TGB olarak Türk-İş Başkanı Ergün Atalay’ın, TBB Başkanı Metin Feyzioğlu’nun ve vatansever çizgide duran bütün aydınlarımızın yanındayız.

Üzerinde doğduğumuz bereketli toprakların ve dünya jeopolitiğinin kalbinde yer alan eşsiz ülkemizin en önemli özelliklerinden birisi gündemin coşkun bir nehir gibi hızla akmasıdır. Haftanın Yorumu’na başlarken bu nehrin içinde yönümüzü kaybetmemek için bir an kafamızı yoğun gündemden sıyırmalı ve nereden gelip nereye gittiğimizin sağduyulu bir analizini yapmalıyız.

TÜRKİYEMİZ 2014’TEN BERİ BAĞIMSIZLIK ROTASINDA

Bütün dengeleri değiştiren en büyük gelişme ile başlayalım…

Türkiyemiz 2014’ten beri Atlantik yörüngesinde değil, bağımsızlık rotasında ilerliyor. ABD’nin panik içinde ve çaresizce haykırması bundan: ABD, Ortadoğu’daki en büyük müttefikini kaybetti.

Türkiye ABD’nin “ileri karakolu” olmaktan çıktı, hendeklere gömdüğü PKK-PYD’nin hamisi emperyalist ABD’nin “ileri mezarlığına” dönüştü.

Bu dönüşümün adım adım nasıl yaşandığını hatırlayalım…

Adına “açılım süreci” denilen, Amerikan menşeli, doğu bölgemizde PKK’yı iktidar yapma projesi, Türk milleti kayasına çarptı. Fethullah Gülen’in “aşılmalı” diye fetva verdiği ulusalcı dalga, TGB önderliğinde Ergenekon Zindanı’nı yıkarak Amerikancı ittifakı dağıttı.

Türk ordusu “hizadan çıktı” ve ABD’nin “kara gücüm” dediği PKK-PYD’yle beraber Trump’ın “ekonominizi mahvederim” tehditlerini de hendeklere gömdü.

Türk devleti, içinde yuvalanmış olan “ABD’nin sadık dostlarını” yani FETÖ Gladyosunu bağrından söküp attı. FETÖ’cülerin esir ettiği Mustafa Kemal’in askerleri özgürleşti ve bu savaşın kurmay ihtiyacını karşıladı.

Türk milleti, siyasi parti gözetmeksizin emperyalist saldırganlığa karşı kenetlendi ve ABD karşıtlığında dünyanın zirvesine yerleşti. Güneydoğu sınırımızda Fırat Kalkanı, Zeytindalı, Pençe Harekatları’nda kahraman Mehmetçiğin arkasında tek yürek oldu. Mavi Vatan, Denizkurdu Tatbikatları’nda kalbi yedi denizde Türk donanmasıyla birlikte attı.

Kısacası, Türk milleti bölünmeye direndi, Türk devleti savaş mevziine girdi ve Türk Ordusu efsanesi geri döndü. Türkiye, 1950’lerden beri boynuna vurulan emperyalist zincirleri birer birer kırdığı sancılı fakat kararlı bir sürece bütün gövdesiyle girdi.

TÜRKİYE’NİN TGB’Sİ VAR!

Türkiye Gençlik Birliği, bundan 13 yıl önce sağ – sol demeden Türk gençliğini vatan savunmasında birleştirme amacıyla yola çıktığında, bu günlerin geleceğini biliyor ve bunun için mücadele ediyordu. Şimdi Türkiyemizin bu mücadelede vatansever Türk gençliğine hiç olmadığı kadar ihtiyacı var. Ne mutlu ki, Türkiye’nin TGB’si var!

Güneş ufuktan şimdi doğuyor; milletimize güveniyoruz, milletçe Atatürk’ün yolundan tam bağımsız Türkiye’ye doğru ilerliyoruz. Bu haftadan itibaren Haftanın Yorumu’nda Türkiye’de yaşanan gelişmeleri bu büyük yürüyüşün penceresinden değerlendireceğiz.

FIRAT’IN DOĞUSUNDA ABD’NİN SON ÇIRPINIŞLARI

Millî Savunma Bakanlığımız, Fırat’ın doğusuna yapacağı operasyon öncesi ABD ile bir “güvenli bölge” mutabakatı imzalandığını duyurdu. Buna göre PKK-PYD’nin paravanı olan Suriye Demokratik Güçleri (SDG) denilen yapının ABD’nin gözetiminde bölgeden çıkartılması ve Türk ve ABD askerlerinin ortak devriye yapması öngörülüyor. ABD bölgenin 15 kilometre olmasını isterken Türkiye 32 kilometreden asla geri adım atmayacağını vurguluyor.

Kimi çevreler bu mutabakatı ABD’ye verilen bir taviz ve hatta teslimiyet olarak sunma gayreti içerisini girdi. Hatta bununla yetinmeyerek Türkiye’nin içine girdiği Vatan Savaşı sürecinin bir paravan olduğunu ve Türkiye’nin Amerika ile hiçbir zaman savaşmadığını iddia edenler bile çıktı. Bu çevrelerin Türkiye düşmanlığı için her fırsatı kolladığı ve toplumdaki Amerikan karşıtlığını yanlış bir yöne çevirmeye çalıştığı ortada.

