YAZAR
Türkiye Gençlik Birliği (TGB) ve Vatan Partisi Öncü Gençlik, 23-26 Aralık tarihlerinde Belarus Cumhuriyeti Milli Eğitim Bakanlığına bağlı Belarus Cumhuriyetçi Gençlik Birliği’nin (BRSM) davetiyle Belarus’un başkenti Minsk’teydi. Gençlik örgütleri arasında işbirliği anlaşması imzalandı.
5 saatlik uçak yolculuğundan sonra Minsk’teyiz. “Beyaz Rusya”, adının hakkını verircesine Akdenizli misafirlerini karla karşılıyor. Havalimanında bizi karşılayan BRSM MK Birinci Sekreter Yardımcısı Evgenya arkadaşımız ile iki metrelik heybetiyle dosta güven, düşmana korku veren ulaştırma görevlisi dostumuz, yağan kar ve soğuğu unutturuyor.
105 YILLIK ‘EFSANEVİ’ KOMSOMOL BİNASI
İlk günün sabahı Belarus Cumhuriyetçi Gençlik Birliği (BRSM) Genel Merkezindeyiz. Güler yüzlü insanlarla karşılanıyoruz. Mihmandarımız BRSM Merkez Komitesi (MK) Sekreteri Pavel Alekso, bize “efsanevi” ünvanına sahip tarihi binayı gezdiriyor. Bina, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB) Komünist Gençlik Birliği’nden (Komsomol) bu yana kullanılıyor. Bina Stalinist mimaride, mütevazı, estetik ve ferah. Binanın bulunduğu Karl Marks Caddesi, UNESCO Dünya Mirası listesinde. Belarus Komünist Partisi gençlik kolları gibi siyasi örgütler de binayı kullanabiliyor.
DEVA ÇIKMAZI’NDAN KARL MARKS CADDESİNE AÇILAN KAPI
BRSM’li dostlarımız bize binanın en özel kısmı olan BRSM ve Komsomol Hareketi Müzesini gezdirirken Belarus gençliğinin devrimci vatansever köklerini yerinde öğrenme ayrıcalığı buluyoruz. 100 bin Komsomol üyesinin Nazi Almanyası’yla savaştaki kahramanlıklarını taltif için verilen “Vatan Savaşı Partizan Madalyası” ile “Lenin Kahramanlık Nişanı” gibi üstün hizmet madalyalarını gururla sergiliyorlar.
Üçüncü kat holünde bizi eskizli genç portreler karşılıyor. Buraya “binanın en değerli yeri” diyorlar. İlk Komsomol Merkez Komite Birinci Sekreterinden son BRSM Merkez Komitesi Birinci Sekreterine kadar hepsi capcanlı “biz buradaydık” diyor. BRSM üyelerince çizilmişler. En dikkat çekicisi İlk Birinci Sekreterlerden Piyotır Maşerov’unki. Maşerov, genç bir matematik ve fizik öğretmeniyken, Büyük Anavatan Savaşı’nda (2. Dünya Savaşı) Tümgeneralliğe terfi eden; genç bir komünist öncüden Sovyet Belarus’u hızla kalkındıran Devlet Başkanı olmaya kadar yükselen bir Belarus devrimcisi. Erken bir trafik kazasıyla hayatını kaybetmese SSCB Komünist Partisi Genel Sekreteri ve SSCB Başkanı olacağı söyleniyor.
Her adımda ideolojik köken, siyasi miras, teşkilatlanma felsefesi, yani teorik ve pratik birikim bakımlarından birbirimize ne kadar benzediğimizi görüyorum. Sanki İstiklâl Caddesi’ndeki Deva Çıkmazını alıp Karl Marks Caddesi’nde kondurmuşlar!
