Sözde Onur Ayı sebebiyle LGBT propagandası hız kazandı. Ödül törenlerinde LGBT’ye selam gönderenlerin, üniversitelerdeki “Onur Piknikleri”nin, logosunu LGBT renklerine boyayan Diyarbakır Tabip Odası’nın ardından Ankara Barosu da LGBT savunucusu bir etkinliğe imza attı. Ankara Barosu Kadın Hakları Merkezi, “Güncel Gelişmeler Işığında Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ve LGBTİ+lar” başlığıyla söyleşi düzenledi. Söyleşinin konuğu kendisini transfeminist aktivist olarak tanımlayan Anjelik Kelavgil’di. Ankara Barosu’na kayıtlı avukatlar, Cumhuriyet Kadınları Derneği (CKD), Türkiye Gençlik Birliği (TGB) ve Birleştirici İş Dünyası Konseyi (BİRKONFED), LGBT propagandasına tepki gösterdi. Baro önünde yapılan açıklamada, “Ankara Barosu LGBT propagandasına alet olamaz” pankartı açıldı. Bu sırada LGBT destekçisi gruplar da Ankara Barosu önünde toplanarak kışkırtma girişiminde bulundu. Öte yandan etkinliğe yaklaşık 10 dinleyicinin katıldığı görüldü.
‘LGBT DAYATMASINI MEŞRULAŞTIRIYORLAR’
Açıklamada konuşan Ankara Barosu Cumhuriyet Kurulu Başkan Yardımcısı Av. Erdem Cömert LGBT propagandasının Cumhuriyetin 100. yılı etkinlikleri kapsamında yapılmasını eleştirdi. Ankara Barosu’nun Cumhuriyet’i temsil eden bir kurum olduğunu hatırlatan Cömert sözlerine şöyle devam etti:
“Cumhuriyeti temsil eden, cumhuriyeti koruyan avukatların barosu Ankara Barosu. Ve şu anda Ankara Barosu'nda bir emperyalist saldırının, ailemizi, toplumumuzu bölüştürmeye çalışan, etnik siyasetlerin, kimlik siyasetlerin etkinliğine izin veriliyor. Biz bu ülkenin avukatları, cumhuriyetçi avukatlar, vatanına sahip çıkan, ailesine, toprağına, ülkesine sahip çıkan avukatlar, Ankara Barosu'nu buradan uyarıyoruz.
“Türkiye Cumhuriyeti ailesiyle, toplumuyla, emperyalist saldırı altındadır. Bizi birbirimizden farklılaştıracak kimlik siyasetleri, etnik siyasetler cinsiyet temelli ayrıştırmalar, hepsine karşı bir araya gelme, millet olma bilincini ön plana çıkarmamız gerekirken ve bu saldırılara karşı en önde avukatların, baroların bulunması gerekirken bu tip faaliyetlere izin verilmesini üzüntüyle karşılıyoruz. Ankara Barosu Cumhuriyet Kurulu Başkan Yardımcısı sıfatıyla söylüyorum. Cumhuriyetin yüzüncü yılına LGBTİ dayatmasını meşrulaştıran etkinlik yakışmamıştır.”
'GELECEK MÜCADELESİ VERİYORUZ'
BİRKONFED Genel Başkanı Osman Ünsal da şunları söyledi: “İzmir Barosu'nun akabinde Diyarbakır Tabip Odası'nın ve bugün de Ankara Barosu'nun bu çirkin sapkın oluşuma destek vermesini büyük bir ayıp olarak görüyoruz. Biz 100 yıllık cumhuriyet tarihinde milli değerlerimizle, ahlakımızla, kültürümüzle bütün dünyaya örnek olmuş bir topluluğuz. Çocuklarımızı, gençlerimizi ve geleceğimizi, bu sapkınlığa asla ve asla kurban etmeyeceğiz. Bugün Ankara Barosu'nda, her nerede olursa olsun, bu sapkınlığın karşısında durmaya devam edeceğiz. Çocuklarımızı, gençlerimizi bu çirkin projeye kurban etmeyeceğiz. Bu vermiş olduğumuz mücadele Türkiye'nin gelecek mücadelesidir. Ben buradan Adalet Bakanlığımızı, İçişleri Bakanlığını, devlet yetkililerini göreve davet ediyorum. Bu oluşumlara destek veren dernekler kapatılmalıdır.”
‘YASA İSTİYORUZ’
Ankara Barosu önünde toplanan LGBT destekçisi grupların kışkırtma girişimlerinin nafile çabalar olduğunu vurgulayan CKD Genel Yönetim Kurulu Üyesi Meltem Ayvalı “Ne kadar ses çıkarırlarsa çıkarsınlar bastıramayacakları gerçek şudur. LGBT dayatması çocuk istismarıdır. Ve çocuk istismarına özgürlük tanımıyoruz.” dedi.
