusuna ise şöyle cevap verdi:
“Filistin için savaşma görevi Filistinlilerin omzunda ve Filistin'i savunmak için, birleşmiş bir Filistin için ellerinden gelen her şeyi ortaya koyuyorlar. Çünkü bölünmek bizim için, davamız için çok kötü sonuçlar doğurur. Ama bizi bölmek istiyorlar. Bütün sömürgeci projelerde olduğu gibi, böl ve yönet. Filistin'de neden seçimleri gerçekleştirip bir yönetimi de kurmayalım? Elbette, bu göklerden gelmeyecek. Bizim kardeşlerimizden istediğimiz şey, bizi birleşmeyi başarmamız için desteklemeleri. Örneğin bütün Filistinlileri temsil edecek temsilcileri belirlemeliyiz. Politik yaklaşım, ideoloji fark etmeksizin hepimizin Filistin'in reform ve rehabilitasyon sürecinde bulunmamız gerekiyor. Hamas olarak bunu çok ciddiye alıyor ve başarmak için çok çalışıyoruz.”
‘FİLİSTİN SORUNU ABD’YE KARŞI MÜCADELEDEN GEÇİYOR’
Etkinlikte Türkiye adına Eski Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Prof. Dr. Osman Paksüt, Hamas temsilcisinden sonra ikinci konuşmayı yaptı. Prof. Paksüt, “Sadece İsrail’in Filistin’İ işgali değil, aynı zamanda bölgede politik anlamda çok büyük rollere sahip ülkeler de bağımsızlık için mücadele ediyor. Irak’ta olduğu gibi, ABD’nin işgalinden sonra ülkenin dengesi bozuldu ve 1,5 milyon Iraklı sivil öldü.” dedi ve şunları belirtti:
“ABD bölgede kukla bir sözde Kürdistan yaratmaya çalışıyor. YPG, PYD, PKK aynı maske altında terörist olarak güya Kürdistan için savaşıyor. ABD, Batı Asya’da düzensizlik yaratmaktan, kendine yeni kaleler kurmaktan vazgeçmedikçe Filistin sorunu da kolayca çözülemez.”
“Mustafa Kemal’in de vurguladığı gibi ‘Bağımsızlığımızı kazanmak için birleşmek zorundayız’. Aynı durum Filistin için de geçerli. Bu nedenle Birleşmiş Filistin çok önemli bir konu ve Türkiye diğer pek çok Filistin dostu ülke gibi bunu başarmak için desteğe hazır.
‘İKİNCİ İSRAİL PROJESİNE KARŞI BERABER MÜCADELE EDELİM’
“İsrail 'Kürdistan' adı altında İkinci bir İsrail kurmaya çalışıyor. Bölge ülkeleri eşgüdüm sağlamalı, İsrail'in bir dahaki saldırgan eylemine karşı somut ve koordineli tepki hazırlamalı. Kurulmak istenen sözde ‘Kürt Koridoru’ aslında Türkiye tarafından başarısızlığa uğratıldı. Birlikte Amerika’nın bölgedeki planlarını bozarak bu koridoru da başarısızlığa uğratır ve bağımsızlığımızı sağlarız. Eğer yeteri kadar yaptırım ile karşılaşılırsa İsrail bundan korkup bu düzenin böyle gitmeyeceğini anlayabilir. İsrail barış istiyorsa Filistinlilerin de barış içinde yaşayacağı bir ortam da yaşanır.”
‘YENİ DÜNYA DÜZENİ ÇÖKTÜ’
Pakistan’dan Uzay ve Güvenlik Çalışmaları Merkezi Müdürü (CASS) Seyid Muhammed Ali “Filistin’de direniş hiç olmadığı kadar başarılı” diye başladığı konuşmasını şöyle sürdürdü:
“II. Dünya savaşından sonra ortaya uluslararası kuruluşların (BM, AB gibi) en önemli gündemlerinden ikisi Kaşmir ve Filistin. Bu büyük bir başarısızlığı gösteriyor. Dünyaya şekil veren o kuvvetler bu başarısızlığı engelleyemedi. İnsanlık bu kurumlara güvenmiyor artık. Sadece Rusya’nın ya da Çin’in gücü değil, uluslararası toplumun büyük hayal kırıklığı söz konusu. Yeni Dünya Düzeni’nin çöktüğünü çok net bir şekilde ortaya.”
“Dünyamızın Batı emperyalizminden aldığı yaraları sarmak için birlikte hareket etmeliyiz. Bu toplantılar çok daha fazla olmalı. Birlikte mücadele etmeliyiz. Yahudi karşıtlığı ve terör Müslüman dünyasına karşı kullanılıyor. Bu bir tesadüf değil. Kanada'da ya da Yeni Zelanda'da Müslümanlara karşı bir saldırı gerçekleşirse bunu yapanın akli dengesi olmadığı söyleniyor. Ama bireysel bir saldırı gerçekleşirse bunu medya otomatik olarak terör eylemi olarak nitelendiriyor.”
