Devrimlere Açılan, Emperyalistlere Geçit Vermeyen Kapı: Çanakkale

Tüm mazlum milletler önce Çanakkale’de sonra Kurtuluş Savaşı’nda Türk milletinin emperyalizmi nasıl yendiğini gördü ve ilham aldı.

Devrimlere Açılan, Emperyalistlere Geçit Vermeyen Kapı: Çanakkale
Furkan Olga
Furkan Olga
ANKARA LiSELi SORUMLUSU

Bugün 18 Mart Çanakkale Zaferi ve Şehitleri Anma Günü. Memleketimizi işgal etmek, milletimizi boyundurukları altına almak için gelen emperyalistlerin Türk milletinden ilk büyük tokadı yediği günün yıl dönümündeyiz.

Birinci Dünya Savaşı Türkler İçin Zorunluluktu

28 Temmuz 1914 tarihinde başlayan 1. Dünya Savaşı, dönemin emperyalist ülkeleri arasında yaşanan bir paylaşım savaşı olmasının yanı sıra, milletimiz açısından baktığımızda aslında Kurtuluş Savaşımızın ön ayağı yani başlangıcıdır. Batılı emperyalist devletler, hasta adam olarak gördükleri Osmanlı’yı devirmek ve sahip olduğu toprakları paylaşmak için anlaşmalar yaparak başarıya ulaşmak için can atıyordu. Hal böyleyken Türklerin savaşa girmeme seçeneği var mıydı? Mustafa Kemal Atatürk bu konudaki fikirlerini 5 ayrı yerde dile getiriyor ve Türkler için bu savaşa katılmanın bir zorunluluk olduğunu vurguluyordu.

O dönemin büyük güçlerine baktığımızda siyasi kutuplaşma çok açıktı. İngiltere, Fransa ve Çarlık Rusya aralarında Osmanlı’yı parçalamak için planlar yaparken Türk milletinin bu savaşta tarafsız kalması mümkün değildi. İttihat ve Terakki’nin önder kadroları ise Osmanlı için savaşa girmenin bir zorunluluk olduğunu tespit ederek savaş hazırlıklarını hızla yapmaya başladılar.

İttihatçılar, Osmanlı’nın istese de istemese de her türlü gireceği bu savaşta ilk yumruğu atma kararı aldılar. Yavuz ve Midilli gemilerimiz Karadeniz’e geçerek Çarlık Rusya’ya ait limanları bombaladı. Osmanlı’nın savaşa girerken gerçekleştirdiği bu baskın saldırısı Karadeniz üzerinden kendisine yönelebilecek saldırıları büyük oranda engelledi. Savaşa girmenin bir zorunluluk olduğunu bilerek buna karşı önlem almak ve ilk adımı atmak zorlu Çanakkale muharebeleri sırasında Osmanlı’ya büyük bir kuvvet sağlamış oldu.

İttihat ve Terakki’nin özellikle 1911 yılından itibaren ve Balkan Savaşı hezimetinden sonra ordu içerisindeki eski kafalı subayları görevlerinden uzaklaştırdığını ve yerlerine genç, dinamik ve çağdaş eğitim görmüş subaylar yerleştirdiklerini biliyoruz. Osmanlı ordusunun canlanmasını sağlayan bu genç kadrolar ülkelerinin sorunlarına karşı duydukları yoğun sorumluluk, cesaret ve vatan aşkıyla 1. Dünya Savaşı’nın çehresini değiştirdiler.

