CUMHURİYET’İN HUKUK DEVRİMİ’NİN MİMARI: MAHMUT ESAT BOZKURT

Mahmut Esat Bozkurt’a göre ihtilal, “mevcut nizamın yerine; siyasal, sosyal ve ekonomik bakımdan silah gücüyle başarılan yeni ve ileri bir harekettir.

CUMHURİYET’İN HUKUK DEVRİMİ’NİN MİMARI: MAHMUT ESAT BOZKURT

Türkiye’nin 150 yıllık devrim tarihine geçmiş; tanınan, tanınmayan binlerce kahramanı vardır. Kimi cephede düşmanla savaşmış kimi ise düşmanla cephede savaşırken aynı zamanda yönetim kadrosunda görev almış, devrimin teorisyenliğini yapmıştır. Bu tanımları yaptığımızda şüphesiz akla ilk gelen isimlerden biri Mahmut Esat Bozkurt’tur. Cumhuriyetin kurucu kadrolarından, yazdığı Atatürk İhtilali serisi ile Türk Devrimi’nin teorisini yaparak bizlere bir devrim mirası bırakan, Türk Devrimi’nin öncülerinden Mahmut Esat Bozkurt’u yakından tanıyalım.

1892’de Kuşadası’nda doğdu, ilköğrenimi Kuşadası ve İzmir Yusuf Rıza mektebinde tamamladı. İzmir İdadisini bitirdikten sonra Abdülhamit’in istibdadına karşı mücadeleye katılan amcası Ubeydullah Efendi ile İstanbul’a gelerek 1908’te hukuk fakültesine başladı. İstanbul Hukuk’tan mezun olduktan sonra İsviçre Fribourg Üniversitesinde Hukuk Fakültesi’nde yeniden hukuk öğrenimi görerek önce lisans diplomasını almış, sonrasında da Osmanlı Kapitülasyon Rejimi ile ilgili tezini tamamlamıştır. Türkiye’nin bu ayrıcalıkları tek taraflı olarak kaldırabileceğini kanıtladığı tezi ile “Cum Laude” (Üstün derece anlamına gelen Latince ifade) derecisiyle Hukuk doktoru olarak mezun oldu.

1919’da İsviçre’nin Lozan kentinde kurulan Türk Talebe Cemiyeti’nin başkanlığına seçildi uzun süre derneğin başkanlığını üstlendi. Türk milliyetçiliği düşüncesini geliştirmek ve yaymak amacı ile cemiyet üyelerinin konferans vermesini sağladı. Kendisi de konferanslar verdi.

Avrupa’da bulunduğu dönemde yanında bulunan pek çok kişinin de belirttiği gibi milliyetçi ve vatansever yönleri ağır basan Mahmut Esat, yurdun işgali üzerine arkadaşları Şükrü Saraçoğlu ve Kazım Nuri Bey ile Millî Mücadeleye katılmak üzere İsviçre’den ayrıldılar. O dönemin Yunan Başbakanı olan Venizelos “Mahmut Esat ve Şükrü nüfuzlu Jön Türk’tür.” uyarısı ile Roma’ya çektiği telgrafla, yurda dönüşlerini engellemeye çalışmıştı fakat başarısız olmuştu. Yurda ulaşan Mahmut Esat, Kuşadası bölgesinde Kuvayi-Milliye’yi kurarak başına geçmiş ve Millî Mücadeleye önderlik etmiştir.

23 Nisan 1920’de TBMM’ye İzmir Milletvekilli olarak giren Mahmut Esat, 1922’de Rauf Orbay’ın başkanı olduğu İcra Vekilleri Heyeti’nde ekonomi bakanlığına seçildi. Önerisi üzerine Türkiye’de ilk kez “Milli İktisat Kongresi’’ İzmir’de toplandı. Ekonomi bakanı olduğu sürede, çiftçi kredi kooperatiflerinin kurulması, esnaf teşkilatlarının yeniden yapılanması, Emlak ve Eytam Bankası’nın kurulması gibi devletçi politikalara yönelmiştir.

1924’te Adalet Bakanlığına getirilen Mahmut Esat Bey, 1925 yılında Ankara Hukuk Mektebi’ni kurmuş ve ilgili çalışmaları sürdürmüştür. Türk Medeni Yasası, Türk Ceza Yasası, Kabotaj Yasası, Borçlar Yasası, Ticaret Yasası, Hukuk Muhakemeleri Usulü Yasası gibi temel yasaları hazırladı. Mahmut Esat Bozkurt, yukarıda bahsedildiği üzere daha nice katkılarıyla Türkiye Cumhuriyeti’nin hukuksal ve ekonomik anlamda gelişmesine katkı sağlamıştır.

