ABD’nin Sinciang Uygur Özerk Bölgesi üzerinden Çin’i hedef alan faaliyetleri devam ediyor. Bölgede, hiçbir kanıt göstermeksizin insan hakları ihlalleri olduğunu iddia eden Washington yönetimi, yakın zamanda Çinli yetkililere yaptırım uygulanmasını öngören yasa tasarısını onaylamıştı.
Çin Halk Cumhuriyeti İstanbul Başkonsolosluğu, Batı medyasının Sinciang Uygur Özerk Bölgesi ile ilgili yaptığı yalan haberleri çürüten bir derleme hazırladı. İşte Sinciang ile ilgili yalanlar ve gerçekler:
YALAN-1: ‘TOPLAMA KAMPLARI’
Yalan: Sinciang’daki mesleki eğitim ve öğretim merkezleri, bir milyondan fazla Uygur’u hapseden “toplama kamplarıdır”.
Gerçek: Mesleki eğitim ve öğretim merkezleri, Sinciang kanunlarına uygun olarak kurulmuş, ABD’deki topluma kazandırma merkezlerinden, Birleşik Krallık’taki Ayrılma ve İlişik Kesme Programı’ndan (DDP) ve Fransa’daki radikalizmi önleme merkezlerinden bir farkı olmayan kurumlardır. Hepsi önleyici terörle mücadele ve ırkçılığın ortadan kaldırılması için yararlı önlemler ve olumlu buluşlardır ve BM Küresel Terörle Mücadele Stratejisi ve diğer terörle mücadele kararlarının ilkeleri ve ruhu ile uyumludur. Sinciang’daki eğitim ve öğretim çalışmalarına, hukukun üstünlüğü ruhu ve terörle mücadele ve radikalizmi önleme konusundaki uluslararası ilkeler rehberlik etmektedir.
8 KİŞİ İLE ANKET YAPIP ‘BİR MİLYON UYGUR’ DİYORLAR
Açıkça bir dedikodu olan “yaklaşık bir milyon Uygur gözaltına alındı” iddiası, oldukça şüpheli iki “çalışmaya” dayanıyor.
İlk “çalışma” ABD hükumeti destekli Çin İnsan Hakları Savunucuları Ağı (CHRD) tarafından sadece sekiz kişi ile yapılan mülakata dayanıyor. CHRD bu anlamsızca küçük örnekte iddia edilen tahmini oranı Sinciang’ın tamamına uygulayarak, bir milyon insanın “yeniden eğitim tecrit kamplarında” ve iki milyonun da “gündüz/akşam yeniden eğitim oturumlarında” zorla tutuklu tutulduğu kaba tahminine varmıştır.
İkinci “çalışma” aşırı sağ köktendinci Christian Adrian Zenz diğer adıyla Zheng Guoen tarafından yapılmıştır. ABD merkezli bağımsız bir haber sitesi olan The Grayzone’a göre Zenz, 1983 yılında ABD hükümeti tarafından kurulan aşırı sağ Komünizm Mağdurları Anma Vakfında kıdemli bir akademisyen ve Sinciang’ın mesleki eğitim ve öğretim merkezlerini incelemek için kurulan ABD istihbarat topluluğunun beyni. Kendisinin “Tanrı’nın öncülüğünde” Çin’in aleyhine olan bu “görevde” olduğuna inanmaktadır.
Eylül 2018’de Zenz, Orta Asya Araştırmaları dergisine yazdığı bir makalede “Sinciang’da toplam yeniden-eğitim alan kişilerin sayısının bir milyonun biraz üzerinde olduğu” sonucuna vardı. The Grayzone’a göre Zenz; bu sonuca Türkiye’de faaliyet gösteren Uygurların sürgündeki medya kurumu olan Istiqlal TV’nin tek bir raporuna dayanarak vardı. Bir basın kurumu olmaktan uzak, Istiqlal TV aşırıcı hareketlere yataklık yaparak bölücülüğü kışkırtmaktadır.
YALAN 2: SİYASİ TELKİN VE GÖZDAĞI POLİTİKASI
Yalan: Sinciang’daki mesleki eğitim ve öğretim merkezleri Uygurlar ve diğer etnik azınlıklar üzerinde “siyasi telkin ve gözdağı” politikası uyguladı.