BRSM VE LİSELİ PİYONERLER: KOMSOMOL MİRASI
BRSM, kendisini Komsomol’un devamcısı görüyor. BRSM’ye bağlı “Piyonerler” var, yani Liseli Öncüler. Tıpkı TGB’ye bağlı Türkiye Liseliler Birliğimiz (TLB) gibi. Piyonerler, 14 yaşlarına geldiklerinde pasaportlarını bizzat Devlet Başkanı Aleksandr Lukaşenko’dan teslim alıyorlar.
Hangi sloganı benimsediklerini BRSM’li dostlarımıza sorma ihtiyacı duymadım fakat “Gençliğe dair söylenecek ve yapılacak ne varsa” şeklinde bir sloganları olsa “cuk” diye oturur.
GENÇLİK, GENÇLİĞE BU KADAR BENZER Mİ?
Komsomol gibi BRSM de halka paraşütle atlama, acil yardım, arama kurtarma, silah kullanma, hayatta kalma gibi askeri eğitimler de veriyor. 6 Şubat depremlerinde Türkiye’ye giden acil yardım ekiplerinde BRSM’liler de varmış. Keşke deprem bölgesinde karşılaşıp sarılsaydık diye geçiriyorum içimden. Ayrıca çeşitli kamu binalarının yapımında gönüllü işçilik yapıyorlar. TGB’nin Diyarbakır’ın Bismil İlçesi Arslanoğlu Köyü’ne yaptığı okul geliyor aklıma. İnsan insana bu kadar benzer de gençlik gençliğe bu kadar benzer mi?!
Komsomol’dan bu yana siyaset ve faaliyet felsefeleri: “Sorunlar çözüldükçe önümüze başka hedefler koymak”. Zihninizde Genç Cumhuriyet’in “Durmayalım Düşeriz”, “Arasız Devrimler” sloganları canlanmıyor mu?
‘YURTTA SULH, CİHANDA SULH’
Heyetimizle diyalog toplantısına geçiyoruz. BRSM MK İkinci Sekreteri Aleksandr Prokhorov BRSM heyetine başkanlık ediyor. Aleksandr Prokhorov Atatürk’e atıf yaparak iki ülke ve gençlik örgütleri arasındaki ilişkilerinin geliştiğine dikkat çekiyor:
“Belarus ve Türk devletleri arasındaki ilişkiler gelişiyor. İki ülkenin ticaret hacmi 2 milyar dolara yaklaştı. Vatan Partisi Öncü Gençlik ile TGB’nin Belarus’ta olmasından memnunuz. Mustafa Kemal Atatürk’ün “Yurtta Sulh, Cihanda Sulh” felsefesine uygun olarak, “Belarus Cumhuriyeti Devleti, Devlet Başkanı ve Milli Kahramanımız Aleksandr Lukaşenko da barış ve huzur siyasetini başa koyuyor. Belarus savaş istemiyor ancak Belarus topraklarının tehdit edilmesi halinde vatanımızı her şekilde savunuruz. Belarus ve Türkiye’nin sadece bugünü değil, geçmişleri ve gelecekleri de beraberlikten geçti ve geçecek. Burada olduğunuz için mutluyuz.”
