TGB MUğLA İL YöNETiCiSi
Son günlerde başta Fransa olmak üzere İtalya, Almanya gibi birçok ülkede kitlesel çifti eylemleri başladı. Yüzlerce çiftçi Paris’te kamu binalarını kuşatmaya, yol kapama eylemleri yapmaya başladı. Protestolar sadece Fransa, Almanya ve İtalya ile sınırlı değil. Hollanda, Kanada ve İspanya’da da eylemler sürüyor. Bu eylemlerin başlıca sebepleri artan maliyetler ve düşen kar oranları olarak görülse de, esas başkaldırı AB tarım politikalarına ve Ukrayna’dan yapılan tahıl ithalatına karşı. Ukrayna’dan yapılan tahıl ihracatının piyasada haksız rekabet oluşturduğunu savunan çiftçiler, Fransa’nın Ukrayna’ya yeni yardım tasarısını gündeme taşıyacağı AB zirvesi öncesinde Brüksel’de de büyük bir eylem gerçekleştirdi. Avrupalı çiftçiler arasındaki makas giderek açılan ithalat-ihracat dengesinin yanı sıra Avrupalı devletlerin ve AB’nin Ukrayna politikalarına karşı da eylemler gerçekleşiyor.
ABD POLİTİKALARINA KARŞI UKRAYNA’DAN BAŞLAYAN İSYAN
Bilindiği gibi Rusya ve Ukrayna arasında yıllardır süren gerilim 2014 yılında sıcak çatışmaya dönüşmüş ve 2022 yılında bu çatışma daha da şiddetlenmişti. Çatışmanın en başından beri savaşı kızıştırmak isteyen ABD’nin savaş başladıktan sonraki hamlesi Avrupa ülkelerini de bu gerilimin içine çekmek olmuştu 2022 yılından beri Almanya 2.1 milyar dolar, Kanada 743.5 milyon dolar, Belçika 57 milyon euro, Hollanda 987 milyon euro İtalya 110 milyon euro maddi destekte Fransa ise 120 milyon euro değerinde silah ve teçhizat yardımında bulundu. Avrupa’nın kasasından bu kadar paranın çıkması yetmezmiş gibi Rusya’nın doğalgaz kesintisi yapması, bardağı taşıran son damla oldu ve Avrupa’da yükselen ABD ve AB karşıtlığını gün yüzüne çıkardı.
ABD her ne kadar Avrupa’yı, Ukrayna-Rusya savaşında kendi mevzisine çekmek istese de Avrupa’nın üreten işçi ve çiftçi sınıfları, düşük gelirli sınıflar kendileri zor durumdayken milyarlarca euronun Ukrayna’ya aktarılmasına ve milyonlarca insanın yanlış politikalar yüzünden kış aylarında doğalgaz kesintisine maruz kalmasına sessiz kalmadı. Avrupa’daki ABD karşıtlığı çizgisinde yükselen eylemler sona ermekte olan ABD hegemonyasının habercisiydi.
SONU GELEN ABD HEGEMONYASI
ABD yıllardır NATO ve AB gibi kurumları gerek Avrupa gerek de diğer bölgelerde baskı kurmak ve bölgedeki ülkeleri kendi çıkarlarına göre yönlendirmek için kullanmaktadır. ABD tek kutuplu dünya düzenini devam ettirmek için Rusya’nın üzerine gittikçe bundan en çok Avrupa zarar görmektedir. Başta Ukrayna olmak üzere bütün Avrupa halkları, ABD’nin kışkırtıcı tavırları yüzünden zarar görmektedir. Bunun farkına varan Avrupa’da gerek halkta gerek de siyasette ABD ve AB karşıtlığı git gide yükselmektedir. Bugün Avrupa’da yapılan birçok eylem dolaylı yoldan veya doğrudan ABD’ye ve AB’ye karşı yapılmaktadır. Çünkü bugün Avrupa’yı etkileyen sorunların neredeyse hepsi ABD’nin Asya ülkelerine karşı saldırgan politikalardan ve bu saldırganlığa alet olan Avrupalı siyasetçilerden kaynaklıdır.