“Pakistan, kuruluşundan önce bile Filistin sorununa sahip çıkıyordu. Zamanında Belfur kararına en sert tepki verenlerden biriyiz. Zaten Pakistan'ın kuruluş felsefesi Filistin Davası ile aynıdır ve bence Filistin davası da uluslararası düzlemde daha çok böyle savunulmalı: Sadece bir Müslüman ya da Arap meselesi olarak değil, bir halkın kendi kaderini tayin hakkı olarak. Bu şekilde uluslararası düzlemde daha büyük destek sağlanır. Filistin davası, yükselen küresel güçler için de bir sınavdır. Eski ve yıkılan dünya düzeninden ders aldıklarını göstermeleri gerekir.”
SURİYELİ SİYASET BİLİMCİ: YPG TERÖR ÖRGÜTÜ!
Suriye’den Siyaset Bilimci Dr. Bessam Abu Abdullah Türkiye ile Suriye arasında birlik olması gerektiğimi vurguladı. “Bizim Yahudilerle ilgili bir sorunumuz yok, sorunumuz Siyonizmle. Bu proje, kapitalist emperyalist ülkeler tarafından şekillendirildi, özellikle de ABD tarafından. Bu bölgeyi kontrol etmek ise temel amaç.” diyen Dr. Abdullah ayrıca şunları belirtti:
“ABD’nin de içinde bulunduğu Batı devletleri bölge için yeni bir İsrail yaratmayı amaçlıyorlar. Bizim ne yapacağımız ise ayrı olacak çok önemli. Bu propaganda Batı’da ana akım medyada da servis ediliyor.”
‘TÜRKİYE VE SURİYE ORTAKLIK KURMALI’
“YPG’yi zaten terör örgütü olarak nitelendiriyoruz. Ne olursa olsun Türkiye ve Suriye arasındaki iş birliği gerçekleşmeli. Ama bence biz (Türkiye ve Suriye) yüz yıldır Fransa, Britanya ve şimdi ABD tarafından kullanılacağımız bir geleceği engellemeli ve Batı Asya’da İran, Türkiye ve Suriye ile birlik, ortaklık kurmalıyız. Nesillerimizi korumak için ideoloji penceresini bir kenara bırakmalıyız.”
“İsrail eğer bu saldırganlıkla Kudüs’e, Mescid-i Aksa’ya saldırırsa bölgesel bir savaşın içerisine girer. İsrail şunu anlamalı: Filistin yalnız değildir. ABD içerisinde de değişiklikler görüyoruz. Sadece tek gözle değil iki gözle birden bakılıyor. Rusya ve Çin de önemli bir kuvvet oluşturuyor. Bu sayede yeni uluslararası katmanlar gözlemleyebiliyoruz.”
BATI’DA BİLE İSRAİL REJİMİNİN MEŞRUİYETİ SORGULANIYOR’
Tahran Üniversitesinden Prof. Seyid Muhammed Marandi, “Gazze’de büyük bir zafer kazanıldı. Bu İsrail’deki rejimin en büyük kaybı oldu. Aynı zamanda İsrail’deki rejimin meşruluğunun olmadığı ortaya çıkmış oldu.” dedi. Prof. Marandi şöyle devam etti:
“Filistin'de direniş hareketi çok daha güçlü. İranlıların, Filistinlilerin beraber geliştirdiği teknoloji bunu sağladı. Böylece gelecekte Filistin İsrail'de rejime çok daha fazla hasar verebilir. İsrail'in büyük propagandası kendine karşı döndü. Batı ülkelerinde bile İsrail'de rejimin meşruluğu sorgulanmaya başlandı.”
“Gazze'de insanlar yemek almaktan alıkonuluyor. Doğru düzgün bir hayat yaşamıyorlar. Buna rağmen, Filistinliler bu yönetime karşı mücadele edebilme kapasitesine sahip. Görevimiz yalnızca İsrail ürünlerini boykot etmek olmamalı. Hükümetlerimizi İsrail ile iletişim kurmaması yönünde baskı uygulamalıyız. İhracat yok, ithalat yok. İsrail ekonomik ve siyasi olarak zayıflatılmalı. Bu olana kadar Filistinliler, Müslümanlar dünyasından memnun olmama hakkına sonuna kadar sahipler.”
Gözde Nur Mercan
TGB Uluslararası İlişkiler Bürosu Üyesi