‘İLİŞKİLERİMİZİN TEMELİ ATATÜRK’ÜN UFKUDUR’
Ertesi gün öğrenci forumu için Belarus Devlet Üniversitesi’ne (BSU) Belaruslu ve Türk öğrenci arkadaşlarımızla bir araya geldik. Meraklı gözler üzerimizde. Çoğunluk Belaruslu öğrenciler. Bir bakışta içlerindeki Türkler seçilebiliyor. Somut bir amaç ve kazanım için orada olmanın heyecanıyla mutluyum. Bu duygularla İstiklâl Marşı’nı ciğerlerimi doldurarak okuyorum. Belarus Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Sergei Aleinik’in tebrik mesajı gönderdiği foruma, acil görevlendirmeyle aramızdan olamayan BRSM MK Birinci Sekreteri Aleksandr Lukyanov arkadaşımız, çevrim içi biçimde katılarak güzel bir konuşma yapıyor:
“Öncü Gençlik ve TGB heyetlerinin burada olması, Belarus-Türkiye ilişkilerini geliştirmek için ne kadar ciddi olduklarının kanıtıdır. Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi geçmişi düşünmek yetmez, bugünü de düşünmeliyiz. Resmi ilişkilerimizin temeli bu olmalıdır. Bu forumu her yıl yapmalıyız. Barışı sağlama ufku, işbirliğimizin temelidir. BRSM olarak, ŞİÖ ve BRICS gibi uluslararası örgütlerin gençlik forumlarında, dost ülkelerimizin siyasetlerini ve hedeflerini öne çıkarıyoruz. Belarus’ta şubat, Türkiye’de ise mart ayında seçimler var. Belarus seçimlerini Batı’nın müdahalesine karşı önlemler alarak yapacağız ve onlara ulusal egemenliğin ne demek olduğunu öğreteceğiz. Buradaki Türk dostlarımıza, Batı’nın 2020’de Belarus’ta örgütlediği turuncu devrim girişimine karşı Belarus’la dayanışmaları için teşekkür ediyorum.”
Ardından Vatan Partisi Başkanlık Kurulu Üyesi ve Öncü Gençlik Genel Başkanı Samet Kunt arkadaşım, diyalog toplantısındaki gibi dört dörtlük bir konuşma yapıyor. Forumdakilerin dikkatini Türkiye ve Belarus’un geleceğinde gençliğin rolüne ve Vatan Partisi’nin siyasetlerine çekiyor:
‘GENÇLİK ÇAĞI’
“Avrupalılar Ümit Burnu’nu dolaştığında ve Amerika kıtasına vardığında yeni bir çağ başlatmışlardı. Şimdi o çağ kapanıyor ve yeni bir çağ açılıyor. Yeni bir dünyanın kuruluşunun eşiğinde bu forumu düzenliyoruz. Bu yeni çağa ‘Gençlik Çağı’ diyebiliriz. Yeni çağın en temel özellikleri, ülkelerin bağımsızlığı ve vatanlarının bütünlüğüdür; ekonomik kalkınma, karşılıklı paylaşma ve dayanışmacılıktır. Aynı zamanda ülkelerin birbirlerinin iç işlerine saygı duymasıdır.
‘TÜRKİYE’NİN GÜVENLİĞİ, BELARUS’UN GÜVENLİĞİ’
Yeni bir çağ açılırken en büyük gerçeğimiz “Türk ve Belarus devletlerinin gelecekleri ne olacak?” sorusudur. Akdeniz'de sapasağlam bir Türkiye'nin varlığı, Belarus ve Rusya için büyük bir güvencedir. Karadeniz'in kuzeyinde güçlü, müreffeh, bir Belarus’un varlığı Türkiye için büyük bir güvencedir.”
‘ÜLKEMİZİN VATAN PARTİSİ’NE İHTİYACI VAR’
“Vatan Partisi olarak Türkiye'de hedefine ulaşamamış Atatürk devrimlerini tamamlamak için çalışıyoruz. Mevcut iktidar Türkiye'nin potansiyel ve yeteneklerini kullanacak kabiliyette değildir. İnanıyoruz ki en kısa zamanda burada düzenleyeceğimiz başka forumlara devlet yöneticileri olarak geleceğiz.”
‘BARIŞ İÇİN SAVAŞA HAZIRLIKLI OLMALIYIZ’
Türk ve Belarus halkları olarak barışın değerinin farkındayız. Ancak şunu unutmayalım; barış istiyorsak elimizde silah olmalı. Üç gündür gördüğüm, Belarus devleti ve halkı barışa çok düşkün. Aynı zamanda yarın ülkelerine bir saldırı olursa ülkelerini sonuna kadar savunacaklarının da farkındayız. Belarus devletinin bu onurlu siyasetini sonuna kadar destekliyoruz.”