Bu ülkelerde yükselen bir ABD ve AB karşıtlığı siyasete de yansımaktadır. Avrupa’da siyasetlerini ABD politikalarına muhalif şekilde belirleyen partilerin oy oranı git gide artarken İtalya Başbakanı Giorgia Meloni’nin “Afrika’nın ihtiyacı onu sömüren Avrupalıdan kurtulmasıdır” sözleri de açıkça göstermektedir ki Avrupa devletleri ABD’nin emperyalist politikalarının peşinden koşmanın zararını görmüştür. Halk içinde yükselen ABD karşıtlığı ve Fransa’da başlayan protestoların bu denli büyümesinin sebebi bu yanlış politikaların fark edilmesinden ve ABD’nin saldırgan politikalarının sadece Asya ülkeleri ile sınırlı kalmayıp “düşmanı zayıflatırken, müttefiki de zayıflat ki ileride rakip olmasın” politikasının sonucudur. Bu durumda kısa ve orta vadede ABD ve AB karşıtı halk hareketlerinin daha da büyümesi, uzun vadede ise Avrupa'nın ABD güdümünden kurtulması sürpriz olmayacaktır.
ABD’DE YÜKSELEN ABD KARŞITLIĞI VE TÜRKİYE’NİN ÇIKIŞ YOLU
ABD politikalarına karşı yükselen karşıtlık sadece Avrupa ile de sınırlı değildir. Amerikan halkı da bu saldırgan ve tek kutuplu dünya düzenini sürdürmeye yönelik politikalardan rahatsızdır. Yakın süreçte bunun en büyük örnekleri, Wall Street’in işgal edilmesi, Medison eylemleri ve 2021 yılında yaşanan kongre baskınıdır. Bu günlerde başta Teksas olmak üzere birçok eyalet ile merkezi hükümet arasında yaşanan anlaşmazlıklar da bunun sonucudur. Teksas valisi 14 federal eyalet valisi ile yaptığı ortak açıklamada Joe Biden’ı yasa dışı göçmen akışına engel olmamakla suçladı. Açıklamaya katılan valiler ise Teksas’a ulusal muhafızlar dahil her türlü desteği sağlayacaklarını açıkladı
ABD'nin binlerce km uzaklıktaki ülkeleri sömürmek için harcadığı milyar dolarlar ABD ekonomisinde ciddi yaralar açtı. Bugün ABD içerisinde en çok evsizi barındıran ülkelerden biri olmasının yanı sıra, uyuşturucu üretimi ve tüketiminde de ciddi bir artış gözlemlenmektedir, ABD'nin dünya ölçeğinde uyguladığı uyuşturucuyu özendirme çabaları, kendi halkını da etkisi altına almıştır. Tüm bunların yanında ABD’de artan gelir eşitsizliği ve yükselen fiyatlar da tepki çekmektedir. ABD ekonomisi yıllardır daralmaya giderken dünyanın en büyük ekonomisi unvanını kaybetme seviyesine gelmiştir. Yapılan araştırmalar sonucu Çin ekonomisinin önümüzdeki yıllarda ABD’yi tahtından edeceği gözüküyor. Dünya üzerinde azalan dolar kullanımına rağmen, piyasaya milyarlarca dolar karşılıksız para sürülmesi ABD ekonomisinde ciddi yaralar açmış ve tüm bunlardan etkilenen Amerikan halkında ABD hükümetinin yanlış politikalarına karşı yükselen tepkiler ortaya çıkarmıştır.
Dünya'da küresel güç dengesi Asya lehine kayarken ve tek kutuplu dünya düzeni adım adım çöküşe giderken Türkiye'de konumunu doğru seçmelidir. Avrupa ve ABD içinde bile ABD politikalarına karşı bu denli yükselen bir karşıtlık varken, Avrupa ülkeleri ve yıllardır ABD ile içli-dışlı olan Suudi Arabistan gibi Arap ülkeleri dahi başta Çin olmak üzere yükselen Asya ülkeleri ile yakınlaşmak için adımlar atarken Türkiye sıcak para beklentisi içinde yanlış mevzide yer almamalıdır. AKP hükümeti son süreçte ABD'ye şirin görünüp piyasaya sıcak para sokma çabalarını arttırmışken bile ülkemiz bundan bir fayda görmemiş, AKP beklediği döviz akışını sağlayamamıştır. Bu döviz akışını sağlamak için İsveç'in NATO'ya alınmasına onay vermek gibi tavizler ABD'nin yanına kar kalmışken ülkemize karşı uygulanan düşmanca politikalar da devam etmektedir. Türkiye bu yanlış konumlanmadan vazgeçip; üreten, kamucu ve barışçıl Asya ülkeleri ile iyi ilişkiler geliştirmeli ve yükselen çok kutuplu dünya düzeninde konumunu almalıdır. Bugün ülkemizin ekonomik refahı da, milli güvenliği de Asya ülkeleri iyi ilişkiler geliştirmekten geçmektedir.