Bozkurt Soyadı Nereden Geliyor?

Mahmut Esat Bey, Cumhuriyet tarihinde “Bozkurt-Lotus” olayı olarak adlandırılan, Bozkurt adlı Türk gemisiyle Lotus adlı Fransız gemisinin Ağustos 1926’da Ege’de çarpışması nedeniyle iki ülke arasında çıkan anlaşmazlıkta 1927’de Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ni Lahey Uluslararası Adalet Divanı’nda temsil etti. Kazada 8 Türk denizcisinin ölmesi üzerine Fransız kaptan Türk Adliyesi tarafından tutuklanmış, tutuklama Fransa ile sorunlara neden olmuştu. Türkiye olayı Lahey Adalet Divanı’na götürmüş ve dava 7 Eylül 1927’de Türkiye lehine sonuçlanmıştı. 1934’te Soyadı Kanunu kabul edildiğinde, Atatürk, bu davadaki başarısına dayanarak Mahmut Esat Bey’e “Bozkurt” soyadını verdi.

1930 yılının sonlarında Adalet Bakanlığından istifa ettikten sonra Ankara Hukuk Fakültesi’nde Devletler Hukuku, Siyasi Bilgiler Fakültesi’nde “Anayasa Hukuku” Profesörü olarak görev yapan Bozkurt; Atatürk’ün de isteğiyle Türk gençliğine, İhtilal’in Hukuk Tarihi’ni anlatmak üzere görev almış, İstanbul Üniversitesi’nde ders vermeye başlamıştır.

Mahmut Esat Bozkurt’a Göre İhtilal Nedir?

Mahmut Esat Bozkurt’a göre ihtilal, “siyasal, sosyal ve ekonomik bakımlardan mevcut bir nizamın yerine; yine siyasal, sosyal ve bilhassa ekonomik bakımdan zorla ve ekseriya silah gücü ile başarılan yeni ve ileri bir nizam kuran harekettir”. Bu tanımdan hareketle tam anlamıyla ihtilalden söz edilebilmesi için yalnız siyasi yeniliklerin gerçekleştirilmesi veya yalnız toplumsal ya da ekonomik ilerlemelerin hedeflenmesi yeterli değildir. İhtilallerin dört unsuru taşıması zorunludur: Siyasal, sosyal ve özellikle ekonomik alana girmek ve ileri bir rejim kurmak. Bu bağlamda dört unsuru da sağlayan, düzeni baştan başa değiştirerek ileri götüren 1789 Fransız İhtilali, 1917 Rus Sosyalist İhtilali ve 1919 Atatürk İhtilali tam anlamıyla ihtilal örnekleridir. Bozkurt’a göre eğer bir ihtilal sistemi ileri taşımayan bir hareketten bahsediliyorsa, bu hareket zora ve silah gücüne dayanıyorsa ve siyasi, ekonomik, toplumsal değişiklikler yaratsa bile ihtilal olamaz. Böyle bir hareket ihtilal değil, gerici bir hareket kapsamında düşünülebilir olduğunu savunuyordu.

Milli Devlet Anlayışı

“Türk İhtilalinin Anlamı ve İlkeleri- Yeni Türkiye’nin Manası” makalesinde, mili devlet konusunu işleyen Bozkurt: “Halk idaresinin tesis edilmesi (kurulması), doğrudan doğruya halkın maddi menfaatlerini temin ve takviyeye dayalı bir idarenin vücuda getirilmesi, halkın beklediği külfet (zorluklar) karşılığındaki nimetin tecellisi olacaktır. Bir idare ki Türkiyeli çiftçinin üvendiresi ona yön verecektir. O gün Türkiye’miz macera siyasetinden kurtulacak, maddi, gerçek bir iktisat siyaseti, harap yurdumuzun mukadderatına (geleceğine) hâkim olacaktır. Nazarımızda Türkiye o gün, açık manasıyla milli devlet haline dönüşecektir. O gün bu aziz memleketin sahipleri, üreticiler-maddi, manevi-meşru mülklerinin idaresinin başına geçeceklerdir.”