ABD’nin bu mutabakata yanaşmasının nedenleri bile durumu açıklamak için yeterli. Türkiye’nin kararlı mücadelesi ve piyonlarının çaresizce köşeye sıkışmış olması ABD’yi bu mutabakat benzeri çalışmalara itiyor. Bu olgu, The Washington Post’tan “gölge CIA” olarak anılan Stratfor’a kadar bütün emperyalist yayınlarda vurgulanıyor. Bu yayınlar, ABD’nin Türkiye’nin 32 kilometre talebini hayata geçirmemesi halinde Türk ordusunun kesinlikle operasyona başlayacağı öngörüsünde bulunuyor.

Ancak şunu da belirtmek gerekiyor: Bu mutabakatın kaçınılmazı ertelemesi mümkün değil. Türk Ordusu Fırat’ın Doğusuna yerleşen terörist grupları silahla yani kapsamlı bir operasyonla temizleyecektir. Bu mutabakat da dahil olmak üzere ABD’nin binlerce tır silah verdiği terör örgütlerini tam anlamıyla ezmenin başka bir yolu yoktur. Mutabakatın operasyonun getireceği kapsamlı çözümü gerçekleştiremeyeceği açıktır. Fırat’ın doğusunun terörden temizlenmesi kararlılığı mutabakattan sonra da hem Cumhurbaşkanı Erdoğan hem de Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar tarafından yinelendi. Türk ordusu sınıra yığınak yapmış ve operasyona hazır durumda. Dolayısıyla gelişmeler, mutabakatın ABD’nin son çırpınışları olduğuna işaret ediyor. Kararlı durduğumuzda ABD’nin nasıl dize getirildiğini gösteren Ordumuzun ve Mehmetçiğimizin her daim arkasındayız.

TGB, TÜRK-İŞ ve TBB: TÜRKİYE’Yİ SAVUNANLAR HEDEFTE

Geçen hafta Türkiye’de iç cephede bütünlüğün ve toplumsal barışın sağlanması açısından iki önemli gelişme yaşandı. Birincisi, Türkiye’nin en büyük işçi sendikaları konfederasyonu Türk-İş, toplu sözleşme müzakerelerinde hükümet ile anlaştıklarını duyurdu. İkincisi, Türkiye Barolar Birliği, dört senedir yer almadıkları adli yıl açılış törenine bu sene katılacaklarını ve savunma adına konuşma yapacaklarını açıkladı. Bu gelişmeler üzerine hem Türk-İş Genel Başkanı Sayın Ergün Atalay hem de TBB Başkanı Sayın Metin Feyzioğlu’na yönelik belirli merkezlerden yoğun bir karalama kampanyası başlatıldı.

PKK’ya net tavır alan, vatanı ve emeği birlikte savunan nadir sendika liderinden olan Ergün Atalay, açık kalan mikrofonda söyledikleri çarpıtılarak “işçi düşmanı” suçlamasıyla hedef tahtasına oturtuldu. Oysa toplu sözleşme kararı Atalay’ın kişisel fikriyle değil, Türk-İş’e bağlı bütün sendikaların ortaklaşmasıyla alınmıştı ve hükümete kabul ettirilen zam formülü, emekçilerin haklarını koruyor, enflasyonun altında ezdirmiyordu.

Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu da, dört yıldır katılmadıkları adli yıl açılış törenine katılma kararını açıkladı. Ülkemizin birliği ve hukukun üstünlüğü noktasında dik duran TBB Başkanı Metin Feyzioğlu’nu hedef alan bir fırtına koptu. Bütün saldırılar törenin Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde yapılmasına yönelikti. Yargıtay Başkanı’nın vurguladığı gibi Cumhurbaşkanlığı salonu Erdoğan’ın değil, milletin malıdır, yargı bağımsızlığı hassasiyetini tören mekanına sıkıştırmak bilinçli bir kara propaganda faaliyetidir. Burada en önemli gelişme, hukukun üç sacayağının da eşit söz hakkıyla yeniden aynı törende buluşuyor olmasıdır.

Geçen hafta şunu göstermiştir: Türkiye’yi savunan, Türkiye’nin birliğini isteyen kim varsa hedeftedir. Geçtiğimiz günlerde Netfilix ve Kazdağları açıklamaları üzerine Türkiye Gençlik Birliği’ni hedef alan merkezler bugün Türkiye’nin en saygın iki kurumuna vatansever mevzide durdukları için yine aynı nedenle saldırmaktadır.

Türkiye Gençlik Birliği olarak, Türkiye cephesinde dik duran Türk-İş Başkanı Ergün Atalay’ın, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu’nun ve vatansever çizgide duran bütün aydınlarımızın yanındayız.

tgb.gen.tr

Tarih:
Diğer Haberler