
"Mekanda 'Lost My Religion' çalıyor görüş alanımda arabalarından açtıkları müzikle oynayan bir çift var. Senkron tutmuyor."
Günümüzün haber alma, fikir belirtme araçlarından Twitter üzerinden gördüğüm en özlü Türkiye tahlili bu sanırım. 140 karakterle ne düşündüğünü anlatabilme çabası, bazen bizi birer özdeyiş sahibi yapıveriyor. "Hayatımızın tümü teknoloji oldu!" diye hayıflananlara, bir de bu pencereden bakmayı öneriyorum: Pencerenizin önüne konan bir kuş tüyü misali, hiç ummadığınız bir anda belki bir söz, belki de bir koku alır götürür sizi kaleminizin yanına ve başlarsınız yazmaya...
Az önce giriş yaptığım bu sözün altında yatan çatışmayı, modern edebiyatımızın çıkış noktası addetmek, bir hata teşkil etmez, diye düşünüyorum. Zira lise yıllarımızdaki edebiyat derslerinden de anımsamaya çalışırsak en basitinden; bugün bile attığımız bir adım Felâtun Bey, bir diğeriyse Râkım Efendi... Ki zaten çevresinde olup biteni paylaşma isteğinden başka nedir ki bir insanın yazma sebebi? Herkesin gördüğü şeyi farklı şekillerde yazmak değil midir bir yazarın işi?
Neden bahsediyorduk? Râkım Efendi ile Felâtun Bey... Yıllar öncesinden ve edebiyat tarihinden bize ne kadar benzediklerini konuşuyorlardır belki arada:
-Bak Felâtun, buraya Avrupa yakası diyorlarmış artık.
-Evet Râkım, karşısı da Anadolu olmuş.
-Bu bambaşka iki yakayı birbirine bağlayan, iki asma köprü mü sadece Râkım Efendi?
-Bence iki farklı yakayı birbirine bağlayan şey İstanbul'un ta kendisi Felatun Bey, İstanbul'un varlık sebebi bu iki yakayı bağlaması aslında. Yani fiziken o iki yakayı bağlayan köprü de İstanbul, her sabah bir iş yerine yetişmek için bir yerden bir yere koşan adam da... Dudullu otogarında mendil satan çocuk da İstanbul, Bakırköy'de elinde beslenme çantasıyla okul servisini bekleyen örgü saçlı kız çocuğu da... Bak şu Levent'teki plazalara, Beykoz'un kokan deresi olmasaydı, İstanbul'da sayılırlar mıydı? Onlar birlikteyken İstanbul'dalar. İstanbul da ancak onların birlikte olmasıyla var.
-Yani şu Felâtun Bey'in yanına bir de Râkım Efendi koymasaydı Ahmet Mithat; olmaz mıydı İstanbul?
-Sadece İstanbul değil, bu ülke bile olmazdı Felatun Bey...
Elif Sedef Çelik
İstanbul Üniversitesi öğrencisi
tgb.gen.tr