Milli Devlet’in en önemli esaslarından birinin kamucu bir ekonomi planı olduğunu bilen Bozkurt, gerek ekonomi bakanıyken uyguladığı politikalarda gerekse yazılarında önemini sık sık belirtmiştir. Türk milletine en çok uyan ekonomik sistemin neden devlet sosyalizmi diye tanımladığı devletçilik olduğunu şöyle açıklar: “Bize her yönden uyan ekonomik politika: Devletçilik, devlet sosyalistliği idi. Bu kabul edildi. Artık iktisadi teşebbüsü devlet alacak ve sermayeyi o bulacaktı çünkü: Devletin ekonomik hareketlerde şiddetli kontrol yetkisi sömürüyü tepeleyen en keskin bir silahtır. İşte biz tarihimizin, kaderimizin burada en ussal (akılcı) bir verimi olan devletçiliği bu suretle benimsedik. Bu politika bize hem dışa karşı himayeyi yapacak hem parayı bulacak hem bilgiyi getirecek hem de muhtaç olduğumuz işleri başartacaktır. Başarttı, başartıyor ve başartacaktır. Yaptığımız yollar binlerce kilometreleri buldu. Demiryollarımız sekiz bin kilometreye yaklaştı. Şeker, mensucat, kâğıt, cam, demir, kumaş vs. fabrikalarımız harıl harıl işlemeye başladı. Bugün yiyeceğimiz, içeceğimiz, giyeceğimiz, hemen her şeyimiz memleketimizin yetiştirdiği, yarattığı şeylerdir.’’

İşçinin ve köylünün yanında olmasıyla bilinen Mahmut Esat Bozkurt; işçi grevlerine destek verir, gittiği her yerde işçinin ve köylünün derdini dinler onların dertlerini o dönemin en etkin gazetelerinden biri olan İzmir Gazetesi’nde paylaşıp çözüm arardı. İşçilerin ve köylülerin Türk Devrimine ne kadar büyük katkıları olduğunun farkında olan Bozkurt, İzmir’de vermiş olduğu bir konferansta bu konuya değinir: “Türk ihtilali en büyük payını, Türk köylüsüne borçludur. Eğer Türk köylü ve işçilerinin kanı, canı ve emeği bu memleketi kurtarmasaydı; memleketimizi on yılda bin yıl ileri götüren bir ihtilal muvaffak olabilir miydi? Ve sonra Türk köylüsü ve işçisi bu ihtilali beklemeseydi, ihtilal bugünkü verimini verebilir miydi? Veremezdi, icraatının elinde kurur giderdi.”

Mahmut Esat Bozkurt Gibi

Mahmut Esat Bozkurt’un söylediği sözler, eyleme döktüğü işler günümüzde bile hala biz Türk gençliği için ders niteliğindedir. Gerektiğinde Kuvay-ı Milliye olup yurdumuza gelen düşmanı yurdumuzdan söküp atacağız. Gerektiğinde gericiliğe karşı dimdik duracağız. Bize Gazi Mustafa Kemal’in izinden gitmeyi görev belleyen Mahmut Esat Bozkurt bir konuşmasında: “Gazi Mustafa Kemal, Türk milletinin önünde ilerleyen bir savaş, bir zafer bayrağıdır. Bu bayrak bugün de yarın da öbür gün de... Bütün güçlükler üstünde yükselecek, yükselecek ve hep yenecektir. Türk gençliği! Bunu dost da-eğer varsa-düşman da böyle bilmelidir. Ben, dünkü yeniş ve yenilişi gördüm. Yenen; hep yücelen, yücelen... Sonra yayından fırlamış bir ok gibi, karanlıkları yakan Şefiyle, Türk milletinin kendisi idi. Yenilen; onun yürüyüşüne karşı koymak isteyen bütün bir dünya oldu! Yaklaşmakta olan yarın için de yenecekleri ve yenilecekleri bugünden görüyorum. Yenilecekler büyük yürüyüşün önüne çıkmak isteyen bahtsızlar olacaktır. Yenecek, büyük Şefiyle kadın, erkek, çoluk çocuk bir kaya parçası gibi yükselen Türk milleti olacaktır.

Türk Gençliği! Dünün düşen tarihi, inançsızlığın yıkıklığı, bugünün yükselen tarihi inancın varlığıdır.” demiştir.

Ölüm yıl dönümünde Mahmut Esat Bozkurt’a ve ismini anamadığımız binlerce kahramanımıza söz veriyoruz. Türk gençliği olarak üzerimize düşen görevleri eksiksiz yerine getirecek ve Türkiye Cumhuriyeti’nin ilelebet payidar kalması için mücadelemizi her daim sürdüreceğiz.

 

Tarih:
Diğer Haberler