Etkinliğin “Cumhuriyetin yüzüncü yılı” logosuyla düzenlenmesini eleştiren Meltem Ayvalı, “Ankara Barosu size yazıklar olsun. Cumhuriyetin yüzüncü yılını bu emperyalist ideolojiyi yaymak için kullandınız. Toplumsal cinsiyet eşitliği diye diye önce bize kadın erkek eşitliğini unutturmaya çalıştılar. Ve Ankara Barosu bu propagandanın aleti oldu. Oysaki kadın-erkek eşitliği Cumhuriyet Devriminin simgesidir. Burada Cumhuriyete meydan okuyamazsınız.” diye konuştu.
'BİLİM DIŞI DAYATMA'
Etkinliğin içeriğine değinen Ayvalı sözlerine şöyle devam etti: “Siz zannediyorsunuz ki içeride özgürlükler adına, haklar adına bir etkinlik yapılıyor. Ne yapılıyor biliyor musunuz? İki yaşındaki çocuğun cinsiyetinden hoşnutsuz olabileceğini bize aşılamaya çalışıyorlar. Doğal cinsiyet diye bir şeyin olmadığını, kişinin kendisini nasıl tanımlarsa o cinsiyette olduğunu bize kabul ettirmeye çalışıyorlar. Bu bilim dışı dayatmayı bize kabul ettirmeye çalışıyorlar. Ve bunu ilericilik, çağdaşlık olarak sunanlara sesleniyoruz. Bundan daha büyük gericilik tanımıyoruz.”
'YANLIŞTAN DÖNÜN ONURLU YAŞAYALIM'
Meltem Ayvalı, Baro önünde toplanan LGBT gruplarına da yanlıştan dönün çağrısında bulundu: “Akışkan cinsiyet, kuir cinsiyet, cinsiyetsizlik gibi uydurma cinsiyetlere, safsatalara, LGBT hareketinin doğduğu topraklarda Batı’da bile isyan başladı. Bugün Amerika'nın bazı eyaletlerinde toplumsal cinsiyet eğitimleri kaldırıldı. Rusya gibi, Macaristan gibi ülkelerde LGBT propagandasını yasaklayan yasalar çıkarıldı. Almanya gibi bazı ülkelerde, bilim insanları ses çıkarıyor. Binlerce bilim insanı bu LGBT propagandası bilim dışıdır diye bildiriler yayınladılar. Bugün bütün ülkeler bu tehlikeden kurtulmayı konuşuyorlar. Türkiye de Cumhuriyet Devrimi ışığında milli değerlerimize, ahlakımıza, kültürümüze sahip çıkarak gençlerimizi, çocuklarımızı bu bataklıktan kurtaracaktır. Ve bu yanlışa düşen kardeşlerimize sesleniyoruz. Bakın dünyadaki gelişmeler bunlardır. Sizi özgürlük diye kandırmalarına müsaade etmeyin. LGBT kuşatmasını yardığınız anda özgürleşme başlayacak. Bir LGBT modası var, haydi ben de buna uyayım demeyin. Bu yanlıştan dönün. Hep beraber onurlu, bağımsız, başı dik, üreterek, çağdaşça yaşayalım. ”
CKD GYK Üyesi Meltem Ayvalı, TBMM’ye seslenerek LGBT propaganda ve örgütlenmesini yasaklayan bir yasa çıkarılmasını istedi.
‘BİR AVUÇ FONCU BAROYU KİRLETİYOR’
Açıklamada konuşanlardan biri de TGB Ankara İl Başkanı Taha Küçükuygun’du: “Batı’da eğitim müfredatları değiştiriliyor, ABD Büyükelçiliği LGBT bayrağını göndere çekiyor, Netflix, Disney Plus gibi büyük film şirketleri LGBT propagandası içeren yüzlerce içerik üretiyor, birtakım belediyeler bünyesinde kurulan LGBT Meclisleri ‘LGBT Çocuklar Vardır’ demeye kadar işi götürerek çocuk istismarına yelteniyor. Amaç bellidir: En başta gençler ve çocuklar olmak üzere milletimizi cinsiyetsizleştirme projesiyle dönüştürmek. Aileyi dağıtmak, milli değerleri ve toplumu yeni cinsiyet kimlikleriyle parçalamak.
'HDP/PKK İŞGALİNİN BİR BOYUTU'
“Bu saldırının yeni sözcüsü Ankara Barosu oldu. Ülkemizin en saygın kurumlarından barolarımızın bu emperyalizm projesine, bu saldırıya alet edilmesini kabul etmiyoruz! Meslek örgütlerimizde, barolarımızda bu emperyalist devletlerin yemleriyle, fonlarıyla büyütülen projenin sözcüleri mi var? Evet var. Meslek örgütlerimizin içerisine sızdırılan HDP/PKK işgalinin bir boyutu da budur. Sözde Kürdistan sözcüleri aynı zamanda LGBT propagandasının sözcüleridir. Sözde Onur Yürüyüşü ismiyle yapılan o yürüyüşlerde 'Özgür Kürdistan' pankartları, sloganları olmasının sebebi bellidir: Vatanı bölmeyi hedefe koymuş emperyalizm, milleti ayakta tutan değerleri ve aileyi parçalamayı da LGBT ile hedeflemektedir. ABD ve AB, LGBT derneklerine parasal destek sağlayarak ülkemizdeki gençliği yozlaştırmak, kadın erkek eşitliğini bozmak, çocuklarımızın geleceğini karartmak istiyor. Ankara Barosu aklını başına devşirmelidir. Bir avuç fonlu LGBT’cinin avukatların meslek örgütüne böyle bir leke sürmesi kabul edilemez. Barolarımızı ve meslek örgütlerimizi bu vatan, millet, aile düşmanı yuvalanmadan temizleyeceğiz.”
