
Cahit Armağan Dilek, bu durumun ‘doğal sınır’ oluşturmayı amaçladığına da işaret etti.
ABD’nin IŞİD bahanesiyle Irak ve Suriye’de petrol ve doğalgazın yanı sıra su hesabı da yaptığı ortaya çıktı. PYD, Suriye’nin en önemli barajlarının olduğu bölgelere doğru hakimiyetini genişletirken, Peşmerge de Irak’ın en önemli enerji kaynağı Musul barajını kontrol ediyor.
Bölgede önümüzdeki dönemde en önemli sorunun su olacağı tespitini yapan ABD, Irak ve Suriye’deki suyun kontrolünü ve barajları kendi denetimindeki Kürt gruplara vererek bölgede etkinliğini arttırmaya çalışıyor. Bunu sağlamak için de IŞİD’i kullanıyor.
Bölgede yaşanan gelişmeleri yakından takip eden Dış Politika ve Güvenlik Analisti Cahit Armağan Dilek de su konusuna dikkat çekti. ABD’nin IŞİD’i TSK üzerine sürdüğünü vurgulayan Dilek, “ABD’nin hem Rakka hem de Musul operasyonlarındaki ertelemeleri, IŞİD’in başka noktalara yüklenmesine fırsat veriyor. El Bab’da gördüğümüz bunun bir yansıması. IŞİD’in El Bab’da direnebileceğini, Türkiye’yi orada oyalayıp PYD/PKK kontrolündeki Münbiç’e yönelmesini engellemeye çalışacağını öngörebiliriz” dedi.
PYD FIRAT’IN DOĞUSUNDA ALAN GENİŞLETİYOR
Türkiye El Bab’a odaklanmışken Fırat’ın doğusunda ilginç gelişmeler yaşandığını vurgulayan Dilek şunları söyledi: “Rakka’ya yönelik operasyon ertelenmiş olsa da YPG’nin operasyonlarının durmadığını, Fırat’ın doğusunda kontrol ettiği Aynel Arap (Kobani) ve Cezire ‘kanton’larının derinliğini güneye doğru hızla arttırmakta olduğunu görüyoruz. YPG son bir haftada IŞİD’in de (muhtemelen arkasındaki güçlerden gelen talimatla) direniş göstermemesiyle Fırat’ın doğusunda nehir boyunca güneye El Esad gölünün en güneyindeki Tabka barajına kadar geldi. YPG yaklaşık bir sene önce Aralık 2015’te de Teşrin barajını kontrol altına almış ve oradan Fırat’ın batısına adım atmıştı. Ağustos 2016’da da Münbiç’i kontrol altına almıştı. Böylece yukarıda Teşrin barajını ele geçirmiş olan YPG şimdi de güneyde Suriye’nin en büyük barajı olan Tabka barajını gözüne kestirmiş gözüküyor.
BARAJLARA HAMLE
Fırat’ın üzerindeki barajlar ve El Esad gölünün doğu kıyısı YPG’nin kontrolünde. Bu PYD/YPG’nin Suriye’nin en önemli su kaynağını kontrol altına alması demektir. Böylece Suriye’nin suyu da tamamen PYD/YPG kontrolüne girmiş oluyor. Diğer ilginç tesadüf (!) ise Irak’tan. Irak’ın belki de tek su kaynağı Dicle’nin üzerindeki Musul barajı da Barzani yönetiminin yani Peşmergenin kontrolünde. Bu arada Irak’ın elektirik ihtiyacının büyük kısmı Musul barajından sağlandığını unutmayalım. Geleceğin savaşlarının ‘su’ nedeniyle çıkacağı kanaati geniş kabul görmektedir. Peşmerge ve PKK/YPG’nin hamlelerini bu açıdan da değerlendirmek lazım.
IRAK VE SURİYE’DE AYNI TEZGAH
PKK/YPG Suriye’de hem petrol sahaları hem de ana su kaynağını kontrol altına alıp şimdilik Fırat’a yaslanarak bölünmeyi kolaylaştıracak doğal bir sınır da oluşturmaya yönelmiş gözüküyor. Benzer durumun Irak’ta yaşandığını gösteriyor. Musul barajı olayı dışında Barzani’nin tartışmalı bölgeler kavramı adı altında aslında ağırlıklı olarak Türkmenlerin yaşadığı bölgeleri IŞİD’ten kurtarıyoruz algısı içinde işgal ettiğini ve özerk bölgesinin Dicle’ye dayanarak batı ve güney istikametinde genişletmekte olduğunu görüyoruz. Yani Irak ve Suriye’de olanlar birbirinin kopyası şeklinde gelişmektedir.
TÜRKİYE’Yİ NASIL ETKİLER?
Peki Irak ve Suriye’de oluşan yapı Türkiye’nin çıkarlarına, güvenliğine uygun mu? Kuşkusuz hayır. Irak ve Suriye’nin bölünmesi Türkiye’yi de aynı tehditle yüz yüze getirir. Dolayısıyla Türkiye, Irak’ta ve Suriye’de toprak bütünlüğünün yanında üniter yapının da mutlaka korunmasını destekleyecek bir politikayı benimsemelidir.
MUSUL BARAJI
Musul barajı, Irak’ın en büyük, Ortadoğu’nun ise dördüncü büyük barajıdır. Musul’un kuzeyinde Dicle Nehri üzerine inşa edilen baraj 1986’da faaliyete geçti. Toplam 1.060 MW elektrik üretim kapasitesi olan baraj, Ninawa eyaletinin elektrik ihtiyacının önemli bir bölümünü karşılamaktadır. Bölgedeki tarımsal sulama ihtiyacı da, Musul Barajı sulama kanal sisteminden sağlanmaktadır.
Irak’ın işgali sonrasında uygulanan Birleşmiş Milletler ambargosu nedeniyle Musul barajının 1990’lı yıllarda bakım ve onarımın yapılamamış, bu nedenle baraj patlayabileceği endişesi ile uluslararası kamuoyunu uzun yıllar meşgul etmiştir. 2004 yılında bir Alman firması barajı rehabilite etmeye başlamış, ancak, IŞİD’in bölgeyi işgal etmesi nedeniyle tamamlanamadı.
2003 işgali sonrasında ABD ordusu uzmanları tarafından yapılan bir araştırmada Musul barajının patlaması halinde suların iki saat içerisinde Musul’u 20 metre su altında bırakacağını, patlamanın Baiji, Tikrit, Samarra ve Bağdat’ın da sular altında bırakması sonucu yaklaşık 1 milyon insanın hayatını kaybedebileceği değerlendirmesi yapıldı.
aydinlik.com.tr