Değerli dostlar hepinizi yürekten selamlıyorum. Azerbaycan halkı ve Türk dünyası için derin yaraları barındıran tarihi bir günde Türkiye İle Azerbaycan Kardeşlik Konferansı'na davet edildiğim için teşekkür ederim. Bugün, Azerbaycan ve Türkiye kardeşliğine tüm dünya tanık olmaktadır. Sayın İlham Aliyev’in dediği gibi Azerbaycan ve Türkiye kadar birbirine yakın duran samimi olan dünyanın başka ülkesi yoktur. İki ülke arasındaki ilişkileri dünyanın diğer devletleri arasında dostluk ve kardeşliğin yaratılması için bir örnektir. Azerbaycan-Türkiye ilişkileri devletlerarası ilişkilerin yeni bir modelidir. Bu hem Azerbaycan’a hem de kardeş Türkiyemize ait olan bir modeldir.
25-26 Şubat tarihlerinde Ermenistan'ın Azerbaycan'ın Hocalı bölgesinde yaptığı 20. ve 21 yüzyılın en kanlı katliamı hakkında size bilgi vermek isterim ve bu bilgiyi vermeyi de kendime borç bilirim. Biz Ermenistan ile masaya oturmayı isterdik ama onların bize karşı işledikleri cinayetleri hiçbir zaman unutmamalıyız. Yoksa tarih bizi bağışlamaz. 25-26 şubatta 21. asrın en büyük en kanlı katliamı yapıldı. Ermenilerin, Azerbaycan halkına karşı işlediği cinayetlerin tarihte benzeri yoktur. Hocalı şehrinde 613 insan hayatını kaybetmiştir. Bunların 63'ü küçük çocuklardır. 120’si kadınlardır. 70 kişi ise yaşlı kişilerdir. Ermeniler tarafından vahşice katledilmişlerdir. Yetmezmiş gibi insanların cesetlerine de eziyet edilmiştir. İnsanların derisi soyulmuştur. Ermeni gazeteci itiraf etmiştir ki bir bataklıktan geçmek için Ermeniler Azerbaycanlıların bedenlerini kullanmışlardır, bana da üstünden geçin dediler ben geçmek istemedim. Aralarında 9-10 yaşlarında kız çocukları vardı. 1200 cesedin üzerinden geçtiler. 1200 düşünün, bataklığın üzerinden geçmek için soykırıma uğramış insanlar. Azerbaycanlıların üzerinden geçtiler. Birçoğu kolundan ve başından yaralanmıştı ve korkarak bana bakıyordu. Bir Ermeni askeri bir kızı götürdü, kulağından tuttu ve o cesetlerin üzerine koydu. Kız da ağlamaya başladı. Bu Ermenilerin özüdür. Başka bir örnek daha vereceğim. Ermenistan’ın cumhurbaşkanı olmuş, büyük cinayetler işlemiş Sarkisyan, Thomas isimli bir yazara, bir gazeteciye demiştir ki: "Azerbaycanlılar öyle düşünürlerdir ki biz genç insanlara el kaldırmayız. Hocalı’da onları öyle kırdık ki, görsünler ki biz onlara el kaldırabiliriz". Biz yine de bölgede sulhun kurulması için o katil Ermenilerle ilişki kuruyoruz ama Ermeniler bizim tarihi düşmanımızdır. Biz bunu hiç unutmayacağız ve düşmanımıza da her zaman zayıf anda saldırmak öz gücümüzü kuvvetlendirmeliyiz.
