Can özümüze akan sel: Neşet Ertaş

Kimimiz ‘bozkırın tezenesi’ dedik, kimimiz Neşet B...

Can özümüze akan sel: Neşet Ertaş

Kimimiz ‘bozkırın tezenesi’ dedik, kimimiz Neşet Baba. Ama öyle bir girdi ki gönlümüze, dağ gibi büyüdü içimizde. Anadolu’nun son büyük halk ozanı Neşet Ertaş’ı kaybedişimizin 2. yıldönümünde gönlümüz yine O’nu arayarak, hasretle anıyoruz.

Türküler bir tavrın ve bir edanın sözle vücut bulmuş halidir.

Zihinlerden kalplere; bilinmeden, duyulmadan, sezilmeden kurulan bağın ifadesidir.

Gönülden gönüle akan gizli yoldur.

Yüreklerde biriken acıdır.

Zalimin, zulmün karşısına dikilmektir.

İsyandır.

Mücadeledir.

Bozkırlardan yükselen saman rüzgârıdır.

Vicdanlı yüreklerin bağırlarında biriken duyguların toplamıdır.

Neşet Ertaş bu vicdanın sesidir. Bu ses bize erdemli yaşamayı öğretir. Neşet Ertaş, babasından devraldığı erdemi, can özümüze yerleştirmiştir. Öyle ki bize, ‘Kendi kendisinden utanmayan, yeryüzünde hiç kimseden utanmaz.’ demiştir.

‘Ekmek parası’ için sabahın kör saatlerinde yollara düşenlerin gün boyu çalışan namuslu ellerinde Neşet Ertaş vardır. ‘Az’ı bilmek gerektiğini anlatmaya çalışırken tek bir insanın ve emeğin yüceliğini her şeyin önüne koymuştur: "Namerde muhtaç̧ olmayacak ve ömrünü̈ tamamlayacak şekilde bir ekmek parası lazım. Bunun fazlası, fazladır. İnsan tam ömre göre ölçmeli onu. Bugün son ekmeğini yiyip ölmeli, artan bir şey kalmamalı. Eğer ben öldüğümde bir çuval unum kalmışsa, ben suç işledim demektir.’

Türkülerinde varolan ve bizlere öğrettiği bir şey de şüphesiz ki aşktır. Aşksız yürek türkü söyleyemez, türkülerdeki saklı edayı da bir tek âşıklar bilir.*

Usta’nın ‘Aşk biterse yorulur insan, ben ne zaman ölürsem Neşet yoruldu desinler.’ sözü, aşkın hayatın kendisi olduğunu gösteriyor bize. Nazım’ın ‘çok şükür ki aşığım’ dizeleri de akla gelince, bir şiir ve bir türkünün hayatın çekirdeği olduğunu görüveriyoruz.

Türkü, gülmektir. Neşet Ertaş, gülmeyi de öğretmiştir. Ama hayatın özüne gülmeyi koymaktır önemli olan, hayatın her anında içimizde sıcacık duran gülme karşıdurumunu soğutmamaktır.  ‘Özü gülmeyenin yüzü güler mi?’ diyerek anlatıyor bunu Neşet Baba.

Bir yerde güzellik varsa türkü vardır, Neşet Ertaş vardır. Güzeli ararken de yanımızda her zaman türküler olacaktır ve Neşet Baba da varolacaktır.

Sinelerdeki gizli yarayı söyledi

Yoksulluk çekenin, anaların, babaların, çocukların, hasreti ve sevdası olanın yüreğine daha çok dokunur belki. Ama hepimizin sinesinde gizli bir yara vardır. Neşet Ertaş, sinelerdeki gizli yarayı söylemiştir.

Neşet Ertaş’a göre, denizi seyretmek gibiymiş bozkırda gökyüzü seyretmek. Neşet Baba o bozkırdan gökyüzünü seyrediyor. Seyrettikçe türküleri havaya yükseliyor.

Biz, deniz serinliğinde de, bozkırın sıcağında da gökyüzünden bu sesi dinliyoruz.

Nazlı İzel Şendoğan

İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrencisi

*Doğu Perinçek/Ağ Gül Seni-Aydınlık/28 Nisan 2012

tgb.gen.tr

Tarih:
Diğer Haberler