‘BİRBİRİMİZİ BATI’YLA DEĞİL, BİRBİRİMİZLE TANIYALIM’
Söz sırası bende. Samet arkadaşımın diyecekleri üzerine diyecek bir hakikat yok. Ben de kültürel bir katkı yapmak için akıl hocam Halikarnas Balıkçısı’nın gür “Merhaba”sıyla başlıyorum, Erman Bey Rusçasıyla çeviriyor. Ben de gülümseyerek tekrar “Merhaba” diye ısrar ediyorum:
-“Merhaba, Türkçe’de ‘Rahat ol, benden sana zarar gelmez’ demek. Bunu ilk kez ünlü Türk ve dünya edebiyatçısı Halikarnas Balıkçısı sloganlaştırmıştır. Eskiden Afrika’daki insanlar birbirlerini tanımak için “Siz nasıl dans edersiniz?” diye sorarlarmış. Belarus’a kısa bir zaman için gelmiş olmamıza rağmen gördüğümüz gerçeklik çok etkileyici. Belarus, insana değer veren bir ülke. Çağımız insancıllık çağıdır ve uygar olmanın ölçütü de insancıl olmaktır. Bu yüzden diyebilirim ki Belaruslular iyi dans ediyor.
(Amfide gülüşmeler)
-Prokhorov arkadaş (yanımda): “Ama dans iki kişiliktir.”
-(Gülüşmeler)
-“Çok doğru, arkadaşım beni tamamlamış oldu. Ben bir Karşılaştırmalı Edebiyatçı ve çevirmenim. Karşılaştırmalı Edebiyat’ın temeli, dünyadaki tüm dil, kültür ve milletlerin aynı kökenden türediği ve çok fazla ortak özelliğe sahip olduğudur. Türkiye ve Belarus’un çok sayıda ortak yönü var ama genelde birbirimizi Batılı kaynaklar ve Oryantalist ölçütlerle tanıyoruz. Coğrafya Fakültesindeyiz. Dünyadaki birçok coğrafi ifade bile Batılıların özel çıkarlarına göre şekillenmiştir. Bu yaklaşım bilimsel değil. Halikarnas Balıkçısı bu yüzden Akdeniz’e ‘Altıncı Kıta’ demişti. Akdeniz uygarlıklarının bütünlüğü ve ortaklığını vurguladı. Belarus kuzeyde, Türkiye güneydeki Avrasya ülkeleridir ve bugün ‘Yedinci Kıta’ Avrasya’dır. Birbirimizi Batı’ya göre değil, doğrudan tanımalıyız. Bugün yapacağımız anlaşmanın anlamı da budur.”
TÜRKÇE’YE İLGİ YÜKSEK
Anlaşma metinleri geliyor, imzalar atılıyor, eller sıkışılıyor, yüzler gülüyor. Forumdan sonra amfide yanımıza Belaruslu, Türkmen ve Türk öğrenci arkadaşlarımız geliyor. Belarusluların Türkçe konuştuklarını duyunca sevinçten ağzımız kulağımıza varıyor. Kimisi Türkçe dersi alıyor kimisi Türk dizilerinden öğreniyor.
ORTAK ÇALIŞMA VE İNİSİYATİF ALMA KÜLTÜRÜ
Ardından Belarus Devlet Üniversitesi’ne bağlı Belarus Gençlik Merkezi’ndeyiz (Moladz). 1 Mayıs 2021'de Belarus Yüksek Seçim Kurulu Eski Başkanı kurdurmuş ve kendisi Gençlik Bakanı olunca Gençlik Merkezi’nin bu çalışmalarını sürdürmesi için inisiyatif almış. Siyasi seçimler, yüksek öğrenim, üretkenlik ve istihdama odaklılar. Bizdeki gençlik merkezleri gibi binaların konfor alanlarına sıkışıp kalmamışlar, görev bilinçleri ve inisiyatif alma kültürleri var. Belarus'taki tüm resmi gençlik kuruluşları Moladz'a başvurup teknik ve maddi destek alabiliyor.