Çanakkale Savaşımızın Birlik Harcı: Kurtuluş Savaşımızın ve Türk Devrimi’nin İşaret Fişeği

Dönemin en büyük savaş gemilerini, ölüm makinelerini kullanan emperyalistler Çanakkale Boğazı’nın karşısına konuşlandıklarında “5 dakikada Çanakkale'yi geçer, beş çayını da İstanbul’da içeriz” diye içlerinden geçiriyorlardı. Müttefik filo zaferden çok emindi. Oysaki Osmanlı ordusundaki topçuların ve mayıncıların memleketlerini işgal etmeye gelen Batılı devletler için hazırladıkları sürprizler vardı. İtilaf devletlerinin müttefik filosu tabyalarımızı hedef alıyor, tabyalardaki toplar ise olanca güçleriyle cevap veriyordu. Tabyalar ağır bombardıman altında olmasına ve bazı topların daha mermi atamadan imha edilmiş olmasına rağmen İngilizlerin Agamemnon gemisi, Fransızların Inflexible kruvazörü menzile girdikleri gibi vuruldu. Tabyaların başarılı savunmalarından dolayı Gaulois, Suffren ve Bouvet isimli Fransız gemileri Boğaz’ın dışına çıkmaya çalışırlarken vatan savunmamızın sembol isimlerinden Seyit Onbaşı kahramanca gerçekleştirdiği top atışlarıyla Bouvet gemisini batırdı. Inflexible gemisi geri çekilirken mayınlara çarparak parçalandı. Bu durum müttefik filoda bir korku iklimi yaratmaya başladı. Anlamı karşı konulamaz olan Irresistible isimli İngiliz gemisi de Osmanlı mayınlarının tadına bakarak Çanakkale Boğazı’nın serin sularında uykuya daldı. Bu olaydan sonra Amiral De Robeck tarafından yönetilen müttefik filo geri çekilme emri alsa da geride kalan gemileri Osmanlı mayınları karşıladı. Mayınlardan hasar alan ve kendi kaderine terk edilen müttefik filosu gemileri tabyalardan yapılan topçu atışlarıyla batırıldı.

Osmanlı ordusunun Boğazlara döşediği mayınlar elbette rastgele, gelişigüzel bir şekilde döşenmemişti. Batılı devletler zaten Çanakkale açıklarında düzenli olarak mayın taraması yapıyor ve önlem alıyorlardı. Burada yığınak yaparak tabyalarımızı bombalıyordu. Bu sebeple Nusret Mayın Gemisi Komutanı Yüzbaşı Hakkı Bey ve Mayın Grup Komutanı Yüzbaşı Hafız Nazmi Bey önderliğinde mayınlar müttefik filonun yığınak yapmadığı ancak manevra yapmak için kullandığı Karanlık Liman’a döşendi. Sıkı bir takip sonucu özellikle bu bölgeye ince işçilikle Nusret mayın gemisi tarafından döşenen bu mayınlar müttefik filonun tahmin bile edemeyecekleri hasarlar almasına ve savaşın deniz ayağından vazgeçmelerine sebep oldu.

Çanakkale Savaşımız her şeyden önce Osmanlı İmparatorluğu'nun, o dönemki adlandırılmasıyla düvel-i muazzamaya yani emperyalist devletlere karşı halkın her kesiminden insanın kahramanca savaşması ile yaptığı destansı bir vatan savunmasıdır diye özetlenebilir. Vatan savunmasının mektepli gençleri, 15’lileri sınıflarından siperlere akın etti. Pek çok okul bu yıllarda mezun dahi veremedi. Memleketin dört bir yanından bin bir çeşit kültüre sahip insanlar vatanlarını savunmak için siperlerde buluştu. Mücahide Hatice Hanım ve kadınlarımız da sadece cepheye su ve mermi taşımadı, eline tüfek alıp düşmana karşı canı pahasına savaştı. Müttefik filonun tuttuğu kayıtlara göre emperyalist devletler tabyalarımıza 3.344 top mermisi atmıştır. Türk milleti ise tüm imkansızlıklarına rağmen bu saldırılara karşı canla başla savaşarak dönemin en ileri teknoloji ve imkanlarına sahip savaş makinelerini etkisiz hale getirdi. Batırılan savaş gemilerinin, yere serilen işgalci çizmelerinin üzerinde Çanakkale’nin geçilemeyeceği cümle aleme ilan edildi. Kadınların, yaşlıların, liselilerin en ön cephede görevler aldığı bu büyük direniş öyle bir milli birlik harcı oluşturmuştur ki en karanlık anlarda Kurtuluş Savaşımızın ve Türk devrimimizin işaret fişeği olmuştur.

