İşçi Hareketi’nin Yeni Kıvılcımı ve Gençliğe Düşen Görev

Türk gençliği vatanımızda harlanan bütün işçi ve köylü hareketlerinin bağrında, tam ortasında olmuştur.

İşçi Hareketi’nin Yeni Kıvılcımı ve Gençliğe Düşen Görev
Selahattin Uslu
Selahattin Uslu
TGB İSTANBUL ÜYESi

YENİ BİR KIVILCIM
Türkiye İşçi Hareketi, toplumumuzun her zaman bir parçası olmuştur. Ancak 1980 darbesi sonrası topluma işlenen neoliberal rüzgar, sivil toplumculuk ve 1982 Anayasası’yla gelen grev ertelemesi -grev yasağı- kanunu ile bu hareket sönümlenmiş ve etkisiz hale getirilmeye başlanmıştır. Topluma işleyen bu neoliberal bireyselleşme Türk toplumunun çoğunluğunu oluşturan üreten sınıfını da vurarak etkiledi.
Bu süreçte apolitikleşen, yozlaşmaya ilerleyen işçi sınıfı gün geçtikçe Batı’nın dayattığı serbest piyasa ekonomisinin sebep olduğu krizlerden etkilenerek geçim sıkıntısı yaşamaya ve bunun getirdiği çelişkilerin farkına varmaya başladı. Her seçimden sonra değişen belediye yönetimlerinin “bizden değilsin” diyerek çıkardığı işçiler, özelleştirmenin getirdiği yabancı sermayenin köle gibi davrandığı emekçilerimiz, sendika hakkını kullandığı için yalan gerekçelerle işten çıkartılan işçiler artık bunun milli bir sınıf mücadelesi olduğunun farkına vardılar ve tekrar bir kıvılcım olarak doğdular.

GÜNÜMÜZ İŞÇİ HAREKETLERİ
Bu kıvılcım günümüzde gittikçe yükseliyor. Yurdumuzun her yanından artan işçi hareketleri ile bunu tahlil edebiliyoruz. 24 Eylül günü iş bırakma eylemi yapacak kadar direnişi arttırarak kararlılığını gösteren Türk-İş ülkemizin her yerinde büyük mitingler düzenleyerek sendikanın birliğini ve etkisini bütün Türkiye’ye gösterdi. Bunun yanı sıra İstanbul Çatalca’da İlçe Emniyet Müdürü’nün tehditlerine rağmen yılmayan Polonez işçileri, Hadımköy’de 10 yıllık çalışma geçmişlerine rağmen direnişten çekinmeyen As plastik işçileri, 18 Eylül günü Tuzla’da fabrika önünü grev alanına çeviren Tarkett fabrikası emekçileri, sosyal haklarından mahrum bırakılarak 20 bin liraya çalıştırılan MKB Rondo fabrikası işçileri, Fransız yabancı sermayesinin baskısına rağmen 157 gündür grevi sürdüren Kocaeli MERSEN fabrikası işçileri, Hatay’da grevleri 2 aya varan toplu sözleşme hakkından mahrum bırakılan Befesa fabrikası emekçileri, sendikal haklarına sahip çıkmak için işverene çağrı yapan Eker Süt fabrikası işçileri, Hatay Yolbulan Metal’de işverenin 2 kez grev kırma girişimine rağmen 20 yıllık kıdemli emekçiler, 195 gündür İzmir Kemalpaşa Lezita fabrikasında sendikal örgütlenme haklarının gasbına direnen işçiler ve sayısı giderek artan işçi eylemleriyle bu durumun somut tahlilini yapabiliyoruz. Emekçilerimiz sistem ile cephe cepheye gelmiştir. Hükümette ve muhalefette bulunan sistem partileri bu eylemleri görmezden gelmeye devam ediyor, herhangi bir çözüm bulamıyorlar. Emek-sermaye çelişkisine uygun bir programları yok, çaresizler. Bunun farkına varacak olan işçiler sistem içi partilerin yanlarında değil karşılarında olduklarının farkına varacaklar.
İŞÇİ HAREKETİNDE GENÇLİĞİN GÖREVİ
Türk gençliği vatanımızda harlanan bütün işçi ve köylü hareketlerinin bağrında, tam ortasında olmuştur. Ya kendisi işçidir ya ailesi işçidir veya yanındaki arkadaşı işçidir. Bu hareketlerin içerisinde olmaması mümkün değildir. Geçmişte de böyle olmuştur. Türk gençliği, halka sırtını dönen silahlı maceracılardan değil işçi, köylü ve bütün üretenlerle omuz omuza mücadele edip onları bilinçlendirerek devrimci mücadele verenlerle beraber olmuştur. Türk gençliği şimdiye kadar çok büyük eylemlerde işçilerle omuz omuza mücadele etmiştir. Tekel Direnişi, 15-16 Haziran Eylemleri, Akhisar-Ödemiş Tütün Üreticisi Eylemleri ve hatta Pazarcık’ta köylülerin toprak işgalini örgütlemiş ve tarihin ilk köylü mitingini gerçekleştirmiştir. Bu önder tecrübelerden alacağımız çok ders vardır. Türkiye Gençlik Birliği olarak bu tecrübelerden çıkaracağımız en önemli ders üreten sınıf ile gençlik içerisinde sürekli örgütlenen sürekli büyüyen bir şekilde hep omuz omuza mücadelemizi sürdürmeye devam etme iradesidir. Türkiye Gençlik Birliği kurulduğu günden bu yana birçok işçi eyleminin merkezinnde oldu. Muğla Yatağan’da olduğu gibi gençlik olarak işçiye kalkan oldu. Tekirdağ Çerkezköy’de olduğu gibi işçiyle kol kola eylem yaptı. Şimdiyse Polonez’de direnen emekçilerle beraber yabancı sermayenin talanına karşı duruyoruz.
Anadolu’nun dört bir yanında işçi eylemleri, grevleri devam ediyor. Doğu’daki belediyelerde DEM Parti tarafından işten çıkarılan emekçilerimiz, İzmir’de Menemen ilçesinde Ak Parti’nin işten çıkarttığı belediye işçileri, Ordu’da Tolsa fabrikasında toplu sözleşmede talepleri dikkate alınmadığı için grev yapan emekçilerimiz gibi sayısı gittikçe artan örnekler var. Türkiye Gençlik Birliği olarak bu mücadelelerin hep en ön safında yer aldık, yer almaya da devam edeceğiz!
İşçi-gençlik el ele tam bağımsız Türkiye!

Tarih:
Diğer Haberler