Gerçek: Sinciang’daki mesleki eğitim ve öğretim merkezlerinde, dil yetersizliği, hukuk bilgisinin ve mesleki yeteneklerin olmaması ve bunların yanı sıra kursiyerler arasında değişik seviyelerdeki aşırı dincilik nedeniyle standart Çince konuşma ve yazma, hukuk bilgisi, profesyonel yetenekler ve deradikalizasyon üzerine kurslar vermiştir. Merkezlerin amacı dini aşırıcılıkla kökten mücadele olmakla beraber, hiçbir şekilde “siyasi telkin ve gözdağı” olmamıştır.
Çok yönlü öğrenme sayesinde, kursiyerler kendilerini terörizm ve aşırıcılığın etkisinden kurtardılar. Yasaların belirgin bir şekilde anlaşılması, standart Çince konuşma ve yazma yeteneği, pratik becerilerin kazanılması ve istihdam edilebilirlikteki genel iyileşme ile kanıtlandığı gibi, genel kapasiteleri geliştirildi. Birçoğu, onlara istikrarlı bir gelir sağlayan işler bulmuş ve ailelerinin yaşam standartlarını önemli ölçüde iyileştirmiştir.
YALAN 3: DİNİ VE ETNİK İNANÇLARA SAYGI GÖSTERİLMİYOR
Yalan: Mesleki eğitim ve öğretim merkezlerinin şartları iyi değildir ve bu merkezler tıbbi olanaklardan yoksundur. Kursiyerler zorla siyasi telkin ve işkenceye maruz kalıyorlar ve dini geleneklerini yerine getirmek ve yerel etnik dillerini kendi aralarında kullanma haklarından yoksun bırakılıyorlar.
Gerçek: Mesleki eğitim ve öğretim merkezleri, Çin Anayasası ve diğer yasalarda yer alan insan haklarına saygı ve koruma ilkesini sıkı bir şekilde uygulamaktadır. Kursiyerlerin temel hakları ve kişisel itibarları iyi korunmaktadır ve kursiyerlere herhangi bir şekilde hakaret veya istismar yasaktır. Merkezler kursiyerlerin kişisel özgürlüklerini tamamen garanti altına alır. Merkezler, kursiyerlerin düzenli olarak eve gidebilecekleri ve kişisel meseleler için izin alabilecekleri ve yazışma özgürlüğünü kullanabilecekleri yatılı okullar olarak yönetilmektedir.
Merkezlerde kursiyerlerin dini inançlarına tamamen saygı gösterilmekte ve korunmaktadır. Dini bir inanca sahip olanlar, evde oldukları zamanlar hukuki dini eylemlerde bulunmama konusunda karar verebilirler.
Merkezler tüm etnik grupların geleneklerine tam olarak saygı duyuyor, onları koruyor ve onlar için ücretsiz zengin besleyici helal gıda çeşitliliği sağlıyor.
Merkezlerde kursiyerlerin kendi etnik dillerini yazılı ve sözlü olarak kullanma hakları tamamen koruma altındadır. Tüm düzenlemeler, müfredat ve kantin menüleri hem Çince hem de etnik dillerinde yazılmıştır.
Merkezlerde iyi donanımlar tesisler mevcuttur. Yatakhaneler radyo, televizyon ve klima veya elektrikli vantilatörler ile donatılmıştır. Kursiyerlere ücretsiz sağlık danışma ve tedavi hizmeti sunmak için tıbbi birimler kurulmuştur. Ayrıca basketbol, voleybol, masa tenisi ve diğer spor alanları, okuma odaları, bilgisayar odaları ve sinemalar gibi kültürel mekanların yanı sıra performanslar için de konser salonları ve açık hava sahneleri gibi mekanlar bulunmaktadır.
YALAN 4: TERÖRLE MÜCADELE ALTINDA ETNİK AZINLIKLAR BASTIRILIYOR
Yalan: Sinciang’ın şiddet içeren terörist faaliyetlere karşı yürüttüğü özel operasyonlar, teröristlerle mücadele bahanesi altında etnik azınlıkları bastırmayı amaçlıyor.
Gerçek: Sinciang terörizm ve aşırılıktan uzun ve derin acılar çekmiştir. İstatistikler, 1990’dan 2016’ya kadar etnik ayrılıkçıların, dinsel aşırılık yanlılarının ve şiddet uygulayan teröristlerin binlerce şiddet içeren terör olayı planlayıp gerçekleştirdiğini, bu olayların çok sayıda masum sivilin ve yüzlerce polis memurunun hayatını kaybetmesine ve büyük mal kayıplarına neden olduğunu gösteriyor.
