Hindistan - ABD ilişkileri kırılgan

RAND Corporation sitesinde ‘Hindistan'ın Amerika'ya Kırılgan Güveni’ başlıklı bir analiz yayımlandı.

Hindistan - ABD ilişkileri kırılgan
İ. Göksu Nacar
İ. Göksu Nacar
YAZAR

Raporda, ABD’nin Çin’e karşı oluşturduğu QUAD ittifakının sınıfta kaldığına işaret ediyor. Amerika-Hindistan ilişkisini değerlendiren rapor, Hindistan'ın Pasifik'teki Amerikan politikasından duyduğu rahatsızlıklara işaret ediyor
Hindistan mevcut durumda Kovid-19 vaka sayılarında ve ölüm sayılarında zirvede. Hastaların ihtiyaçlarını karşılamada hastane kapasitelerinin yetersiz kalıyor ve cenaze düzenlemelerinde bile kapasite sıkıntısı devam ediyor. Son bir aydır birçok Hintli, ABD'nin Hindistan'ın virüse karşı verdiği savaşa aşı hammaddesi, aşı dozu, oksijen ve kişisel koruyucu ekipman sağlayıp sağlamayacağını merak etti ve sorguladı. Dünyanın farmasötik üretim katı olarak görülen Hindistan, ihtiyaç anında aşı ihraç ederek ABD’ye yardım etmiş olmasına rağmen, Hindistan'ı kriz vurduğunda Washington'da ki sessizlik Hindistan-Amerika ilişkilerindeki güvensizliğin ayaklarından birini oluşturuyor. RAND Corporation bu durumu 21 Mayıs 2021 tarihli raporda “Hindistan içerisinde Yeni Delhi'nin Washington'a çok fazla güvenmemesi gerektiğini savunanların argümanlarını güçlendirdi.” şeklinde yorumluyor.

QUAD SINIFTA KALDI
ABD, Japonya, Avustralya ve Hindistan; Çin’in bölgede yükselen etkisine karşı QUAD olarak adlandırılan dörtlü yani bir birlik oluşturmuştu. ABD’nin dörtlü ittifakı, bölgede Çin’in artan etkisine ve gücüne karşı bir potansiyel olarak gördüğü biliniyor. Bu strateji Obama döneminde “Çin’i Yeniden Dengeleme Stratejisi” olarak açıklanmış, Trump döneminde de yeni “Hint-Pasifik Stratejisi” olarak lanse edilmişti. 2020 yılından itibaren ise bu dört ülke arasında aşı işbirliği ve koordinasyonunun grubun belirtilen önceliği olmasına rağmen, aşı konusunda Yeni Delhi'nin yalnız bırakılması bu işbirliğinin lafta kaldığının bir örneğini oluşturuyor.
Rapor ise bu durumun Amerika’nın kendi politikası açısından istenilen bir sonuç oluşturmadığını şu görüşe yer vererek aktarıyor:
“Çin ve Pakistan, Sovyetler Birliği olarak Soğuk Savaş sırasında ABD ve Çin'in Pakistan'a verdiği desteği dengelemeye yardımcı olan, İran ve Hindistan'ın 'zamana göre test edilmiş' ortağı Rusya ile birlikte, Hindistan’a ABD'den bile önce yardım teklif etti. Bu nedenle, birçok Hintli, Rusya'nın Sputnik V aşısını uygulanabilir bir alternatif olarak gördü.”