Düşmanla barışmak kolay ama düşmanın her zaman zayıf olup olmadığını bilmek gerekiyor. Yani düşmandan hiçbir zaman dost olmaz. Ermenilerden Azerbaycan halkına ve Türkiye halkına hiçbir zaman dost olmaz. Ermenilerle biz yan yana yaşayabiliriz ama her zaman onları gücümüzün altında tutmalıyız. Bu çok yapılması gereken bir meseledir. Tarih bize dersler vermiştir. Ve tabii ki günümüzde Hocalı’da katledilmiş soydaşlarımızın ruhu karşısında bir daha saygıyla eğiliyorum. Ama aynı zamanda gururluyum, onların rızasını aldık. 44 günlük vatan savaşında biz Ermenistan’ı mahvettik. Vatan savaşının 3. ve 4. günü, Ermenistan ordusunun tahmini olarak yüzde 30-40’a yakınını imha ettik ve sonrasında Ermenistan’ı bir devlet olarak perişan ettik. Bugün de Ermenistan’da hepimiz bu durumu güzel görüyoruz. Siyasi karşı durmalar da olmaktadır ve uzun zamanda Ermenistan kendini toparlayamayacaktır. Ermenistan bizce de kendini toparlayamamalıdır. Çünkü Ermeniler özüne geldikçe yeniden Türk benim düşmanımdır diye harekete geçecektir ve çok üzülerek belirtmek lazımdır ki Ermeniler bölgede bir alet gibi kullanılmaktadır. Ermenistan 1992 yılında ardıcı olarak Azerbaycan topraklarını işgal etti. 92.yılın kış ve yaz aylarında, ABD de Azerbaycan Resmi Fırkasına karşı adaletsiz duruma yardım etti. Toprakları işgal edilen de Azerbaycan'dı ama Amerika bu işgali destekledi. Bu Ermenistan’a destek değilse nedir? Bölgemizde insan haklarına söz eden, demokrasiden söz eden Amerika Birleşik Devletleri; Karabağ rejiminin ABD’de ofisinin açılmasını izin verdi ve yanılmıyorsam o ofis bugün de faaliyet göstermektedir. Ayrıca ABD, sürekli bir biçimde ayrılıkçı rejime destek oldu. Elbette tüm dünya ülkeleri ile birlikte Azerbaycan'ın dış politikası, meslektaşlarımızın devlet egemenliğine saygı duymakta, onların devlet dokunulmazlığını tanımakta ve sorumluluğu kabul etmektedir. Ama dünyanın birçok ülkesi sadece olarak sözde kaydettiğim prensiplere danışıyorlar. Vaktiyle ABD’nin Başkanı George Bush’un yakın silah arkadaşlarından biri, devlet kâtibi Türkiye’ye sefer edeceği zaman ona şöyle bir mesele sordular: "ABD, bütün dünya üzerinde terörizme karşı mücadele etti. Ancak ulusal terörizme karşı mücadele etmiyor, PKK’ya karşı neden mücadele etmiyor?" Devletin samimiyetine bakın. Tabii ki biz devletlerin toprak bütünlüğünü, dokunulmazlığını her zaman destekleyen ülkeyiz. Ve biz bugün hiç de bir ülkenin diğer bir ülkeyle savaşa girmesi taraftarı değiliz. Dış ilişkiler yoluyla devletlerarası ilişkilerin yenilenmesini istiyoruz. Ama birçok anlamda dünyanın ayrılıkçı ülkeleri kendi politikalarıyla milletlerarası savaşların ortaya çıkmasını istiyor. Ben bugün Rusya’nın siyasetini desteklemek için de çok uzağım. Ama Rusya- Ukrayna münasebetlerinin bu hale gelip çatmasının sebeplerini hızlıca araştırırsak orada kimin günahkâr olduğunun çok iyi bir şekilde görebiliriz. 2014 yılına kadar Ukrayna barış içinde inşa edilen bir ülkeydi. Kırım da Ukrayna’ya bağlıydı ve Rusya ile Ukrayna arasında hiçbir gerginlik yoktu. 2014 yılından sonra vaziyet tamamen değişti. Karadeniz'i NATO denizine çevirmek için Ukrayna üzerinden Rusya'yı kışkırttılar. Maksat da tam olarak buydu.
