YAZAR
Adalet Bakan Yardımcısı Ramazan Can’ın açık açık Torpil yaparken yakalanması aslında malumun ilanı. Türkiye’nin iliklerine kadar işlemiş ve en kötüsü normalleşmiş olan torpil sorunu ülkemizin geleceğine dinamit koymaktan başka bir işe yaramıyor çünkü işi ehline değil, tanıdığına, akrabasına veren sistemle yönetiliyoruz. Bunun sonucunda liyakatın ayağı sakat, adaletin gözü kör oluyor. Bedelini ise ülkemiz ödüyor.
Artık öğrenciler meslek hayatına atılmak için sadece ders çalışmıyor. Bir yandan eş-dost akraba arıyor veya siyasi partilerden bir tanıdık bulmaya çalışıyor çünkü sınavlarda başarılı olduktan sonra mülakatta elenmek istemiyor. Diplomasıyla kapı kapı dolaşmak istemiyor. Zaten ne kadar dolaşırsa dolaşsın istediği kadar başarılı olsun bir işe yaramıyor çünkü bu sistemde başarılar ve diplomalar değil torpiller yarışıyor.
Kamuda açılan kontenjanlarda kimlerin alınacağı mülakattan önce belirlenmiş bir sistemden bahsediyoruz. Onlar için eğitim hayatınızın başarılarla dolu geçmesinin hiçbir önemi yok. Onlar için tek bir kartvizit, mesaj ve emrin önemi var. O yüzden şunu açıkça söyleyebiliriz ki yapılan mülakatlar en çok hak edeni seçmek için değil adet yerini bulsun diye yapılan görüşmelere dönmüş durumda.
Belediyeler rant kapısı olmuş, devletin malını yemeyen keriz olmuş. Hatta torpillerin boyutları o kadar büyümüş ki insanlar artık iş bulmak için İŞKUR’a gitmiyor. AK Partiye, CHP’ye, MHP’ye ve İyi Parti’ye gidiyor. Bu partilere üye olan kişiler iş sahibi olmakta daha az sorun yaşıyor.
Siyasi partiler bir vatandaşa iş buluyor. O vatandaş siyasi partiye şükrediyor, teşekkür ediyor ve artık o siyasi partiden olmaya başlıyor. Bu doğru değil. Hükümetlerin, belediyelerin vatandaşa iş vermesi bir lütuf değil zorunluluktur. Ama sistem, insanı öyle bir avucunun içine almış ki hizmeti bir lütuf olarak göstermeyi başarmış.
Muhalefetin iktidarla yarıştığı tek konu: Torpil!
Bu torpil sadece hükümetin kontrolünde olan bir şey mi? Tabii ki hayır! CHP’nin ve diğer muhalefet partilerinde eksik kalır yanı yok.
İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediyelerine alınan Süleymancı Tarikatına mensup olduğunu bildiğimiz 2500 cemaat üyesi. Seçim sonrasında DEM (Zamanın HDP üyeleri) üyelerine peşkeş çekilen İSPARK.
İyi Parti’yle ortaklık kurarak alınan belediyelerde İyi Parti’ye az kontenjanın açılmasından kaynaklı yaşanan kavgaları hepimiz gördük ve daha saymadığımız yüzlerce farklı olay ülkemizde sürekli yaşandı ve yaşanmaya devam ediyor.
Yani bu sistemin iktidarı da, muhalefeti de aynı tas aynı hamam. İktidar ve muhalefet partileri torpil konusunda yarışıyor!
Nereye kadar?
Ankara’da dayısı olmayanlar el kaldırsın. İş bulmak için kırk takla atmak zorunda kalanlar ama yine de bulamayanlar, İŞKUR’un önünde günlerce sıra bekleyenler, bu köhneleşmiş ve yozlaşmış sistemin sahiplerinin eline avucuna ve gözüne bakmak zorunda kalan arkadaşlarıma sesleniyorum. Sen bu sistemin kapı kulu değil, ülkemizin en önemli değerisin. Bu sistemin tekerine çomak sokmadığımız sürece böyle gelir böyle geçer. Bize de ancak izlemek düşer. Gel izlemeyelim, sistemin tekerine çomağı sokalım. Türkiye’nin geleceği için birlikte mücadele edelim, hayal ettiğimiz Türkiye’yi birlikte kuralım. İnsana insan olduğu için değer verilen Türkiye’yi birlikte yaratalım.