"Bağımsız Türkiye'yi Ellerimizle İnşa Edeceğiz!"

Genel Başkanımız Yıldırım Gençer, 29 Ekim Andımız'a ve Türkiye'ye Sahip Çık yürüyüşünde 20 bin gence seslendi. İşte Yıldırım Gençer'in konuşması...

"Bağımsız Türkiye'yi Ellerimizle İnşa Edeceğiz!"

29 Ekim'de Türkiye'nin dört bir yanından gelen 20 bin gençle Anıtkabir'de en gür sesle Andımız'ı okuduk.

Andımız'a ve Türkiye'ye sahip çıkmak için 29 Ekim Pazartesi günü saat 15.00'te Birinci Meclis önünde bir araya gelen 20 bin genç, en gür sesle Andımız'ı okudu. "Türk gençliğinin gönlünden Andımız'ı çıkartamazsınız" mesajını veren gençler, TGB öncülüğünde Anıtkabir'e yürüdü.

Yürüyüş öncesinde Birinci Meclis önünde konuşma yapan Genel Başkanımız Yıldırım Gençer, "Cumhuriyetimizin 95.yılını, tıpkı o günkü kararlılık ve inançla kutluyoruz. Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının 99 yıl önce Samsun’dan yaktığı mücadele ateşi, 29 Ekim 1923’de daha da alevlenerek ülkemizi sardı" diyerek gençlere seslendi. Konuşmasında, "Türk gençliği her zamankinden daha kararlı ve daha umutludur. Türk gençliğinin yılgın olmaya, ümitsiz olmaya, karamsar olmaya hakkı yoktur" diyen Gençer, konuşmasının devamında, "Türk gençliği olarak, varlığımızı milletimizin varlığına armağan edeceğimize, söz veriyoruz!" sözlerini dile getirdi.

 

Genel Başkanımız Yıldırım Gençer'in yaptığı konuşma:

Yurdun dört bir yanından gelen değerli vatanseverler, Mustafa Kemal’in askerleri hepiniz hoş geldiniz.

Atatürk’ün sesine kulak veren, O’nun açtığı yolda, gösterdiği hedefe emin adımlarla yürüyen binlerce vatandaşımıza selam olsun.

Cumhuriyetimizin 95.yılını, tıpkı o günkü kararlılık ve inançla kutluyoruz.

Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının 99 yıl önce Samsun’dan yaktığı mücadele ateşi, 29 Ekim 1923’de daha da alevlenerek ülkemizi sardı.

Türkiye’miz, Cumhuriyetimiz 95 yıldır savaş halindedir. Ve bu savaşın sıcaklığı gün geçtikçe artmakta ve yeni boyutlar kazanmaktadır. Ülkemiz Amerikancı terör örgütlerinin saldırısı altında, cesurca savaşmaktadır. Canımızdan, gözümüzden sakındığımız Mehmetçiğimiz cephede düşmana göz açtırmamakta ve canı pahasına vatanını savunmaktadır.

Mehmetçiğimizin bu şanlı mücadeleden zaferle çıkacağına olan inancımız ve güvenimiz tamdır.

Ülkemiz yanlış ekonomi politikaları yüzünden, üretimsizlik illeti yüzünden, özelleştirmeler yüzünden dışa bağımlı hale gelmiştir. Mevcut durumun faturası işçinin, emekçinin, memurun, Türk milletinin sırtına yüklenmektedir.

Gelecek kaygısıyla, üniversite mezuniyetleriyle, geçim sıkıntısıyla boğuşan gençlik her geçen gün sistemin çukuruna itilmektedir.

Ülkemizin önündeki manzara budur. Bu manzaranın çözümü kendi tarihimizde ve Cumhuriyet devrimlerinin eşsiz deneyiminde yatmaktadır.

100 yıl önce ülkemizin önündeki manzara daha mı berraktı? 100 yıl önce koşullar daha mı elverişliydi.

Elbette hayır. Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde yaratılan başı dik, bağımsızlıkçı, aydınlanmacı bir ülkeyi ellerimizle inşa edeceğiz.

O’nun açtığı yolda, gösterdiği hedeflere yine O’nun devrimlerine sıkı sıkıya sarılarak ilerleyeceğiz.

Ulusal varlığımızın, temeli, kökü ve bizi birleştiren en önemli unsur büyük Türk Milletinin bir ferdi olmamızdır.

Türklük, bir ırk, etnisite kavramı değildir.

1924 Anayasasında ilan edildiği üzere, Türk Devletine, vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk’tür.

Bugün Türklük kavramı mevcut iktidar tarafından içinin boşaltılmaya çalışıldığı bir olgu olarak önümüze sürülmektedir.

Andımızı bu gerekçeyle kaldırmak, Danıştay’ın verdiği bu kararı tanımamak, büyük bir gaflettir.

Andımız bu ülkenin en birleştirici değeri ve ortak noktasıdır.

Buradan binlerce vatandaşımızın huzurunda tekrar soruyoruz, neyden korkuyorsunuz?

Varlığını milletinin varlığına armağan eden bir nesilden mi?

Atatürk’ün açtığı yolda, gösterdiği hedefe emin adımlarla yürüyecek bir gençlikten mi?

Yoksa her sabah "Ne Mutlu Türküm diyene!" diye bağıracak olan milyonlardan mı?

Andımızı kaldırarak Ömer Halisdemirler, Fethi Sekinler, Şenay Aybüke Yalçın’lar yetiştirebilirler mi?

Korkuları boş, gayretleri yersiz! Andımızın kaldırılmasına izin verecek miyiz? Andımızı okumakla yetinmeyip, bilincimize ve benliğimize işleyeceğiz.

Milletimizin gönlü rahat olsun, kafalarımız dinç, ellerimiz nasırlı, gönlümüz rahat, alnımız ak!

Türk gençliği her zamankinden daha kararlı ve daha umutludur. Türk gençliğinin yılgın olmaya, ümitsiz olmaya, karamsar olmaya hakkı yoktur.

Eğer büyük önder Atatürk bu ülkeyi bizlere emanet ettiyse, O’nun emanetine canımız pahasına sahip çıkacağımıza söz veriyoruz. Söz veriyor muyuz?

Söz veriyoruz bu yurdu yüceltmeye...

Söz veriyoruz vatanı düşmandan korumak için şehit düşen binlere...

Söz veriyoruz, ürettiği güzelliklerle yurdumuzu var eden köylümüze, emekçimize...

Söz veriyoruz 95 yıl önce köyünü, tarlasını, ocağını, sevdiğini bırakıp cepheye koşan yiğitlere...

Söz veriyoruz Şehit Kubilay’a, İsmet İnönü’ye, Uğur Mumcu’ya, Ahmet Taner Kışlalı’ya, Gaffar Okkan’a, Eşref Bitlis’e, Ömer Halisdemir’e, Eren Bülbül’e, Şenay

Aybüke Yalçın’a, Fethi Sekin’e...

Söz veriyoruz, Trablusgarp’ta, Kut’ul Amare’de, Çanakkale’de, Sakarya’da, İzmir’de bu yurdu düşman işgalinden kurtaran Mustafa Kemal Atatürk’e...

Söz veriyoruz, Türk gençliği olarak, varlığımızı milletimizin varlığına armağan edeceğimize, söz veriyoruz!

tgb.gen.tr

Tarih:
Diğer Haberler