Cumhuriyet Düşmanlığının Kırmızı Çizgisi Dersim

Dersim harekâtı feodal yapıya, ayrılıkçılara karşı yapılmış bir harekâttır. Bugün hala Dersim demek, Türkiye’yi bölme projelerine piyon olmaktır.

Cumhuriyet Düşmanlığının Kırmızı Çizgisi Dersim
Polat Soytürk
Polat Soytürk
MUğLA İL YöNETiCiSi

Yıllardır Cumhuriyet düşmanlarının “Dersim Katliamı” diye dile getirdikleri yalan, yeniden siyaset sahnesinde. Bir yandan bölücüler Dersim İttifakı adıyla birleşiyor bir yandan CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Cumhuriyet devrimlerinin karşısında olduğunu, Dersim cephesinde olduğunu dile getiriyor. Hedefleri belli; Hedefleri Cumhuriyet, hedefleri Atatürk

Dersim Gerçekleri
Emperyalizme karşı savaşarak başarıya ulaşan Türk devriminin hedefleri arasında emperyalizmin tahakkümünü tamamen sonlandırmak, bağımsızlığımızı ve toprak bütünlüğümüzü savunmak; feodal sistemin kalıntılarını yok ederek çağdaş bir toplum yaratmak.

Tunceli’de 1938’e kadar aşiretler çapulculuk ve talancılık üzerinden geçimlerini sağlamıştır. Dersim bölgesi, Cumhuriyet döneminde vergi vermeyerek, askerlik yaşı gelen gençlerin askere gitmesine engel olarak Cumhuriyet’e baş kaldırıyordu. Çevre bölgeler düzenli olarak soyulup talan ediliyor bölgenin kalkınması engellenip can güvenliği de yok oluyordu. Gerçeği en iyi anlatanlardan birisi de Kürt köylüsünün General Abdullah Aldoğan’a anlattıklarıdır: Bir adamın bir tane kocası olur, siz bir hareket yapıyorsunuz. Bu hareket gelir geçer. Buraları yine Kürt ağalarına kalır. O zamanlar bize zulüm ederler, bizi kurtaramazsınız siz. Siz bütün Dersim’e hâkim olsanız, oraya devlet otoritesi girse zaten biz ağaya kul olmayız.” İnönü’nün raporunda ise Dersim ağalarının çevreye etkisini görüyoruz: “Dersimliler tarafından soyulanlar adeta geçit yaptılar. Amerika’da çalışarak biriktirdiği para ile dönerken soyulup dilenci haline gelmiş olanlar, bilmem kaç defa sürülerini kaptırarak artık hayvan beslemekten vazgeçmiş olanlar, tarlasına ve merasına gidemeyenler birer birer anlattılar.”

Türkiye Cumhuriyeti devleti yirmiden fazla rapor hazırlattı. Devlet ileri gelenleri raporları inceleyip bölgedeki aşiretlerin sorun olmaktan nasıl çıkarılacağı, halkın nasıl feodal yapıdan kurtulacağı ve nasıl kalkındırılacağı üzerine hazırlıklar yaptı. Bu çalışmalarla birlikte Cumhuriyet bölgeye yollar, okullar, köprüler, lojmanlar yapıyor, demiryolu götürmeye çalışıyordu.
İlk ayaklanma 20/21 Mart 1937 gecesi köprülerin yıkılması ve 33 askerimizin şehit edilmesiyle başladı. Tenkil harekâtı başlamadan önce Genelkurmay havadan uçaklara ulaştırılması için üç dilde bildiri hazırladı. Türkçe, Osmanlıca ve Kürtçe olarak basılan bildiride şunlar söyleniyordu: “Cumhuriyet Hükümeti sizi şefkat ve merhamet ile bağrına basmak, sizi mesut etmek istiyor. İçinizde bunu anlamayanlar çoktur ki, ona hürmetsizlik ediyor veyahut içinizdeki bazıları şahsi menfaatleri için sizi kurban etmek istiyor. Cumhuriyet Hükümeti bu gerçeği bildiği içindir ki, size son ihtarını yapıyor. Onun size son şartları şudur: sizi ayaklandırmaya çalışan zavallıları Cumhuriyet Hükümetine teslim ediniz veyahut onlar kendileri teslim olmalıdır. Bu takdirde cümleniz masum kalacaksınız. Teslim edilenler veya kendiliğinden teslim olanlar dahi Cumhuriyetin adil muamelesinden başka hiçbir şey görmeyeceklerdir. Bu suretle siz kıymetli vatandaşlarımızdan hiç birinin burnu kanamayacaktır.” ( Genelkurmay Belgelerinde Kürt İsyanları Cilt 2 Sayfa 187)