İtilaf devletleri bu başarısız harekatlarından dolayı büyük ekonomik zararlara uğradı. Çarlık Rusya ise Çanakkale’nin geçilememesi sonucunda İtilaf devletlerinden yardım alamayınca bilindiği üzere Bolşevik devrime teslim oldu. Sovyetler 1. Dünya Savaşı’ndan çekildiler ve Kurtuluş Savaşımızda bize maddi ve manevi yardımcı oldular. Çanakkale’nin geçilmemesi sadece Türk milletini değil tüm Asyalıları etkiledi. Tüm mazlum milletler önce Çanakkale’de sonra Kurtuluş Savaşı’nda Türk milletinin emperyalizmi nasıl yendiğini gördü ve ilham aldı.

Bir Çanakkale Savunması daha yapmamak için Adalar Denizi ve Doğu
Akdeniz’de Harekete Geçelim!

Emperyalistler hala Çanakkale’den ve Anadolu’dan gözlerini alabilmiş değiller. Bir asır önce yaptığımız vatan savunmasının görevleri bugün de geçerlidir. Bugün de ülkemizi tehdit eden Batılı devletlere karşı memleketimizi güçlendirmek ve korumakla görevliyiz. ABD ve NATO her geçen gün Adalar (Ege) Denizi’nde, Yunanistan’da ve Doğu Akdeniz’de silah biriktiriyor, Yunanistan ve Güney Kıbrıs’la birlikte intikam içerikli tatbikat senaryoları hazırlayarak bölgeye askeri yığınak yapıyor. Yunanistan ve Romanya adeta bir Amerikan üssü olmuş durumda. Kime karşı biriktiriliyor bunca silah, NATO’nun ve Yunanistan’ın hedefinde kim var? Türkiye’miz Mavi Vatan’dan bahsedip kendi egemenlik haklarına sarıldığında sözde müttefiklerimiz derhal endişeye kapılıyor, küplere biniyor ve tehdit üzerine tehdit savuruyor. ABD ve NATO’nun Yunanistan’la birlikte bu coğrafyada silahlanmasındaki, Türkiye’yi kuşatmasındaki hedefinin egemenlik haklarımızı elimizden almak olduğu oldukça açıktır. Kendimizi buna karşı savunmaktan başka bir çıkar yolumuzun olmadığını tarihimizdeki örneklere bakarak tekrar tekrar anlayabiliriz. Türkiye’nin Adalar Denizi’nde, Doğu Akdeniz’de taviz vermesinin sonucu yarın bir Çanakkale savunması daha yapmak olacaktır.

Türkiye’nin önündeki seçenek ise emperyalizme karşı yine ilk yumruğu atmaktır. Libya ile imzalanan Akdeniz’de Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılması anlaşması önemlidir ancak yetersizdir. Mısır ve Suriye ile benzer bir anlaşmanın imzalanması sağlanmalıdır. Rusya, Çin, İran gibi stratejik ortaklarımızla ortak düşmanımıza karşı Mavi Vatanımızda güç gösterisi yapılmalıdır. NATO sadece bizi değil Rusya, Çin ve İran’ı denizlerden kuşatmaktadır. Bizi sindirmek isteyen emperyalist devletlere ve Yunanistan’a en iyi cevabı bölgedeki gerçek ittifak potansiyelimizi değerlendirerek verebiliriz. Aynı tehditlere karşı mücadele ettiğimiz devletlerle yan yana gelmek keyfi bir seçim değil ancak zorunluluktur. Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin tanıtılması için artık somut ve gerçekçi adımlar atılmalıdır.


Kaynakça:

1) Çanakkale Savaşları Ansiklopedisi
2) Doğu Perinçek, Kemalist Devrim-8 Birinci Dünya Savaşı ve Türk Devrimi (Kemalist Devrimin Başlangıcı)

Tarih:
Diğer Haberler