MÜNHASIR EKONOMİK BÖLGE GERİLİMİ
ABD Donanması 7. Filosu 4 Şubat’ta Tayvan Boğazı’ndan savaş gemisini geçirmişti. Geçen ay ise Washington, Umman Denizi'ndeki Hindistan yönetimindeki bir takımada olan Lakshadweep'e yönelik seyrüsefer özgürlüğü (FoN) operasyonu gerçekleştirdi. Gerçekleştirilen operasyon Hindistan’ın Münhasır Ekonomik bölge sınırlarının içinde olmasına rağmen Hindistan’dan izin alınmaması ciddi bir gerginliğe yol açtı. Yapılan operasyon sonrası ABD Donanmasının yaptığı açıklama ise gerginliğin esas sebebini oluşturdu:
“Yapılan operasyon için Hindistan’dan izin alınmamıştır. Hindistan, kendi münhasır ekonomik bölgesinde veya kıta sahanlığında askeri tatbikatlar veya manevralar için önceden izin alınması gerektiğini söylüyor, bu da uluslararası hukuka aykırı bir iddia. Bu seyir özgürlüğü operasyonu (FONOP), Hindistan'ın aşırı denizcilik iddialarına meydan okuyarak uluslararası hukukta tanınan deniz haklarını, özgürlüklerini ve yasal kullanımlarını desteklemektedir. ABD Kuvvetleri, Hint-Pasifik bölgesinde günlük olarak faaliyet göstermektedir. Tüm operasyonlar uluslararası hukuka uygun olarak tasarlanmıştır ve Amerika Birleşik Devletleri'nin uluslararası hukukun izin verdiği her yerde uçacağını, yelken açacağını ve faaliyet göstereceğini gösterir. Geçmişte yaptığımız ve gelecekte de devam edeceğimiz gibi, rutin ve düzenli Seyrüsefer Özgürlüğü Operasyonları (FONOP'lar) yürütüyoruz. FONOP'lar tek bir ülkeyle veya politik açıklamalar yapmakla ilgili değildir.”
Açıklama Münhasır Ekonomik bölge sınırlarını tanımayan tavrı ile tüm Hindistan kamuoyunda büyük tepkiye neden oldu. Yanıt olarak Yeni Delhi, Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi uyarınca, Hindistan hükümetinin "diğer devletlere Hindistan Münhasır Ekonomik Bölgesinde (MEB) ve kıta sahanlığında, askeri tatbikat veya manevralar yapma yetkisi vermediğini” kamuoyuna açıkladı. Hindistan basının sorguladığı bir diğer nokta ise QUAD işbirliği olmasına rağmen Amerika’nın neden böyle bir operasyon yürüttüğü sorusu oldu. Operasyonun gerçekleştiği bölge hidrokarbon rezervi açısından önemli bölgelerden birisi.

ABD’DEN HİNDİSTAN’A KISMEN ÖZGÜR ÜLKE STATÜSÜ
Rapor 2019'da ezici bir üstünlükle yeniden seçilmeyi kazanan Başbakan Narendra Modi yönetimindeki Hindistan’ın, Hindu milliyetçisi hedefleri başta Müslümanlar olmak üzere azınlık gruplarının zararına önceliklediğini söylüyor. Her ülkede “özgürlüğü” derecelendiren ABD hükümeti tarafından finanse edilen bir kuruluş olan Freedom House, Mart ayında Hindistan'ı "özgür" statüsünden "kısmen özgür" statüsüne düşürmeye karar vermesi, Amerika Dışişleri Bakanlığı’nın yıllık raporunda Hindistan’da kötüleşen bir azınlık problemi tanımlaması, ABD Uluslararası Dini Özgürlük Komisyonunun ise Hindistan'ı "endişe ülkesi" olarak etiketleyen bir çıkışta bulunuşu Amerika-Hindistan ilişkilerinde üçüncü bir gerginlik sebebi olarak ortaya çıktı. Hindistan Dışişleri Bakanlığı (MEA) karşılık vererek, "Hindistan'ın sağlam kurumları ve köklü demokratik uygulamaları var. Özellikle temellerini doğru oturtamamışlardan vaazlara ihtiyacımız yok." cevabını verdi.
Rapor da bu durumun sonuçlarına dair tespit ise şu şekilde; “Yeni Delhi'de, Biden'in partisi Demokratik Parti içindeki ilericilerin, gittikçe yanlış hizalanmış değerler nedeniyle Beyaz Saray'ı Hindistan'ı desteklemekten uzaklaştırmaya çalışabileceklerine dair artan endişeler var. Örneğin, Hindistan'daki Kovid-19 vakalarının patlaması sırasında Beyaz Saray sözcüsü, yönetimin Yeni Delhi'nin Hindistan hükümetinin krize verdiği tepkiyi eleştiren yorumları kaldırmak için Twitter'a yaptığı talebine karşı çıktığını söyledi. Hindistan ve Amerika arasında paylaşılan değerlerdeki çatlaklar, birlikte çalışan demokrasilerin ruhunun tam merkezinde vuracaktır.”