MİLLİ BELLEĞİ YAŞATMA VE BAĞIMLILIKLA MÜCADELE
Bilim, spor, sanat ve gönüllülük günleri ilan ediliyor. Geçen sene 22 Haziran'da başlatmışlar, yani Büyük Vatanseverlik Savaşı’nın Büyük Taarruz gününde. Milli kültür belleği oluşturmak amacıyla Belarus'taki ünlü kişilerin biyografisini yazmak üzere o kişilerin yaşadığı, okuduğu ve çalıştığı her mekâna gidip ortamlarını tecrübe ediyorlar. Devlet Başkanı Aleksandr Lukaşenko'nun köyünü ziyaret etmeleri gibi.
Eroin ve esrar bağımlılığına ilişkin bir projede uzman psikologlar ve eski bağımlılardan oluşan profesyonel ekiplerle çalışıyorlar. Örneğin madde bağımlısı bir genç, çevrim içi olarak bağımlılığın üstesinden gelmiş tecrübeli kişilerden madde kullanımını bırakmak için destek almaya yönlendiriliyor.
Zapt edilemeyen İyosif’un köyü: Hatın
Nazi Almanyası Doğu İşgal Toprakları Bakanlığı yetkilisi Erhard Wetzel’in Genel Doğu Planı (Ost Planı), Doğu Avrupa ve Sovyetler Birliği halklarının soykırımını hedefliyordu. Nazilerin soykırım ve mezalimiyle, Belarus’taki 12 bin 289 köy ve kasaba yakılmış. 186 köy ise asla yeniden kurulamadı çünkü geriye hiçbir şey kalmamış. Bunlardan en bilineni Hatın (Khatyn) Köyü. Vahşetin üzerinden 26 yıl sonra, 1969’da Hatın’da tüm Belaruslu soykırım şehitleri ve köyleri için Hatın Anıt Mezar Kompleksi yapılmış. Naziler’den kurtulmayı başaran “Zaptedilemeyen Adam” Iyosif Kaminski’nin küçük oğlu Adam ise babasının kollarında can vermiş. Iyosif’in zulme karşı yaşama direncini betimleyen anıtı, Hatın’ın en güçlü simgesi. Belarus her şeye rağmen Hüma kuşu gibi küllerinden yeniden doğmuş ama hiçbir şeyi unutmamış. Çanakkale Şehitliği’nde dolanırken yaşadığım duygulara benzer duygular yaşıyorum. Gazze, Kuzey Kıbrıs, Karabağ, Donbas, Suriye, Irak, Yemen, Vietnam, Afganistan, Libya, Eski Yugoslavya… Barbarlık ve vahşet hâlâ Batılı. Naziler dün Berlinliydi bugün ise Vaşington ve Brükselli.
Yaşayan Beyaz Zambaklar Ülkesi
Atatürk’ün öğretmen ve öğrencilere okuması için Türkçe’ye çevirtip okullara gönderttiği “Beyaz Zambaklar Ülkesinde” kitabını biliriz. En sevdiğim kitaplar arasında ilk üçtedir. İsveç Krallığı altında sefaletten kırılmış ve Naziler’le işbirliği yaparak komşularına ihanet etmiş bir bataklık ülkesi Finlandiya’nın, bağımsız bir ülke olarak yükselişini anlatan ilham verici bir siyasi dönüşüm. Devrimler yapmak, gençlerine, köylüsüne, insanına değer veren bir ülkenin gündemidir. Ancak bugün devrimler, akıl almaz barbarlıklar ve soykırımların faili olan Batı Avrupa ülkelerinde yapılamaz. BRSM’nin Belarus’u, TGB olarak uğruna mücadele ettiğimiz Türkiyemiz’in ilham alacağı ve öğreneceği çok şey barındırıyor. Nazım’ın “Gençlik denen millet”inden olanlara çok iş düşüyor. Çünkü bu ülke, bu iktidar ve muhalefetin elinde bataklık olamayacak kadar değerli.
Beregitesebya, prekrasnaya Belarus!