Genel Başkanımız Kayahan Çetin, 15 Temmuz Şehitler Anıtı önünde yaptığı basın açıklamasında,
"Türkiye NATO’ya teslim olmayacak. Türkiye NATO’dan ayrılacak. Çünkü tarihin durdurulaamaz akışı ve Türk Milleti’nin bağımsızlık özlemi bunu zorunlu kılmaktadır." dedi.
Açıklamanın tamamı:
15 Temmuz 2016 gecesi FETÖ kurşunlarına göğüs geren kahramanların destanlaştığı yerdeyiz. 15 Temmuz Şehitler Anıtı önündeyiz. O gece bu köprünün girişlerini tutan FETÖ darbecileri; karşılarında kurşunların, hainlerin üzerine yürümeyi göze almış, ordusuyla milletiyle sımsıkı birleşmiş bir direnç buldular. Çanakkale’nin, Sakarya’nın mirasını taşıyan o vatan müdafaasının yapıldığı yerdeyiz.
ŞEHİTLERİMİZ NATO’YA KARŞI SAVAŞTI
15 Temmuz zaferinin 7. yıldönümüne yaklaşıyoruz. Adını net koyalım, kimliğini saptayalım. 15 Temmuz aynı 12 Mart ve 12 Eylül darbeleri gibi NATO imalatıdır, NATO darbesidir. FETÖ; ABD’nin Türk Devleti içerisinde 60 yıldan bu yana örgütlediği kendisine bağlı cihazın, NATO Gladyosu’nun ta kendisidir. Çünkü NATO; ABD’nin sözde müttefiklerini kontrol ve tahakküm örgütüdür. Bunu da devletlerin içinde paralel Gladyo yapılanmaları örgütleyerek yapmıştır.
O gece üzerimize bomba yağdıran uçaklar yakıtlarını İncirlik Üssünden aldılar, o gece bu FETÖ darbesi NATO karargahlarından idare edildi. Darbe girişiminden sonra NATO’da görevli, FETÖ iltisaklı 200 subay Türkiye’ye geri dön çağrısına uymadı. Dönemin ABD Dışişleri Bakanı John Kerry’nin 15 Temmuz gecesi söylediği “Mekanizma harekete geçti” sözünde bahsettiği mekanizma NATO’nun örgütlediği FETÖ Gladyosudur.
Sözün özü: Burada, Boğaz köprüsünde, Kızılay’da, Genelkurmay’da, Gölbaşı Polis Özel Harekat Merkezi’nde şehit olan kahramanlarımız NATO’ya karşı savaşta şehit oldular! Şehitlerimizi NATO’ya karşı verdik!
HEM 15 TEMMUZ HEM NATO SAVUNULAMAZ
Ve bugüne gelelim. Litvanya’da NATO Zirvesi’nde söylenen sözler unutuldu, hassasiyetler çiğnendi, kırmızı çizgiler silindi. İsveç’in NATO’ya katılımı için uzlaşıldı ve konu Meclis gündemine getirilecek. Avrupa’da PKK’nın en büyük yuvası İsveç’e NATO yolu açıldı. Hiç çevresinden dolanmayın, sözde pazarlık görüntüleri vermeye çalışmayın: Hükümet ve sayın Cumhurbaşkanı, NATO’ya boyun eğmiştir.
Ege ve Doğu Akdeniz’de, Suriye ve Irak’ta silahlarını üzerimize çevirmiş, darbelerin tertipçisi, terör örgütlerinin sponsoru, faili meçhullerin faili NATO’nun bizi dört bir yandan kuşatması yetmemiş daha da büyüsün, daha da genişlesin, daha da azmanlaşsın diye NATO’nun genişlemesi taraftarlığı yapılıyor.
NATO’nun sadece Rusya’yı kuşattığını mı sanıyorsunuz? Kendiniz söylemediniz mi Dedeağaç’taki ABD askeri yığınağının hedefinin Rusya değil Türkiye olduğunu? Kendiniz söylemediniz mi ABD’nin tırlar dolusu silah ve mühimmatla YPG/PKK’yı desteklediğini? Dört cephede üzerimize dönmüş NATO namlularını görmüyor musunuz? Şimdi ne oldu da tüm sözlerinizi çiğneyip teslim oldunuz? Nasıl bir gafletin içindesiniz?