Birleşmiş Milletler Küresel Terörle Mücadele Stratejisi ve diğer terörle mücadele kararlarıyla uyumlu olarak Sinciang, terörizmi belirli bir bölgeye, etnik gruba veya dine bağlamama ilkesini benimsedi ve insan haklarını ihlal eden, kamu güvenliğini tehlikeye atan, etnik birliği zayıflatan ve ülkeyi bölmeyi amaçlayan şiddet ve terör eylemlerini bastırmak için yasaya göre hareket etti.
2014 yılından bu yana toplam 1588 aşırı ve terörist grup imha edildi, 12 bin 995 şiddet olaylarına karışmış terörist tutuklandı ve 2 bin 52 patlayıcı madde ele geçirildi. Bu tür operasyonlar, sık sık yaşanan terörist eylemlerin yükseliş eğilimini etkili bir şekilde frenledi ve insanların yaşam hakkı, sağlık hakkı, gelişme hakkı ve diğer temel haklarını azami ölçüde korudu. Bu önlemler Sinciang’daki tüm etnik gruplardan insanlardan tam destek aldı.
3 YILDIR TEK BİR TERÖR OLAYI YAŞANMADI
Yasaya dayanarak yapılan terörle mücadele, radikalleşmenin önlenmesi ve mesleki eğitim ve öğretim yoluyla, Sinciang’da son üç yıldır tek bir terör olayı görülmedi. Aşırılıkçı sızma etkili bir şekilde önlendi, kamu güvenliği ciddi ölçüde geliştirildi ve insanların tatmin, mutluluk ve güvenlik duygusu önemli ölçüde artırıldı.
Ekim 2019’da Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda 60’tan fazla ülke Çin’in Sinciang politikasını destekledi. Bunlar arasında 30’dan fazla İslam ülkesi bulunmaktadır. Buna karşılık, Çin’in Sinciang politikasını eleştiren az sayıdaki ülkenin hiçbiri İslam ülkesi değildir.
Aralık 2018’den bu yana, 90’dan fazla ülkeden 1000’den fazla kişi 70’den fazla grupla Sinciang’ı ziyaret etti. Bunlar arasında BM yetkilileri, yabancı temsilciler, ilgili ülkelerin Cenevre temsilcileri, gazeteciler ve dini grup üyeleri yer almaktadır. Ziyaretlerinden sonra, bu kişiler Sinciang’ın terörle mücadele ve radikalleşmenin önlenmesi çabalarının BM’nin terörizmle mücadele ve temel insan haklarını destekleme amaç ve ilkeleri ile uyumlu olduğunu ve bu çabaların başkaları tarafından tamamıyla onaylanmayı ve örnek alınmayı hak ettiği görüşünü ifade ettiler.
YALAN 5: AZINLIKLAR ÜZERİNDE GENİŞ ÇAPLI GÖZETİM
Yalan: Sinciang yerel etnik azınlıklar üzerinde geniş çaplı gözetim uyguluyor.
Gerçek: Toplumsal yönetişimin geliştirilmesinde modern teknolojiyi ve büyük verileri denetim altına almak uluslararası ortak bir uygulamadır. Örneğin, 2010 başlarına kadar İngiltere’de 4,2 milyon gözetim kamerası kuruldu, bu o zaman dünyadaki en yüksek sayıydı. Bugün ülkede her on kişi için bir tane olmak üzere yaklaşık altı milyon kamera bulunuyor. Amerika Birleşik Devletleri’nde, en önemli 20 havaalanında yolculara yüz tanıma uygulanıyor. New York polisi tarafından inşa edilen şehir gözetleme sisteminde, şehrin her mahallesini kapsayan, sokaktaki insanları ve caddedeki araçları gözetleyen ve insanların cep telefonlarındaki bilgileri izleyen ve görüntüleyen cihazlar bulunuyor. Sinciang’ın bu konuda yaptıkları, bu iki ülkeye kıyasla ciddi ölçüde sönük kalıyor.