Ama yine de bilinmelidir ki Ukrayna ile Rusya arasında gerginlikler hiç doğru olmadı. Tabii ki Azerbaycan Başkanı İlham Aliyev’in de dediği gibi “Muasır dünyamızda hukukun gücü değil, gücün hukuku var ve güçlü olan her zaman kazanır". Biz Azerbaycan-Türkiye olarak başka devletlerin insanını kazanma amacıyla hareket etmiyoruz. Biz, gücümüzü artırıyoruz çünkü bildiğiniz gibi Azerbaycan ile Türkiye arasında, her zaman güçlenen bir ilişki var. Şuşa Antlaşması da vardır. Şuşa Antlaşması sadece Azerbaycan-Türkiye münasebetlerini değil, aynı zamanda kardeşlik münasebetlerini de resmileştirdi. Şuşa Antlaşması'nın imzalanmasına kadar da Azerbaycan ve Türkiye arasında ilişkiler müttefiklik düzeyindeydi. Yani biz bir millet iki devletiz. Bu müttefiklik ilişkilerini resmi bir seviyeye aldırdık. Tabii ki bu gerçek sadece Azerbaycan’ın ve Türkiye’nin değil tüm dünyanın kardeşliğine katkı sunuyor. Azerbaycan'dan Küba'da kadar bu kardeşlik uzanmaktadır. Türk dünyasının öncü devletleriyiz. İslam dünyasının güçlü ülkeleriyiz. Bu bakımından Azerbaycan ve Türkiye’nin kardeşliği, bütün Türk-İslam dünyasının itibarının korunması bakımından da gereklidir. Bir gün önce Azerbaycan Başkanı İlham Aliyev, Rusya'nın askeri seferde olduğu sırada Rusya ile Azerbaycan arasında müttefiklik, karşılıklı faaliyetler hakkında antlaşma imzalandı. Yanılmıyorsan Azerbaycan’ın yalnızca iki ülke ile böyle bir antlaşması var. Birincisi kardeş Türkiye ile ikincisi de Rusya ile. Rusya, Türkiye, Azerbaycan kardeşliğinin gelişmesi çok gereklidir. Bunun da başlıca sebebi şudur ki, Ermenistan her zaman o bölgede karşı durmalar yaratırdı, gerginlik meydana getirirdi. Nihayet Azerbaycan Başkanı İlham Aliyev’in iradesiyle, kardeş Türkiye’nin yakından manevi ve siyasi desteğiyle 44 günlük vatan savaşında Azerbaycan tarihi bir zafer kazandı. Topraklarımızı işgalden kurtardık. Azerbaycan’ın topraklarında 25-30 bin civarında Ermeni yaşamaya devam ediyor. Şüphesiz ki çok yakın gelecekte Azerbaycan hâkim olduğu arazilerde de belli dayatmalara gidecek. Bu minvalde de Azerbaycan, Türkiye, Rusya kardeşliğinin ve ilişkilerin daha da geliştirilmesi çok gereklidir. Açık danışmak lazımdır ki; demokrasiden, insan haklarından söz eden ülkeler aslında yeni emperyalizmi hayata geçiren ülkelerdir. 2011 yılından bu yana milyonlarca sivil öldürüldü neden öldürüldü? Öldürülen insanların demokrasiye ihtiyacı var mı? Belli ülkeler diğer ülkelere demokrasi getirirler, getirirler ama en esası insanı yaşamdan mahrum ediyorlar. Bu yaşamak mıdır? Bir insan yaşamadıktan sonra onun yaşama hukuku niçin gerekir? Bu sorunun cevabı yoktur. Bu bakımdan, Sayın Doğu Bey çok değerli fikirler söyledi. Muasır dünyamızda yeni siyasi diyaloglar yaratmaktadır ve şükür olsun ki bu siyasi diyalogların yaratılmasında Azerbaycan’ın ve Türkiye’nin tesiri çok büyüktür. Vaktiyle Türk dünyasının iki kurucu lideri büyük Mustafa Kemal Atatürk’ün, Azerbaycan’da ise Ulu Önder Haydar Aliyev’in Türk dünyasına yaşadıkları dönemde verdikleri sözleri Türkiye Cumhuriyeti'nin Başkanı Erdoğan ve Azerbaycan Cumhuriyeti’nin Başkanı İlham Aliyev vermektedir. Muasır dünyamızda devletler kelimenin tam anlamıyla gerçek benliklerine ulaşabilmektedir. Bugün bu gerçek benliğe ulaşan Türkiye’dir, Azerbaycan’dır, Rusya’dır, Çin’dir ve kısaca Avrasya’dır. Yeni Avrasya, Türkiye, Azerbaycan, Çin ve Rusya öncülüğünde kurulmaktadır. Tabii ki bu birlikteliğe katılmak isteyen devletler için kapılar her zaman açık olacaktır. Çünkü Azerbaycan ve Türkiye kelimenin tam anlamıyla insan haklarına saygı gösteren, demokrasiyi destekleyen, çok samimi ilişkiler kuran ülkelerdir.