Kürt ve Alevi isyanı olarak anlatılan yalanların özünde emperyalist devletlerin desteğini görüyoruz. Emperyalizm Türkiye’yi bölmek, yeni bir Kürdistan kurmak projesini aşiretler üzerinden gerçekleştirmeye çalışıyordu. İsyancıları hem İngilizler hem Fransızlar desteklemiştir. Fransızlardan alınan silah ve mühimmatların yakalanması da bunun kanıtıdır. Seyit Rıza’nın İngiltere’ye gönderdiği mektup nasıl bir kukla olduğunu göstermektedir: “…Ülkelerinde bulunan 3 milyon Kürt, barış içinde yaşamak, özgür, kendi ırkını, dilini, geleceğini, kültürünü ve uygarlığını korumak istiyor; benim sesimle ekselanslarınızdan maruz bulunduğu zulüm ve adaletsizliğe son vermek için, Kürt halkını hükümetinizin yüksek ahlaki etkisinden yararlandırmanızı diliyor. Sayın Bakan, en derin saygılarımızı sunmaktan onur duyarım. Seyit Rıza"
12 Mayıs 1937 başlayan harekât 10 Eylül 1937’de Seyit Rıza ve iki isyancının teslim olmasıyla sona erdi. İlk tenkil harekâtı sonucunda sorunlar tamamen çözülememiş, hükümete silahla karşı koymaya kalkan isyancılar yakalanamamıştı. Askerin çekilmesi ile isyancılar yeniden harekete geçmiş, karakollara yaptıkları saldırılarda 56 askerimizi şehit etmiş ve ikinci Tenkil harekâtı başlamıştır. 1938’de başlayan ikinci harekât bölgeyi tamamen silahlı aşiretlerden temizlemek, talancılığa son vermek üzerine başlamıştı.16 Eylül 1938’de sonra eren harekât sonucunda bölgedeki her mağaraya girilmiş, her yer aranmış, içlerinde aşiret liderlerinin de bulunduğu gruplar imha edilerek bitmişti. Cumhuriyet feodal derebeylik yapısına ağır darbeler indirmiş, bölgede üretim ve güvenliğin sağlanmasına yönelik gerekli adımlar atmıştır. Tunceli halkı ağalardan kurtulmuştur.

Emperyalizmin Dersim Yalanları
Sık sık dile getirilen 100 bine yakın kişinin öldürüldüğü yalanının gerçekliği yoktur. Operasyonlar sonucunda 11.683 kişi feodal ağalık, çevre illere yerleştirilmiştir. Nüfus kayıtlarına baktığımızda 1935’te Tunceli nüfusu 107.723, 1940’ta Tunceli nüfusunu 94.639 olarak görüyoruz. Bu verilere göre Tunceli’de eksilen nüfus 13.084 kişidir. Bu 13 bin kişinin 11.683 kişisinin diğer illere yerleştiğini hesap edersek geriye 1401 kişi kalıyor. Yani 100 bine yakın kişinin öldürüldüğü bir kez daha gerçek dışı kalıyor.
Yine dile getirilen, Cumhuriyet’in zehirli gaz kullandığı iddialarının da gerçekliği yoktur çünkü zehirli gaz teknolojisi ilk defa 1939 yılında İngiltere’den Türkiye’ye gelmiştir. O döneme kadar Türkiye’de buna dair bir çalışma yoktur.

Tunceli Cumhuriyet’tir!
Emperyalizm her zaman olduğu gibi bugün de gericilik ve bölücülükten beslenmeye çalışıyor. Bugün Dersim harekâtını anlayamazsak yarın emperyalizme teslim oluruz. Dersim harekâtı feodal yapıya karşı, ayrılıkçılara karşı yapılmış zorunlu bir harekâttır. Bugün hala Dersim demek, Türkiye’yi bölme projelerine piyon olmak demektir. Dersim’i kabul etmek Atatürk’ü soykırımcı ilan etmektir. Dersim demek, bu ülkeyi kurarken emperyalizme karşı birlikte mücadele eden Türk ve Kürtlerin arasına kama sokmak demektir. Türk milletini soykırımcı ilan etmektir. O yüzden bugünün bölücüleri de yeniden Dersim İttifakı adıyla buluşuyor. O yüzden bölücülerle sürekli yan yana gelen Özgür Özel, Dersimci olduğunu söylüyor. Türk gençliğinin önünde düşen görev emperyalizmin Türkiye’yi bölme, Kürdistan kurma hayalleri karşısında Cumhuriyet devrimleri safında yer alarak ülkemizin bütünlüğünü sağlamaktır. Biz de üzerimize düşen görevleri yerine getirerek, Orta Çağ kalıntısı kurum ve kuruluşlara geçit vermeyeceğiz, vatanımızı böldürtmeyeceğiz. O yüzden bugün bir kez daha söylüyoruz. Göğsümüz Tunceli’ye siperdir.

Tarih:
Diğer Haberler