3 gün sonra 15 Temmuz. NATO planlarına teslim olmuş, boyun eğmiş şekilde nasıl nutuklar atacaksınız? Şehitlerimizin mirasına sürülmüş bu kara lekeyi nasıl temizleyeceksiniz? Hem 15 Temmuz hem NATO savunulamaz! İkisi birbiriyle savaşır. 15 -16 Temmuz; Türk-Amerikan savaşıdır, Türkiye-NATO savaşıdır. Herkes safını buna göre seçecek. Ya Ömer Halisdemirlerin, bu köprüde tabancasıyla son ana kadar savaşan Albay Sait Ertürklerin, NATO Gladyosu cinayetleriyle hedef alınan Eşref Bitlislerin, Uğur Mumcuların yani Türkiye’nin tarafındasınız; ya da NATO tarafındasınız.
SICAK PARAYA BAĞLANMANIN DİYETİ ÖDENİYOR
Perşembenin gelişi çarşambadan belliydi. Önce ekonomi yönetiminin başına Londra tefecilerinin, New York bankerlerinin memurları konuldu. Londra bankalarının memuru Mehmet Şimşek, CFR üyesi Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan yeniden sıcak para bağımlılığının, dolara esaretin bayrağını açtı. Faizler yükseldi, vergiler vatandaşın sırtına yıkıldı, özelleştirme planları yapıldı. Batı’ya el açıldı. Bu el açmanın bir diyeti olacaktı ve oldu.
Bırakın allamayı, pullamayı, milleti kandırmaya çalışmayı. Türkiye’de ABD ve Batı’nın çizdiği sınırların dışına çıkmaya cesareti olmayanlar, en sonunda yeniden küresel tefecilere el açmanın diyetini NATO’ya teslim olarak ödediler.
Bir de niyet beyanları var, onlara da gelelim. Sayın Cumhurbaşkanı diyorlar ki “Ukrayna NATO üyeliğini hak ediyor.” Soruyoruz, derdiniz Rusya ile Türkiye’yi savaştırmak mı? Komşumuzla savaşa mı girelim istiyorsunuz? Türkiye ile Rusya’nın arasına neden hançer sokuyorsunuz, FETÖ’nün de en büyük amacı bu değil miydi? NATO paktının 4. ve 5. Maddelerine göre Ukrayna NATO üyesi olursa tüm NATO üyesi ülkelerin Rusya ile çatışmaya sürükleneceğini görmüyor musunuz? Ukrayna, Karadeniz’deki Yunanistan’dır. Yunanistan, Akdeniz’deki Ukrayna’dır. İkisi de ABD’nin bölge ülkelerinin üzerine sürdüğü piyonlarıdır, yoktur bir farkları.
AB’NİN YOLU DA TESLİM OLMAKTAN GEÇER
Bir de AB masalları koyuluyor önümüze. Türkiye’nin AB sürecinde önü açılırsa Türkiye de İsveç’in NATO’da önünü açacakmış. Boyun eğişi gizlemek için sözde bir pazarlık görüntüsü yaratılıyor. 60 yıldır Türkiye’yi oyalayan, Avrupa kapısına bağlayan, Avrupa kapısında ikili anlaşmalarla, AB uyum yasalarıyla zincirleyen, milli ekonomimizi yıkıma uğratan, Ankara’dan değil Washington ve Brüksel’den yönetilmek anlamına gelen AB sürecini canlandıracaklarmış. Tabi burada hemen CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu atıldı; AB’nin yolu Kavala ve Demirtaş’ı serbest bırakmaktan geçiyormuş. Malumun ilanını söyledi.
NATO’CULARDAN NATO’CU BEĞENMEYECEĞİZ
Yarışa bakın siz. Siz dümeni Batı’ya kırıyorsanız, ben sizden daha Batıcıyım, AB’ye girilecekse, NATO’culuk yapılacaksa en iyi ben yaparım diyor. Türkiye bu sıkışmaya mecbur değil. Batıcılardan Batıcı, NATO’culardan NATO’cu beğenmek zorunda değiliz! AB süreci canlansın mı istiyorsunuz? Çekin Kıbrıs’tan Türk askerini, terörle mücadele yasasını değiştirin, Mavi Vatan’dan vazgeçin, Suriye’nin kuzeyini YPG’ye terk edin, bakın nasıl canlanıyor AB süreci. AB’nin yolu da aynı NATO gibi tavizden, teslim olmaktan geçiyor. Bu gerçekleri milletimizden saklayamazsınız. Türk Milleti’ni bu gafletin, bu diz çöküşün parçası yapamazsınız.