Sinciang’daki kentsel ve kırsal halka açık yerlerdeki, ana yollardaki ve ulaşım merkezlerindeki kameralar, sosyal yönetişimin iyileştirilmesi ve suçların önlenmesi ve suçlarla mücadele edilmesi amacıyla yasaya uygun olarak kurulmuştur. Bu önlemler insanları daha güvenli hissettirmektedir ve tüm etnik gruplardan insanlar tarafından geniş çapta desteklenmektedir.
YALAN 6: CAMİLER YIKILIYOR
Yalan: Sinciang’da çok sayıda camiyi yıkıldı.
Gerçek: Sinciang’daki camilerin sayısı, 1970’lerin sonlarında reform ve açılım başlangıcında yaklaşık 2 binden bugün 24 bin 400’e, ABD’dekinin 10 katından fazlasına ulaşmıştır. Sinciang’da ortalama her 530 Müslüman için bir cami mevcuttur.
Sinciang camilerin korunmasını ve bakımını çok ciddiye almaktadır. Bazı sıkışık ve harap camiler, kötü yerleşim tasarımları ve dini faaliyetler için sakıncalı olanlar, yerel Müslüman toplulukların ihtiyaç ve istekleri ışığında yeniden inşa edilmiş, yer değiştirilmiş veya genişletilmiştir. Bu tür düzenlemeler dini liderler ve inananlar tarafından memnuniyetle karşılanmıştır.
YALAN 7: ‘KAYIP, ÖLÜ, İŞKENCE GÖRDÜ’ DENİLEN İSİMLER
Yalan: Mutalif Nurmemet, mesleki eğitim merkezinden çıktıktan 9 gün sonra öldü. Uygur yazar Nurmemet Tohti kampta öldü. Sayragül Savutbay, Çin’den kaçmadan önce bir kampta işkence gördü.
Gerçek: Mutalif Nurmemet hiç mesleki eğitim merkezine girmedi. Aralık 2018’de çok fazla alkol kullanmasının neden olduğu akut alkolizm, alkolik ensefalopati, solunum yetmezliği ve akut üst gastrointestinal kanamadan öldü.
Nurmemet Tohti hiç mesleki eğitim merkezine girmedi. 20 yıldan uzun süredir koroner kalp hastalığına sahipti, uzun zamandır hastanede tedavi görüyor ve evinde dinleniyordu. 31 Mayıs 2019 akşamı evinde aniden kalp krizi geçirmiş, hastaneye kaldırılmış ama kurtarılamamıştır.
Sayragül Savutbay dolandırıcılık zanlısıdır. Adli cezadan kaçınmak için yasadışı olarak Kazakistan’a kaçmıştır. Çin’de kaldığı sürece hiç mesleki eğitim merkezine girmemiştir ve yasadışı yurtdışına çıkışından önce gözaltına alınmamıştır. Birilerinin işkence gördüğüne tanık olduğu iddiası tamamen yalandır.
YALAN 8: ‘BAŞIMA GELENLER’
Yalan: “Başıma Gelenler” adlı çizgi roman, Sinciang Uygur Özerk Bölgesi’nde mesleki eğitim merkezinden kaçan Uygur kadını Mihrigül Tursun’un deneyimlerini anlatıyor. Gözaltına alındığı süre içinde 9 kadının ölümüne tanık olduğunu ve eğitim merkezinde tutulan küçük erkek kardeşinin işkenceden öldüğünü iddia ediyor.
Gerçek: Mihrigül Tursun Sinciang Uygur Özerk Bölgesi, Bayingol Moğol Özerk İli’nin Qiemo İlçesinde yaşayan bir Uygur’du. Nisan 2017’de etnik nefret ve etnik ayrımcılığı kışkırtmaktan Qiemo İlçe Kamu Güvenliği Müdürlüğü tarafından 20 gün gözaltında tutuldu. 2018’de Çin vatandaşlığından gönüllü olarak çıkarak Mısır pasaportuyla Çin’i terk etti. Çin’de kaldığı süre boyunca hiç cezaevinde tutulmadı ve hiçbir mesleki eğitim merkezinde eğitim görmedi.
Küçük erkek kardeşi Aikebaier Tursun, “Ablam Mihrigül Tursun sık sık saçma sapan konuşuyordu, sadece öldüğümü değil, aynı zamanda başkalarının öldüğüne tanık olduğu yalanını da uydurdu” diye açıkça ifade etti.
tgb.gen.tr