İSTİSMARA TEPKİ GÖSTEREN AVUKATI HEDEF ALDILAR
Ankara Barosu’nun LGBT etkinliğine ilk tepki, Ankara Barosu Çocuk Hakları Merkezi Başkan Yardımcısı Av. Merve Ayvalı’dan geldi. Ayvalı, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımla Atatürk’ün “Efendiler, sosyal hayatın kökeni aile hayatıdır. Aile, açıklamaya gerek yoktur ki kadın ve erkekten oluşur.” sözünü hatırlatarak “Ankara Barosu, LGBT ideolojisinin propagandacısı olmuş! Ankara Barosu’na kayıtlı bir avukat olarak sessiz kalmıyorum, bu etkinlik iptal edilmeli!” dedi. Paylaşıma destek yağdı, kısa sürede on binlerce kişiye ulaştı. Av. Aykut Babacan ise “Baroları LGBT derneğine çevirdiniz” sözleriyle tepkisini dile getirdi.
İSTİFA BASKISI
Av. Merve Ayvalı’yı hedef alan LGBT destekçileri Çocuk Hakları Merkezi Başkan Yardımcılığı görevinden istifasını istedi. Destek mesajlarına teşekkür eden Ayvalı, sosyal medyadaki istifa çağrılarına ise şu yanıtı verdi:
Ankara Barosu'na kayıtlı bir avukat olarak fikir belirttim, LGBT savunucusu etkinliğe tepki gösterdim. LGBT Dayatmasına en ufak bir karşı çıkışa bile tahammül edilememesi dayatmanın boyutunu gözler önüne sermektedir.
Bizler, Avrupa Onur Yürüyüşlerinde çocukların cinselliğinin sergilendiğini görmüyor muyuz? Çocukların tam olarak anlayamadığı bir cinsel eylemin tarafı yapılması istismar değil de nedir? Çocuk Hakları Merkezinin bir yöneticisi çocuk istismarına ses çıkaramayacak mıdır?
Bizler, toplumsal cinsiyet kavramının doğal cinsiyeti reddeden bir noktaya geldiğini bilmiyor muyuz? Bilmiyorsak öğrenmek için neden çaba göstermiyoruz?
Çizgi filmlere ve çocuk kitaplarına akışkan cinsiyet gibi kimliklerin sokulması bizi neden rahatsız etmiyor? Gerçekten bir çocuk akışkan cinsiyetli olarak doğabilir mi?
Trans oyuncak bebekleri eline alan bir çocuğun yaşayacağı karmaşayı neden düşünmüyoruz?
Dijital platformlarda "cinsiyetsiz birey" parlatmaları yapılmasına gözümüzü neden kapıyoruz?
18 yaş altı cinsiyet değiştirme operasyonlarında yüzde 1500’lere varan artışlar yaşanıyor. Buradaki payımızı düşünmeye cesaretiniz var mı?
Anayasamız ve kanunlarımız hiçbir ayrım gözetmeksizin herkesi korur. Toplumsal cinsiyet ideolojisinin gerçekte ne olduğuyla yüzleşmekten neden kaçıyoruz?
Kuir kuramcıların, ensesti "kuşak sınırlarını aşanların erotizmi" olarak tanımladıklarını da mı duymadık? Normalin ve sınırların olmadığı bir düzende sonumuzun ne olacağı üzerine hiç mi düşünmüyoruz?
Dünyada ve ülkemizde tonlarca sorun varken, LGBT örgütlerine akıtılan milyon dolarların amacını neden sorgulamıyoruz?
‘MÜCADELEYE DEVAM’
Değerli arkadaşlar, kusura bakmayın. Çocuk haklarını, kadın haklarını savunduğum için tabii ki pişman değilim ve istifa etmeyeceğim. Fikri ve hukuki mücadeleyi sürdüreceğim.
LGBT hareketi, kadın hareketini kendine kalkan yapıyor, buna ortak olmayı içime sindiremiyorum.
Toplumsal cinsiyet ideolojisinin ve LGBT aktivizminin daha fazla genç arkadaşımızı karanlığa sürüklemesine göz yummak istemiyorum.
Bu yıkımın sonuçlarını milletçe yaşamak zorunda kalmayalım, çocuklara ve gençlere sahip çıkalım. Özgürlük ve insan hakları kandırmacasına kapılmak da gerçekleri konuşmaya başlamak da sizin tercihiniz.