15 Temmuz Şehitler Anıtı önünden şehitlerimizin aziz hatırasına ve tüm milletimize seslenmeye geldik: Türkiye’de NATO’ya teslim olmayacak birileri var! Ve milletimizin geniş çoğunluğunun NATO tehdidinin farkında olduğunu biliyoruz. Bütün araştırmalar gösteriyor: Türk halkının %90’ı NATO’ya güvenmiyor, NATO’nun bizi koruyacağına inanmıyor. ABD emperyalizmiyle ve NATO’yla savaşımız devam ediyor. Bizim buradaki tavrımız Mustafa Kemal’in tanımıyla “bizi mahvetmek isteyen emperyalizme karşı” sonuna kadar, ezilen ve gelişen dünyadaki dostlarımızla birlikte, omuz omuza mücadeledir.
ADIMIZ KADAR EMİNİZ: TÜRKİYE NATO’DAN AYRILACAK
Amerikancı darbelerin faili, 15 Temmuz’un harekat merkezi, Madımak’ın, Başbağlar’ın, Maraş’ın tertipçisi, Eşref Bitlis’in, Uğur Mumcu’nun katili, FETÖ ve PKK’nın sahibi, vatanımızı dört bir yandan kuşatan, silahlarını üzerimize çeviren, tatbikatlarında Atatürk’ü ve Cumhurbaşkanı’nı düşman kuvvet olarak göstermiş, Kuran yakanların, insanlığın değerlerine Ortaçağ zihniyetiyle saldıranların Haçlı ittifakı NATO’dan çıkalım! Zincirlerimizi kıralım, Tam Bağımsızlık yolunda en önemli adımı atalım. Genişledikçe aslında kendi mezarına ilerleyen, tüm dünyada darbelerin ve terörün efendisi, dünyanın en büyük terör örgütü NATO’nun tabutuna çiviyi çakalım.
Şehitlerimize ve milletimize sözümüzdür:
Türkiye NATO’ya teslim olmayacak.
Türkiye NATO’dan ayrılacak. Adımız kadar eminiz. Çünkü tarihin durduralamaz akışı ve Türk Milleti’nin bağımsızlık özlemi bunu zorunlu kılmaktadır.
MİLLETVEKİLLERİNE ÇAĞRIMIZ: NATO’NUN GENİŞLEMESİNİ VETO EDİN
TBMM’deki tüm milletvekillerine de çağrıda bulunuyoruz. NATO’nun genişlemesini veto edin! Gazi Meclisimizin tarihindeki en onurlu anlarından biri olan, ABD ile ortak Irak’ı işgal etme planını reddeden 1 Mart tezkeresinde olduğu gibi bu sefer de NATO’nun yeni Haçlı Seferi’ne, Doğu’ya genişlemesine engel olun. Bu dayatmaya boyun eğmeyin. Türk Milleti’nin sizden beklentisi budur. İsveç’in NATO’ya katılması kararını veto edecek vatansever milletvekillerini arıyoruz ve önümüzdeki günlerde bunun mücadelesini yürüteceğiz.
Son olarak şehitlerimize Nazım Hikmet’in 1959’da kaleme aldığı Şehitler şiiriyle seslenelim. Yumruğunu sıkarak ölüme gözünü kırpmadan yürüyen Ömer Halisdemir’e, tabancasıyla çatışarak son ana kadar FETÖ darbecilerine geçit vermeyen Albay Sait Ertürk’e, fedaice vatanı yaşatmak için şehit olan tüm kahramanlara bir kez daha söz verelim.
"Şehitler, Kuvâyi Milliye şehitleri,
mezardan çıkmanın vaktidir!
Şehitler, Kuvâyi Milliye şehitleri,
Sakarya'da, İnönü'nde, Afyon'dakiler
Dumlupınar'dakiler de elbet
ve de Aydın'da, Antep'te vurulup düşenler,
siz toprak altında ulu köklerimizsiniz
yatarsınız al kanlar içinde.
Şehitler, Kuvâyi Milliye şehitleri,
siz toprak altında derin uykudayken
düşmanı çağırdılar,
satıldık, uyanın!
Biz toprak üstünde derin uykulardayız,
kalkıp uyandırın bizi!
uyandırın bizi!
Şehitler, Kuvâyi Milliye şehitleri,
mezardan çıkmanın vaktidir!"