CAATSA YAPTIRIMI İHTİMALİ
Hindistan, Amerika'nın Düşmanlarına Yaptırımlar Yoluyla Karşı Koyma Yasası'nın (CAATSA) 2017'de yürürlüğe konması nedeniyle de rahatsız. İran, Kore DHC ve Rusya ile "önemli işlemler" yapan ülkelere yaptırım uygulamak için tasarlanan CAATSA, ABD-Hindistan savunma ilişkileri üzerinde ciddi sonuçlar yaratabilir. 2016 yılında Yeni Delhi Moskova'dan S-400 hava savunma sistemini satın aldı ve bu yıl teslim alınması planlanıyor. Anlaşma yerine getirilirse, Yeni Delhi feragat etmezse Hindistan ABD'nin yaptırımlarına maruz kalabilir.
Rusya ve Hindistan'ın Soğuk Savaş'a kadar uzanan uzun süreli bir savunma ilişkileri var ve Hint ordusu on yıllar boyunca birçok Sovyet-Rus sistemi tedarik etti. Yeni Delhi'nin CAATSA nedeniyle Moskova ile olan güvenlik ilişkisinden kaçınması pek mümkün görünmüyor.
Hindistan MEA, S-400 anlaşmasıyla ilgili bir soruya verdiği yanıtta, "Hindistan ve ABD'nin kapsamlı bir küresel stratejik ortaklığı var. Aynı zamanda Hindistan'ın Rusya ile özel ve ayrıcalıklı bir stratejik ortaklığı vardır. Hindistan her zaman bağımsız bir dış politika izlemektedir. Bu aynı zamanda ulusal güvenlik çıkarlarımız tarafından yönlendirilen savunma alımlarımız ve malzemelerimiz için de geçerlidir." ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin geçen ay Hindistan'da yaptığı açıklamada, Yeni Delhi'nin anlaşmayı sürdürmesi halinde CAATSA yaptırımlarının tetiklenebileceğini kaydetti. RAND Raporu, Hindistan'a yaptırım uygulamanın, Hint-Pasifik'teki ABD-Hindistan işbirliğini “ürpertici şekilde” etkileyeceğini vurguluyor. Rapor Afganistan meselesinin bir başka sinir ucu olduğuna değiniyor; “Başkan Biden'ın ABD'nin Afganistan’daki askerlerini bu yılın 11 Eylül'e kadar çekeceğini açıklamasıyla ilgili olarak sorun yaşanıyor. Pakistan destekli Taliban'ın ülkeyi ele geçirmesiyle kaosa neden olma olasılığı, Hindistan'ı muhtemelen terk edilmiş ve potansiyel olarak çaresiz hissettirmiş. Washington'un önümüzdeki aylarda Yeni Delhi ile çekilmesini nasıl koordine edeceği çok önemli olacak.”

‘İKİLİ İLİŞKİLER RAYDAN ÇIKABİLİR’
Rapor’a göre mevcut durumda, Hindistan-Amerika ikili ilişkileri adına sıralanan bu önemli tahriş edicilerin herhangi biri veya herhangi bir kombinasyonu, son derece olumlu bir ikili ilişkiyi raydan çıkarma olasılığı taşıyor. Hindistan-Amerika ilişkilerine dair tehlike çanlarının çaldığına işaret eden rapor bu nedenle, Hint-Pasifik için geniş kapsamlı sonuçlar doğuracak böyle istenmeyen bir sonucu önlemek için bu alana dair harekete geçme ihtiyacının kritik önemde olduğunu belirtiyor. Mevcut durumun toplam olarak gösterdiği ise her ne kadar Amerika ve Hindistan arasında bir stratejik ortaklıktan bahsedilse de, strateji ve hedeflerin artık çatışmaya başladığıdır.

İkra Göksu Nacar
TGB İzmir İl Sekreteri

Tarih:
Diğer Haberler